Dışişleri Bakanlığı döneminde Ali Babacan ile Ahmet Davutoğlu’nun özel kalem müdürlüğünü yapan, ardından Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün dış politika başdanışmanı olan ve 15 Temmuz darbe teşebbüsünden sonra “Dışişleri imamı” olduğu iddiasıyla tutuklanan eski Büyükelçi Gürcan Balık’ın yargılaması hemen hemen bitti. Dünkü celsede esas hakkındaki mütalaasını açıklayan Savcı, “FETÖ/PDY silahlı terör örgütüne üyelikten” Balık’ın 15 yıla kadar hapisle cezalandırılmasını istedi.
Önce bu davayı satır başlarıyla özetleyelim:
Gürcan Balık 24 aylık tutukluluğun ardından ilk kez Temmuz ayında mahkeme huzuruna çıktı. Savunmasını yaptı. Ankara 29. Ağır Ceza Mahkemesi bu duruşmada, “Delillerin önemli ölçüde toplanmış olmasını ve tutuklu kaldığı süreyi” dikkate alarak, oybirliğiyle Balık’ın adli kontrol şartıyla tahliyesine karar verdi.
Savcı, tahliye kararına itiraz ederken, Akit’ten Mehtap Yılmaz, hem Balık, hem de tahliye kararına ilişkin ağır bir yazı kaleme aldı. Bu yazıdan sonra Ankara karıştı ve Balık yeniden tutuklandı.
Davanın ikinci celsesi Ekim’de, üçüncü celsesi Kasım’da yapıldı ve aynı heyet bu defa yine oybirliğiyle Balık’ın tutukluluğuna “devam” dedi. Dün dördüncü celse vardı, detayları aktarmıştık. Dosyaya giren tek yeni belge, Gürcan Balık’ın Bank Asya’daki hesapları ve buna ilişkin bilirkişi raporuydu. Balık, bunların “sahte” olduğunu iddia etti.
Duruşmada üç de tanık dinlendi. Bunlardan ikisi, geçmişte enerji şirketlerinde ortaklıkları bulunan bulunan, sonrasında aralarında husumet çıktığı için davalık olan Sebahi Oğuzhan Kurt ile Samet Koç’tu.
İlk olarak Sebahi Oğuzhan Kurt dinlendi. Kendisini Gürcan Balık’la Samet Koç’un tanıştırdığını, 15 Temmuz’dan önce Göcek’te bir yemekte biraraya geldiklerini anlatan Kurt, o yemekte Balık’ın Cumhurbaşkanına karşı çok sert ifadeler kullandığını ve “Bu yaz sıcak geçecek” dediğini anlattı. Sonra Samet Koç’un kendisine anlattığı bilgiler ve gönderdiği bazı mesajlardan söz etti.
Buna göre; Gürcan Balık, Samet Koç’a Ahmet Davutoğlu hakkında bir dosya hazırladığını, tutuklandığı takdirde bunu basına servis etmesini istemiş… Ayrıca, “Bana bir şey olursa, ailem sana emanet” demiş… Bir de Samet Koç, kendisine Recep Tayyip Erdoğan’ın olduğu bir resmin altına, “Bu seneyi bitiremeyeceğiz, dikkat edin arkadaşlar” yazan bir mesaj göndermiş…
İkinci tanık Samet Koç ise kendisinin Hüdai Vakfı’ndan olduğunu vurguladıktan sonra Gürcan Balık’la tanıştırma dahil Kurt’un tüm iddialarını reddetti. Bazı enerji şirketlerinin kayyumdan alınması sırasında şirketin sahipleriyle Gürcan Balık değil, Enerji Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı S…. Bey aracılığıyla tanıştıklarını belirten Koç, iddia edilen yazışmalarla ilgili olarak da, “Kurt, kayyumdan aldığımız bir şirketin parasını ödemeden kaçtı. Dava açtık. Bunu savcılığa verdik. Firmamızda çalıştığı için bilgisayarların şifrelerini kırıp, yazışmalarımızı aldığını itiraf etti. Sadece Gürcan Balık değil, 10 kişiyi daha FETÖ’cü ilan etti. Mali Şube’nin başlattığı soruşturma Siber Suçlar’da devam etti. Siber Suçlar, o yazışmaların montaj, senaryo olduğunu Savcılığa bildirdi ve takipsizlik kararı verildi” dedi.
Gürcan Balık da Sebahi Oğuzhan Kurt’un iddialarının gerçek dışı olduğunu bildirip, sözkonusu kişileri alınacak şirketlerin sahipleriyle kendisinin tanıştırmadığını, Koç’un tanıştıran kişinin kim olduğunu söylediğini vurguladı.
İşte bu ifadelerden sonra Savcı, esas hakkındaki mütalaasını açıkladı. Mütaalada, Sebahi Oğuzhan Kurt’un daha önce İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na verdiği ifade ve dünkü duruşmadaki beyanları ile Koç’un, “Montaj, senaryo olduğu ortaya çıktı” dediği o yazışmaların önemli dayanak yapıldığı görüldü.
-Diğer “FETÖ”cüler Kim?-
Beyanları bu kadar dikkate alınan Sebahi Oğuzhan Kurt’un, Gürcan Balık dışında “FETÖ’cü” dediği 10 kişi acaba kimlerdi?
Bunu öğrenmek için Kurt’un 5 Haziran 2017’de İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na müşteki sıfatıyla verdiği ifadesini mercek altına alınca, öyle isim ve olaylarla karşılaştık ki!..
Dosyada, Kurt’un 2 sayfalık ifadesi, 5.5 sayfalık “Tespit ettiğim FETÖ ilişkileri ve FETÖ işleri” başlıklı rapor ile bunların ekine koyduğu “WhatsApp-Telegram yazışmaları” var.
Öncelikle Gürcan Balık ve bir holdingin devriyle ilgili kısımlara bakalım.
İfadesinin başlangıcında, kendisinin 2005-2006’dan itibaren Aziz Mahmut Hüdai Vakfı’ndan olduğunu ve bu vakfın organizasyonlarında hizmet aldığını belirtip, Samet Koç’la nasıl tanıştığını anlatan Kurt, şunları söylemiş:
“O dönemde Büyükelçi olan ve darbe girişimi sonrasında ihraç edilerek tutuklanan Gürcan Balık ile Samet’in ilişkisi vardı ve bir keresinde beni de Gürcan Balık ile tanıştırmıştı. Gürcan Balık, Samet Koç’u A…. Holding sahipleri M…. ve F…. B… kardeşler ile tanıştırdığı toplantıya gitmiştim. Ancak ben olduğum için çok fazla bir konu dile getirilmedi. Daha sonra Samet Koç B….’cılar ile görüşmeye başlamış ve asıl amacın A…. Holding’in mal varlığını ve şirketlerini kendi şirketi üzerine devretmekmiş. Bunun sebebi ise A… Holding’in FETÖ/PDY örgütü ile olan ilişkisidir. Holding bünyesindeki ……, …… isimli firmaları ve bunun dışında adını bilmediğim birkaç firmayı şirketin üzerine devir ettiler. Bu şekilde firmalara kayyum atanmasının önüne geçtiler. A… Holding sahibi F… B….. zaten yurtdışına kaçmıştı. M… buradaki işlerini devam ettirmekteydi… 15 Temmuz 2016’da gerçekleştirilmeye çalışılan darbe girişimi öncesinde Samet Koç ile aramızda geçen Telegram yazışmalarında bana aylar öncesinden, ‘2016 yılını bitiremeyeceğiz, bu yaz çok sıcak geçecek gibi mesajlar göndermekteydi. Ben o dönem bu mesajların ne anlama geldiğini çıkartamamıştım.”
Dikkat edilirse, mahkemede Gürcan Balık’a atfen söyledikleri burada yok. Neyse devam edelim. Kurt, firmadaki ortaklıklar, alacak-verecek kavgaları ve tehditlerden söz ettikten sonra şöyle devam etmiş:
“Samet Koç’un eski Cumhubaşkanı Abdullah Gül’ün danışmanı olan K…. İ….’le bağlantısı vardır. Beni bu şahıs ile 15 Temmuz öncesinde bir kez tanıştırdı. Daha sonra bu şahıs yurtdışına kaçtı. Ancak eşi burada kaldı ve o da gitmek için yol arıyordu… Gürcan Balık ise eski büyükelçidir. 15 Temmuz’da tutuklandı… Bu şahıs tutuklanmadan önce Samet Koç’a bir dosya verdiğini ve bu dosya içeriğinden Ahmet Davutoğlu ve eski Cumhurbaşkanı Abdullah Gül hakkında bilgilerin yer aldığını ve eğer tutuklanırsa bu dosyayı servis etmesini Samet’e söylemiş. Samet Koç bu şahıs tutuklandıktan sonra dosyayı ilgili yere ulaştırdığını bana telegram üzerinden bildirdi.”
İfadenin konumuzla ilgili bölümü bu kadar.
Kurt’un, “Tespit ettiğim FETÖ ilişkileri ve FETÖ işleri” başlıklı raporuna geçelim.
Bunun başlangıcında ise 2003-2005 yıllarında lise öğrencisiyken, FETÖ dershanelerine gittiğini, daha sonra Hüdai Vakfı’nın çatısı altında manevi hayatını sürdürdüğünü belirtmiş.
Devamında, ifadesinde anlattıklarının benzeri olay ve kişilere yer vermiş. Ancak bu defa Gürcan Balık’ın sadece Ahmet Davutoğlu hakkında bir dosya hazırlayıp, bunun servis edilmesini istediğinden söz etmiş.
Bunu da geçelim.
Mesela Samet Koç’un daha önce Akın Öztürk’le ilişkisinden bahsettiğini aktarmış.
Ardından kamuoyunun yakından tanıdığı emekli bir Paşa’nın, hapse giren A… Holding’in ortaklarından M…. B…..’yı hapisten çıkarmak için Samet Koç’la Kız Kulesi civarında bir kafede rüşvet görüşmesi yaptığını iddia etmiş.
Dahası o tarihlerde yine çok çok önemli bir siyasetçinin yakınının avukatlığını yapan, sonrasında devlette önemli bir göreve gelen kişiye ev hediye edip, M…. B….’yı temize çıkarmaya çalıştıklarını öne sürerek, “Bu bilgilerin bir kısmı telefon görüşme kayıtlarında mevcut, bir kısmına ise şahit oldum. Savcılığın talebine göre istenilen belgelerin detaylarını paylaşacağım” demiş.
-“Harekete Geçmek İçin Reisimize Yakın Abilerle İstişare Ettim”-
Raporun bu bölümünü ise şu cümleyle bitirmiş:
“Harekete geçmek için Reisimize yakın abilerle istişare ettim ve onay bekledim…”
Beşinci bölüme geçelim; Yine Holding, şirketler, FETÖ ile ilişkiler var. Burada da Gürcan Balık geçiyor, ama Balık’ın yemekte, Cumhurbaşkanını ağır şekilde eleştirip, “Bu yaz çok sıcak geçecek” dediği iddiası yine yok.
Holding ortaklarından M…. B….’nın tutukluluğuna değinirken, yukarıda aktardığımız iddialarını bir kez daha, ama biraz daha genişleterek şunları anlatmış:
“Samet Koç, M…. B…..’yı birçok kez gayrı meşru yöntemlerle aklamaya ve içerden çıkarmaya çalıştı. Konu ile ilgili yazışmalar ekte. …… ….. isimli paşa ile birçok kez görüştü. Pazarlıklar yapıldı, 15-20 milyon dolar gibi rakamlar konuşuldu. Benim tespit ettiğim bu görüşme Kız Kulesi civarında bir kafede yapıldı. Darbe girişiminden sonra M…. B…..’yı aklamak veya içerden çıkarmak için (Çok önemli bir siyasetçinin yakının adını veriyor)’ın avukatı olduğunu söylediği bir şahısla pazarlık ettiğini söyledi.”
Bu bölümü de, “Bu süreçlerde yine Reisimize yakın abilerle istişareli gittim ve istişare sonucu bunları açıklamak için bekledim” ifadesiyle bitirmiş.
Raporun, “Diğer ilişkiler” başlıklı son bölümüne gelince; Şunları yazmış:
“Samet Koç darbe girişimi öncesinde Akın Öztürk’le yakınlığından bahsetmişti. Samet Koç polis akademisinde olduğu yıllarda Akın Öztürk’le yakınlığı olduğunu bize söylüyordu. Tabi biz Akın Öztürk’ün kim olduğunu bile bilmiyorduk.”
“A.. S….. isimli bir şahısla bağlantısından bahsediyordu. Bu şahıs yolsuzluktan dolayı soruşturma geçirmişti ve Samet Koç bununla alakalı bir mesaj göndermişti. Bir yakınlıkları mevcuttu.”
Burada sözü edilen A.S.’nın kim olduğunu ise dosya ekine koyduğu “WhatsApp-Telegram” yazışmalarından öğreniyoruz. Uzun yıllar Ahmet Davutoğlu’nun danışmanlığını yapmış, o sırada da milletvekili olan bir isim. Ancak geçirdiği öne sürülen yolsuzluk soruşturması hakkında bugüne kadar kamuoyuna yansımış bir bilgi yok.
Bu bölüm de şu ilginç öneriyle sona eriyor:
“Savcılığın talep etmesi halinde şirketin tüm mail kutularına ulaşabiliriz. Samet Koç maillere ulaştığımızda bu durumu anlama ihtimaline karşı bugüne kadar hiç bu teşebbüste bulunmadık, şüphelendirmek istemedik.”
İddia olunan ve eklerde yer alan “WhatsApp-Telegram” yazışmalarında ise M…. B…..’nın savcılıktaki işlemlerin takibine ilişkin bazı ifadelerin yanısıra o çok önemli siyasinin yakını, onun avukatı ve Davutoğlu’nun başdanışmanın adının açık açık geçtiğini kaydettikten sonra soralım:
– İstanbul’da “Montaj ve senaryo” denilen ve “takipsizlik” kararı verilen bu iddialar, Ankara’da nasıl delil sayılabildi?
– Yoksa “Kayyumlar, holdingler, hapisteki bir ismin kurtarılması pazarlıkları, burada geçen çok çok önemli isimleriyle” güçlü birilerinin güçlü birileri tarafından kurtarılması anlamına gelen yeni bir “FETÖ borsası” olayı sözkonusuydu da o yüzden mi İstanbul’da öyle, Ankara’da böyle oldu?
Müyesser YILDIZ
6 Aralık 2018
Odatv Link: https://odatv4.com/yazar/muyesser-yildiz/davutoglunun-oglunun-dosyasinda-hangi-holding-hedefte-06121829.html