İçeriğe geç

Besle Kargayı Oysun Kerkük’ü!..

İktidarın ne ekonomideki batış ne dış politikada kuşatılma gibi bir sorunu var. Tek dertleri muhalefet, tek icraatları operasyon. Ama biz yine de Türkiye’nin güvenliğiyle yakından ilgili gelişmeleri aktaralım.

KKTC’deki Cumhurbaşkanlığı seçimlerini Tufan Erhürman kazanınca MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin 2017’de Kerkük’e tahsis ettiği 82 plakasını, “durumun aciliyetine binaen, şimdilik kısmi bir revize yaparak” KKTC’ye vermesi üzerine; 11 Kasım’daki Irak Parlamentosu seçimleri nedeniyle Barzanilerin Kerkük başta olmak üzere tarihi Türkmen kentlerindeki faaliyetlerine işaret edip, “Sadece KKTC’ye değil Kerkük’e de dikkat” dedik.

Şimdi ise Celal Talabani’den sonra KYB’nin başına geçen ve Kerkük’ü, “KYB’nin kırmızı çizgisi… Kürdistan’ın Kudüs” ilân eden Bafıl Talabani’nin yaptıklarını anlatalım.

Kerkük’te 18 yıl aradan sonra 18 Aralık 2023’te yapılan il meclisi seçimlerinde KYB birinci parti olunca iktidarımızın medyası, “Kerkük’ü Türksüzleştirme planının 18 yıl sonra yapılan seçimde yeniden devreye sokulduğunu” vurgulayıp, “sandığa giden binlerce Türkmen’e ‘Parmak izi sisteminde arıza var.’ bahanesiyle oy kullandırılmadığından” yakınırken, Bafıl Talabani’yi ilk kutlayan DEM’in eş başkanları Tuncer Bakırhan ve Tülay Hatimoğulları oldu. Şimdi iktidarla açılım yolunda yürüyen bu iki isim, “Ortadoğu’da ulus-devletçi anlayışın toplumları böl-yönet stratejisi kapsamında halkları ulusal kimliklerine ve inançlarına göre ayırarak hüküm sürme ve bölgeyi istikrarsızlaştırma çabalarına karşı Kerkük halklarının iradesinin Ortadoğu coğrafyasına umut olduğunu” açıkladı.

Sıra Kerkük İl Meclis’inin valiyi seçmesine geldiğinde hiçbir parti tek başına çoğunluk sayısına ulaşamadığından toplantılar sürekli ertelendi. Ankara’nın tavrı şu oldu:

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, “dönüşümlü valilik” sistemini istediğimizi belirtirken, “Beklenmedik şekilde KYB’nin oylarını artırdığı görünüyor… PKK ve KYB ortaklığının bölgede etkinlik kuracağı bir denklemin olmaması için çalışmaya devam ediyoruz.” dedi.

Erdoğan’ın yakın dostu Barzanilerin partisi KYB ile KDP, “Kerkük’e Kürt Vali atanması” konusunda anlaşma sağlarken iktidar medyasındaki hava, “Türkiye’nin girişimleri sonuç verdi: Kerkük’ü 100 yıl sonra Türkmen vali yönetecek” şeklindeydi. Adeta “zafer” destanları yazıldı.

Ama 11 Ağustos Pazar günü Talabani’nin partisi KYB, üç Arap, bir de Hristiyan bir üyeyi yanına alıp Bağdat’taki bir otelde Kerkük’e KYB’li Rebver Taha’yı vali seçti.

Ankara ne mi yaptı?

Önce ismi açıklanmayan bir Dışişleri yetkilisi, “gelişmeleri yakından takip edeceklerini” bildirdi.

Ertesi gün AKP MYK toplantısından sonra, o da bir gazetecinin sorusu üzerine Sözcü Ömer Çelik, “kimsenin dışlanmamasından”, “KDP’nin ve Türkmenlerin hakkının teslim edilmesi gerektiğinden” söz edip, “hiziplerin fiili alanlar, bir takım parçalar oluşturarak attığı adımların kesinlikle yanlış sonuçlar doğuracağını” söylemekle yetindi. Yani, “bizim için yok hükmündedir” bile diyemedi!..

Kerkük’e 82 plakasını veren Bahçeli’nin ekibinden ise sadece Genel Başkan Yardımcısı ve TBMM Dışişleri Komisyonu Üyesi İsmail Özdemir sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, “Kerkük’te Türkmen kardeşlerimizin hak ve hukukunun gasp edilmesine yönelik sergilenen oyunların beyhude olduğunu”, “Kerkük’ün ebediyete kadar Türk yurdu olarak kalacağını”, “Irak’ı işgâl eden ve ardından Türkmen varlığını yok sayan küresel karanlık aklın maksadına ulaşamayacağını” anlattı.

Sonuç; iki gün sonra Irak Cumhurbaşkanı Latif Reşid otelde vali seçilen Rebver Taha’nın atama kararnamesini yayımlayıp mazbatasını verdi. O da hemen Kerkük Mahkemesi’nde yemin ederek göreve başladıktan sonra yoğun güvenlik önlemleri altında Valiliğe giderek koltuğuna oturdu!..

Bu arada Kerkük’ün çoktan paylaşıldığı; petrol yönetimi, eğitim ve askeri istihbaratın Kürtlere, polis müdürlüğünün ise Araplara verildiği görüldü.

Erdoğan’ın Bir Telefonuyla Ambargo Bitti

Bafıl Talabani ile tek sorunumuz Kerkük değildi. Bir de Suriye PKK’sıyla iç içe olması, Süleymaniye’de PKK’ya hastane kurdurması, havaalanını teröristlere kullandırması, onlara helikopter tahsis etmesi ve eğitim verdirmesi gibi sorunlarımız vardı.

Mart 2023’te tam suçüstü oldu. Irak’ın kuzeyinde düşen helikopterin teröristleri taşıdığı ortaya çıkınca Ankara, “PKK terör örgütünün faaliyetlerinin yoğunlaşması, terör örgütünün havalimanına nüfuz etmesi ve böylece uçuş güvenliğinin tehdit edilmesi” çerçevesinde Süleymaniye’ye uçuş yasağı koydu.

Dönemin Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü, şimdinin MİT Başkanı İbrahim Kalın, helikopter olayının “takipçisi olacaklarını”, “PKK’nın Süleymaniye’deki çok ciddi yapılanmasına asla göz açtırmayacaklarını” söyledi.

Helikopter olayından 1 ay sonra bu defa Suriye PKK’sının başı Mazlum Kobani’nin Süleymaniye Havaalanı yakınlarında ABD’lilerle toplantı yapması ve konvoyunun belirsiz bir SİHA tarafından hedef alınması üzerine Ankara yine Bafıl Talabani’ye uyarı üzerine uyarı gönderip, “PKK’ya müzahir tutumunu değiştirmediği takdirde daha ileri tedbirler alınacağını” bildirdi.

Ama ne fayda; Talabani, Kerkük için “Kürdistan’ın Kudüs’ü” demeyi sürdürdü, Suriye PKK’sının hüküm sürdüğü bölge için de özerklik istedi.

Durum bu iken 9 Ekim’de ne mi oldu?

Ankara’ya gelip Erdoğan’la görüşen Barzanistan’ın başkanı Neçirvan Barzani, Süleymaniye’ye uygulanan uçuş yasağının kaldırılmasını istedi. Hem de şöyle bir diyalogla:

Erdoğan: “Süleymaniye’yi niye bu kadar dert ediyorsun?”

Barzani: “Ben Kürdistan başkanıyım, benim yarım da Süleymaniye’dir.”

İddialara göre, bu diyaloğun ardından Erdoğan telefonla aradığı Sivil Havacılık Kurumu Başkanına, meselenin ne olduğunu sordu. Başkan, yaptırımların uzatıldığını söyledi. Erdoğan ise yasağın kaldırılmasını talimatını verirken Neçirvan Barzani’ye, “senin sözün reddedilmez” dedi.

Bunlar doğruydu ki; hemen peşinden Barzanistan başkanlığı, Erdoğan’a “teşekkür ve takdirlerini” sundu… THY İletişim Başkanı, “Süleymaniye hattını yakından yeniden gökyüzüyle buluşturacak olmanın mutluluğunu yaşadıklarını” duyurdu… Süleymaniye Valisi Heval Ebubekir de, “uçuş yasağının kaldırılmasındaki ısrarlı talebi ve çabaları” nedeniyle Neçirvan Barzani’ye teşekkür etti.

Sadece 22 gün sonra da “Süleymaniye semalarının yeniden açıldığı, ilk THY uçağının 3 Kasım’da ineceği”, uçuşların haftada dört gün olarak planlandığı bildirildi.

Ve söylendiği gibi, 2.5 yıl sonra 3 Kasım’da ilk Türk uçağı, Havaalanı Müdürü Rebaz Muhammed Halil ile THY Irak Koordinatörü Halil Anlatan’ın katıldığı bir törenle Süleymaniye’ye indi. Havaalanı Müdürü Halil, uçuş yasağının kaldırılmasının ticaret açısından büyük önem taşıdığını vurgularken, son 2.5 yıl içinde uygulanan yasağın ticareti yaklaşık yüzde 35 oranında olumsuz etkilediğini açıkladı.

Hangi “Güzelliği” Yaptı?

Erdoğan’ın hatırını kıramadığı Neçirvan Barzani’nin de ambargodan muzdarip olan Bafıl Talabani’nin de Kerkük ve Suriye PKK’sı konusunda aynı noktada olduğunu belirtip Talabani’nin son “güzelliklerini” yazalım.

Irak Parlamentosu seçimleri nedeniyle 28 Ekim’de Kerkük’te düzenlediği mitingde, “Kerkük’ün yoksul ailelerinden Kerküklü bir genci, Kerküklü bir KYB’liyi vali yapacağımızı söyledik. Dünyanın yarısı karşımızda durdu, ama onları aştık ve yaptık” diye övünürken şunları söyledi:

Kerkük’e kaç tane şirketin geldiğine bir bakın. Şimdi bütün dünya Kerkük’te iş yapmak istiyor. Bu KYB’nin programıdır, Mam Celal’in programıdır. Kerkük petroldür, topraktır, kandır, ama Mam Celal’in çiçek demetidir… Araplara, Hristiyanlara, Kakayilere ve Türkmenlere kalbimden, KYB’nin kalbinden, Sayın Mam Celal’in kalbinden özel bir mesajım var: size saygı duyuyoruz, sizi savunuyoruz, sizin için savaşıyoruz… Kerkük öğrencileri Kürtçe okumalıdır. Bu onların hakkıdır. Irak Anayasası’nda Kürtçe resmi dildir ve onlara hatırlatıyoruz ki, bu bir anayasadır. Bize zulmedilmesini asla kabul etmeyiz.”

Talabani önceki gün de aynen Kerkük gibi “tartışmalı bölge” sayıp Barzanistan’ın parçası olarak gördükleri Hanekin’de yaptığı seçim konuşmasında da, “Hanekin ve KYB’nin asla birbirinden ayrılmayacağını” bildirip, “Ya Kerkük ve Hanekin ya da sonsuza dek savaş” diye meydan okudu.

Bahçeli’nin bunlardan haberi olsa Erdoğan’a kesinlikle, “PKK’yı desteklemekten ve Kerkük’ü işgalden vazgeçtiler mi ki, ambargo kaldırıldı?” diye sorardı, değil mi?!

Müyesser YILDIZ
7 Kasım 2025

12punto link: https://12punto.com.tr/yazarlar/muyesser-yildiz/besle-kargayi-oysun-kerkuku-102718

Kategori:Uncategorized