
“FETÖ”nün medya yapılanmasında yer alan firari Cevheri Güven’e bilgi ve belge sızdırmakla suçlanan, Ankara Narkotik Şube’de görevli polis memuru Serkan Dinçer ile Bora Kaplan operasyonunu yapan üç polis müdürünün yargılanmasına devam edildi. Eski Ankara KOM Müdürü Kerem Gökay Öner, Cevheri Güven’in yayınladığı Bora Kaplan’ın ifadesindeki barkodu incelediklerinde, bunun UYAP üzerinden alındığını, yani adli makamlardan çıktığını anladıklarını, ancak adliyeyle ilişkilerinin bozulmaması için bunu bildirmediklerini söyledi. Tutuklu polis memuru Serkan Dinçer de bir kez daha 13 yaşından beri Nurcuların Okuyucular, diğer ismiyle Meşveret koluna mensup olduğunu vurgulayınca, bir avukat Mahkeme heyetinin arkasında, “Adalet mülkün temelidir” yazdığına dikkat çekip, “Burada ‘FETÖ’cü değil, Nurcuyum’ gibi ifadeler kullanılıyor. Bu da bizi avukat olarak üzüyor.” dedi.
Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davanın tek tutuklu sanığı Serkan Dinçer “silahlı terör örgütüne üye olmak”, Bora Kaplan operasyonunu yapan eski Ankara İl Emniyet Müdür Yardımcısı Murat Çelik ile eski KOM Şube Müdür Kerem Gökay Öner ve Şube Müdür Yardımcısı Şevket Demircan da “örgüte üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işlemek, gizliliği ihlal ve görevi kötüye kullanmak” ile suçlanıyor.
Müdür ve Polis Birbirini “FETÖ”cülükle Suçladı
Sanıklar Serkan Dinçer ve Kerem Gökay Öner ile avukatlarının katıldığı bugünkü celsede bir emekli emniyet müdürü ile iki avukat tanık olarak dinlendi.
Emekli Emniyet Müdürü K.A. sanıklardan Murat Çelik’i devresi olduğu, Serkan Dinçer’i de Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Başkanlığı’nda birlikte çalıştıkları için tanıdığını belirtirken Dinçer hakkında şu iddialarda bulundu:
“2014’te Trabzon’dan tayinle geldi, Siber Suçlara atandı. 15 Temmuz darbe gecesi göreve gelmeyince şubedeki amirleriyle arasında husumet oluştu. Yine bir hafta sonu nöbete gelmeyince hakkında soruşturma başlatıldı. Nöbetçi amiriyle fiziki kavga yaşayınca hakkında tutanak tutulup şubeden gönderildi. Diyarbakır’a gittikten sonra benimle birlikte tüm ekip arkadaşlarım hakkında bazı devlet büyüklerine 200 civarında ihbar maili gönderdi. Konu üstten geldiği için hakkımızda soruşturma açıldı, herhangi bir ceza almadım. İddialar asılsız çıktıktan sonra mailin sahibini araştırdık, Serdar Dinçer olduğunu tespit ettik. O akla hayale gelmez iftiralarının tamamını Cevheri Güven yayınladı.”
K.A.’nın bu beyanlarının ardından Serkan Dinçer, “Kendisi 15 Temmuz’da neredeymiş?” diye sordu. Dinçer, K.A.’nın, “İstihbarat Daire Başkanlığı’ndaydım.” cevabı üzerine K.A.’nın o gece makam arabasıyla eşi, çocukları ve korumasıyla birlikte Aksaray’ın Ortaköy ilçesine gittiğini, korumasının daha sonra “FETÖ/PDY”den ihraç olduğunu öne sürdü. Dinçer, “O bana FETÖ’cü diyor, ben de onun FETÖ’cü olduğunu söylüyorum.” diye de ekledi.
Serkan Dinçer’in, İstihbarat’taki “FETÖ”cüler hakkında bilgi verdiği halde hiçbirisi hakkında işlem yapmadığı iddialarını da yalanlayan K.A., “15 Temmuz gecesi daireye gelen herkes kafasından uydurduklarıyla kahramanlık hikâyesi yazdı.” dedi.
K.A.’dan sonra Bora Kaplan’ın Emniyet sorgusuna giren avukatlar Doç. Dr. Sinan Kocaoğlu ve Birdal Barut Kocaoğlu tanık olarak dinlendi.
Kocaoğlu çifti; Mahkeme Başkanı ve avukatların, Kaplan’ın ifadesine kimlerin katıldığı, imza aşamasının nasıl gerçekleştiği, ifadenin fotoğrafının çekilip çekilmediği, Emniyet Müdür Yardımcısı Murat Çelik’e bir dosya içinde götürülüp götürülmediği yönündeki sorularına, üzerinden iki yıl geçtiği için tüm detayları hatırlamadıkları karşılığını verdi. Av. Doç. Dr. Kocaoğlu sadece ifade tutanağını en son kendisinin imzaladığını hatırladığını belirtirken, “Çünkü 8 saatlik sorgu sırasında yemek, su, tuvalet arası verilmediği için şerh koyacaktım. Ancak Bora Kaplan, ‘Yazma abi, sonra bize kötü davranırlar.’ deyince yazmadım.” açıklamasını yaptı.
Tanık beyanlarından sonra mütalaası sorulan Savcı, Serkan Dinçer’in tutukluluğunun devamına karar verilmesini istedi.
Sanık Serkan Dinçer de telefon görüşmeleri ve para transferlerinin yer aldığı araştırma tutanağına ilişkin açıklamalarda bulunup şunları söyledi:
“2016-2023 yılları arasında benim hakkımda açık-gizli açılmış hiçbir soruşturma yok. 15 Temmuz gecesi başından vurulan dönemin Terörle Mücadele Daire Başkanı, halen Cumhurbaşkanı Başdanışmanı olan Turgut Aslan’ın Bilkent Gazi Rehabilitasyon Merkezi’nde korumalığını ve refakatçılığını yaptım. K.A. o dönem mobbing yaparak benimle uğraşıyordu. 15 Temmuz’dan sonra K.A.’ya dairedeki FETÖ’cüleri bildirdiğimde, ‘Hakkında FETÖ fişlemesi yaparım’ dedi ve beni kızımla tehdit etti. Turgut Aslan’ın bana beyanı şu oldu: ‘O sahtekârın işini halledeceğim, merak etme kardeşim’. Daha sonra K.A. İstihbarat Daire Başkanlığı’ndan çıkarıldı. 2017’de bu şahıs hakkında Asliye Ceza’da dava açtım ve Ankara Emniyet Müdürü Engin Dinç’e bilgi notu yazıp şikâyet ettim. Bu şikâyetimden dört gün sonra K.A. benim hakkımda suç duyurusunda bulundu. Bu şahıs, kriptodan çok sayıda kişiyi mağdur ettiği için İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya’nın oluru ile devlet memurluğundan ihraç edilen birisi. 3 Kasım 2023 günü görevdeyken gözaltına alındım. TEM’den sorumlu Ankara Emniyet Müdür Yardımcısı Murat Çelik’in K.A. ile arkadaşlığı var. D büroda 4 gün boyunca işkenceye uğradım. 13 yaşımdan beri Nurcuların Okuyucular, diğer ismiyle Meşveret koluna mensubum. Bu grup 1980’den beri tamamen FETÖ’ye karşı ve tüm Türkiye’de resmi vakıfları var. İşkence yapılırken, geçmişte Isparta Eğitim ve kültür Vakfı’ndaki arkadaşlarımın listesini çıkarıp boğazımı sıkarak, FETÖ’cü olduklarını söylemem için tehdit ettiler. Diğer ikisi de ‘K.A. müdürümüzden ne istiyorsun?’ diye darp ettiler.”
Hrant Dink Görüntüleri Sabah’a Nasıl Gitti?
Serkan Dinçer, Hrant Dink cinayetiyle ilgili hazırladığı bilirkişi raporuyla ilgili olarak da K.A.’yı şöyle suçladı:
“2016’da Sabah Gazetesi’nden A.Ö., K.A.’nın malvarlığıyla ilgili bir paylaşım yaptı. Daha sonra bizim hazırladığımız bu rapor ve görüntüler Sabah’ta yayınlandı. Arkadaşlara, ‘Bunu nasıl yaparsınız?’ diye sorunca, K.A.’nın emriyle verdiklerini söylediler. Bu görüntülerden sonra Engin Dinç görevden alındı. K.A.’nın aleyhinde tweetleri atan gazeteci, görüntülerin yayınlandığı günün gecesi onları sildi. Bunu da Odatv yayınladı.”
Tutuklanmasından sonra Emniyet’ten ihracı için soruşturma açıldığını, İl Disiplin Kurulu’na kendisiyle aynı davada yargılandığı halde Murat Çelik’in de girip ihracını istediğini, ancak Yüksek Disiplin Kurulu’nun ihraç talebini reddettiğini anlatan Serkan Dinçer, 18 aydır tutuklu olduğunu, cezaevinde kalp krizi geçirdiğini ve acil ameliyat olması gerektiğini belirtip tahliye talebinde bulundu.
KOM Müdüründen Flaş İddia
Tutuksuz sanık eski Ankara KOM Şube Müdürü Kerem Gökay Öner, Cevheri Güven’in yayınladığı Bora Kaplan’ın ifadesiyle ilgili olarak şu dikkat çekici iddiayı dillendirdi:
“Bunun üzerine biz de Siber Suçlar ve İstihbarat Şube’den kapsamlı bir rapor talep ettik. Rapor geldi. İfadedeki barkodu gördükten sonra bunun UYAP üzerinden alındığını, yani adli makamlardan çıktığını anladık. Ancak adliyeyle ilişkilerimiz, aramız bozulmasın diye bildirmedik. Hayatımı FETÖ/PDY silahlı terör örgütü ve uyuşturucu örgütleriyle mücadeleye adamış birisiyim. Cevheri Güven’le de husumetim var.”
Öner’in avukatı da, müvekkilinin Bora Kaplan ifadesiyle hiçbir ilgisi olmadığı halde sanık yapıldığını, bu durumda o ifadeyi alan, gören herkesin de bu dosyaya dahil edilmesi ve Bora Kaplan’ın avukatlarının dijitallerinin incelenmesi gerektiğini söyledi.
Murat Çelik’in avukatı ise Serkan Dinçer’in, İl Disiplin Kurulu’nda müvekkilinin yer aldığı şeklindeki iddiasının doğru olmadığını bildirip, kararın bir örneğinin istenmesi talebinde bulunduktan sonra Mahkeme heyetinin arkasındaki “Adalet mülkün temelidir” yazısına dikkat çekip, “Ama burada ‘FETÖ’cü değil, Nurcuyum’ gibi ifadeler kullanılıyor. Bu da bizi avukat olarak üzüyor.” dedi.
Sanıklardan Şevket Demircan’ın avukatı da, Bora Kaplan örgütünün çok güçlü olduğunu, arkasında siyasi ve yargı güçlerinin bulunduğunu, o yüzden operasyonu yapanların başına gelmeyen kalmadığını anlatıp halen görevde olan bu insanların dosyasının ayrılmasını ve haklarında beraat kararı verilmesini istedi.
Beyanların tamamlanmasının ardından Mahkeme Başkanı, Serkan Dinçer’in tutukluluk halinin devamı ile iki tanık hakkında zorla getirme emri çıkarılmasına karar verildiğini açıklayarak duruşmayı 15 Mayıs’a erteledi.
Müyesser YILDIZ
17 Nisan 2025
12punto link: https://12punto.com.tr/yazarlar/muyesser-yildiz/cevheri-guvene-giden-belge-uyaptan-mi-sizdi-82260