İçeriğe geç

Çook Acayip Bir Yazı!..

Bugün Zaman Gazetesi’nin Yorum sayfasında Nevzat Çelik Ephe/Sorbonne-Paris imzasıyla, “Erdoğan, Lincoln Olabilir mi?” başlıklı bir yazı yayınlandı.

Yazar, Lincoln ile Erdoğan’ın görüntü, karizma, sabır, etkili hitabeti vs. benzerliklerini karşılaştırıyor önce. Dindarlığı tartışılsa da Lincoln’ün sık sık İncil’den seçtiği cümlelerle konuştuğuna dikkat çekiyor.

Sonra Lincoln’ün özelliklerine geçip, “adalet ve barışın bir ülkeye yerleşmesinde liderin rolünün ne kadar önemli olduğunu” vurguluyor. Toplumun uzlaşması ve demokratikleşmesi için o zamanın şartlarına göre acı ve zorlu birçok politik kararlar verdiğini, bunu da etkili konuşmalarıyla Amerikan halkına anlattığını belirtip, “Erdoğan gibi etkili bir hitaba sahip olan Lincoln, etrafındaki insanların ona karşı besledikleri husumetleri sabırla es geçti, amacına ulaşmak için yeri ve zamanı gelince bütün politik argümanlarını devreye koydu” diyor.

Malum Lincoln’ün iki büyük özelliği var:

Birincisi, Yazar Nevzat Çelik Ephe’nin ifadesiyle, “Birçok zorlu mücadele ve başkanlığın verdiği legal ve illegal bütün yetkileri kullanarak”, köleliği resmen kaldırması.

Diğeri ise yıllarca süren ve binlerce insanın ölümüne yol açan Amerikan iç savaşını sonlandırması.

Nevzat Çelik Ephe de ABD Başkanı’nın bu özelliklerine atıfla, Erdoğan’a Lincoln olma yolunda şu önerilerde bulunuyor:

“Erdoğan hükümeti aslında yeni bir özgürlük ve adalet rüzgârı inşa ederek, ülkede yıllardır hüküm süren otoriter laik ve milliyetçi anlayışa son vererek gerçek bir seküler ve özgür bir toplumun oluşmasına olanak sağlayabilir…”

“Lincoln ile Erdoğan, farklı yüzyıllarda ve şartlarda ülkelerine başkanlık etmiş olsalar da, her ikisinin yüzleşmiş olduğu sorunlar çok farklı gözükmüyor. Türkiye artık bir yol ayrımında; ya dünyadaki büyük devletler kategorisine girecek ya da eskisi gibi baskıcı ulusalcı-laik dogmalarının kurbanı olup Ortadoğu tipi bir devlet olmaya devam edecek. Bu yol ayrımında en önemli kilit unsur Kürt sorunu. Lincoln iç savaşın pençesine düşmüş ülkesi için birliğin ancak daha adil bir toplum kurmaktan geçtiğini görmüş ve bunun için büyük adımlar atmıştı. Muhaliflerin her türlü sert eleştirilerine ve tehditlerine rağmen Lincoln, bildiği doğrudan geri dönmedi. Erdoğan, bu kangren olmuş ve Türkiye’nin gelecekte süper devlet olmasına engel teşkil eden sorunu Lincoln gibi adaletle ve uzlaşmacı politikalarla çözebilir. Marjinal unsurlar hariç, bu sorunu Erdoğan’ın çözebileceği umudu herkes tarafından dillendiriliyor. Evet, Amerika’nın Lincoln’ü varsa Türkiye’nin gelecek kuşaklar için neden bir Erdoğan’ı olmasın.”

– Türkiye’de Doğu-Batı Savaşı mı Var? –

Bu yazıyı acayip bulmamın sebebi, Erdoğan’a şimdi de Lincoln olma gazı verilmesi değil. Ülkemizin hukuk ve adalettin en uzaklaştığı bir dönemde, Lincoln gibi bir hukukçunun örnek seçilmesi hiç değil.

Amerika iç savaşı ile ülkemizdeki bölücü terör sorunu arasında nasıl bir benzerlik kurulabiliyor, acayiplik burada. ETA, IRA derken, sıra buna mı geldi?

Ne yani Türkiye’de emperyalistlerin beslediği bir avuç teröristin saldırısı yok da, bir iç savaş veya ülkenin Batısı ile Doğusu arasında bir “bölünme” savaşı mı var?

Böyle bir şeyin olmadığı kesin. Bu noktaya getirmek isteyenlerin canla, başla çalıştığını biliyor ve görüyoruz, o ayrı mesele.

Yine bildiğimiz kadarıyla Lincoln, Amerika’nın konfedere devletler olmasını isteyenlere karşı ülkenin birliğini savunup, korudu. Oysa ülkemizde bugün Türkiye, Osmanlı, Anadolu vs. konfederasyonu olma yolundaki “açılımlar” demokratikleşme-özgürlük diye sunularak, birlik ve bütünlüğümüz hızla riske atılıyor.

– Lincoln Gerçekten Kötü Bir Örnek Çünkü –

Erdoğan’a, Linclon’e benzeme önerisinde bulunan Yazar, muhakkak onun akıbetini de biliyordur. “Allah esirgesin” diyerek, bilmeyenler için Linclon’ün sonunu anlatayım:

Aşırı güneyci olup Konfederasyon (yani bölünme taraftarları) için çalışan John Wilkes Booth adındaki Maryland’li bir casus tarafından, eşiyle birlikte “Amerikalı Kuzenimiz” adlı tiyatro oyununu izlerken vuruldu. Suikastçi, “Daima tiranlar için” diye bağırarak, kaçtı. Başkan Lincoln ertesi gün hayatını kaybederken, suikastçi 12 gün sonra bulundu ve Virginia’da bir ahırda öldürüldü.

Maryland’li casusun tek planı Linclon’ün vurulması değildi. Aynı gece Başkan Yardımcısı Anderw Johnson ve Dışişleri Bakanı William H. Seward için de suikastçiler ayarladı. O gece Dışişleri Bakanı Sward, evinde dev yapılı bir adamın saldırısına uğradı. Boğmak üzereyken Sward’ın karısı, oğlu ve hizmetçisinin yetişmesi üzerine adam kaçtı. Başkan Yardımcısı için ayarlanan suikastçinin ise evinin önünde dolaşsa da içeriye giremediği anlaşıldı. Daha sonra yakalanan bu suikastçiler askeri mahkemede yargılanıp, idam edildi.

Yıllar sonra bulunan bazı belgelerden hareketle, Linclon’ü öldürtenin Savunma Bakanı Edwing M. Stanton olduğu öne sürüldü.

Silivri, Hasdal, Hadımköy, Maltepe, Sincan ve Mamak’a kucak dolusu sevgiler…

Müyesser YILDIZ

20 Ocak 2013

Kategori:Uncategorized