Gazeteci-yazar Zübeyir Kındıra’yı tanıyorsunuzdur.
Aslında polis olacaktı. Ancak Kolej’de o zamanki adıyla “Cemaatin” iç yüzünü gördü. Okuldan atıldı. Daha 1999 yılında kaleme aldığı “Fetullah’ın Copları”, ülkemizde bu yapıyla ilgili yazılan ilk kitap oldu.
Sonraki süreçte, kitapta bahsettiği polislerin tamamına yakınının “FETÖ”den tutuklandığı, ceza aldığı veya firar ettiği görüldü.
İşte ondan sonra Kındıra’nın kitabı daha bir dikkat çekti, davalarda delil olarak kullanıldı. Özellikle 15 Temmuz’dan sonra Kındıra bol bol televizyonlarda konuk edildi, ancak “FETÖ”yle birlikte AKP’yi de eleştirince, ilgi azaldı!..
Zübeyir Kındıra 3 yıl önce bir kitap daha yazdı.
“Şeytanın İmamları – Kırık Cop” adlı bu kitapta ise “itirafçı” olup, MİT’e “FETÖ” hakkında bilgiler verdiğini söyleyen, Emniyet’in eski imamlarından “KÖZ” olarak bilinen Kemalettin Özdemir ve ona bağlı olduğu için göreve devam ettiği öne sürülen polisleri anlattı.
KÖZ “Tanımıyorum” Dedi
Konumuz Kındıra’nın kitabı değil, bu kitap üzerine “basın yoluyla kamu görevlisine iftira ve hakaret” iddiasıyla açılan davada yaşanan ilginç bir olay. Davacılar, emniyet müdürleri Murat Çetiner ve Ömer Zeren’di.
Eski İstanbul İl Emniyet Müdür Yardımcısı olan Murat Çetiner, son olarak Can Özçelik’in 13 gün önceki haberiyle gündeme geldi. Özçelik, Çetiner’in “FETÖ soruşturması kapsamında açığa alındığını” duyurdu.
Peki Zübeyir Kındıra kitabında, Murat Çetiner ve Ömer Zeren hakkında neler yazmıştı? Şunları:
“Kemalettin Özdemir, itirafçı olup, devlete; MİT’e örgütün çözülmesi için bilgiler verdiğini ileri sürüyor. Dahası katıldığı bir TV programında kendisinin hiçbir operasyona katılmadığını iddia edebiliyor. Ben o canlı yayına telefonla bağlanıp, ‘Yalan söylüyorsun, yalan’ diye bağırmak zorunda kaldım. Kendisinin sadece polis öğrencileri ile ‘masum dini sohbetlerde bulunduğunu’ başka bir rolü olmadığını belirterek, sohbet ettiği kişilerin isimleri de ‘Ramazan Akyürek, Ali Osman Kahya, Mustafa Sağlam gibi isimlerdi’ diye saydı. Bunlar tutuklu, firari. Ve bu ülkede en büyük suçları işlediler. Nasıl masum sohbet bu!. Aynı programda KÖZ diye bir grup kurmadığını, böyle bir yapılanma olmadığını da ileri sürdü. Bu eski imama en yakın isimlerden biri olan Murat Çetiner, 15 Temmuz sonrasında da Bakırköy İlçe Emniyet Müdürü olarak görevini sürdürmeye devam ediyordu. Bir diğer yakını da Ömer Zeren’di. Bu iki isim KÖZ grubunu derleyip, toplama ve yönetmede Kemalettin Özdemir’in eli kolu, sekreteryası gibi hareket ediyorlardı.”
İşte bundan dolayı Çetiner ve Zeren, dava açtı. Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı’nca ifadesi alınan Kındıra, sözkonusu iddiaları tümüyle mahkeme tutanakları, Emniyet Genel Müdürlüğü’nün raporları ve açık kaynaklardan faydalanarak gündeme getirdiğini vurgulayıp, özetle şunları anlattı:
“Kitabın kaleme alınmasının asıl gerekçesi, bir dönem Kemalettin Özdemir’e bağlı olarak çalışan kamu görevlileri hakkında hiçbir işlem yapılmamasının hukuki ve siyasi sonuçlarına dikkat çekmek ve kamuoyunu bilgilendirmektir. 15 Temmuz kalkışması sonrasında emniyet içinde sürdürülen personel takip ve değerlendirmeleri çerçevesinde, şikayetçilerle ilgili çalışma sürdürüldüğü ve yapılan çalışmanın neticelendirilmesi ile daha sarih bilgilere ulaşılacağı, Savcılığınız yapacağı bir sorgulama ile anlaşılacaktır.”
Savcılık, Kemalettin Özdemir’in de ifadesine başvurdu. Murat Çetiner’i tanımadığını belirten Özdemir, Ömer Zeren’i ise Zeren’in babasıyla aynı mahallede oturması nedeniyle bildiğini, ancak irtibatının olmadığını söyledi.
Neticede, Murat Çetiner’in geçmişte “FETÖ kumpaslarına” maruz kaldığı, 2007-2010 yılları arasında telefonlarının usulsüz dinlendiği, hakkında “Aktif şekilde cemaat düşmanıdır” şeklinde ifadeler verildiği, 15 Temmuz sonrasında yaptığı olağanüstü hizmetler nedeniyle takdir ve taltif edildiği, ayrıca her iki isim hakkında herhangi bir soruşturma ve kovuşturma olmadığı tespitini yapan Savcılık, Zübeyir Kındıra’nın “İftira ve hakaretten” cezalandırılmasını talep etti.
Kim Aradı?
İstanbul Anadolu 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülmeye başlanan davadaki ilginçliğe gelelim.
Zübeyir Kındıra ve Avukatı Hüseyin Buzoğlu, ısrarla İstanbul 4. İdare Mahkemesi’nde görülen bir dava dosyasının getirtilmesini ister.
Peki bu davanın konusu nedir?
Murat Çetiner terfi ettirilmediği için Emniyet Genel Müdürlüğü aleyhine dava açmış, EGM Hukuk Müşavirliği de Çetiner’in neden terfi ettirilmediğine ilişkin bir savunma göndermiştir.
Mahkeme, Kındıra ve Avukatı Buzoğlu’nun sözkonusu talebi için İstanbul 4. İdare Mahkemesi’ne yazı yazılmasını kararlaştırır.
Ancak sadece Çetiner’in Avukatının hazır bulunduğu 2 Nisan 2019’daki altıncı celsede, tutanağa şöyle bir kayıt düşülür:
“Sanık Müdafii Hüseyin Buzoğlu İstanbul 4. İdare Mahkemesinden …./…. esas sayılı dosyanın istenilmesini talep etti. Duruşmadan önce ise kalemi telefonla arayarak 4. İdare Mahkemesi dosyasının sehven yanlış bildirildiğini, İstanbul 2. İdare Mahkemesine müzekkere yazılmasını talep ettiği anlaşıldı… Sanık mütafiinin talebi nedeniyle İstanbul 2. İdare Mahkemesine müzekkere yazılarak …./…. esas sayılı kararın kesinleşme şerhiyle birlikte gönderilmesinin istenilmesine…”
Aynı duruşma tutanağında, Çetiner’in avukatı için, “Katılan vekili tarafından İstanbul Bölge İdare Mahkemesi 2. Dava Dairesi’nde verilen karar suretinin sunulmuş olduğu görüldü. Okundu. Dosyasına konuldu” bilgisi de yer alır.
Kındıra’nın Avukatı Buzoğlu, bu duruşma tutanağını UYAP’a yüklendikten sonra görünce şaşırır ve mahkemeye şu dilekçeyi verir:
“Tarafımdan veya bürodan hiç kimse mahkeme kalemini aramamış ve mahkemenin numarasının değiştirilmesi talep edilmemiştir… Mahkeme karar ve esası karşısında kiminle ilgili ve hangi konuda olduğu bilinmeyen İstanbul 2’inci İdare Mahkemesinin anılan dosyası hakkında bir bilgimiz de bulunmamaktadır. Zaptın incelenmesinde ayrıca katılan tarafından İstanbul Bölge İdare Mahkemesi 2. Dava Dairesinin bir kararının sunulduğundan bahsedilmiştir, ancak dosyanın UYAP’ta incelenmesinde bu karara rastlanmamıştır. Sayın Mahkemenin kişi veya kişiler tarafından yanıltılmaya çalışıldığı ve tarafımızdan istemde bulunulmayan konularda Sayın Mahkeme aracı kılınarak açıkça suç işlendiği görülmektedir. Şüpheli ve/veya şüphelilerin tespit edilerek haklarında kamu davası açılabilmesi için Mahkeme Kalemi tarafından bir tutanak tutularak, hangi telefon numarasından adımızı kullanarak kimin aradığı ve kalemden kiminle görüştüğünün tespitini ve bu tutanak sunularak İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunulmasını ve ara karardan dönülerek tarafımızdan istemde bulunulduğu gibi, İstanbul 4. İdare Mahkemesinin …./…. esas sayılı dosyanın gönderilmesinin istenilmesini ve katılan tarafından sunulduğu zapta geçen İstanbul Bölge İdare Mahkemesi 2. Dava Dairesinin kararının taranarak UYAP’a eklenmesini talep ederim.”
Bir süre sonra İstanbul 4. İdare Mahkemesi’nden istenen dosya gönderilir. Emniyet Genel Müdürlüğü, Çetiner’in terfi ettirilmemesi konusunda 5 ayrı gerekçe sunmuştur. Bunlardan birisi de “FETÖ/PDY silahlı terör örgütü üyesi olduğu” iddiasıdır. Neticede 4. İdare Mahkemesi, terfi davasında Çetiner’in lehine karar verse de Zübeyir Kındıra’nın kitabı yazdığı dönemde, Çetiner hakkında Emniyet Genel Müdürlüğü kayıtlarında bu yönde bilgiler bulunduğu anlaşılır.
Buna rağmen İstanbul Anadolu 2. Asliye Ceza Mahkemesi, “iftira” suçlamasından beraat kararı verirken, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını kabul etmeyen Kındıra’yı “Kamu görevlilerine görevlerinden dolayı hakeretten”, 304 gün karşılığı olarak 6 bin 80’er lira adli para cezasına çarptırır.
“Kındıra’nın Avukatıymış gibi, Mahkeme kalemini arayan bulundu mu ya da gerçekten böyle bir telefon geldi mi?” diye soracak olursanız; Av. Hüseyin Buzoğlu’nun suç duyurusu hakkında hiçbir işlem yapılmadı ki, bulunsun!..
Müyesser YILDIZ
31 Ocak 2021
Odatv link: https://odatv4.com/mahkemeye-gizemli-telefon-31012100.html