Evet İran’la çerçeve anlaşması imzalandı ve dünya şimdilik derin bir nefes aldı. Ama 30 Haziran’a kadar kim öle kim kala, yeni hangi oyunlar sergilene, meçhûl.
Yani İran meselesi henüz bitmedi ve Türkiye’nin hemen kapısının önünde duruyor. O yüzden önce şunları hatırlayalım:
ABD ve Batılı ülkeler merhum Erbakan’dan niye haz etmedi; İran’la ilişki kurmak istediği için…
İsrail’in en nefret ettiği ülke hangisi; İran…
ABD’nin İsrail’in güvenliği için tehdit saydığı hangi ülke; İran…
“Dünyada İranlılarla yıldızı barışmayan bir insan var, o da benim” diyen kim; Fetullah Gülen…
TSK’nın bel kemiği niçin kırıldı, en seçkin subaylar “kumpaslarla” niye zindanlara tıkıldı; “Avrasyacı-Rusyacı-İrancı” oldukları için…
12 yıl önce Bush’un Güvenlik Danışmanı Condoleezza Rice’ın, “Fas’tan Basra körfezine kadar Ortadoğu’da bulunan 22 devletin rejiminin, sınır ve haritaları değiştirilecek” diye açıkladığı Büyük Ortadoğu Projesi’nin hedefinde Türkiye’nin yanısıra hangi ülke vardı; İran… BOP’un aynı zamanda, “Küresel bir Haçlı seferi” olduğu söylendi mi; Söylendi…
Türkiye’de henüz sınırlar değişmese de rejim değişikliğinin sonuna gelindi mi; Gelindi…
BOP’un eş başkanlığı hangi ülkelere verildi; Türkiye, İtalya, Yemen…
28 Temmuz 2004’te dönemin Başbakanı ve BOP eşbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a, “BOP’da ortak hedef olarak İran gösteriliyor. Bu konu gündeme geldi mi?” diye soruldu. Nerede mi; Tahran’da…
Erdoğan’ın cevabı mı; “Şu anda demokratik ortak olarak geniş Ortadoğu ve Kuzey Afrika projesi içinde, bu projenin eşbaşkanları olarak Türkiye, İtalya ve Yemen yer alıyor. Bu ülkelerde demokrasi, özgürlükler, egemenlik ve ekonomik kalkınma konularındaki gelişmeleri izleyeceğiz. Elimizden ne geliyorsa, bunu bölge barışı için, bölgenin refahı ve mutluluğu için yerine getirme gayreti içinde olacağız” demekle yetindi…
Bundan 1 yıl sonra dönemin ABD Başkanı Bush’la görüşmesinin ardından neler mi anlattı; Şunları:
“Başta Kıbrıs, Ortadoğu, İsrail-Filistin, Irak, bunun yanında Suriye, İran, Afganistan, Geniş Ortadoğu Projesi’ndeki çalışmaları görüşme fırsatımız oldu…Sea Island sürecinde Türkiye, İtalya ve Yemen geniş Büyük Ortadoğu Projesi’nde demokratik ortak olarak bir görev üstlendi ve bu görevle birlikte eş başkanlık, bu üç ülkeye verildi. Buradaki hedef reformlar, demokratik sürecin hızlandırılması ve demokrasiye geçiş, insan hakları, hukukun üstünlüğü, baskıcı rejimlere yönelik takınılması gereken tavırlar, bunun yanında teröre karşı ortak bir mücadele, güvenlik konusu ve bir de bu ülkelerin kalkınmasına yönelik atılacak adımlar. Şu anda Türkiye bu istikamette çalışmalarını sürdürüyor. Şu anda Ortadoğu coğrafyası üzerindeki ülkelere yapmış olduğumuz ziyaretler ve onlarla yapmış olduğumuz görüşmelerde, bu konulara özellikle yaptığımız vurgular, hep bunun açık, net örnekleridir. Bir Suriye, bir Ürdün, bir Lübnan, Kuzey Afrika ülkeleri, Fas, Tunus, bunlara yaptığımız ziyaretler, hepsi bunun birer adımıdır ve bu da devam edecek… Aynı şekilde yine geleceğe yönelik olarak söylüyorum, geniş Ortadoğu Projesi’ne yönelik takındığımız tavır, Geniş Ortadoğu Projesi bir hayır mıdır, evet midir? Bu nelere rağmen denmiştir. Bunları artık göreceksiniz.”
Bir Suriye, Kuzey Afrika ülkeleri, Fas, Tunus’ta neler olduğunu gördük mü; Gördük…
20 yıl aradan sonra 2012’de Suudi Arabistan’a giden ilk Genelkurmay Başkanı kimdi; Orgeneral Necdet Özel…
-Erdoğan Halen BOP Eşbaşkanı mı?-
Geçtiğimiz 19 Mart’ta TBMM’de bir kanun kabul edildi. Tam adı; Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Katar Devleti Hükümeti Arasında Askeri Eğitim, Savunma Sanayii ile Katar Topraklarında Türk Silahlı Kuvvetlerinin Konuşlandırılması Konusunda İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun’du.
Oysa Katar’la 2007’de imzalanmış bir askeri işbirliği anlaşması zaten vardı. Muhalefet, “Buna niye gerek duyulduğunu, bu aciliyetin sebebinin ne olduğunu” sordu, iktidar cevap vermedi.
Katar’da -hangi terör tehdidi söz konusuysa- anlaşmada, “Terörizmle mücadeledi işbirliği yapılması” gibi bir maddenin de yer aldığını vurgulayıp, Meclis’teki görüşmelerin çarpıcı kısımlarını aktaralım:
CHP’li Haydar Akar ve MHP’li Alim Işık, Erdoğan’ın BOP eşbaşkanlığı görevinin devam edip etmediğini sordu. Genel Kurul’da sadece Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz vardı; şunları söylemekle yetindi:
“Bizim hiçbir şekilde Orta Doğu’da dış müdahalelere olumlu bakmadığımız, bütün bunlara karşı politika sergilediğimiz ortadadır. Biz bir taraftan da ancak Orta Doğu’nun elbette demokratikleşmesinden yanayız, bunu da kendi iç dinamikleriyle gerçekleştirmesinden yanayız. Türkiye’de, nasıl halka dayalı demokratik bir rejim varsa ve halka dayalı bir refah kalkınma süreci varsa, gönlümüz arzu eder ki, elbette bütün Orta Doğu’da bu gerçekleşsin. Ancak bunu hiç kimse dışarıdan dayatamaz, getiremez. Bunu Orta Doğu kendi dinamikleriyle sağlamak zorundadır.”
-Türk Askeri Katar’a Niçin Gidiyor?-
CHP’li Ali Özgündüz de şuna dikkat çekti:
“Katar’da ABD merkez komuta kuvveti var, CENTCOM. Buranın bünyesinde oluşabilecek, ileride oluşması muhtemel bir uluslararası görev gücüne katılacak bir askerî birlik mi gönderiyorsunuz? Asker niye gidiyor oraya? Katar’ı kime karşı korumaya gidiyor? Efendim, teröre karşı…”
Özgündüz sözünü tamamlamadan araya giren AKP Bursa Milletvekili Bedrettin Yıldırım, “İran’a karşı” deyiverdi.
Özgündüz, “İran’a karşı’ diyorsunuz, İran’la düşmanlık mı var? Hayırdır, İran’a karşı…” diye sordu.
AKP’li Yıldırım, “İran rahat durmuyor” karşılığını verdi.
Bunun bir itiraf olduğunu, AKP’nin bilinçaltının ortaya çıktığını öne süren Özgündüz de, “Yani siz bir Sünni cephede mi Türkiye’yi konumlandırıyorsunuz? Türkiye Cumhuriyeti laik, demokratik bir cumhuriyet değil midir? İran’la ne işiniz var sizin, İran’la derdiniz ne var? Bakın, bu kafayla giderseniz Suriye’de olduğu gibi toslarsınız” uyarısında bulundu.
Düne kadar İran’la o kadar iyilerdi ki, “İran’cı”cı olmakla suçlanıyor, “Türkiye’nin cari açığını kapattığı” için Rıza Sarraf’ın önüne yatıyorlardı.
Ama aralarında “darbeci” dedikleri Mısır’ın da bulunduğu Suudi Arabistan öncülüğünde Yemen’de İran’a karşı başlatılan operasyona anında destek verdiler.
Netice itibarıyla ABD, Batılı ülkeler, İsrail, Fetullah Gülen, Erdoğan ve AKP İran’a karşı “müttefik” oldu mu; Oldu.
-Türkiye ve İran’ın Lozan’ı-
Yemen operasyonunun ardından Arap Ordusu’nun kurulması kararı alındı. Türkiye’nin bu oluşumdaki yeri ne olacak? Sorunun cevabını iktidara yakın düşünce kuruluşu SETA’nın uzmanı Can Acun verdi. Körfez ülkeleri tarafından finanse edilecek Arap Ordusu’nun uzun vadede etkinlik gösteremeyeceğini, bu nedenle Türkiye’nin sürecin bir parçası olabileceğini belirten Acun, İran’ın bölgedeki yayılmacılığının Türkiye’yi rahatsız ettiğini vurguladı. Erdoğan’ın İran’a karşı ilk kez net açıklamalar yaptığını hatırlatan Acun, “Türkiye ilk etapta bu Arap gücünün ne amaçla oluşturulacağı ve neye hizmet edeceğine bakacaktır. Eğer Suriye’ye yönelik, Esed rejimini devirmeye dönük bir sürecin başlangıcı olursa, buna yönelik hamleler atarsa tabi ki, Türkiye sürecin bir parçası olacaktır” dedi.
Türkiye-İran ilişkilerinde gelinen nokta, beyzbol veya “Cemaat sopasının” bir başka “hikmeti” midir bilinmez, ama Türkiye’nin Lozan’ı yırtılırken, İran Lozan’ının hem de aynı otelde imzalanması anlamlıdır.
“BOP’un hedef sıralaması mı değiştiriliyor, yoksa Türkiye, İran konusunda da teslim mi oluyor” u düşünmemizi gerektiriyor.
Bizzat Erdoğan söyledi; “Yemen maalesef kendi içinde bölünmeye gidiyor” diye. BOP’un “eşbaşkanı” olan bir ülkenin dahi bölünmesi ne demektir?
3 gün önce ise, “Artık 7 Haziran’ı halkımız iple çekiyor. İnanıyorum ki, şu anda Avrupa da dünya da 7 Haziran’ı zor çekiyor. Çünkü bu dönüşüm, değişim farklı, bunlar 2023’ün ayak sesleridir” dedi.
Acaba Avrupa ve dünya, 7 Haziran’ı niye iple çekiyor ki? “Dönüşüm, değişim, 2023” mesajlarının adresi neresidir ve bunlar gerçekte neyin ayak sesleridir?
Foça ve Paşakapısı’na kucak dolusu sevgiler
Müyesser YILDIZ
3 Nisan 2015
Odatv Link: https://odatv4.com/yazar/muyesser-yildiz/erdogan-hala-bop-esbaskani-mi-0304151200.html