Nasıl bir güç ve inançla gitmiştik Atamızın huzuruna, ıslandıkça güzelleşen bayrağımızla…
İzmir’den “Ata Seferi”ne çıkanları,
“Caney caney işte meydane, delikanlı Tayyip nerdedir hane?” diyen Gaziantepli gençleri,
Belçika’dan gelen ortaokul öğrencisi Erhan’ı,
“Hele durun şu millete bakayım!.. Oh, yüreğim soğudu!” diyerek sinesine vuran başörtülü teyzeyi,
Anıtkabir girişinde 80 yaşındaki annesine sıkı sıkı: “Kaybolursan polise git, İzmir’den geldim de.” tembihinde bulunan evlâda, etraftakilerin gülümseyerek: “Polis o zaman iyice kaybeder.” diye takılmasını,
Silivri, Hasdal, Hadımköy, Maltepe’ye gönderilen selamları,
Bir asker disiplini içinde Ata’nın huzuruna çıkan Fenerbahçelileri,
“Biz şimdi Ergenekoncu muyuz?” sorusuna: “Ben zaten her hafta Silivri’deyim.” cevabını veren cesur kadını,
Tüm yüreklerin, bilhassa kadınların kahramanı olan Banu Avar’un etrafındaki sevgi halesini,
29 Ekim’den sonra 10 Kasım’da da Anıtkabir’e giriş-çıkışların adeta eziyete çevrilmesini, bunun milyonlara “hazırlıksızlığın” mı, yoksa bilinçli bir ihmalin mi sonucu olduğunu,
Ve dahi mozole girişindeki: “Şehitler ölmez vatan bölünmez.” kararlılığını anlatacaktım.
Ama olmadı; kursağımız kurudu, yüreklerimiz kavruldu.
Yine bir milli birlik, dayanışma günü… Yine üzerimize çöken bir karabasan… Zaman ayarlı bomba gibi.
Siirt’in Pervari ilçesinde düşen helikopterde 3 subay, 4 astsubay, 1 uzman çavuş ve 9 uzman erbaş; toplam 17 askerimizin şehit oldu. Jandarma Özel Harekat Timi’nin “Dadaşlar” denilen grubundan.
Siirt Valiliği ve Genelkurmay Başkanlığı bu elim ‘kaza’ ile ilgili idari ve adli soruşturma araştırma başlatmış.
Afanistan’da, Suriye’de düşen uçaklarımızla ve dahi Uludere’de kaçakçıların PKK’lı zannedilerek bombalanmasıyla ilgili de araştırma başlatılmıştı.
İnşallah 17 askerimizin nasıl şehit olduğunu öğreniriz… Üç-dört gün sonra unutup, gitmeyiz…
Biz Anıtkabir’de, Dadaşlar Pervari’de Ata’ya kavuştu.
Hepsinin ruhları şad, milletimizin başı sağolsun.
Silivri, Hasdal, Hadımköy, Maltepe ve Mamak’takilerin de…
Müyesser YILDIZ
10 Kasım 2012