
Mezuniyet töreninden sonra kendi aralarında kılıç çatıp Subay Andı’nı okudukları ve “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” dedikleri için TSK’dan atılan teğmenlerin başına, “Yok artık” dedirten öyle bir iş daha geldi ki!..
Hemen anlatalım.
Malûm, hem bu 5 teğmenimizin hem öncesinde Tuzla Piyade Okulu’ndaki 10 Kasım Atatürk’ü Anma töreninde yaşanan Atatürk fotoğrafı takmama tartışması yüzünden TSK’dan ihraç edilen teğmenlerin gönüllü avukatlığını, büyük bölümü asker kökenli olan Abdullah Yasin Üstündağ, Çağlar Altun, Demet Reçber Öztürk, Ece Üstündağ, Erhan Tokatlı, Ersin Kaya, İbrahim Yılmaz, İlter Aksoylu, Mustafa Güler, Namık Öztürk ve Serdar Öztürk üstlendi.
Gazi Üsteğmen Av. Serdar Öztürk’ü tanıyorsunuz; Ergenekon kumpasında yıllarca hapis yattı.
İşte Av. Öztürk, önceki akşam küçük oğlu Berkay’ı evlendirdi. Düğün, Orduevi’ndeydi.
Haliyle Öztürk, evladı gibi gördüğü bu teğmenleri de düğüne davet etti. Dönem birincisi Ebru Eroğlu düğün için İstanbul’dan kalkıp Ankara’ya geldi.
Ama ne yazık ki, çok istedikleri halde hiçbiri düğüne katılamadı.
Neden mi?
Çünkü öncesinde Genelkurmay, davetlilerin listesini istedi. Listede teğmenlerin olduğu görülünce de, “TSK’dan atıldıkları için” Orduevi’ne giremeyecekleri bildirildi.
Evet, TSK’dan atılanlar sosyal tesislerden yararlanamıyor… TSK’ya en ufak eleştiride bulunan emekli askerlere Orduevlerine giriş yasağı konuyor… Ama bir düğün ve misafir yahu… Listeleri kontrol edip “yasak” demek ne?..
Bu garip ötesi kararın sebebi ne mi? Onu da anlatalım.
Emekli Albay Orkun Özeller’i bilirsiniz. İncirlik Üssü’nde görevliyken, ABD’nin vermek istediği madalyayı PKK hamisi oldukları için reddetmişti. Emekli olduktan sonra da gerek Suriyeliler ve sınır güvenliği gerekse PKK konusunda lafını esirgemeyince, TSK sosyal tesislerine girişi yasaklandı.
Geçen yıl Özeller, bir tanıdığının Orduevi’ndeki düğününe davet edildi. O da orduevi giriş yasağı olduğunu hatırlatıp nizamiyeden çevrilmek durumunda kalmamak için düğüne katılamayacağını söyledi. Bu arada sorup soruşturdu. Davetlilerin askeri sosyal tesislerden faydalanmak gibi bir hakkı olmadığını, bunun tamamen düğün sahiplerine tanınan bir hak olduğunu, dolayısıyla kimin gelip gelmeyeceğine ise düğün sahibinin karar vereceğini öğrenince de gitmeye karar verdi. Nizamiyeden sivil kimliğini göstererek geçip düğüne katıldıktan sonra da ironi için şu paylaşımı yaptı:
“Merkez Orduevindeyim. Panik yapmayın, arkadaşımın düğün daveti için askeri kimlik kartımı gizleyerek normal kimlik kartıyla girdik. Komedi gibi.”
Öğrendiğimize göre, ne olduysa bundan sonra oldu. Orduevi personeli hakkında soruşturma açılıp bazıları görevden alınırken, sonrası için davetli listesinin kontrol edilmesi kararlaştırıldı. Böylece TSK’dan ihraç edilmiş olanların TSK tesislerindeki düğünlere bile katılmasının yasaklanması uygulamasına geçildi.
Düğün Ya Düğün
İşte bu uygulama yüzünden de teğmenlerin, avukatları Serdar Öztürk’ün oğlunun düğününe katılmasına geçit verilmedi!..
Durumu öğrenen Av. Öztürk çok üzüldü. Düğüne birkaç gün vardı. Davetiyeler çoktan basılıp dağıtılmıştı. Başta düğün yerini değiştirmeye çalıştı, ama uygun bir yer bulamadı. Bulamayınca da çaresiz bir şekilde teğmenleri toplayıp durumu anlattı.
Tabii teğmenler de hem Av. Öztürk hem kendi adlarına çok üzüldü. Yapacak bir şey yoktu. Öztürk’ü, “Nasılsa iyi günde de kötü günde de beraberiz. Gelmesek de olur.” diye teselli ettiler.
Bu muamele karşısında ne hissettiler çok merak ettim, birisine sordum. Kelimesi kelimesine şunları söyledi:
“Zoruma giden şu; düğün ya, düğün düğün… Sanmıyorum, Milli Savunma Bakanı veya Genelkurmay Başkanı’nın kararı olsun. Alttaki, kraldan çok kralcıların işidir. Tamam kabul ettim, beni TSK’dan attınız, tamam disiplinsiz adamım; iyi de eşimin, dostumun düğününe de mi gidemeyeceğim?”
Teğmenler Yok Ümit Özdağ Var
Uygulamadaki garabeti çarpıcı bir örnekle açıklayalım.
Düğüne katılanlar arasında 20 Mart’ta “Cumhurbaşkanına hakaret” suçlamasıyla apar topar gözaltına alınan, ardından “halkı kin ve düşmanlığa tahrik” suçlamasıyla tutuklanan ve 148 gün Silivri’de hapsedildikten sonra 2 yıl 4 ay hapis cezasına çarptırılıp tahliye edilen Zafer Partisi Genel Başkanı Prof. Ümit Özdağ da vardı.
Yanlış anlaşılmasın; Özdağ’ın nasıl katılabildiğini sorgulamıyoruz. Sadece, “TSK mensubu olmak bu kadar zor, TSK’dan atılmanın bedeli bu kadar mı ağır olur?” diyoruz. Çünkü teğmenlerin davası halen sürüyor. Belki ihraç işlemi iptal edilecek ve dönecekler, buna dikkat çekmek istiyoruz.
Bu da Mezar Yasağı mı?
Üç gün önce yaşanan bir başka ilginç olaya geçelim.
3 Temmuz, Balyoz kumpasında hapsedilen, cezaevinde akciğer kanserine yakalanan Donanma’nın Kutup Yıldızı Tuğamiral Cem Aziz Çakmak’ın 10’uncu ölüm yıldönümüydü.
4 Temmuz’da Karacaahmet Mezarlığı’ndaki kabri başında anma töreni düzenlendi. Merhum Çakmak’ın eşi Sevgi Çakmak’ın dikkatini kameralı birileri çekti. Merak edip sordu, polis olduklarını öğrendi. 10 yıldır düzenlenen törene ilk kez polis gelmişti.
“Ne oluyor, niye buradasınız?” diye sordu. “Asayiş için.” cevabını verdiler.
Konuşmalar yapılıp tören bittikten sonra, dağıldıkları sırada o polislerden birisi Sevgi Çakmak’a ne sordu, biliyor musunuz?
Katılımcılar arasında muvazzafların olup olmadığını!..
Sevgi Çakmak gülerek, “Muvazzaf yok, hepsi emekli asker.” dedi.
Anlayan anladı; demek ki, muvazzafların mezara gidip silah arkadaşlarını anması da bir tür fiili “suç”!..
Ülke maddi ve manevi anlamda yanarken, birileri nelerle uğraşıp içimizi daha da yakıyor, görüyor musunuz?!
Müyesser YILDIZ
7 Temmuz 2025
12punto link: https://12punto.com.tr/yazarlar/muyesser-yildiz/dugune-gitmeleri-de-yasak-92499