15 Temmuz darbe teşebbüsünden bu yana pek çok “FETÖ üyeliği” kriteri ile tanıştık. Çocuklarını “FETÖ”nün okul veya dershanelerine gönderme, yayın organlarına abone olma, sohbet toplantılarına katılma, örgüt liderine saygı duyma, 17/25 Aralık’tan sonra Bank Asya’ya para yatırma, katalog evliliği yapma, ByLock kullanma gibi. Son olarak da ankesörlü telefondan aranma.
Ancak gerek Yargıtay 16. Ceza Dairesi, gerekse de Ceza Genel Kurulu, henüz çok yeni olan ankesörlü telefonla aranma hariç, yukarıda sıraladığımız diğer “kriterlerin”, başka somut delillerle desteklenmedikçe “Terör örgütü üyeliği” için yeterli olmadığı yönünde kararlar aldı.
-O Komutanı Eleştirmek-
Hemen yeni “Kriterin” ne olduğuna geçelim.
Bilindiği gibi, iki gün önce darbe davalarının en büyüğü olan Genelkurmay Çatı Davası’nda Savcı mütalaasını açıkladı. Mütalaada, darbenin beyni olduğu belirtilen sözde Yurtta Sulh Konseyi üyelerine 252’şer kez ağırlaştırılmış müebbet hapis, diğer sanıklar için de darbecilik veya örgüt üyeliğinden çeşitli cezalar istendi.
Ama bir sanık için istenen cezanın sebebi öylesine ilginç ki!..
Sanığın adı Uğur Kent. Eski Deniz Astsubay Kıdemli Üst Çavuş. 15 Temmuz’da, dönemin Genelkurmay 2. Başkanı Yaşar Güler’in koruma ekibinde görevliydi.
Önce bu sanığın yaklaşık 1 yıl önce yaptığı savunmasında söylediklerini ve o duruşmada yaşananları hatırlatalım:
15 Temmuz akşamı Yaşar Güler’in çıkış hazırlığı talimatı verilince arabaları hazırlayıp, beklemeye başladıklarını, silah sesini duyunca, karargâhı arayıp, ne olduğunu sorduklarını, “Tatbikat var” denildiğini, bir süre sonra koruma ekibinde görevli polisin kullandığı telsizden de, “Genelkurmay’da tatbikat başladı” anonsunu duyduklarını belirten Kent, darbeciler tarafından derdest edildikten sonra yaşadıklarına dair ise şunları anlattı:
“Tuvalete gittiğim bir sırada dışarıdaki masaya konmuş telefonumu fark ettirmeden aldım. Bizi tuttukları odaya dönünce Özel Kuvvetler Komutanı Zekai Aksakallı’nın koruması Makbul Uluğ’a ulaşıp, durumumuzu söyledim. Zekai Paşa telefonu alıp, Abdurrahim Aksoy, Mehmet Partigöç, Vahit Güllü ve diğer şüphelileri vurmamızı söyledi. Zekai Paşa’nın sorgusuz sualsiz infaz emirlerine defalarca tanık oldum. Ben ısrarla, ‘Eğer operasyon yapmayı düşünüyorsanız, biz de buradan harekete geçelim’ dedim, ama o vurmamız gereken şahısların isimlerini sayıp, kapattı. Zekai Paşa’ya gece boyunca bilgi verdiğimiz halde ertesi güne kadar operasyon yapmadı.”
Uğur Kent’in çapraz sorgusuna geçildiğinde, o dönem duruşma savcısı olan Aytekin Cenikli, “Zekai Paşa’nın emrini yerine getirmemenizde eksiklik neydi?” diye sordu.
Kent’in saydığı isimler arasında bulunan sanıklardan Abdurrahim Aksoy da şu soruyu yöneltti:
“Zekai Aksakallı Paşa seni nasıl ismen Yaşar Güler’in korumalığına seçtiyse, beni de 2013’de Diyarbakır’da Yaşar Güler’in koruması olarak atadı. İsmen güvenerek atadığı kişi için daha sonra infaz emrini verebiliyor. Sen ne düşündün? Bu hukuki midir?”
Kent bu soru üzerine, “Hukuki olduğunu düşünmüyorum” demekle yetinde.
Kent’in çapraz sorgusu sırasında bir tartışma daha yaşandı. Mağdur/müşteki Avukatlarından Ahmet Ahi, “FETÖ”den şikayetçi olup olmadığını sordu. Kent, “Kesinlikle şikayetçiyim” dedi. Avukatın ikinci sorusu, “Peki darbe girişiminin bir numaralı sanığı Fetullah Gülen’den de şikayetçi misiniz?” oldu. Kent’in bu soru karşısında biraz duraksaması ve cevap vermemesi nedeniyle salon karıştı. Öyle ki, duruşma salonuna biber gazı getirildiği görüldü.
Şimdi esas hakkında mütalaada, Uğur Kent’in hangi gerekçeyle ve neyle suçlandığına bakalım.
“Uğur Kent’in suç tarihinde Genelkurmay 2. Başkanı Koruma Ekibinde Dz. Ast.Kd. Üs.Çvş. rütbesiyle görev yaptığı, dosyadaki sanık beyanları ve tanık anlatımları dikkate alındığında darbe teşebbüsüne yönelik icrai bir hareketinin tespit edilmediği, ancak Zekai Aksakallı’nın darbecileri vurun emrini hukuki bulmadığını savunmasında belirtmesi, ayrıca örgüt lideri Fetullah Gülen’den şikayetçi misiniz sorusuna cevap vermeyerek bir süre beklemesi dikkate alındığında, sanığın FETÖ/PDY Silahlı Terör Örgütünün üyesi olduğu anlaşıldığından cezalandırılmasına, sanık hakkında açılan diğer suçlardan beraatine…”
İşte “FETÖ” üyeliği için yeni kriter; Zekai Aksakallı’nın “Vur” emrini, hukuki bulup, bulmamak!..
15 Temmuz’dan bu yana sadece sanıklar değil, o kadar çok asker ve yazar-çizer, PKK’lılara önce “Teslim ol” çağrısı yapıldığını, uymadığı takdirde sağ ele geçirip, sorgulayabilmek amacıyla öldürücü olmayacak şekilde ateş açıldığını hatırlatıp, Aksakallı’nın o gece yüzlerce insan için “Kafasına sık” emri vermesinin hukukiliğini sorguluyor ki!..
Bizden uyarması, aman dikkat!..
-Unutulan Sanık-
Genelkurmay Çatı Davası’da Savcının, esas hakkındaki mütalaasında dikkat çekici başka ayrıntılar da var.
Mesela bir sanık unutuldu.
Nasıl mı?
Şöyle;
İddianame çıktığında bu sanığın adı, isim listesinde yer almasına karşın, iddianame içeriğinde yoktu.
Avukatı, “Yanlışlığa” dikkat çekince, hakkında ek bir iddianame düzenlenip, ana iddianame ile birleştirildi.
Esas hakkındaki mütalaada görüldü ki, bu sanığın adı yine ne cezalandırılması ne de beraati istenen sanıklar arasında yok.
-Samimi İtiraflar mı?-
Davanın en kilit ismi, Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar’ın emir subayı Levent Türkkan. Soruşturma aşamasında verdiği ifadeler, darbe planlamasının, TSK’daki “FETÖ”cüler ile yapılanmanın ortaya çıkarılmasında önemli rol oynadı.
Bu nedenle de iddianamede, Türkkan hakkında sadece Anayasa’yı ihlâl ve casusluk faaliyetinden dolayı 2 kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istendi.
Ancak Türkkan daha sonra tüm itiraflarını, “Kötü muamele altında alındı” iddiasıyla reddetti.
Savcı, esas hakkındaki mütalaasında Türkkan için ne mi söyledi?
“Sanığın soruşturma aşamasında müdafi huzurunda verdiği ve tarafımızca samimi olarak kabul edilen beyanlarından da anlaşılacağı üzere…” diyerek, iddianamede öngörülen cezanın aynısını istedi.
En önemli davanın mütalaası, işte böyle!..
Müyesser YILDIZ
11 Mayıs 2018
Odatv Link: https://odatv4.com/yazar/muyesser-yildiz/feto-uyeligine-yeni-kriter-11051800.html