Balyoz kumpasında kartalın yani Hava Kuvvetlerimizin kanatları kırıldı, 15 Temmuz darbe teşebbüsünde ise adeta kafası koparıldı. Çok sayıda pilot tutuklandı, bir o kadarı meslekten ihraç edildi. Sadece uçacak değil, pilotları eğitecek öğretmen konusunda da büyük sıkıntıya düşüldü. Öyle ki, Pakistan’dan eğitmen pilotlar istenmesi gündeme geldi, ama “dost-müttefik” ABD izin vermedi.
Hava Kuvvetleri Komutanlığı’nın sözkonusu sıkıntıları ortadan kaldırmak için çeşitli çareler aradığı malûm. Bunlardan birisi de tutuklu veya tutuksuz yargılanan, bu yüzden uçmasına izin verilmeyen veya meslekten ihraç edilen özellikle genç pilotların gerçekten “Darbeci ve FETÖ’cü” olup olmadıklarının ciddi şekilde araştırılmasıydı.
Tahkikat raporları hazırlandı, bunlar mahkemelere gönderildi.
Kimi tutukluydu; Tahliye edilip, görevlerine dönmelerinin sağlanması istendi ve bir kısmı döndü…
Kimi tutuksuzdu; Ancak yurtdışı yasağı konmuş, bu yüzden sınır ötesi operasyonlarda uçamıyordu. Adli kontrolün kaldırılması için çalışıldı…
Bu durumdaki pilotların çoğunun ortak özelliği ise geçmişte, Ergenekon-Balyoz kumpaslarında hedef alınmış isimler olmasıydı.
-Bakan: Ya Bir Yeri Bombalarlarsa-
Bu genel tablodan sonra bazı pilotların göreve dönüşünde yaşanan inanılmaz bir maratonun hikâyesine geçelim.
Hava Kuvvetleri Komutanlığı sorunu kökten halletmeye çalışırken, Aralık ayında sürpriz bir gelişme yaşandı; Milli Savunma Bakanlığı birçok ilde tutuksuz yargılanan ve 15 Temmuz’dan beri görevde olan çok sayıda pilot, yer veya kule personelini açığa aldı. Aralarında yukarıda durumlarını anlattığımız 7 pilot da vardı.
İddialara göre, perde gerisinde yaşanan şuydu; İsmi lâzım değil, etkili ve yetkili bir Bakan, Milli Savunma Bakanı’na, “O pilotları nasıl çalıştırırsınız? Bir yeri bombalamayacaklarından nasıl emin olabilirsiniz? Bunun siyasi sorumlusu siz olmaz mısınız?” mealinde uyarıda bulunmuştu.
İşte bunun ardından gelen ihraç kararı sadece Hava Kuvvetleri Komutanlığı’nda değil, MSB’de de şok etkisi yarattı. Ancak önce kimse elini taşın altına sokmak istemedi.
Sonra Hava Kuvvetleri Komutanlığı’nın girişimi, MSB’deki bürokratların da desteğiyle sözkonusu pilotların yargılandığı mahkemelere yazı yazılıp, bunların “masum” olup olmadığının sorulması düşünüldü.
Hangi mahkeme böyle bir yazı verebilirdi ki?!.
Formül bulundu; Hava Kuvvetleri Komutanlığı, Mahkemeye resmi bir yazıyla, “Aktif olarak görevlerine devam etmelerinde bir sakınca var mı?” diye sordu.
-Mahkeme: Takdir Size Ait Olmakla Birlikte-
Sözkonusu mahkeme bu yazıya hemen 1 gün sonra Başkan imzasıyla cevap verdi.
Cevapta, dosyanın tetkik edildiği belirtildikten sonra 7 pilottan hangilerinin tutuksuz yargılandığı, savunmalarının alınıp alınmadığı, yurtdışı çıkış yasağı ve imza yükümlülüğü olup olmadığı, kimlerin tutuklu yargılanıp, tahliye edildiği anlatıldı. Sonuçta da şöyle denildi:
“Sanıkların göreve devam etmesi hususundaki takdirin askeri ve idare makamlara ait olmakla birlikte bu aşamada mahkememiz yönünden bir sakıncası bulunmadığı hususu bilgilerinize rica olunur.”
-Bakan HTS Kayıtlarına Kadar İnceledi-
Ama bu yeterli olmaz.
“O pilotları nasıl çalıştırırsınız?” diyen Bakanın da ikna edilmesi gerekmektedir.
Uzun uğraşlardan sonra Bakan ikna olur ve 7 pilotun dosyasını ister. HTS kayıtlarına kadar tek tek inceler.
Nihayetinde 6’sının göreve dönmesine “vize” verir!..
Hukukun üstünlüğü, yargı bağımsızlığı ve güçler ayrılığı, bilhassa da “görevden alma” veya “mağduriyetlerin ortadan kaldırılması” süreçlerinin tartışıldığı bir dönemde ne kadar çarpıcı bir örnek değil mi?!.
Müyesser YILDIZ
6 Ocak 2018
Odatv Link: https://odatv4.com/yazar/muyesser-yildiz/kriz-yaratan-pilotlar-goreve-dondu-0601181200.html