İçeriğe geç

Balyoz’da Arjantin Modeli Mi?

TSK’nın 365 personelinin akıbeti bugün, yarın belli olacak. 250’sinin 2 yıldır hapiste tutulması ve tasfiyeleri yetmedi, illa mahkumiyet bekleniyor.

Balyoz’da bol miktarda sahte CD ve belgelerde binlerce tahrifat var. Aynen OdaTv davasında üç bilgisayara yapılan “sosyal mühendislik saldırısı” gibi. OdaTv davasında TÜBİTAK bu saldırıyı tespit etti. Balyoz’da ise Mahkeme, sahte CD ve belgelerin bir kez daha TÜBİTAK tarafından incelenmesi taleplerini geri çevirip, karar aşamasına geldi.

OdaTv’nin son duruşmasında Mahkeme, TÜBİTAK raporu için “flu” deyip, TÜBİTAK’ın bunu netleştirmesi için yeni bir yazışma yapılmasını kararlaştırdı. Lâkin o “flu” rapora rağmen, bilgisayarların sahibi veya sorumlusu Barış Terkoğlu ile Barış Pehlivan tahliye edilirken, bilgisayarlarla hiç ilgisi olmayan Soner Yalçın, Hanefi Avcı ve Yalçın Küçük’ün tutuklululuğunun devamına karar verildi.

Oysa TÜBİTAK raporu çıkar çıkmaz, sanık avukatları 14 Eylül’deki duruşmayı beklemeden hemen tahliye talebinde bulunmuş, ama aynı mahkeme Terkoğlu ve Pehlivan dahil tüm sanıkların tahliye talebini reddetmişti. Gerekçe, “TÜBİTAK raporunun, virüs iddiasını doğrulamadığı” idi.

Ama 10 gün sonraki duruşmada, TÜBİTAK’la yeni bir yazışma kararıyla birlikte, iki tahliye geldi işte.

Anlayamadık!..

Zaman Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ekrem Dumanlı OdaTv davasından 4 gün önce 10 Eylül 2012 Pazartesi günü şunu yazdı:

“OdaTv davası ile ilgili TÜBİTAK raporu çıktığında herkes meseleyi kendine has yorumuyla ele aldı. Evet, rapor, teknik bir dil kullanıldığı için bazı bölümlerde meramını karmaşık bir şekilde ifade ediyordu; ama hukuken ne demek istediği belliydi. Bazı cümleleri cımbızlamak yerine, genel manada ne demek istediğine hukuken bakmak gerekiyordu. Nitekim mahkeme, ‘raporda virüs iddiasının doğrulanmadığı’ sonucuna ulaştı ve bunu kamuoyuyla paylaştı. Mahkeme ile TÜBİTAK’ın yazışma amacı da buydu zaten…”

!..

Balyoz davasına dönersek;

Ekrem Dumanlı bu Pazartesi de şu ilginç örneği verdi:

“Arjantin mahkemeleri diktatörlük döneminde suç işlediği tespit edilen 14 subaya ömür boyu hapis cezası verdi. 1976 ila 1983 arasında 90 kişiye işkence yaptığı ve insanlık suçu işlediği iddiasıyla yargılanan sanıklar hafta içinde ömür boyu hapse mahkûm oldu. Kararın benzer davalara örnek teşkil edeceği söyleniyor. Demek ki aradan 38 sene geçmesine rağmen adalet, kanunsuz yollardan yönetime el koyup insanlara işkence yapanlardan hesap sorabiliyor. Hiç kimse de bu adli sürece intikam yakıştırması yaparak konuyu sulandırmıyor.”

Gel de Balyoz’un akibetini merak etme!..

Silivri, Hasdal, Hadımköy ve Maltepe’ye kucak dolusu sevgiler…

Müyesser YILDIZ

20 Eylül 2012

Kategori:Uncategorized