15 Temmuz darbe teşebbüsünün ardından TSK’da yapılan “Reformlar” ve de 2018’de Başkanlık sistemine geçilmesiyle, Genelkurmay Başkanı ile Kuvvet Komutanları adeta “Yok” konumuna geldi.
Tek yetkili; Parlamenter sistemin son Genelkurmay Başkanı, Başkanlık sisteminin ilk Milli Savunma Bakanı olan Hulusi Akar.
Oysa halen yürürlükteki Anayasa’ya göre; Başkomutanlık, barışta Cumhurbaşkanı’nın, savaşta Genelkurmay Başkanı’nın uhdesinde.
Balyoz kumpasında yıllarca hapis yatan emekli Tümgeneral Ahmet Yavuz’un bugün Cumhuriyet’te İpek Özbey’le yaptığı söyleşisi var. Söyleşide TSK’daki bu değişim de konuşulmuş.
“Milli Savunma Bakanı’nın operasyonu yönetirken fotoğrafları yayımlandı. Bu normal midir, Genelkurmay Başkanını neredeyse hiç görmüyoruz” sözü üzerine Yavuz, şu karşılığı vermiş:
“Yeni hikâye askerin her alanda geri plana itilmesini gerekli kılıyor. Bence yanlış yapıyorlar. Bu tür bir harekâtı Genelkurmay Başkanı sevk ve idare eder ve harekât merkezlerinde komutanlar görünür. Tabii ki, Milli Savunma Bakanı gider, brifing alır, ama orada kendisini öne çıkaran bir tutum içerisinde resim vermesi doğru değil.”
İpek Özbey, “Asker için bir anlamı var mı bunun?” diye sorunca da Ahmet Yavuz, şunları söylemiş:
“Asker komutanından emir alır. Siyasetin görevi askere ne yapacağını emretmektir. Varsa süreyi ve diğer tahditlerini belirlemek, ama nasıl yapılacağını askerin kendisine bırakmaktır. Dolayısıyla komutanların da kişiliklerini örselememek lazım. Bugün herkes Türkiye’de, ‘Genelkurmay Başkanı nerede, niye bu harekâtı o yönetmiyor?’ diye soruyor. Bence Milli Savunma Bakanı’nın yapması gereken, Genelkurmay Başkanını, savaşan komutanlarını, askerlerini yüceltmektir. O zaman kendisi daha da yücelir.”
-8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde Teamül Neydi?-
Dün 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’ydü malûm. “TSK ile Kadınlar Günü’nün ne ilgisi var?” diyecek olursanız; ülkenin ağır gündemi içinde çok önemi olmasa da “değişim-dönüşüm”ün hangi noktaya geldiğini gösteren küçük bir ayrıntıya dikkat çekmek istiyoruz.
Şöyle geriye doğru gidelim önce.
2008’in 8 Mart Kadınlar Günü’nde TSK personelinin eşleri Anıtkabir’i ziyaret ettiğinde, başlarında dönemin Genelkurmay Başkanı merhum Yaşar Büyükanıt’ın eşi merhume Filiz Büyükanıt vardı. Büyükanıt, Anıtkabir Özel Defteri’ne şunları yazdı:
“Ulu Önder Atatürk, büyük fedakarlıklar ve gayretler sonucunda kurduğun laik, demokratik ve sosyal bir hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyeti’ni en kutsal emanetin bilerek çağdaş uygarlık hedefine doğru kararlı adımlarla ilerleyen Türk kadınları ve asker eşleri olarak huzurunda bulunmanın tarifsiz mutluluğu içindeyiz. Aziz Atam, ilke ve devrimlerin, sosyal, siyasal ve kültürel alanlarda arka planda bırakılmış Türk kadınını lâyık olduğu yüceliğe ulaştırmakla kalmamış, bu konuda tüm uluslara da örnek olmuştur. Bizler, bu ayrıcalığın bilinci ve güvenine lâyık olabilme gayretiyle üzerimize düşen sorumlulukları yerine getirebilmek için var gücümüzle çalışacağız. Bizi bu uğurda yürümekte olduğumuz yoldan alıkoymak ve ilkelerini aşındırmak isteyenlere hiçbir zaman izin vermeyeceğimizden, karşımıza çıkan güçlükleri aşma konusunda yine en büyük desteğimizi, bilim ve aklın rehberliğindeki ilke ve devrimlerinden alacağımızdan asla şüphen olmasın.”
2009 ve 2010’nun 8 Mart’ında TSK personelinin eşleri dönemin Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ’un eşi Sevil Başbuğ öncülüğünde Anıtkabir’e gitti. Her iki ziyarette de yine Sevil Başbuğ, Anıtkabir Özel Defteri’ne duygu ve düşüncelerini yazdı.
Sevil Başbuğ’un 2010’da Anıtkabir Özel Defteri’ne yazdığı yazının, “Cumhuriyete gönül vermiş çağdaş Türk kadınları olarak, bizler için yaptıklarının bilinciyle, en derin minnet hisleriyle aziz hatıran önünde saygıyla eğiliyoruz” şeklindeki bölümünü okurken, gözyaşlarını tutamadığı hatırlanacaktır.
2011’in 8 Mart’ında Anıtkabir’e giden general, amiral, subay, astsubay ve uzman erbaş eşleriyle, kadın sivil memurlardan oluşan heyetin başındaki isim de Genelkurmay Başkanı Orgeneral Işık Koşaner’in eşi Nurdan Koşaner’di. Koşaner’in, Anıtkabir Özel Defteri’ne yazdıkları şöyleydi:
“Yüce Atatürk, tüm dünyaya örnek olacak şekilde sosyal ve siyasal hayatta hak ettiği yere kavuşturduğun Türk kadınları ve en büyük eserin Cumhuriyeti ve onun değerlerine yürekten inanan asker eşleri olarak, Dünya Kadınlar Günü vesilesiyle manevi huzurunda bulunmanın haklı gururunu ve kıvancını yaşıyoruz. Bizler, asker eşine daima destek olan bir hayat arkadaşı, evlatlarımıza vatan, millet ve hizmet sevgisi aşılayan bir anne ve Cumhuriyete gönül veren Türk kadını olarak, taşıdığımız sorumluluğun bilinciyle ilke ve devrimlerinin rehberliğinde yürümeye devam edeceğiz.”
-Necdet Özel ve Akar Dönemi-
2011 Balyoz kumpasının tüm hızıyla sürdüğü yıldı. Işık Koşaner, “Personelimin hak ve hukukunu koruyamıyorum” diyerek, 3 kuvvet komutanıyla birlikte istifa edince, Genelkurmay Başkanlığı’na Necdet Özel atandı, 2015 yılına kadar bu görevde kaldı.
Özel’in Genelkurmay Başkanlığı sırasında eşi Kamuran Özel’in 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’ne ilişkin etkinlikleri ya duyurulmadı veya biz arşivlerde bulamadık, o yüzden Hulusi Akar dönemine geçelim.
2016 yılının 8 Mart’ında Anıtkabir ziyaret edildiğinde, heyetin başında Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar’ın eşi Şule Akar vardı. Akar, Anıtkabir Özel Defteri’ne şunları yazdı:
“Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Aziz Atatürk, Milli Savunma Bakanlığı mensuplarının eşleri ve kadın askerler adına 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde huzuruna çıkmanın gururu içerisindeyiz. Binlerce yıllık şanlı tarihimizde ve zengin kültürümüz içerisinde önemli sorumluluklar üstlenen Türk kadınları, bugün de asil milletimizi muasır medeniyetler seviyesinin üzerine çıkarmak için, üstlendiği sorumlulukları ciddiyet ve samimiyetle yerine getirme gayreti içerisindedir. Çağının çok ötesinde olan anlayışınız ve diğer milletlere emsal teşkil eden öncü uygulamalarınız sayesinde Türk kadınları, bugün bilimden sanata, spordan iş dünyasına kadar hayatın her alanında ülkemizin gurur duyduğu başarılarla kendilerinden söz ettirmektedir. Bizlere verdiğin değer ve duyduğun güven için sana daima şükran borçluyuz. Türk kadınları olarak, fikirlerinden aldığımız feyzle ülkemizin ve gelecek nesillerimizin daha aydınlık yarınları için aklı ve bilimi rehber edinerek azim ve kararlılık içerisinde yılmadan çalışmaya devam edeceğiz.”
Malûm, 2016’da 15 Temmuz yaşandı. O sıkıntılı sürecin bir sonucu olarak hatırlanmadı veya duyurulmadı bilmiyoruz, ama 2017 ve 2018’in 8 Mart’ına ilişkin de bir etkinliğe rastlamadık.
Akar’ın, Temmuz 2018’de Milli Savunma Bakanlığı’na atanmasından sonraki döneme gelelim.
2019’un 8 Mart’ında TSK personeli, Anıtkabir’i ilk kez Genelkurmay Başkanı değil, Milli Savunma Bakanı’nın eşi Şule Akar başkanlığında ziyaret etti. Akar’ın, Anıtkabir Özel Defteri’ne yazdıkları, 2016 yılındaki ifadelerin hemen hemen tekrarıydı.
Ve dün.
Milli Savunma Bakanlığı internet sitesinde yayınlanan açıklamada, “Bakan Hulusi Akar’ın eşi Şule Akar’ın, beraberinde Genelkurmay Başkanı, Kuvvet Komutanları, Bakan Yardımcıları ve personelin eşleri, kadın subaylar ve şehit yakınlarıyla Anıtkabir’i ziyaret ettiği” duyuruldu. Şule Akar’ın Anıtkabir Özel Defteri’ne şunları yazdığı bildirildi:
“Türkiye Cumhuriyeti’nin Kurucusu Aziz Atatürk, Milli Savunma Bakanlığı mensuplarının eşleri ve kadın askerlerimiz adına 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde huzuruna çıkmanın gururunu yaşıyoruz. Bu anlamlı gün vesilesiyle egemenlik ve bağımsızlığımız için canlarını feda eden aziz şehitlerimizi ve ebediyete intikal eden kahraman gazilerimizi rahmet ve minnetle yâd ediyor; hayatta olan kahraman gazilerimize, şehit ve gazilerimizin kıymetli ailelerine saygı ve şükranlarımı sunuyorum. Tüm dualarımız ve gayretlerimiz; vatanımızın, milletimizin birliği ve dirliği içindir. Aziz Atam; Bir ülkenin güçlü ve etkin olabilmesinin şartlarından birinin de kadınların her alanda daha fazla katılımcı olmasına bağlı olduğunun bilincindeyiz. Asil milletimizi muasır medeniyetler seviyesinin üzerine çıkarmak için ortaya koyduğunuz fikirler ve uygulamalar ile önemli kazanımlar elde eden Türk kadınları, bu kazanımlar neticesinde bugün hayatın her alanında ülkemizin gurur duyduğu başarılarla kendilerinden söz ettirmektedir. Tarihimizden ve kültürel değerlerimizden edindiğimiz milli şuurla bu başarılarımız artarak devam edecektir. Ülkemizin hassas bir süreçten geçtiği bu dönemde ve Milli Egemenliğimizin yüzüncü yılında Türk kadını, dün olduğu gibi bugün de sabrı, feraseti, fedakârlığı ve vakur duruşuyla üzerine düşen her türlü sorumluluğu yerine getirme azim ve kararlılığındadır.”
Özetle; Başkanlık sistemiyle birlikte TSK’daki “Emir-komuta” ve “Anlayış” değişimi, kadınlara da yansımış oldu.
Silivri’deki Barış’lar, Hülya Kılınç ve Murat Ağırel’e kucak dolusu sevgiler…
Müyesser YILDIZ
9 Mart 2020
Odatv Link: https://odatv4.com/yazar/muyesser-yildiz/kadinlarda-da-emir-komuta-degisti-09032036.html