Medya Ombudsmanı Faruk Bildirici, 1 Nisan’da bir paylaşım yapıp AKP’ye üye yapıldığını duyurdu.
1 Nisan şakası değil, gerçekti. Bildirici, “Beni de benden habersiz AKP üyesi yapmışlar. Siyasi ahlaksızlık bu…” diye tepki gösterdi, suç duyurusunda bulunacağını açıkladı.
Sonrasında çok sayıda kişinin habersizce AKP üyesi olarak kaydedildiği ortaya çıktı.
Yetkililerden hiçbir açıklama gelmezken, AKP üyesi gösterilen M.C. adlı vatandaşın “resmi ve özel belgede sahtecilik, kişisel verilerin hukuka aykırı olarak ele geçirilmesi ve yayılması, özel hayatın gizliliğini ihlal” şikâyetiyle Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na yaptığı suç duyurusunun sonucunu dün Cumhuriyet’ten öğrendik.
M.C. kim tarafından üye yapıldığını bilmediği için “şüpheli” sıfatının karşısına “faili meçhul” yazdığı halde Savcılık yaptığı inceleme sonucunda, bir ilçe teşkilâtında görevli birisinin ismini verdi, ama nihayetinde “kovuşturmaya yer yok” kararı aldı.
Kararın gerekçesinde de; “şüphelinin sistemde işlem yapması için yetkilendirilmiş olmasının işlemi bizzat yaptığı anlamına gelmediği” belirtilip, insanların “lekelenmeme hakkına” dikkat çekildikten sonra “kesin ve inandırıcı bir delil elde edilemediği anlaşıldığından…” denildi.
Eski Ankara Cumhuriyet Savcısı, Av. Bülent Yücetürk’ün bu karara ilişkin değerlendirmesini de aktaralım.
Siyasi Partiler Yasası’na göre, “başvurusu bulunmayan veya mevcut olmayanları üye gibi gösterip kaydedenlerin bir yıldan üç yıla kadar”, ayrıca “kişisel verilerin hukuka aykırı olarak ele geçirilmesinden” dolayı “iki yıldan dört yıla kadar” hapisle cezalandırılacağını hatırlatan Av. Yücetürk şöyle devam etti:
“Savcılığın yapması gereken, kişisel verileri ele geçirip kişinin bilgisi dışında siyasi partiye kaydeden kişiyi tespit edip hakkında kamu davası açmaktır. Savcılık hiçbir işlem yapmadan sadece dijital sistem üzerinden inceleme yapmış, delil olmadığına dair tespitte bulunmuş ve takipsizlik kararı vermiştir. Ortada işlenmiş bir suç varsa savcılığın faili bulması gerekir… Savcılığın araştırma yapmaksızın, adı geçen kişiyi şüpheli olarak kaydedip ‘lekelenmeme’ hakkını gerekçe göstererek takipsizlik vermesi usule aykırıdır. Etkin bir soruşturma yapılmamış, var olan deliler toplanmamıştır. Savcılığın var olan bir suçu kapatması ceza usul yasamıza aykırıdır.”
Sincan Cezaevinde Neler Oldu?
Büyük bölümünü 15 Temmuz darbesine katıldıkları için 2016’dan beri Ankara Sincan Cezaevi’nde kalan isimlerin oluşturduğu çok sayıda tutuklunun da “faili meçhul” bir şekilde özellikle AKP’ye kaydedildiği epeydir öne sürülüyordu.
Bununla ilgili yaptığımız araştırma sonucunda iddiaların doğru olduğu, dahası öyle inanılmaz bir ismin AKP’ye kaydedildiği ortaya çıktı ki!..
O ismi açıklamadan önce geçen yılki mahalli seçimler öncesinde Sincan Cezaevi’nde yaşananları anlatalım.
Sincan 1. İlçe Seçim Kurulu Başkanlığı, cezaevinde bulunan tutuklulara ve taksirli suçlardan hükümlülere ilişkin olarak 3 Şubat itibarıyla, koğuşlarda veya yönetimce belirlenen yerlerde askıya çıkarılan liste üzerinde yaptığı inceleme sonucunda 12 kişinin birinci adresinin cezaevi olarak tescil edildiğini belirledi.
Durum Yüksek Seçim Kurulu Başkanlığı’na soruldu. YSK, 10 Şubat’ta; “Adres Kayıt Sistemi Uygulama Yönergesi uyarınca cezaevinin birinci adres olarak gösterilemeyeceğinden, birinci adres olarak cezaevini gösterdiği anlaşılan tutuklu ve taksirli suçlardan hükümlülerin askı listesinden silinmesi” gerektiğini bildirdi.
Sincan 1. İlçe Seçim Kurulu da 14 Şubat’ta bu durumdaki 12 kişinin listeden silinmesine, yani oy kullanamayacaklarına karar verdi.
Sözkonusu 12 tutuklu arasında; dönemin Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar’ın, “Beni derdest ettirdi” dediği, ama ertesi gün beraberinde Çankaya Köşkü’ne götürdüğü, saat 16.00’ya kadar burada kurulan kriz masasını yönettikten sonra tutuklanan eski Tümgeneral Mehmet Dişli, İstinaf’ın ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasını bozup beraatına ve tahliyesine karar verdiği, ancak Erdoğan’ın tepkisi üzerine yeniden tutuklanan eski Korgeneral Metin İyidil ile bir eski korgeneral ve tuğgeneralin yanı sıra darbenin “1 numarası” olduğu öne sürülen eski Hava Kuvvetleri Komutanı Akın Öztürk de vardı.
İlçe Seçim Kurulu’nun kararı kendisine 23 Şubat’ta tebliğ edilen Akın Öztürk, hemen hem İlçe Nüfus Müdürlüğü’ne hem de İlçe Seçim Kurulu’na dilekçe yazdı.
Nüfus Müdürlüğü’ne, cezaevi adresinin birinci adres olarak yazılmasının kendi iradesi dışında gerçekleştiğini bildiren Öztürk, “Seçme hakkının ihlâl edilmemesi için birinci adres olarak ev adresinin kaydedilmesini, cezaevi adresinin de diğer adres olarak değiştirilip bu değişikliklerin İlçe Seçim Kurulu ve cezaevine gönderilmesini” istedi.
Öztürk, İlçe Seçim Kurulu’na gönderdiği dilekçede de, “2016 yılından beri Sincan 1 No’lu F Tipi’nde tutuklu olduğunu, adres sistemine cezaevinin birinci adres olarak kaydedilmesinin iradesi dışında gerçekleştiğini” belirterek Nüfus Müdürlüğü’ne başvurduğunu, burasının yapacağı değişikliğe uygun olarak isminin yeniden seçmen listesine dahil edilmesini talep ettikten sonra, “Oy kullanamamam durumunda her türlü kanuni hakkını aramayı saklı tutuyorum.” dedi.
Ancak sonuç değişmedi, o da diğerleri de 31 Mart seçimlerinde oy kullanamadı.
Öztürk’ün iddiası doğruysa; “Kayıtlarda bu kişilerin birinci adresi olarak cezaevi neden, nasıl ve kimler tarafından gösterilmişti?” diye sormakla yetinip parti üyeliği meselesine dönelim.
Sincan Cezaevi’nde bulunan 15 Temmuz sanıklarından birçok ismin 2023’ten itibaren bilgileri dışında AKP Sincan Teşkilâtı’na üye yapıldığı tespit edildi. İlginçtir; tek tük CHP üyesi yapılanlar da var. Ailelerin yaptığı bu tespitten sonra avukatları suç duyurusunda bulunurken, çoğu “Başımız daha fazla derde girmesin” diye isimlerinin açıklanmasını istemedi.
Ama en önemlisini yazalım; darbenin “1 numarası” denilen ve 31 Mart seçimlerinde oy kullanamayan eski Orgeneral Akın Öztürk de 2023’ten beri AKP üyesi olduğunu geçtiğimiz günlerde öğrendi!..
Müyesser YILDIZ
16 Nisan 2025
12punto link: https://12punto.com.tr/yazarlar/muyesser-yildiz/oyle-bir-isim-akp-uyesi-yapildi-ki-82014