15 Temmuz darbe teşebbüsünün “2 numaralı” sivil imamının Kemal Batmaz olduğu söyleniyor.
Türk polisi, savcısı ve hakimlerinin sorgusu yetersiz bulunmuş olmalı ki, geçtiğimiz 3 Ocak’ta Washington Savcısı, New York Doğu Bölge Savcısı, ABD Adalet Bakanlığı yetkilisi, FBI temsilcisi ve bilişim uzmanından oluşan bir heyet Ankara’ya gelip 10’uncu Ağır Ceza Mahkemesi’nde yapılan özel oturumda Batmaz’ı sorguladı.
Soruları göndermek varken niye kalkıp geldiler ve bizzat sorguladılar? Bunu merak eden, bunun hukuki veya siyasi anlamını yorumlayan çıkmadı.
Mesela bizim savcı, polis ve bilişim uzmanlarımız ABD’de yargılanan Rıza Sarraf’ı ya da Halkbank Genel Müdür Yardımcısı Hakan Atilla’yı sorgulamak istese, acaba ne olurdu?
Her neyse.
Bu sorgudan sonra Akıncı Üssü davasının 25 Ocak’taki celsesinde bir hadise yaşandı. Kemal Batmaz, ABD’lilerin sorgusu hakkında mahkemede yazılı-sözlü açıklamalar yaptı. Duruşma bitiminde salondan ayrılırken ise Fetullah Gülen’e hitaben yazdığı bir mektubu diğer sanıklara atarken yakalandığına dair bir tutanak tutuldu.
Sincan Cezaevi yönetiminin olayla ilgili yaptığı disiplin soruşturması neticesinde Batmaz 19 gün hücre hapsi, mektubu attığı bildirilen diğer 2 sanık eski binbaşı Fatih Çolak ile astsubay Hamit Çıplak da 3 ay bazı etkinliklerden alıkoyma ile cezalandırıldı.
Mahkemeden Karar: Cezaevi Müdürü Taltif Edilsin
Her üç isim, 12 Mart’ta Ankara Batı 1. İnfaz Hakimliği’ne başvurarak bu cezalara itiraz etti.
31 Mayıs’ta yapılan duruşmanın 4 sayfalık tutanağından aktaralım. İtiraz konusu olay, Kemal Batmaz, avukatı ve diğer iki ismin beyanları özetlendikten sonra hakim görüşü mü, bilirkişi kanaati mi olduğu anlaşılmayan “italik harfler ve koyulaştırılmış” şekilde -tutanaktaki imla ve kelime hatalarıyla- şöyle bir bölüm yer aldı.
“Kemal Batmaz FETÖ terör örgü üyeliğinden yargılanıyor. Tutuklunun örgüt içerisinde konumunun üst düzey olduğu da anlaşılıyor. Mektup tutuklunun Türk-ABD istihbarat-dışişleri yetkilileriyle görüşmesi sonrasında muhtemelen örgütün duyacağı rahatsızlığı gidermeye yöneliktir. Kemal Batmaz mektubunda olayları safahatıyla anlatırken örgütü satmadığını, sadık olduğunu dolayısıyla ifade etmekte ve bağlılığını bildirmektedir. Tutuklunun neden diğer tutuklulara bu mektubu attığı da üzerinde duruları bir meseledir. Cezaevi duruşma salonunda belki bin kişi arasında kameraların da önünde neden böyle birşey yapılır? bize göre tutuklu Fethullah Gülen’e mektubun en iyi ulaşma yolunun basın yoluyla olacağını düşünmüş olmalıdır. Yani bu mektup yakalanmak ve basına malzeme olmak yoluyla hedefe ulaştırılması düşünülmüştür. Gerçekleşen de budur. Bu anlamda tutuklunun alacağı hücre cezasını önemsediği de düşünülemez. İncelenen kamera görüntülerine göre Fatih ve Hamdi de bu olayda Kemal’e yardımcı olmuş, sanki yakalanmışçasına oynamışlardır. Bu kişiler yakalanmasalar idi mektubu örgüt elebaşına iletecek değillerdi. Özetle mahkeme salonundaki olay bir yakalanma sunumuydu. Mektubun doğrudan basına verilmesi mümkün olmadığı gibi avukatlar vasıtasıyla verilmesi de tereddütlüdür. Avukatlar kolay kolay böyle bir hukuksuzluk yapamaz çünkü yakalanmanın sonucu belli. Kemal Batmaz’ın böyle hayati bir konuda avukata güvenebilmesi de bir meseledir. Böylece yargılama safahatında alınan Adli Tıp Kurulu raporuyla da yazının Kemal Batmaz’ın elinin ürünü olduğu ispatlandığından FETÖ terör örgütünün halen Fethullah Gülen tarafından yönetildiğine dair Türkiye Cumhuriyeti tezi ispatlanmıştır. Hadisenin aydınlatılmasında çok önemli katkısı olan kurum müdürünün taltif edilmesi yönünde Adalet bakanlığı CTE genel müdürlüğüne açıklayıcı bir yazı yazılmalıdır. Marifet iltifata tabidir.”
Bu bölümden sonra normal formatta devam eden tutanağın sonunda hakimin kararı yazıldı. Batmaz ve diğer isimlerin itirazının reddedildiği kararda şu madde de vardı:
“Safahatında adli gerçeğin ortaya çıkarılmasında emekleri geçen Sincan 1 nolu F tipi yüksek güvenlikli ceza infaz kurumu müdürü değerli Kahraman Topaloğlu’na takdir belgesi verilmesi için CTE Genel Müdürlüğüne yazı yazılmasına…”
Hakim Adalet Bakanlığı’na “Saygıyla Arz Etti”
Sonra ne mi oldu?
Ankara Batı 1. İnfaz Hakimi, duruşmada aldığı kararın gereğini yaptı ve 14 Haziran’da dosya numarasını da belirterek Adalet Bakanlığı’na sunulmak üzere Ankara Batı Cumhuriyet Başsavcılığı Bakanlık Muhabere bölümüne UYAP üzerinden bir mektup gönderdi.
Ancak, nasıl olduysa, bu mektup mahkeme dosyasına da girdi ve elden ele dolaşmaya başladı.
İşte imla ve kelime hatalarıyla o mektubun tam metni:
“Sincan 1 Nolu F Tipi Yüksek Güvenlikli Ceza İnfaz Kurumu Müdürü Kahraman Topaloğlu’nun FETÖ terör örgütünün ikinci adamı olan ve 15 Temmuz kalkışması sanıklarından olan FETÖ/PDY terör örgütünün üst düzey yöneticilerinde Kemal Batmaz’ın Fetullah Gülen ile yazışmalarının tespiti sonucunda yürütmüş olduğu disiplin soruşturmasında 3 ay süre ile bazı etkinliklere katılmaktan alıkoyma cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiş, verilen karara tutuklu Kemal Batmaz ve vekili dilekçelerinde suçlamayı kabul etmemişler, cezaevi idaresinin hak ve yetkisini kötüye kullandığını belirterek, cezaevi idaresini suçlamışlardır.”
“Hakimliğimizce yapılan yargılama sırasında suça konu mektupta bulunan yazı örnekleri ile Kemal Batmaz’ın duruşma sırasında alınan yazı örnekleri ve ayrıca Cezaevi Müdürlüğünce tutuklunun kurumda kaldığı süre içerisinde farklı makamlara yazdığı dilekçe örnekleri asıllarının Adli Tıp Kurumunca incelenmek üzere hakimliğimize göndermiş, Adli Tıp Kurumu tarafından yapılan inceleme sonucunda mektubun Kemal Batmaz’ın el ürünü olduğu yönünde rapor düzenlenmiştir. Cezaevi Müdürünün bu hizmetlerinden dolayı FETÖ terör örgütünün halen Fethullah Gülen tarafından yönetildiği yönündeki Türkiye Cumhuriyeti Devletinin resmi tezi ispatlanmış ve bu husus Adalet Bakanı Sayın Abdülhamit Gül tarafından da ABD adalet bakanlığı yetkililerine ifade edilmiş ve hakimliğimizce verilen karar ve Adli Tıp Kurumu raporu ve bir kısım sair belgeler delil olarak sunulmuştur. Özetle ifade etmek gerekirse önemli bir başarı gösterilmiştir.”
“15 Temmuz kalkışmasından sonra gerek OHAL gerek OHAL sonrasında adı geçen cezaevi müdürünün bu değerli hizmetleri zor ve sıkıntılı dönemlerde işlerimizi kolaylaştırmıştır. Bu zor ve sıkıntılı hizmetlerinden sadece bir tanesi Alaattin Çakıcı’nın mahkumiyetinin infazı olarak zikrolunabilir. İlgili mahkum Kırıkkale’den Sincan Cezaevi yerleşkesine geldiğini 2018 yılı Temmuz ayından beri muntazam bir şekilde zaptolunmuş, kamuoyunda polemik oluşturmayacak şekilde hareket edilerek konu kamuoyu gündeminden düşürülmüştür. Bu süreç içinde kurum müdürünün çok vasıflı hizmetlerde bulunduğu gibi ayrıca ilgili tarafından hakaret ve tehditlerine uğramıştır.”
“Bizim esasen Sincan yerleşkesindeki tüm müdürlerle ilgili düşüncemiz pozitiftir ve peyderpey bunların taltifi gerekir. Bu anlamda Kahraman Topaloğlu öncü bir durumda ve meslektaşlarına göre müstesna bir yerdedir.”
“Marifet iltifata tabidir. Engin hizmetleri görülen personelin ödüllendirilmesi mücadele edenlere gayret kazandıracaktır. Konuyla ilgili bilgi ve belgeler talep halinde gönderileceği gibi şahsen de detayı ile açıklanabilecektir.”
“Ceza İnfaz Kurumu Müdürü Kahraman Topaloğlu’nun görevli olduğu kurumda olağanüstü gayret ve çalışmaları ile önemli ölçüde katkı sağladığı anlaşıldığından lüzumunun gereğini; Saygıyla arz ederim.”
Mektupta Fetullah Gülen’in adının bir yerde “Fethullah” şeklinde yazılmasına dikkat çekip aynı hakimin 13 ve 20 Haziran tarihli ikinci mektubuna geçelim geçelim.
Hakim Jandarma Genel Komutanına Ne “Arz Etti”?
Yine UYAP üzerinden gönderilen, ama nasıl olduysa mahkeme dosyasına giren, 13 Haziran’da “Jandarma Genel Komutanlığı”na, 20 Haziran’da ise “İçişleri Bakanlığı makamına” yazılan o mektubun tam metni de şöyle:
“Aşağıda kimlik bilgileri yazılı Albay Tarık Hekimoğlu Ankara Cezaevleri Kompleksi Tabur Komutanlığı görevini icra etmektedir. Son kez FETÖ terör örgütünün ikinci adamı olan Kemal Batmaz’ın Fetullah Gülen ile yazışmalarını tespitinde değerli hizmetleri görülmüştür. Bu hizmetlerinden dolayı FETÖ terör örgütünün halen Fethullah Gülen tarafından yönetildiği yönündeki Türkiye Cumhuriyeti Devletinin resmi tezi ispatlanmış ve bu husus Adalet Bakanı Sayın Abdülhamit Gül tarafından da ABD adalet bakanlığı yetkililerine ifade edilmiş ve mahkememizce verilen karar ve Adli tıp raporu ve bir kısım sair belgeler delil olarak sunulmuştur. Özetle ifade etmek gerekirse önemli bir başarı gösterilmiştir.”
“İlgili Komutan Kampüs Mahkeme salonlarındaki FETÖ terör yargılamaları sırasında mahkemelerin işlerini kolaylaştırma, olayları sahiplenme, ön planda bulunma, risk alma, Devlet uygulamalarını sahiplenmek, kurumu temsil etmek, adli ve idari erkan ile uyumlu münasebetler kurmak gibi kriterlere göre takdire şayan değerli hizmetler vermiştir.”
“Hatta bu dönemde mahkeme binası içerisinde hemen her zaman darbeci subayların hakaret, tehdit ve baskılarına maruz kalmış, ön planda bulunmuş, hedef alınmış, tehdit ve hakaret görmüş ve şikayet edilmiştir. Tutulan hemen her suç tutanağında bizzat imzası vardır.”
“15 Temmuz kalkışmasından sonra gerek OHAL gerek ohal sonrasında adı geçen komutanın bu değerli hizmetleri zor ve sıkıntılı dönemlerde işlerimizi kolaylaştırmıştır.”
“Marifet iltifata tabidir. Engin hizmetleri görülen personelin ödüllendirilmesi mücadele edenlere gayret kazandıracaktır. Konuyla ilgili bilgi ve belgeler talep halinde gönderileceği gibi şahsen de detayı ile açıklanabilecektir.”
“İlgili subayın vaki emeğinin takdiri lüzumu komutanlığa ait olmakla birlikte lüzumunun takdirinin gereğini; Saygıyla arz ederim.”
Bu mektupları yazan hakim ile ne “referans” olduğu kişiler ne de mektupları gönderdiği kurumlar arasında astlık-üstlük ilişkisi var… Dahası; kendisi, Sincan Cezaevi’ndeki tutuklu ve hükümlülerin, gerek sözkonusu görevliler gerekse başka konulardaki her türlü şikayet ve itirazlarını inceleyip “tarafsız ve adil bir şekilde” karara bağlamakla görevli biri…
Ama böylesine “kefil” oluyor!..
Albay Hekimoğlu ile ilgili mektubun, general terfileri öncesinde yazılmış olması da dikkat çekici bir başka ayrıntı!..
Mektupların anlam ve önemine ilişkin diğer yorumları hukukçular, TSK, HSK ve siyasilere bırakıp, “Türk yargısı olmayan düğmeyi iliklemeye çalışmaktan sonra bunu da gördü.” demekle yetinelim!..
Müyesser YILDIZ
21 Temmuz 2019
Odatv Link: https://odatv4.com/yazar/muyesser-yildiz/turk-yargisi-bunu-da-gordu-21071959.html
Odatv yeni link: https://www.odatv4.com/makale/turk-yargisi-bunu-da-gordu-21071959-165392