
Birinci açılımdan sonra ikinci açılımın da baş aktörü olduğu anlaşılan MİT’in Başkanı İbrahim Kalın geçtiğimiz günlerde İbni Haldun Akademi’de verdiği derste, “Terörsüz Türkiye” sürecinin Türkiye’nin büyük bir prangadan daha kurtulma hamlesi olduğunu söyledi.
AKP Başkanvekili Efkan Ala da önceki gün Bursa’daki bayramlaşma töreninde, “Terörsüz Türkiye” hedefine emin adımlarla ve öngördükleri şekilde yürüdüklerini belirterek, “Türkiye, bu hedefi gerçekleştirecek, ayağındaki prangalardan kurtulacak.” dedi. Devamında ise yeni anayasadan söz etti.
Devr-i AKP iktidarında şu “Türkiye’nin ayağındaki pranga” sözünü kaç kez duyduk, biliyor musunuz?
Hatırlatalım.
AB İçin Yapılanlar
“Ankara’nın şerrinden Brüksel’in şefaatine” sığındıklarında AB’nin önümüze koyduğu her dayatmayı yerine getirmeyi, “pranga veya ayak bağından kurtulmak” olarak takdim ettiler.
Enosisis’in bir başka versiyonu olan Annan Planı’nı KKTC’ye ve Türk Milleti’ne kabul ettirmede de Ege, Akdeniz, Karadeniz-Montrö, Kerkük, Patrikhane–Ruhban Okulu politikalarından taviz verilmesinde de anlatılan masal bu oldu.
PKK İçin Yapılanlar
En çok da 2009-2013 arasında “pranga” dediler. Çünkü gündemde yine PKK açılımı, yeni anayasa ve demokratikleşme paketleri vardı.
Buyurun “açılım”dan birkaç örnek:
Dönemin Başbakanı Erdoğan: “Bu açılımla Türkiye’yi prangalarından kurtaracak iki temel hedefe ulaşmayı umut ediyoruz. Bu hedefler, terörün artık sona erdirilmesi ve ülkemizin demokrasi standartlarının en üst seviyeye yükseltilmesidir.”
Dönemin Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç: “Ayağımızdaki prangalardan kurtularak, demokratikleşmenin olabildiğince zenginleştiği, özgürlüklerin olabildiğince genişlediği, herkesin birbirini dost, arkadaş kabul ettiği, farklılıklarından dolayı kınamadığı ve ayrımcılıkların olmadığı bir Türkiye’yi kim arzu etmez?”
Dönemin İçişleri Bakanı Beşir Atalay: “Kimsenin küçük siyaset uğruna bunu engelleyeceğini düşünmüyorum… Bu, büyük bir pranga. Bundan kurtulursak Türkiye’yi kimse tutamaz… Demokratikleşerek ve özgürlük alanını geliştirerek terör sorununu çözen bir Türkiye dünyaya örnek olacaktır. Terör prangasından kurtulan Türkiye bölgesinde ve dünyada daha önemli bir aktör olacaktır.”
Erdoğan meşhur 2010 Anayasa referandumunu da şu sözlerle savundu:
“12 Eylül 2010’da Türkiye inşallah yeni bir sabaha, aydınlık bir sabaha uyanacak. 12 Eylül 2010’da Türkiye prangalarından, zincirlerinden ayak bağlarından kurtulacak. Ufkunu, vizyonunu onlarla birlikte ekonomisini, demokrasisini daha yüksek standartlara taşıyacak…”
“‘Evet’in çıkmasıyla Türkiye’yi bizim sıçratmadaki performansımız mukayese edilemeyecek derecede artacaktır. Yani biz prangalarımızdan kurtulacağız. Şu anda bizim ayağımızda prangalar var. Ve biz bu prangalarla çalışıyoruz. Düşünebiliyor musunuz?.. Danıştay gibi bir pranga var, engelliyor. Yani bir vali ataması yapamıyorsunuz… İşte bu ‘evet’ bu prangalardan yürütmeyi kurtaracaktır.”
2013’e geldiğimizde gündemde AB-PKK isteklerini içeren “demokratikleşme paketi” vardı. Erdoğan, ana dilde eğitim yapacak özel okullar açılmasını, Andımızın kaldırılmasını, farklı dillerde siyasi propaganda yapılmasını, köy ve şehirlere eski isimlerinin verilmesini içeren paketi açıklarken şöyle konuştu:
“On bir yıldır yaptığımız reformlara yenilerini ekleyecek, Türkiye’yi ağırlıklarından, prangalarından, zincirlerinden kurtaracağız. Bu ilk değil, son da olmayacak. Şartlar, imkanlar geliştikçe, Türkiye büyüdükçe reformlarımızı yapmaya, büyüyen Türkiye’ye yakışan adımları atmaya devam edeceğiz.”
Gelen tepkilere de şu karşılığı verdi:
“Hiç kusura bakmasınlar, biz bu ülkede demokrasi açığını kapattık ve kapatıyoruz. Biz bu ülkede hukuksuzlukla, çetelerle, cuntalarla cesaretle mücadele ettik ve ediyoruz. İşte şimdi de terör bataklığını inşallah kurutuyoruz, Türkiye’nin ayağındaki bu prangayı söküyor ve atıyoruz.”
Olmadı Başkanlık Sistemi Lâzım
Tüm bunlara rağmen Türkiye’nin ayağındaki “prangalar” bitmeyince 2015’te bu defa Başkanlık sistemine geçilmesi gündeme getirildi.
Erdoğan evvela, “Türkiye’nin prangalardan kurtulması için başkanlık sistemine ihtiyacı olduğunu” söyledi. Ardından, “Türkiye’nin bir anonim şirket gibi yönetilmesini istediğini” açıklayıp, “Yoksa bileklerine bağlıyorlar prangayı, yürü yürüyebilirsen. Bu ülke bu şekilde sıçramaz… Yeni Türkiye yeni anayasa ile hayata geçecek. Yeni anayasayla başkanlık sisteminin de ülkede yerleşmesi gerekir. Bunun için de hedef 400 milletvekili. 400 milletvekili verdiğiniz zaman…” dedi.
Bu amaçla 16 Nisan 2017’de yapılan referandumun propaganda malzemesi ise ekonomi oldu. Erdoğan, sandıklardan “evet” çıkarsa, ekonomide çok ciddi bir sıçrama olacağını, çünkü “Türkiye’nin bileklerindeki prangaların koparıp atılacağını” anlattı.
Beraberinde şunları da kaydetti:
“Memurundan daire başkanına, kaymakamından valisine, genel müdüründen müsteşarına kadar tüm kamu görevlileri de seçilmişlerin ortaya koyduğu vizyon doğrultusunda çalışmalarını yürüteceklerdir.”
“Bu sistem var ya bu sistem, bu bizim bileklerimizde prangaydı. 16 Nisan’da bileklerimizdeki bu prangaları söküp atmaya var mıyız?”
“Yargı mensuplarımızın hiçbir etki ve baskı altında kalmadan, herhangi bir görüş, ideoloji veya güç odağının emrine girmeden, bu sorumluluklarını yerine getirmeleri elbette çok önemlidir.”
Ama AKP’li bir milletvekili başkanlık sistemi referandumunun adını koyup, “100 yıllık prangadan kurtulacağız” deyiverdi!..
Başkanlık sistemine geçilince Türkiye “prangalarından” kurtuldu mu?
Yok. Bu defa iktidarı destekleyen yazarlardan biri “laikliği”, diğeri “Lozan”ı, bir başkası da “Kemalizmi” pranga ilân etti.
Son Pranga: Anayasa
Güya 12 Eylül 2010’daki Anayasa referandumundan “evet” çıkmasıyla, Türkiye “prangalarından, zincirlerinden ayak bağlarından” kurtulmuş olacaktı, değil mi?
Kurtulmamış ki, Erdoğan 15 yıl sonra geçtiğimiz aylarda yeniden, “Türkiye’yi değişen dünyada geride bırakan, ayağına pranga olan anayasanın yenilenmesi gerektiğini anlatmaya devam edeceğiz. Uzlaştırıcı, birleştirici, özgürlükçü, toplumun tüm kesimlerini kuşatan sivil bir anayasa temel hedeflerimizden biridir.” demeye başladı.
İşte oradan da MİT Başkanı İbrahim Kalın ile AKP Başkanvekili Efkan Ala’nın, “Türkiye’nin büyük bir prangadan daha kurtulma hamlesi” diye anlattığı “Terörsüz Türkiye” sloganlı ikinci PKK açılımına vasıl olduk!..
Sanırsınız Türkiye birilerinin deneme tahtası…
On yıllardır sağından solundan, önünden arkasından, kapısından bacasından dolanılan, ama bir türlü adı konamayan şu “pranga”dan kasıt; “Türk Milleti’nden, Atatürk’ten ve Lozan’dan kurtulmak” olmasın?
Öyleyse, çok beklersiniz!..
Müyesser YILDIZ
8 Haziran 2025
12punto link: https://12punto.com.tr/yazarlar/muyesser-yildiz/turkiyenin-ayagindaki-pranganin-adini-koysaniz-89000