İçeriğe geç

İmralı Tutanağının Yeri “Çöp Tenekesi” imiş!..

TBMM adına ayağına gönderilen üç milletvekili ile teröristbaşının neler konuştuğunu Erdoğan, Bahçeli, PKK-Kandil biliyor; ama geri kalan 589 milletvekili ve Türk Milleti bilmiyor. Çünkü 16 sayfalık tutanak 4 sayfaya sığdırılıp açıklandı.

DEM adına İmralı’ya giden Grup Başkanvekili Gülistan Kılıç Koçyiğit önce PKK’nın sesi Mezopotomya Ajansı, ardından T24’ten Cansu Çamlıbel’e görüşmenin –tutanaktan çok farklı olan– içeriğini anlattığında, yalanlayan çıkmadı. Sadece MHP Lideri Devlet Bahçeli, “PKK’nın kurucu önderliğinin mesajları makul, müsbet, muteber ve muayyendir” dedikten sonra, Koçyiğit’in adını anmadan, “u mesajın hilafına kamuoyuna maksatlı açıklamalar yapmanın, süreci çarpıtmanın ve berrak suyu bulandırmanın hiçbir mana ve ehemmiyeti olmadığını” söyledi.

Bir itiraz da iktidarın sözcülüğünü yapan Abdülkadir Selvi’den geldi. Millete, “PKK silah bıraktı” masalı anlatılırken, “silah bırakılması için Meclis’te yapılacak yasal düzenlemelerin beklendiğini” ifşa eden Selvi, Gülistan Kılıç Koçyiğit’i de şöyle yalanladı:

Koçyiğit, Öcalan’ın SDG-YPG’nin silah bırakması yönünde bir çağrısı olmadığını söyledi ama bu doğrulanmadı. Hatta süreci sabote etme girişimi olarak görüldü. Önümüzdeki günlerde Öcalan’ın bu konuda daha çok rol üstlenmesi bekleniyor. Bunların ne olduğunu zamanla göreceğiz.”

Devlet Susuyor Medya Konuşuyor

Sözcü’den Saygı Öztürk’ün İmralı görüşmelerine ilişkin beş gün önce yazdıkları konusunda da benzer bir süreç yaşanıyor.

Öztürk özetle; teröristbaşının, “PKK’lılara af çıkarılmasını, iş verilmesini, siyaset yapmalarının önündeki engellerin kaldırılmasını, ana dilde eğitim ve Kürtçe’nin resmi dil sayılmasını, Anayasa’nın vatandaşlık maddesinin değiştirilmesi” dışında “Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı’nın yerine getirilip yerel yönetimlerin güçlendirilmesini” isteyerek, “Örneğin Kürdistan’da çıkan petrolden elde edilen gelirden bir bölüm buradaki yerel yönetimlere bırakılmalı.” dediğini duyurdu.

İddia çok önemliydi. Buna karşın görüşmeyi kayda alan MİT sustu… 16 sayfalık tutanağı 4 sayfaya indiren TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş sustu… İmralı’ya giden AKP’li Hüseyin Yayman, MHP’li Feti Yıldız, DEM’li Gülistan Kılıç Koçyiğit sustu… Erdoğan, Bahçeli ve DEM eş başkanları sustu… Cumhurbaşkanlığı Dezenformasyonla Mücadele Merkezi sustu.

Ama onlar adına, bakın, kimler konuştu.

Tabii en önce yine Abdülkadir Selvi şöyle buyurdu:

Ne İmralı görüşmelerinde böyle bir şey var, ne Öcalan bu yönde bir açıklama yaptı. Tam aksine Öcalan, PKK’ya silah bırakma ve tasfiye çağrısı yaptığı 27 Şubat tarihli açıklamasında ‘Ayrı ulus devlet, federasyon, idari özerklik ve kültüralist çözümler tarihsel toplum sosyolojisine cevap olmamaktadır’ dedi… Peki bu tür haberler nereden çıkıyor? Burada amaç belli. Türk milliyetçiliğini tahrik etmek. Türk toplumunu kışkırtmak ve böylece Terörsüz Türkiye sürecine çomak sokmak.”

Selvi bunları söyler de Erdoğan’ın “gereğini yapıyor” diye övdüğü Ahmet Hakan durur mu? O da Saygı Öztürk’ün yazdıklarını listeledikten sonra şunları kaydetti:

İstemiş de istemiş yani. Peki nerede ve ne zaman istemiş bunları Öcalan? Meclis Komisyonu’nun üç üyesiyle İmralı’da görüşmüştü ya. Hah! İşte orada istemiş. Komisyonun üç üyesi kim? AK Partili Hüseyin Yayman, bir. MHP’li Feti Yıldız, iki. DEM’li Gülistan Kılıç Koçyiğit, üç. Hiçbirinin böyle bir açıklaması yok. Ne Yayman, ne Yıldız, ne de Koçyiğit’ten böyle bir bilgi geldi. Tek kaynak var, o da Saygı Öztürk. İşte tam burada devreye girmesi gereken soru şudur: Acaba birileri Saygı Öztürk’ü işletmiş olabilir mi?”

Saygı Öztürk’ün yazdıklarını, “operasyon medyasının” operasyonu olarak nitelendiren bir başka iktidar yazarı Zafer Şahin ise resmen “yalanlama” görevini üstlenip, “Böyle bir talep, istek söz konusu değil. Süreci tıkamaya yönelik bir algı çalışmasından başka bir şey değil bu iddia. Kesin bilgi, yayalım.” dedi.

Görüşmeye ilişkin son bir iddia da Tv100’de program yapan Türktime Genel Yayın Yönetmeni Talat Atilla’dan geldi. Atilla, teröristbaşının DEM’li Gülistan Kılıç Koçyiğit’e, “Gülistan, bir fotoğrafımızı çek beraber” diye talimat verdiğini, ancak MHP’li Feti Yıldız, “Fotoğraf olmaz. Haydi kalkıyoruz. Görüşmemiz zaten bitmişti…” diye tepki göstermesi üzerine o fotoğrafın çekilemediğini öne sürdü.

Merakım; “Madem tarihi bir iş yapılıyor, niye fotoğraf çektirmekten kaçındılar?” değil, şu:

DEM’li Koçyiğit cezaevine cep telefonu veya fotoğraf makinasıyla mı girdi ki, teröristbaşı, fotoğraf çekimini ondan istedi? Ya da “kızım sana söylüyorum, gelinim sen anla” kabilinden, görüşmede bulunan devlet görevlilerine mi mesaj verdi?

Bari ilgililer veya yetkililer bunu açıklasa da doğrusunu öğrensek!..

Bahçeli-Çandar Muhabbeti

İmralı tutanağına ilişkin söyledikleri hiç tartışılmayan bir başka DEM’li’ye gelelim.

Hasan Cemal’in “Cengo” dediği Cengiz Çandar’ı tanımayan, bilmeyen yok. Hele de MHP Lideri Bahçeli.

İlk açılım döneminde İçişleri Bakanlığı’nın Polis Akademisi’nde düzenlediği, aralarında Cengiz Çandar’ın da bulunduğu çalıştaya katılanları “12 kötü adam” ilân eden Bahçeli, “Ermeni, Kıbrıs, Avrupa meselelerinde yine aynı 12’linin” bulunduğuna dikkat çekip şunları eklemişti:

25 yıldan bu yana Suriye, Kandil, PKK odaklarını ziyaret edip onlarla görüşerek, tek yanlı Türkiye’de PKK’ya yandaşlık yapanlar, hiçbir dönemde Türk milletinin milli ve manevi değerlerine sahip çıkmayanlar, şimdi İçişleri Bakanı’nın Kürt açılımı projesinde devletin güvenliğini tehdit edecek grubun içerisine gelerek Türkiye’de demokratik açılım bahanesiyle bölünmeye gayret gösteriyorlar, cesaret veriyorlar. Kürt açılımının yerli modelini oluşturmaya çalışıyorlar. Ey gafiller, 25 yıldan bu yana ne yaptığınızı bu millet bilmiyor mu?.. 12 kötü adamı dinleye dinleye bu millet usanmıştır. Türkiye de başka aydın, siyasetçi mi yok? Türkiye de bunun mücadelesini veren emniyet güçleri, TSK mı yok?”

Cengiz Çandar da Bahçeli’ye şu ifadelerle karşılık vermişti:

Dil ve üslup sorunu var… ‘Kan taciri’ gibi davranacağını düşünmediğim için onunla diyalog kurulmasını savundum… Düzeysizlikte eşleşmenin kimseye yararı yok… ama ‘nefret söylemi’ problemli… Hrant Dink’in öldürülmesine giden yol, Devlet Bahçeli’nin yandaşlarının gösterileriyle açılmadı mı?.. Ülkede ‘iç barış’a giden yolu dinamitlemek için fitili ateşliyor… Herhangi bir Batı demokrasisinde Devlet Bahçeli gibi birisinin söyleminden ötürü, kovuşturma açılır ve eğer bu bir parti politikası ise, ‘nefret söylemi’ ve ‘ırkçılığı teşvik’ten ötürü partinin kapatılması gündeme gelir… Siz 25 yıldır ne yapıyorsunuz? Bu ülkeye ne faydanız dokundu? Bunca yıldır hangi yabancı dili öğrendiniz? Dış dünyayı tanıdınız mı? Milletimizi nerede, nasıl ve şerefle temsil ettiniz? ‘Türk’, ‘Türk milleti’ sözcükleri sizin tekelinizde değil. Hiç kimsenin değil. Bunu öğrenmelisiniz.”

O günler geçti. Şimdi aynı Meclis çatısı altında, üstelik de yeni açılım için omuz omuza mücadele veriyorlar!..

Hatta TBMM Genel Kurulu’nda bütçe görüşmelerinin başladığı 9 Aralık’ta birlikte çektirdikleri fotoğrafı Cengiz Çandar, “Sürece ilişkin güzel sinyaller. Bütçe görüşmelerinde bir mola anı. Sayın Bahçeli ve Mehmet Emin Ekmen ve Kani Torun ile kısa ve sıcak sohbet.” diyerek paylaştı.

Cengo’dan Al Haberi

Oysa Cengiz Çandar, Bahçeli’nin, “kurucu önderliğin” mesajlarını “makul” bulup, isim vermeden Gülistan Kılıç Koçyiğit’i eleştirmesinden bir gün sonra ve de TBMM’deki o pozdan iki gün önce, Barzanilerin Rudaw’ına İmralı özet tutanakları hakkında şu açıklamaları yaptı:

Kendi başına bir karar alıyor Meclis Başkanı Numan Bey. Benim bildiğim öyle. Diyor ki, ‘özet tutanak yayınlayalım’. Özet tutanak yayınlanması için de bunu Meclis bürokratlarından birine veriyor. Yani siyasi kişiliği olmayan bürokratlardan tutanak bu, ‘bunun özetini çıkar, özetini yayınlayayım’ diyor. O kişi ya da kişiler, her kimse onlar öyle bir metin ortaya çıkarıyorlar.”

Dahası İmralı’ya giden üç kişilik heyetin imzaladığı 16 sayfalık tutanak ile özet tutanağın uyuşmadığını öne sürüp şunları söyledi:

Komisyonda dağıtılmış olan özet tutanağın çöp tenekesine atılması gerekiyor. Hiçbir değeri yok… Doğruyu yansıtmıyor ve bazı konularda özellikle Rojava, Suriye, SDG konusunda Abdullah Öcalan’ın söyledikleri, sorulan soruya verdiği cevapların tam tersi sonuçlar çıkarmaya müsait cümleler var özet tutanakta. Bunlar esas tutanakta yok… Onları kendince yorumlayıp ve başka anlamlara çekilecek şekilde kaleme alıp, ‘özet budur’ deyince Gülistan Koçyiğit, ‘Hayır böyle bir şey yok, bu doğru değildir’ dedi. Medyaya açıklamalar yaptı… Gerçek ortaya çıktıktan sonra bu, kağıt parçasıdır. Bir belge değeri yoktur.”

Bitmedi.

Cengiz Çandar, Bahçeli’nin Meclis kulisinde DEM’lilerle tokalaşıp kendisiyle o fotoğrafı çektirmesinden bir gün sonra da özet tutanakla ilgili tartışmanın “aşıldığını” ve “bu durumun süreci etkilemediğini” vurgulayarak, “Devlet Bahçeli olmadan bu süreç bugünkü noktaya gelemezdi. Meclis kulisinde DEM Parti Eş Genel Başkanları Tülay Hatimoğulları ve Tuncer Bakırhan’ı yerinden kalkarak tebrik etmesi, basit bir el sıkışma değildi. Bu, sürecin devam ettiğine ve ilerleyeceğine dair çok önemli bir işaretti.” dedi, iyi mi?!

Bir hafta geçtiği halde ne yetkililerden ne de medyadan Cengiz Çandar’ı yalanlayan çıktı.

Öyleyse, Ahmet Hakan’ın ifadesiyle, “birileri Saygı Öztürk’ü işletmiş olabilir mi?” bilmiyoruz; ama birilerinin Türk Milleti’ni işletmeye çalıştığı ayan beyan ortada!..

Müyesser YILDIZ
17 Aralık 2025

12punto link: https://12punto.com.tr/yazarlar/muyesser-yildiz/imrali-tutanaginin-yeri-cop-tenekesi-imis-105930

Kategori:Uncategorized