Erdoğan hafta sonu Rizelilerle Buluşma gününde, yine önceki idarecileri “beyaz”, kendilerini “zenci” gösterip, “Rize’nin Güneysu’yundan Cumhurbaşkanı, Konya’nın Taşkent’inden Başbakan çıkması istisna değil, yaygın olanın örneği haline dönüştü. Sırça köşklerde değil, kerpiçten, taştan, ahşaptan evlerde yetişmiş, kolejlerde değil, imam hatip okulundan yetişip gelmiş, mahalle okulundaki insanların buraya gelmiş olması onları rahatsız ediyor” dedi.
Bunları duyan da AKP öncesi tüm yöneticilerin saraylarda, köşklerde doğup büyüdüğünü, hepsinin prens-prenses-şehzade olduğunu sanır.
Verilmek istenen mesaj, varılmak istenen hedef açık; Cumhuriyet kötüdür, “çöküşü” haktır!..
Erdoğan, dünürü Gazeteci-Yazar Sadık Albayrak için “idolüm” demişti. Biliyorsunuz, “idol”ün oğlu Berat Albayrak, Erdoğan’ın damadı… İsmi pek çok “ekonomik” tartışmanın odağında yer alan damat, Çalık Holding’in CEO’suydu, şimdi AKP’den milletvekili olma yolunda…
-Zindandan Berat’a Mektup-
Erdoğan, Necip Fazıl’ın “Zindandan Mehmet’e Mektup” şiirini çok sever. Sadık Albayrak’ın da zindandan Berat’a mektubu var.
Yıl 1982, günlerden 23 Kasım, saat 23.00. Namazını kıldıktan sonra o vakitler 10 yaşında olan büyük oğlu Serhat ile 5 yaşındaki Berat’a bir mektup yazar. Mektuba, onları nasıl sevdiğini, nasıl düşündüğünü anlatarak başlar, şöyle devam eder:
“Size şimdiye kadar emeği ile geçinen, rızkı kaleminin ucunda ve daktilosunun tuşlarında olan bir baba olarak hizmet etmeye çalıştım. Biliyorum, çağın gerektirdiği ve arkadaşlarınızda var olan imkânları siz de istersiniz. Bu sizin en tabii hakkınız. Ama olmadı. Belki olmayacak da… Kiradan kurtulamayacak, el-alem yanınızdan gazlayıp, geçerken, sizler çamurlu yollardan islak ayakkabılarla eve koşacaksınız. Sizin boynu bükük büyümenize gönlüm razı olmaz. Sakın kendinizi küçük görmeyin. Okumanın, kitap yazmanın ve fikir çilesi çekmenin babanızı zindana tıkadığına aldırmayınız. İnsanlar hapisten korkarlar. ‘Babamız hapiste’ demenin zor olduğunu biliyorum. Amma siz bunun ne büyük bir şeref, ne yüce bir hizmet olduğunu büyüyünce daha iyi anlayacaksınız. Her baba çocuğuna bir şeyler bırakır. Ben ise size, inancı ile dinamik ayakta duran, eserleri nesillerden nesillere akacak ve hiçbir zaman kıymetten düşmeyecek koca bir kütüphanesi olan mazlum bir baba bırakıyorum. Bu çağ, bu devir çileyi seçme zamanıdır…”
Mektupta şu “isyanlar” da yer alır:
“Bugün ülkemiz karanlıklar içinde yüzüyor. Kalpler mühürlenmiş, insanların alınlarından secde izledi silinmiş. Helâl unutulmuş, haram ve ahlâk dışı hayat kanser gibi cemiyeti sarmış…”
Sonunda ise cezaevi şartları ve koğuş arkadaşları hakkında şunları yazar:
“Her kesimden insan var yanında… İşte onların teşkil ettiği koğuş… Pis hava, kokuşmuş yataklar, murdar esnemeler, günahkâr kurbanlıklar… Ve onlarla babanızı bir tutmaya, ortaklaşa yaşamaya mecbur eden batılı sistemin kalın duvarları, demir parmaklıklı pencereleri ile dar gelirlilik kıskacına sakıştırılmış bekçileri…”
Berat Albayrak bugün 37 yaşında… Kiradan kurtulalı çok oldu… Artık belki başka çocuklar çamurlu yollardan ıslak ayakkabılarıyla evlerine koşarken, o herkesi “gazlayıp, geçiyor”… Ülkenin en etkili ve yetkili ismi… Seçimlerden sonra da ekonominin başına oturması bekleniyor.
Allah dahasını versin de acaba o beğenmedikleri Cumhuriyet rejimi olmasa, bu “imkânları” rüyalarında bulabilirler miydi?
Dahası; 13 yıldır iktidardalar.
Artık kitap yazmaktan hapse girme, fikir çilesi çekme dönemi bitti mi?
Cezaevlerinde “batılı sistemin kalın duvarları” yıkıldı mı, koğuşlar temiz hava, mis kokulu yataklarla mı doldu?
En önemlisi;
“Yeni Türkiye” aydınlıklar içinde mi yüzüyor? Bilhassa, helâl ve haram ne durumda?
Paşakapısı’na kucak dolusu sevgiler
Müyesser YILDIZ
6 Mayıs 2015
Baba Sadık Albayrak cezaevi notlarını Manaho Deresi isimli kitapta topladı. İşte o kitapta yer alan mektup:
Odatv Link: https://odatv4.com/yazar/muyesser-yildiz/erdoganin-dunurunden-damat-berata-mektup-0605151200.html