
Yargıtay’ın bozma kararından sonra yeniden görülen Genelkurmay Çatı davasında darbe bildirisinde adı bulunan eski tuğgeneral Mehmet Partigöç, sözkonusu bildiriye ilişkin mesajın TSK sistemine nereden ve nasıl yüklendiğinin araştırılmadığını belirterek, “İki mesaj var. Birinde Hulusi Akar’ın, diğerinde benim adım var. İlk hazırlanan hangisidir? Daha sonra kopyala-yapıştırla mı ikincisi hazırlandı? Bunlar da incelenmedi.” dedi.
Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesi’nde devam eden davanın bugünkü beşinci celsesinde, Yargıtay’ın bozma ilamına karşı beyanı sorulan tutuksuz sanık eski uzman çavuş Serkan Candan 15 Temmuz’da Genelkurmay’da nöbetçi olduğunu, tüm suçlamalardan beraat ettiğini anlatıp bozma gerekçesi yapılan üç şehidi tanımadığını, başka da söyleyecek bir şeyi olmadığıni bildirdi.
Dönemin Genelkurmay Personel Başkanı İlhan Talu ise Yurtta Sulh Konseyi üyeliği ve yöneticilik suçlamalarından beraat ettiğini hatırlatarak bozma ilamındaki şehit İhsan Çağ’a ilişkin suçlamadan da beraat etmesi gerektiğini söyledi.
Gece 11.30’da Çıplak Arama
Darbe bildirisinde ismi olan eski tuğgeneral Mehmet Partigöç, 9 yıl boyunca başına gelmeyenin kalmadığını, ilk yargılamadaki her savunmasından sonra cezaevinde cezalandırıldığını, avukat bulamadığını, dosyadaki bilgi ve belgelere haklarında karar verildikten sonra ulaştığını, nïhayetinde Ankara’dan Tekirdağ’a sürüldüğünü belirterek naklinin mahkeme kararıyla mı yapıldığını sordu.
Mahkeme Başkanı’nın, “Cezaevi nakillerine karışmıyoruz.” cevabından sonra Partigöç şöyle devam etti:
“Buraya 7 saatte geldim. Tüm evraklarıma el koydular. ‘Çıplak arama yok.’ diyorlar. Gece 11.30’da önü kapalı, arkası açık önlükle geliyorlar. ‘Oramı buramı ellemeyin, tam soyunayım.’ diyorum.”
TSK’da Elektronik İmza Yok
Mehmet Partigöç, Yargıtay’ın bozma ilamında yer alan üç şehit ve yaralıdan sorumlu tutulması için yönetici olması gerektiğini belirtirken de şunları anlattı:
“Darbe toplantılarının yapıldığı villaya gitmişim. Burada herhangi bir parmak izim var mı, bunu talep ediyorum. Saçım dökülüyor, her gittiğim yerde bir tutam saç bırakıyorum. O villada DNA incelemesi yapıldı mı? Beni o villaya götürdüler. Hemen yanında eski asker, miletvekili Şirin Ünal’ın villası, kapısında da kamera var. Bu kameradaki görüntüler alındı mı? Villa yolundaki bankamatiklerin, sitelerin kameraları toplandı mı, bölgedeki MOBESE’lere bakıldı mı? Yoksa niye yok, lehimize olduğu için mi yok? Medyada günlerce darbe mesajını onayladığım konuşuldu. TSK’da ıslak imza veya elektronik onay olarak iki tür onay var. Aslan Güner’in ikinci başkan olduğu dönemde ‘bilgiler sızıyor’ denilerek bilgisayar onayı kaldırıldı. Bu değişiklik incelendi mi, incelenmediyse neden? Islak imza var mı yok mu, olsa bilirim. Fuat Uğur 21 Nisan 2016’da, ‘Bir korsan mesaj yayınlanırsa’ diye yazdı. Bu Fuat Uğur’a soruldu mu? TSK’da mesaj çekebilmek için bir yerden elektronik olarak gönderilmiş olması gerekir, CD olarak giremezsiniz. Bu mesajı kim atmış? Mesaj odasında kamera var, giren çıkan yok. Kim buraya erişebiliyor? Genelkurmay Bilgi İşlem Merkezi uzaktan istediğini yapabiliyor. Burası da incelenmedi. Bana bağlı şubedeki bir bilgisayarda bulunmuş. Orada 40 bilgisayar var, biri hariç tamamı kapalı devre. Her nedense o birindeymiş. Niye onda yapalım? Peki o bilgisayarda mı yazılmış, başka yerden mi yüklenmiş? Bu da incelenmedi. İki mesaj var. Birinin altında Hulusi Akar’ın, diğerinde benim adım var. Hangisi önce, hangisi sonra kopyala-yapıştırla hazırlandı? Acaba benim adım uygun olmaz diye vazgeçilip sonra benim adımla olan mı çoğaltıldı – ya da tersi mi oldu? Bunlar incelenmeden kendimizi savunamayız.”
Gelmiyorlar Çünkü Korkuyorlar
Partigöç’ten sonra beyanda bulunan dönemin Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alay Komutanı Muhsin Kutsi Barış kritik tanıklar dinlenmeden, maktüllerle ilgili raporlar ve müştekilerin beyanı alınmadan karar verildiğini kaydedip şunları söyledi:
“Yurtta Sulh Konseyi’nin olmadığı ortaya çıktı, dünyanın en büyük başarısız darbe kumpası çöktü. Benim birinci sicil amirim Yaşar Güler, ikinci sicil amirim Hulusi Akar’dı. Siyasi iradeyi arkanıza almışsınız, kumpası kurmuşsunuz, niye gelip de gözlerimizin içine bakarak sorularımıza cevap vermiyorsunuz? Çünkü korkuyorlar, ama korkunun ecele faydası yok. 18 Temmuz Muhafız Alayı’nın kuruluş yıldönümüdür, tüm devlet erkanı gelir. Emrimde binlerce asker vardı. Eğer darbeci olsam, tüm erkan gelmişken enterne eder, darbeyi yapanların içinde olsam bunu teklif eder ve hayata geçirirdim.”
Muhsin Kutsi Barış, Hulusi Akar, Yaşar Güler, Abidin Ünal, Zekai Aksakallı, Şirin Ünal ve Sadık Üstün’ün yanı sıra Sedat Peker, Ümit Özdağ, Nevzat Tarhan ve Selim Temurci’nin tanık olarak dinlenmesini de istedi.
Siyasi Baskı Tartışması
Sanıklardan dönemin Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar’ın özel kalem müdür yardımcısı olan Ahmet Yıldız, soruşturma ve kovuşturma süreciyle bazı hakim ve savcıları eleştirince Mahkeme Başkanı, “Kesinleşmiş suçlarla ilgili kişi ve kurumları suçlamayın, yargılama konusuyla ilgili beyanda bulunun.” uyarısında bulundu.
Ahmet Yıldız, BM’nin Akın Öztürk kararında adil yargılama yapmayanların yargılanması kararına dikkat çekerken de şu ifadeleri kullandı:
“Türkiye ve dünya önemli bir sürece girdi. Türkiye de belki bugün belki yarın bu değişimi yaşayacak. BM’nin o kararıyla bu dava tamamen bozulmuştur. Üzerinizde siyasi baskı olabilir, ama bu kararlar sizi de bağlayacak.”
Bunun üzerine Mahkeme Başkanı, “Mahkeme heyetini itham altında bırakamazsın.” diye tepki gösterdi. Ahmet Yıldız da, “siyasi baskı” ifadesini geri aldığını, Türkiye’de her kurum üzerindeki baskı anlamında söylediğini bildirdi.
Ahmet Yıldız, “Çok ütopik gelebilir, ama ileride ‘Keşke verseymişim.’ diyeceksiniz.” sözleriyle mahkemenin tüm sanıkları tahliye etmesi ve yetkisizlik kararı vermesi talebinde bulundu.
Duruşmaya yarın devam edilecek.
Müyesser YILDIZ
28 Nisan 2025