15 Temmuz darbesinin Ankara’daki üssü Akıncı’yla ilgili iddianame açıklandı. ABD Dışişleri Bakanı Rex Tillerson’un Ankara’ya gelmesi öncesinde bu iddianameyle ilgili öyle bir hava yaratıldı ki, Akıncı’nın her yerinden Amerika bağlantısı fışkıracak, böylece “FETÖ”yü koruyup-kollamaya devam eden ABD tamamen köşeye sıkışacak zannına kapıldık.
Zannımız yanlışmış!..
Cumhuriyet’in iddiasına göre, iddianame açıklanmadan önce Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’a sunulmuş ve iddianamede “siyasi rötuş” yapılmış.
Bu iddia doğru mudur, değil midir bilemeyiz, ama iddianamede “FETÖ’nün siyasi ayağına” dair tek bir kelime yer almadığı gerçek.
-Saygılı, Amasya Genelgeli İddianame-
Oldukça da “saygılı” bir iddianame. Erdoğan, Başbakan Binali Yıldırım, Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, hatta Cumhurbaşkanlığı Özel Kalem Müdürü Hasan Doğan’ın adlarının geçtiği her yerde “Sayın” denilirken, Milli Savunma Bakanı, Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar, Kuvvet Komutanları ve diğer mağdur/müştekiler için bu ifade kullanılmamış.
İddianamede Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’ın o gece Meclis’te yaptığı şu konuşmaya da yer verilmiş:
“Sayın Başkan, meclis burada dursun, burayı kapatıp aşağıya (sığınağa) gidersek bu millet meydana gelmez, bu millet meclis bunlardan korktu der, bizim burada yapacağımız şey burada ölmektir. Gitmek isteyen gitsin Başkanım, milletin huzurunda, milletin yargısında hesap vereceklerdir, bomba da atsanız buradayız, ne yaparsanız yapın buradayız, sizi yargının önüne çıkaracağız, millete hesap vermenizi sağlayacağız.”
Darbe teşebbüsünün saat saat anlatıldığı iddianamede, Amasya Genelgesi’ne dahi atıf yapılmış. 16 Temmuz saat 13.00 anlatılırken, şöyle denilmiş:
“Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün 21-22/06/1919 tarihinde Amasya Genelgesi’nde ‘Vatanın bütünlüğünü, milletin bağımsızlığını, yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır’ dediği gibi, Sayın Cumhurbaşkanı’nın liderliğinde, iktidar ve muhalefet partilerinin desteğiyle Aziz Millet 15/07/2016 tarihinde gerçekleştirilen darbe girişimine dur demiş, azim ve kararlılığı ile İSTİKLALİNE ve İSTİKBALİNE sahip çıkmıştır.”
-2 Numara Adil Öksüz’le İlgili Yeni İddia-
Akıncı İddianamesinde, şu ana kadar hiç gündeme gelmeyen önemli bir detaya gelince;
Malûm, Akıncı ile Adil Öksüz bütünleşmiş durumda.
Bu yüzden de darbenin 1 numarası Fetullah Gülen’den sonra, 2 numarada Adil Öksüz ismi yer alıyor.
O gece Adil Öksüz’ün Akıncı Üssü’nde olduğu, sonrasında firar ettiği bilinirken, burada ne yaptığı, dahası kimlerle görüştüğü, büyük ölçüde meçhûl.
Bildiğimiz diğer bir konu; Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar’ın burada tutulduğu, Akın Öztürk ve AKP Genel Başkan Yardımcısı Şaban Dişli’nin kardeşi Tümgeneral Mehmet Dişli aracılığıyla darbecileri ikna etmeye çalıştığı, bu yüzden de Öztürk ile Dişli’nin sık sık dışarı çıkıp, darbecilerle görüştüğü.
16 Temmuz sabahı Akar ve Dişli’nin Skosky helikopterle Akıncı Üssü’nden Çankaya Köşkü’ne gittiğini, helikopteri pilot Uğur Kapan’ın kullandığını da biliyoruz.
İşte iddianamede, Uğur Kapan’ın 14 Ekim 2016 tarihli ek ifadesi yer alıyor. Ve Kapan, önceki ifadesine ek olarak şunları anlatıyor:
“Ben darbe gecesi önceki ifademde de belirttiğim gibi helikopterle faaliyete katılmadım. Sabah 06:30 sıralarında silahım bitmişti. Bulunduğum yerden karargahın Akıncı üssündeki karargah binasına geçtim. Karargah binasında brifing salonu olarak kullanılan yere girdiğimde, içeride tüm ve tuğgenerallerden oluşan yaklaşık 10-12 kişilik bir grup vardı. Tamamı resmi kıyafetliydi. İçlerinde sivil sadece 1 kişi vardı. Daha sonra medyada fotoğraflarını gördüğüm için tanıdım. Adil Öksüz olarak medyadan tanıdığım kişi de oradaydı. Sivil giyinimliydi. Salonda sivil başka kimse yoktu. Generallerden tanıdığım sadece 1 kişi vardı. Kendisi tümgeneral Mehmet Dişli’dir. Mehmet Dişli’yi de daha sonra Genelkurmay Başkanımızı Çankaya Köşküne götürürken kullandığım helikoptere bindiği için ismini orada öğrendim. Daha öncesinde tanımıyorum. Brifing salonunda tanıdığım başka birisi yoktur…”
Pilot Kapan’ın iddiası doğruysa; Adil Öksüz’ün Hulusi Akar’ın tutulduğu bölümde olduğu, onlar karşılaşmamış olsa bile Mehmet Dişli’yle birarada bulundukları anlaşılıyor.
Bu durumda da şunları sormak gerekiyor:
– Mehmet Dişli, Adil Öksüz’ü tanıyor muydu?
– Tanımıyorsa, bu sivil giyimli kişiyi merak edip, kendisine “Burada ne arıyorsun?” veya diğer askerlere, “Bu kim? Burada ne arıyor?” diye sordu mu?
– Akar’ın yanına girip çıktığında ya da helikopterle Çankaya Köşkü’ne giderken bu kişiden bahsetti mi?
– Yine kendi ifadesiyle “Başbakan Binali Yıldırım’ın bilgisi dahilinde Çankaya Köşkü’nde saat 15.30’a kadar kriz masasında görev yaparken”, devlet yetkililerine Akıncı’daki bu sivil hakkında bilgi verdi mi?
Ve Savcılar, Uğur Kapan’ın bu iddiasından sonra Mehmet Dişli’nin yeniden ifadesini alıp, bu soruları sordular mı?
Müyesser YILDIZ
1 Nisan 2017
Odatv Link: https://odatv4.com/yazar/muyesser-yildiz/adil-oksuz-darbe-gecesi-akinci-ussunde-kimlerle-birlikteydi-0104171200.html