İçeriğe geç

Hablemitoğlu Suikastı: Savcı Gitti… KYOK Kalktı… Çakır Tutuklandı

Beş gün önce, Akademisyen-Yazar Doç. Dr. Necip Hablemitoğlu’nun evinin önünde bir suikast sonucu öldürülmesinin 23’üncü yıldönümüydü.

18 Aralık 2002’de yani AKP iktidarının ikinci ayında işlenen bu cinayet faili meçhul kaldı. Taa ki, Özel Kuvvetler Komutanlığı’nda çalışmış eski yüzbaşı Nuri Gökhan Bozkır özel bir operasyonla Ukrayna’dan Türkiye’ye getirilene dek. Bozkır’ın getirildiğini bizzat Erdoğan duyurdu ve bunu da “geçmişteki faili meçhul cinayetleri aydınlatma konusundaki kararlılıklarının ispatı” olarak açıkladı.

Sonrası malûm; yapılan soruşturma sonucunda cinayetin ÖKK’dan emekli Albay Levent Göktaş liderliğindeki suç örgütü tarafından “FETÖ” adına ve para için işlendiği öne sürüldü.

Ankara 28. Ağır Ceza Mahkemesi’nde Şubat 2023’te başlayan yargılamada nereden nereye geldiğini uzun uzun anlatmayıp sadece şunu belirtelim:

Suikastın “tetikçisi” olduğu öne sürülen emekli Albay Tarkan Mumcuoğlu Mayıs 2023’teki duruşmada cinayet günü Kazakistan’da olduğunu tanıklar ve fotoğraflarla ispatlayınca, tüm sanıklar il çıkış yasağı şeklindeki adli kontrol tedbiriyle tahliye edildi. Tahliye kararını veren Mahkeme, failin başkası olabileceği tespitiyle Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın yeni bir soruşturma yapmasını istedi, ama reddedildi.

Reddeden, hem iddianameyi hazırlayan hem de duruşma savcılığını yapan Zafer Ergün’dü.

Yargılama sürecinde başka iddialar da gündeme geldi; Savcılığın önemli delilleri gizlediği, mahkemeyi yanılttığı, soruşturmanın gizliliğini ihlal ettiği gibi…

Delil gizleme” iddialarının en önemlisi, Necip Hablemitoğlu’nun öldürülmeden dört gün önce Eskişehir’de verdiği konferansta bulunanlar ile öldürülmeden hemen önce Migros’ta alışveriş yaparken onu takip ettiği düşünülenlerin aynı kişiler olup olmadığının araştırılmamasıydı. Zira Mahkemenin tayin ettiği bilirkişi; “Görüntülerdeki kişilerle yargılanan sanıklar arasında bir benzerlik yok, ancak Eskişehir konferansı ve Migros’taki üç kişi arasında benzerlik var” tespitinde bulunmuştu.

Mahkeme, o üç kişinin araştırılmasını istedi. Ancak yine Savcı Zafer Ergün, “Yargılamanın sanıklara ilişkin iddianamede tespit edilen deliller ve yargılama sırasında tespit edilecek deliller doğrultusunda yapılması gerekir” diyerek, kovuşturmaya yer yok kararı verdi.

Hablemitoğlu Ailesi’nin avukatı Ersan Barkın’ın itirazı sonucunda Ankara 9. Sulh Ceza Hakimliği 27 Aralık 2024’te, “eksik soruşturmaya dayalı olarak verildiği” gerekçesiyle bu kararı kaldırıp görüntülerdeki kişilerin soruşturulması gerektiğini bildirdi.

Savcı Zafer Ergün 30 Mayıs 2025’te bu defa “Migros markette kartla alışveriş yapmayan kişilerin kimlik bilgilerinin tespit edilemediğini, ayrıca market ve Eskişehir’deki konferans kayıtlarındaki şahısların eşleşmesinin, görüntülerin çözünülürlüğünün düşük olması sebebiyle yapılamadığını” bildirip ikinci kez “kovuşturmaya yer yok” kararı verdi.

Hablemitoğlu Ailesi’nin avukatı Ersan Barkın ile sanıklardan Levent Göktaş, bu karara da itiraz etti.

Son 6 Ayda Bunlar Yaşandı

İtirazın sonucu beklenirken; peş peşe şunlar oldu:

27 Haziran 2025’teki celsede Hablemitoğlu Ailesi’nin avukatı ve sanıklar, kovuşturmanın genişletilmesi talebinde bulunurken Savcı Zafer Ergün, esas hakkındaki mütalaasını sunmak için dosyanın Savcılığa tevdi edilmesini istedi. Savcının talebini kabul eden Mahkeme, duruşmayı da esas hakkındaki mütalaaya karşı savunmalar alınmak üzere 20-24 Ekim’e erteledi.

Savcı Zafer Ergün bundan 21 gün sonra, 18 Temmuz’da esas hakkındaki mütalaasını sunup sanıklar Levent Göktaş, Tarkan Mumcuoğlu, Nuri Gökhan Bozkır, Fikret Emek, Enver Altaylı ve Aydın Köstem’in ağırlaştırılmış müebbet hapisle, Mehmet Narin’in ise örgüt üyeliğinden cezalandırılmasını istedi.

20 Ekim’e gelindiğinde ise; “kovuşturmaya yer yok kararına” yapılan itirazlar sonuçlanmadığı için sanıkların mütalaaya karşı savunmaları alınmadı ve duruşma 8 Aralık’a ertelendi.

Bu arada 27 Kasım’da yayımlanan HSK kararnamesiyle Savcı Zafer Ergün Ankara’dan Aksaray’a tayin edildi.

8 Aralık’taki duruşmaya Zafer Ergün değil, mahkemenin savcısı katılırken, KYOK kararına yapılan itiraz sonuçlanmadığından yine savunmalar alınmadı ve duruşma 30 Oak-2 Şubat 2026’ya bırakıldı.

O son duruşmada sanıklar ve avukatları yine giden Savcı Zafer Ergün’ü ağır ifadelerle eleştirip yeni savcının yeni bir mütalaa hazırlamasını isterken, Nuri Gökhan Bozkır çok dikkat çekici iddialarda bulundu. Bozkır, bu soruşturmanın “Zihni Çakır ve Abdurrahman Şimşek gibi iki yalancı tanıkla yürütüldüğünü”, “Savcı Zafer Ergün’ün ByLock kullanıcısı olduğunu bizzat ZihniÇakır’ın açıkladığını” anlattıktan sonra cezaevindeki koğuşunda birlikte kaldığı bir kişinin Zafer Ergün’ün “FETÖ’nün Kayseri imamı” olduğunu söylediğini öne sürdü.

Sadece bir gün sonra da Savcı Zafer Ergün Ankara Başsavcılığı’nın WhatsApp grubundan, “babasının sağlık sorunlarıyla ilgilenebilmek için 18 yıllık Cumhuriyet Savcılığından istifa ettiğini” duyurdu.

Bozkır Hakkında Suç Duyurusu

Başka yeni gelişmeler daha var.

Örneğin; 15 Mayıs 2023’teki duruşmada tanık olarak dinlendiğinde, “ByLock kullandığı iddia edildi” dediği halde Gazeteci Zihni Çakır hakkında herhangi bir suç duyurusunda bulunmayan Savcı Zafer Ergün, 8 Aralık’taki duruşmada o iddiaları dillendiren Nuri Gökhan Bozkır hakkında geçtiğimiz 18 Aralık’ta, “terörle mücadelede görev alan kamu görevlilerini hedef göstermekten” suç duyurusunda bulundu. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı da aynı gün 28. Ağır Ceza Mahkemesi’nden, o duruşmanın zaptını ve SEGBİS kayıtlarını istedi.

KYOK Kararı Kaldırıldı

En önemli gelişme ise Savcı Zafer Ergün’ün verdiği son KYOK kararına itiraza ilişkin oldu.

Ankara 9. Sulh Ceza Hakimliği 12 Aralık’ta; daha önceki kararını hatırlattıktan sonra bu KYOK kararını da, “eksik soruşturmaya dayalı olarak verildiği için hukuka aykırı bularak” kaldırdı.

Zihni Çakır’ın Tutuklanması

Ve son gelişme; Ergenekon kumpası sürecinde olduğu gibi, bu davada da ön plana çıkan Gazeteci Zihni Çakır üç gün önce gözaltına alındı, aynı gün tutuklandı.

Zihni Çakır’ın bu davadaki önemini özetlersek; iddianame ve mütalaada onun beyanlarının esas alındığı görüldü… Öyle ki, Levent Göktaş’ın avukatı Ali Soykan daha Zihni Çakır tanık olarak dinlenmemişken hakkında “kuvvetli suç şüphesi” olduğundan Zihni Çakır’a adli kontrol uygulanmasını istedi. Mahkeme Başkanı da bu konuda ara kararla birlikte değerlendirme yapacaklarını söyledi… Zihni Çakır mahkemede tanık olarak dinlendiğinde de; o zamanki Mahkeme Başkanı, sanıklar ve avukatlarının ısrarlı sorularından sonra Savcı Zafer Ergün ile Ukrayna’daki Nuri Gökhan Bozkır arasındaki irtibatı sağladığını, dosya üzerinde Savcıyla birlikte çalıştıklarını, dosyadan bazı bilgileri WhatsApp’tan Bozkır’a ilettiğini, bir diğer ifadeyle “soruşturmanın gizliliğini ihlâl ettiğini” itiraf etti… Ayrıca Savcı Zafer Ergün’ün ByLock kullandığına dair belgeyi gördüğünde ve Nuri Gökhan Bozkır Ukrayna’da gözaltına alındığında bu işin arkasında “FETÖ’cülerin olabileceği, hayati tehlikesinin bulunduğu” endişesiyle, dönemin Adalet Bakanı Abdulhamit Gül’le WhatsApp’tan iletişime geçtiğini, 19 Aralık 2019’da yazdığı yazıyla da Abdulhamit Gül ve dönemin İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’ya, “Hablemitoğlu soruşturmasından dolayı can güvenliğimi sağlayın. Devleti yeni bir namus borcuna sokmayın” şeklinde çağrıda bulunduğunu anlattı.

Çakır’ın tutuklanmasına dönersek;

Hablemitoğlu davasıyla bir ilgisi var mı yok mu, bilmiyoruz. Sadece Fenerbahçe Başkanı Sadettin Saran’ın uyuşturucu soruşturmasıyla ilgili ifadeye çağrılmasının ardından, iki gün önce onunla görüşmüş olan Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’u eleştirdiği bir paylaşımı üzerine gözaltına alındığı yazıldı, çizildi.

Adalet Bakanı Yılmaz Tunç hemen her gün “hukuk devletiyiz” derken, Çakır’ın, “aman dikkat” mahiyetindeki bir paylaşımdan dolayı tutuklanması garip değil mi?

Daha garip olan da; Tunç’un tutuklamanın kendisi nedeniyle yapıldığı iddiasını hâlâ yalanlamaması ve Çakır’ın işlemlerinin KOM’da değil TEM’de, “FETÖ”ye bakan birimde yapıldığının konuşulması.

Mahkeme Ne Yapacak?

Hablemitoğlu suikastı davasına dönersek; yıllarca süren soruşturma, yaklaşık 3 yıldır devam eden yargılama sonucunda, bu önemli faili meçhul cinayet çözüleceği yerde kelimenin tam anlamıyla bir labirente dönüştü.

Ankara 9. Sulh Ceza Hakimliği’nin KYOK kararını kaldırması, “bu suikastta başka failler var” anlamına geldiğine göre; Eskişehir konferansı ve Migros görüntüleri üzerinden nihayet bu araştırma yapılacak mı yapılmayacak mı, belli değil. Ankara Cumhuriyet Savcılığı soruşturmayı genişletme kararı alırsa mevcut yargılama daha da uzayacak, almazsa dava sonuçlandırılacak, ama geride bu büyük şüpheler kalacak.

Müyesser YILDIZ
23 Aralık 2025

Kategori:Uncategorized