11 Eylül Cumartesi günü Suriye İdlib’de arama-tarama faaliyetlerinde bulunan askerlerimize saldırı düzenlendi. Saldırıda üç askerimiz şehit düştü, iki askerimiz yaralandı. Ancak üzerinden 6 gün geçtiği halde hâlâ resmi makamlar saldırıyı kim/kimlerin düzenlediği konusunda herhangi bir bilgi vermedi.
Bu alçak saldırıyla birlikte özelde “İdlib sorunu”, genelde de Türkiye’nin Suriye politikası yeniden tartışılmaya başlandı.
Türkiye ve Rusya birbirlerini “mutabakatlara uymamakla” suçladı.
2020 Şubat’ında İdlib’de 34 askerimizin nasıl şehit edildiği hatırlanıp Rusya’nın “mesaj” verdiği yorumları yapıldı.
“Küçük Afganistan” denilen İdlib’de çok sayıda terörist grup bulunduğuna dikkat çekilip “Türk askeri bunları neden korumak durumunda?” sorusu yöneltildi.
Rusya ile Suriye yönetiminin İdlib’teki 3-5 milyon kişiyi buradan çıkmaya zorlaması halinde Türkiye’nin ne yapacağı sorgulandı.
Nihayetinde Salı günü Kremlin’de Beşar Esad’la görüşen Putin’in, BM kararı olmadan Suriye’ye asker gönderen ABD’yi ve Türkiye’yi isim vermeden eleştirmesinin ardından Türkiye-Suriye ilişkilerinin akıbeti merak edilmeye başlandı.
Şehitler De Mi “Konjonktürel”?
Tabii bunları tartışan ve sorgulayanlar, sadece bazı muhalefet partileri sözcüleri ile yazarlar.
İktidar cenahının ise Savunma Bakanı Hulusi Akar’ın, “Rusya Federasyonu ile yaptığımız görüşmeler sonrasında imzalanan mutabakatlar var. Biz bu mutabakatlara uyuyoruz. Sorumluluklarımızı yerine getirdik, getirmeye devam ediyoruz. Muhataplarımızın da bu mutabakatlara, buradaki sorumluluklarına uymalarını bekliyoruz” şeklindeki açıklaması dışında herhangi bir değerlendirmesi olmadı.
Bir de, iktidarın nabzını tutan Hürriyet’in Ankara Temsilcisi Hande Fırat’ın saldırıdan sonra yazdıkları sayesinde, Ankara’nın gelişmeleri nasıl yorumladığını öğrenebildik.
Fırat’ın aktardığına göre, “Son yaşanan gelişmeler için Ankara’da ‘konjonktürel’ tespiti yapılıp, konu ve sorunların, ay sonunda Soçi’de yapılması planlanan beklenen Erdoğan-Putin zirvesinde ele alınması” bekleniyormuş.
Ankara-Moskova arasındaki “konjonktürel” durum ne bilmiyoruz; ama şehitlerimiz var, bunu biliyoruz!..
3 Yılda 9 General
Şuraya geleceğiz; sanki İdlib ve Suriye politikaları TSK’da da sorgulanıyor galiba.
Nereden mi çıkarıyoruz?
Hatırlanacaktır; 2019 YAŞ’ından sonra, çoğunluğu Suriye harekât bölgesinde görevli 5 general emeklilik dilekçesi vermiş, yani istifa etmişti.
Hiç duyulmadı; geçen yıl içinde yine Suriye’de görevli bir Komando Tugayı’nın komutanı sessiz sedasız istifa etmiş.
İddialara göre, bu yılki YAŞ’ın ardından “TSK’nın Suriye komutanı” dahil 3 general daha emeklilik dilekçesi vermiş, Genelkurmay ise onları vazgeçirmeye çalışıyormuş.
Sadece generaller değil, çok sayıda albayın da emekliliğini istediği kaydediliyor.
CHP Genel Başkan Koordinatör Başdanışmanı Erdoğan Toprak, bugün Cumhuriyet’te yaptığı değerlendirmede Suriye ordusunun her an Rusya’nın hava desteğiyle İdlib operasyonunu başlatabileceğini belirtip şunları söylemiş:
“İktidar, bir yandan İdlib’deki cihatçı yapıyı kontrol etmeye çalışıyor, diğer yandan da Suriye ordusu ve Rusya saldırırsa, nüfusu 5 milyona varan İdlib’den gelecek bir göç dalgasının yaratacağı sorunların endişesini taşıyor. Mehmetçik daha ne kadar Esad güçleri ve Rusya’ya karşı cihatçılara kalkan olacak? Bu, yanlış, ağır ve sorunlu, Türkiye’yi her geçen gün daha çok batağa çeken, sürdürülemez bir politika. Askerlerimiz her gün ne için, kimin için şehit oluyor? İktidar bunun cevabını ve gerekçesini millete anlatmak zorunda.”
Biz de Suriye’yi bilen ve emekliliğini isteyen bir komutanın, “1 Mehmetçiği 3 milyon Suriyeliye değişmem.” dediğini kaydettikten sonra son birkaç günde yaşanan şu gelişmelere dikkat çekelim:
– ABD, Suriye’nin kuzeydoğusu yani bölücü terör örgütünün kontrolünde olan üslerini güçlendirmeye devam etti.
– Yine bölücü terör örgütünün Suriye’nin kuzeydoğusunda oluşturduğu sözde yönetimin meclisinden bir heyet, Rusya Dışişleri Bakanlığı’nın “resmi” davetiyle Moskova’ya gidip Putin’in Ortadoğu ve Afrika Özel Temsilcisi Dışişleri Bakan Yardımcısı Mikhail Bogdanov’la görüştü.
Özetle; Suriye’de iki “ayı” tarafından nasıl kıskaca alındığımızın farkında mıyız acaba?!
Müyesser YILDIZ
17 Eylül 2021