
Hristiyanlık tarihinde önemli bir yere sahip olan Birinci İznik Konsili’nin 1700’üncü yılı dolayısıyla Vatikan Devlet Başkanı Papa 14. Leo’nun 27-29 Kasım’da ülkemizi ziyareti hakkındaki dünkü yazımızdan dört noktanın altını çizelim.
Lozan’a göre, Fener Rum Patrikhanesi Fatih Kaymakamlığı’na bağlı bir Türk kurumu, başındaki Patrik de bir Türk vatandaşı. Ancak Patrik Bartholomeos, dünyadaki 300 milyon Ortodoks’un dini lideri olduğu iddiasıyla “ekümeniklik”ten sonra “Konstantinopol, Yeni Roma Başpiskoposluğu” unvanını kullanmaya başladı…
Vatikan da Bartholomeos’u “Konstantinopol Ekümenik Patriği” olarak görüyor…
325 yılında yapılan ve Hristiyan doktrininin şekillenmesinde önemli rol oynayan Birinci İznik Konsili’nin 1700’üncü yılı münasebetiyle yapılacak törende; “Ortodoks Kilisesi ile Roma Katolik Kilisesi arasındaki ilişkinin derinleştirilmesi ve Hristiyanlar-arası diyalog” hedefleniyor…
15 Eylül’deki Trump-Bartholomes görüşmesinde; Katolik ve Ortodoks kiliseleri arasındaki diyaloğu yakından takip eden ve dindar bir Katolik olan Başkan Yardımcısı Vance, “Roma ve Konstantinopolis’in Hristiyanlığın iki ana direği” olduğunu söylüyor…
Ortak Deklarasyon
Öncelikle Papa 14. Leo’nun programı hakkında bilgi verelim. Vatikan’dan yapılan açıklamaya göre, 27 Kasım’da Ankara’ya gelecek. Anıtkabir’i ziyaretten sonra Erdoğan’ın yanı sıra bazı yetkililer, sivil toplum temsilcilikleri ve diplomatlarla görüşüp İstanbul’a gidecek. 28 Kasım’da burada psikoposlar ve rahiplerle yapacağı toplantının ardından helikopterle İznik’e geçerek buradaki ayine katılıp yine İstanbul’a dönecek. 29 Kasım’da ise Sultan Ahmet Camii’ni ziyaret edecek. İstanbul’daki kiliselerin liderleri ve Hristiyan cemaatiyle özel bir toplantı yapacak.
Programın en önemli kısmı şu: Fener Rum Patrikhanesi’nde Bartholomeos’la görüşecek ve ortak deklarasyon imzalayacaklar.
Papa 30 Kasım’da Lübnan’a gitmeden önce de Ermeni Kilisesi’nde ayin düzenledikten sonra “Ekümenik Patriklik”te Bartholomeos’la öğlen yemeği yiyecek.
Ez cümle, Papa da Lozan’ı çatır çatır çiğneyecek!..
Osmanlı Devleti ve Atatürk’ün Politikası
İktidar “Osmanlı”cı olduğu iddiasında ya; Katolik ve Ortodoks dünyasının birleşmesi anlamında çok önemli bir adım olan Papa-Bartholomeos buluşmasına tarihi açıdan bakalım.
Osmanlı Devleti, özellikle Fatih Sultan Mehmet, Ortodoksları Fener Rum Kilisesi çatısı altında toplayıp Roma’ya karşı patrikhaneyi destekledi. Yani Hristiyan dünyasını bölme politikası izlendi.
Gerek Erdoğan gerekse Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Patrikhane’nin tüm faaliyetlerini “dini işler” sayıyor, ama gelin bir de emekli Tümgeneral Armağan Kuloğlu’nun 19 Eylül’de Yeniçağ Gazetesi’nde yayımlanan yazısını okuyalım.
Kuloğlu öncelikle şunları vurguladı:
“Buradaki kritik konu; ziyaretin, Katolik Kilisesi ile Ortodoks dünyası arasında ekümenik bir dayanışma ve diyalog fırsatı olarak da görülmesi ve ziyaretin, Türkiye’deki Katolik cemaati ve Fener Rum Patrikhanesi’yle görüşmeleri içereceğinin belirtilmesidir. Bu görüşmelerin Katolik ve Ortodoks dünyası arasında, özellikle de İstanbul Rum Ortodoks Patrikhanesi ile ilişkileri güçlendirme potansiyeli taşıyacağı bilinen bir gerçektir. Patrik Bartholomeos ekümeniklik konusunda yanıp tutuşmakta, ABD başta bu konuda bazı ülkeler de buna destek vermektedir… Bunun, Türkiye’nin güvenliğine olan olumsuz etkisinin biline biline işlendiği görülmektedir… Bir Papa’nın, modern ve Müslüman bir ülke olan Türkiye’deki bu tarihî Hristiyan mekânını ziyaret etmesi, inançlar arası ve jeopolitik semboller olarak, ayrıca hem varlık gösterme hem de tarihsel bir tanıma olarak okunabilir. Fakat Hristiyan dünyası için basit bir tarihi olay olarak da görülmemelidir. 325 yılında Roma İmparatoru Konstantin’in çağrısıyla İznik’te toplanan büyük dini kurul, yalnızca inançla ilgili tartışmaları sonlandırmakla kalmamış, dini siyasetin merkezine yerleştirmiş ve inancı yalnızca ruhani bir mesele olmaktan çıkarıp, imparatorluk yönetiminin aracı haline getirmiş, yani dini resmen siyasallaştırmıştır.”
Devamında ise şu tarihi bilgiyle birlikte ziyaretin olası sonuçlarına şöyle dikkat çekti:
“Bu ziyaretin amaçlarından biri, hatta önemli olanı da İznik’in kutsal bir merkez olduğunun hatırlatılarak bu konuda bir güncelleme yapılmasıdır. Hem bu konu hem de ekümeniklik konusunun hassasiyeti dikkate alınarak bundan 100 yıl önce o dönemdeki Papa’nın böyle bir ziyaret talebinin, Genç Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu lideri Mustafa Kemal Atatürk tarafından net bir biçimde reddedilmesidir. Çünkü konu, Ulu Önder tarafından sadece bir dini ziyaret olarak değil, Batı’nın hafızasında İznik üzerinden Türkiye topraklarına ruhani bir pencere açma girişimi olarak değerlendirilmiş, bu ziyarete karşı çıkışı da Cumhuriyetin egemenlik refleksinin bir parçası olarak görülmüştür. Bugün aynı senaryonun, farklı oyuncularla yeniden sahnede olduğu; ziyaretin, İznik Konsili’nin 1700. Yılına denk getirilmek suretiyle dini bir masumiyet olarak gösterilip, Katolik-Ortodoks yakınlaşmasına alan açmak için bir vasıta olarak kullanılmaya çalışılacağı söylenebilir… Bunun sadece bir dini ve protokol ziyareti olmadığı, İznik’in halen UNESCO Dünya Mirası geçici listesinde olduğu, bu ziyaret sonrası ‘kalıcı statü’ için baskıların artabileceği, kültürel miras üzerinden ‘uluslararası dini alan’ türü söylemlerin zaman içinde uluslararası platformlarda gündeme getirilebileceği ve böylece gelecekte ‘özerk statü’ tartışmalarına zemin hazırlayabileceği de dile getirilmektedir. 2007’de su altında bulunan Konsil Bazilikası kazı çalışmaları, AB fonlarıyla desteklenmektedir. Bu kazılar sadece bilimsel değil, sembolik bir geri çağrının parçası olarak da görülebilir. Bu kilisenin ‘Hristiyan dünyasının ortak mirası’ olarak gösterilmesi; ‘biz de buradaydık’ demenin ötesinde, ‘biz buradayız’ iddiasına dönüşebileceği, bunun da yalnızca geçmişin hatırlanması değil, geleceğe bir anlam dayatması olabileceği değerlendirilmektedir. BBC, Guardian ve benzeri yabancı yayın organlarının bu ziyareti ‘Hristiyanlığın Anadolu’daki köklerine dönüşü’ olarak tanıtmasındaki maksadının ne olabileceği hususunun da analiz edilmesinde fayda görülmektedir.”
Hedef Papa ve Bartholomeos’u Eşitlemek
Armağan Kuloğlu’nun bu çok önemli tespitlerini doğrulayan bazı gelişmeleri de biz ekleyelim.
Patrik Bartholomeos geçtiğimiz günlerde katıldığı bir ayinde, Kudüs Patriği’ne yaptığı İznik davetini tekrarlarken, İznik Konsili’nin “Doğu ve Batı Hristiyanlığının, Doğu’nun dört patriği ve Batı’nın patriğinin birliğinin somut tezahürü olduğunu” vurguladı…
Bartholomeos’a bağlı olan ABD Rum Ortodoks Kilisesi’nin 17 Ekim’de düzenlediği Başpiskoposluk Konseyi Sonbahar Toplantısında, “Ekümenik Patrik ile Papa’nın Hristiyanlıkta eşit olduğunun kabul edilmesi için çalışıldığı” belirtildi…
Vatikan, Papa 14. Leo’nun “Ekümenik Patrik Bartholomeos’la birlikte Küçük Asya’ya yapacağı seyahati özetleyen ifadenin ‘tek Rab, tek inanç, tek vaftiz olduğunu” açıkladı…
Ve 500 yıl sonra tarihi bir olay gerçekleşti; İngiltere Kralı 8. Henry’nin 1534’te Roma Katolik Kilisesi’nden ayrılmasından bu yana ilk kez, İngiltere (Anglikan) Kilisesi’nin başı olan Kral Charles Papa 14. Leo ile Vatikan’da görüşüp, Papa’nın yönettiği ayine katıldı. Üzerinde “bir olsunlar” yazısı bulunan özel bir koltuk tahsis edilen Kral Charles ile Papa birbirlerine “Kraliyet kardeşlik üyesi, Papalık kardeşlik üyesi ve Büyük Haç Şövalyesi” unvanları verdi…
İslâm Alemi Parçalanırken
Ez cümle; 2 milyarlık İslâm alemi Gazze’deki soykırım karşısında dahi ortak hareket edemezken ve İbrahim anlaşmalarıyla daha da bölünmeye çalışılırken, Hristiyan dünyası böyle bir araya geliyor.
İbrahim anlaşmaları demişken; ABD, İsrail ve Avrupa’daki hahamların, geçtiğimiz Haziran’da Saraybosna’da düzenlemek istediği etkinlik gelen tepkiler üzerine iptal edildi.
İsrail’in ikinci büyük petrol tedarikçisi Azerbaycan’ın İbrahim anlaşmalarına katılması için Trump’a mektup yazan Hahamlar, bu defa 4-6 Kasım’da Bakü’de “Avrupa Hahamlar Konferansı” yapmak üzere harekete geçti. Konferansın odak noktası İbrahim anlaşmalarıydı. Toplantıya sadece Azerbaycanlılar değil, Vatan Partisi de tepki gösterdi. Cumhurbaşkanı Aliyev’e bir mektup yazan Doğu Perinçek, Azerbaycan’ın ABD-İsrail cephesinde yer almasının mümkün olmadığını belirterek konferansın iptal edilmesini istedi. Sonuçta o konferans iptal edildi, Perinçek de bu zaferi Türk ve İslâm dünyasına armağan etti.
İznik Konsili’ne dönersek; dün belirttiğimiz gibi, aslında Mayıs’ta yapılması planlanan bu toplantı Papa Franciscus’in hayatını kaybetmesi üzerine ertelendi.
Ancak yine de İYİ Parti, Zafer Partisi ve Vatan Partisi ile Türk Ortodoks Kilisesi yöneticileri, müstafi Amiral Cihat Yaycı ve açılıma karşı için 49 gün önce tutuklanan emekli Albay Orkun Özeller İznik’e giderek toplantıya tepki gösterdi. Yapılan açıklamalarda; “Papa ile Fener’in el ele verip İznik’te ‘konsil’ hayali kurarak, Türk Devleti’nin altını oyma, İstanbul’u yeniden gasp etme ve Lozan’ı etkisiz kılıp Sevr paçavrasını hortlatma” peşinde olduğu vurgulandı.
Bakalım, Hahamlar Konferansı gibi, bunun da iptal edilmesi sağlanabilecek mi?
Şu garabete bakar mısınız;
Birkaç gün önce Eskişehir’de Cadılar Bayramı’nda bira kasalarından oluşturulan haç işaretiyle dolaşan üç kişi “halkı kin ve düşmanlığa tahrik/aşağılama” suçlamasıyla gözaltına alındı.
Ama Osmanlı İmparatorluğu’nun temellerinin atıldığı İznik’in ortasına koca bir haç çakmak ve Fener Rum Patrikhanesi’ni Vatikan’la eşit statüye getirmek için harekete geçen Haçlılara ses çıkaran tek bir yetkilimiz yok!..
Müyesser YILDIZ
4 Kasım 2025
12punto link: https://12punto.com.tr/yazarlar/muyesser-yildiz/papanin-ziyareti-hayir-mi-ser-mi-2-102434