CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu 6 gün önce “paramiliter bir örgüt” olduğu öne sürülen SADAT’ın önüne gidip, bu kuruluş hakkında özellikle seçim sürecine yönelik bazı uyarılarda bulundu.
Ancak daha önceki TÜİK, Milli Eğitim Bakanlığı, Et ve Süt Kurumu’na gidişinde olduğunun aksine iktidar, Kılıçdaroğlu’na herhangi bir tepki göstermeyip sessiz kaldı. İktidar medyası da taarruza geçmedi.
Ta ki, düne kadar.
Konu önce dün medya kuruluşlarının Ankara temsilcileriyle “uyuşturucu ile mücadele” konulu bilgilendirme toplantıyı düzenleyen İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’ya soruldu. Soylu, şu karşılığı vermekle yetindi:
“Ana muhalefet partisi genel başkanının tanımı ‘dedikodu kumkuması’dır. SADAT’ın, Et ve Balık Kurumunun önüne gidene kadar, hafif cesaretin varsa, bizim söylediğimiz büyükelçiyle ilgili değerlendirme ortaya koy, göreyim. Bu konunun üstünü örtemez. Bu, Türkiye’ye ihanettir. Sen Türkiye’nin geleceğini Avrupalı bir büyükelçiye pazarlayamazsın. Cumhurbaşkanı adayı olacaksın diye kendi belediye başkanlarına çelme atabilirsin, tehdit edebilirsin ama senin gücün bize yetmez.”
Soylu’nun ardından AKP Meclis Grup Toplantısı’nda konuşan Erdoğan, SADAT hakkında önce şunları söyledi:
“Hakikatle, akılla, mantıkla ilgisi olmayan bir SADAT tantanası çıkarttılar. SADAT, Türk Silahlı Kuvvetleri’nden emekli bir grup subay ve astsubayın 2012 yılında savunma alanında danışmanlık faaliyetleri yürütmek üzere kurdukları bir şirkettir. Bu şirket, özellikle de uzun yıllar sömürge altında kalmış İslâm ülkelerine yönelik çalışmalar yapıyor. Daha önce de bu şirketle ilgili kimi siyasetçilerin beyanlarına dayalı olarak medyada yalan haberler çıkmıştı. Mesela, 2018 yılında hâlen CHP ittifakı içinde yer alan bir siyasi partinin genel başkanı hanımefendi, ülkemizin çeşitli yerlerinde silahlı eğitim kampları kurulduğu iddiasını bir gazetede dile getirmişti. Cumhuriyet Başsavcılığı bu haber üzerine soruşturma açmış ve bu iddianın yalan ve bühtandan ibaret olduğunu belgeleriyle ortaya koymuştur. Şimdi de CHP’nin başındaki zat, ortada bunu gerektirecek herhangi bir sebep yokken, SADAT şirketinin önüne baskın yapar gibi gidip, benzer zırvaları tekrarlamıştır. Tabii biz bu hareketin masum bir gündem oluşturma çabası değil, Türkiye’nin bölgesindeki çatışmalarda üstlendiği arabulucu rolüne ve sınırları dışında yürüttüğü kapsamlı operasyonlarına karşı verilmiş bir cevap olduğunu gayet iyi biliyoruz. Bu çıkışın suflesinin nereden geldiğini, neyi amaçladığını, ne için şimdi yapıldığını da çok iyi biliyoruz. Cevaben bir kez daha ve tüm kalbimle diyorum ki; başaramayacaksınız.”
Bunları anlattıktan sonra da şu şaşırtıcı açıklamayı yaptı:
“SADAT’ın yöneticileriyle kendileriyle yakından uzaktan hiçbir alakâm olmadığı hâlde, bunu adeta bizim şu anda kullandığımız, adeta darbeci bir kuruluş, oluşum olduğunu söyleyecek kadar bu başkan terbiyesizleşiyor.”
İşte bu sözlerden sonra CHP, birlikte fotoğraflarını paylaşıp SADAT’ın kurucusu Adnan Tanrıverdi’nin Ocak 2020’ye kadar Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanı olduğunu hatırlattı.
Bu arada CHP’nin SADAT hakkında TBMM Genel Kurulu’nda verdiği araştırma önergesi, Erdoğan’ın “uzaktan yakından hiçbir alakâsı olmadığını” belirtmesinden birkaç saat sonra, AKP ve MHP’nin oylarıyla reddedildi.
Akar da “Hiçbir İlgimiz Yok” Demişti
Bilmem hatırlar mısınız; geçen yılın son aylarında, TSK’ya personel alımlarında mülakatları SADAT’ın yaptığı iddiaları ortaya atılınca, Savunma Bakanı Hulusi Akar da şunları söylemişti:
“Personel ve askeri öğrenci alımları İŞKUR, ÖSYM ve ilgili kurumlarla koordineli olarak, idari ve adli denetime açık şekilde gerçekleştirilmektedir. Bakanlığımızın SADAT adlı şirket ile hukuki, ticari, mali ve kurumsal yapı olarak hiçbir ilgisi yok ve olmadı.”
Malûm, SADAT-ASSAM-ASDER bir bütün. Tümünün kurucusu emekli Tuğgeneral Adnan Tanrıverdi.
Erdoğan “Yöneticileriyle yakından uzaktan hiçbir alakâm yok”, Akar da “Bakanlığımızın SADAT’la hiçbir ilgisi yok ve olmadı” dediğine göre biraz geriye gidelim.
15 Temmuz darbe teşebbüsünden 1 ay sonra, Cumhuriyet Gazetesi’nde Adnan Tanrıverdi-Genelkurmay ilişkisine dair bir haber yayımlandı.
Habere göre Tanrıverdi başkanlığında bir heyet, 15 Temmuz’dan 4 ay önce Genelkurmay’a gidip dönemin Plan Prensipler Başkanı Korgeneral Salih Ulusoy ile görüşmüş ve bizzat Tanrıverdi tarafından kuruluşun iç birimlerine gönderilen, “Genelkurmay ziyaretinin duyurusu” başlıklı bir açıklamayla şu bilgiler verilmişti:
“Dördüncü Ankara ziyaretimiz sırasında (18:22 Ocak 2016) Genelkurmay Başkanımızı ziyaret etmek istediğimizi 04 Ocak 2016 tarihli ekli (4A) mektupla talep etmiştik. Genelkurmay Başkanımızdan taleplerimizi de (9.) ekteki talep listemizde belirtmiştik. GNKUR Özel Kalem Müdürlüğü ile direkt temaslarımıza rağmen, gündemin yoğunluğu nedeniyle 18:22 Ocak arasında ziyaretimiz mümkün olamamıştı. 01 mart 2016 tarihinde GNKUR. GNPP. BŞK’lığı (Genelkurmay Başkanlığı Plan Prensipler Başkanlığı) Genel Sekreteri telefonla şahsımı arayarak, randevu talep mektubumuz çerçevesinde Genelkurmay Başkanı adına Genelkurmay Genel Plan ve Prensipler Başkanının bizimle görüşmek istediğini, bu görüşme için Ankara’daki temsilcilerimizle bir ön görüşme yapmak istediklerini bildirdi. Hüseyin Uludağ Bey ve Yusuf Çağlayan Bey ile buluşmaları sağlandı ve yapılan ön görüşme sonucuna göre 07 Mart 2016 tarihinde GNKUR Karargahında ziyaret mektubunda yazılı heyet ile GNKUR Genel Plan Prensip Başkanı Korgeneral Salih Ulusoy ziyaret edildi. Ziyaret 11:00-13:15 saatleri arasında çok samimi ve sıcak bir ortam içinde geçti.”
Sözkonusu açıklamaya göre, bu görüşmede ele alınan konular ise şunlar olmuştu:
“Ziyaret sırasında ağırlıklı olarak; yargıya kapalı ve açık idari işlemlerle TSK’dan çıkarılan askerlerin mağduriyetlerin giderilmesi için hazırlanan yasa teklifi, SADAT A.Ş. ile ilgili olarak, ‘Savunma sanayi hizmet sektörünün‘ oluşmasını sağlayacak yasa teklifi ile İslâm Ordusu kavramının içinin nasıl doldurulacağı hususu oluşturmuştur. Yasa tekliflerinin desteklenmesi için gayret sarf edeceklerine dair vaat alınmıştır.”
Ziyaret ise şöyle bir havada gerçekleşmişti:
“Saat 12.00’de yemeğe geçilmiş, yemek sırasında da genel hususlarda istişarelerde bulunulmuştur. Ordumuzun manevi değerlerle bezenmesi için düşüncelerimiz paylaşılmıştır. GNPP Başkanımız tarafından tekrar görüşmek isteği ihsas ettirilmiştir. Genelkurmay Başkanımız ile görüşme isteğimizin devam ettiğini belirtip, 20 yıl sonra girdiğimiz Genelkurmay Karargâhından içimiz rahat olarak ayrılınmıştır. İrtibatımız devam edecektir.”
Görüştükleri Komutan Derbeden Tutuklandı
15 Temmuz ikliminde bu ziyareti önemli ve öncelikli kılan, Adnan Tanrıverdi’nin görüştüğü dönemin Genelkurmay Plan Prensipler Başkanı Korgeneral Salih Ulusoy’un darbe suçlamasıyla tutuklanıp hakkında ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istenmesiydi.
Bu yüzden o görüşme sadece haberlere konu olmadı, iddianameye de yansıdı. Salih Ulusoy ilk savunmasında sözkonusu ziyareti doğrularken, bu ziyareti bizzat Erdoğan’ın istediği, ancak görüşmeyi uygun bulmayan Hulusi Akar’ın Salih Ulusoy’u görevlendirdiği, Ulusoy’un da Karargâh’ta rahatsızlığa yol açmaması için gelen heyetle makamında değil, bahçede görüştüğü öne sürüldü.
İddialar hakkında Tanrıverdi cephesinden ise iki yıl boyunca herhangi bir açıklama yapılmadı. Nihayetinde Tanrıverdi, 28 Ocak 2018’de Habertürk Gazetesi’nde yayımlanan röportajında, bu konu hakkında konuştu.
Tanrıverdi, öncelikle Erdoğan’la nasıl tanıştığını şöyle anlattı:
“Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ı İstanbul Belediye Başkanlığı’na adaylığını koydukları, benim de İstanbul Maltepe’de tugay komutanı olduğum 1994 yılında tanıdım. Samandıra’nın belde başkanı Sayın Mehmet Sekmen Bey vasıtası ile Maltepe Kışlası’nda bizi ziyarete geldiler. Bu ziyaret, ilerleyen zaman içinde dostluğa vesile oldu. 28 Şubat postmodern darbesi sonrasında kendilerini daha yakından tanıma imkânım oldu. İhtiyaç duydukları zamanlarda ihtisasım olan konularda istişarelerde bulunduk. 15 Temmuz 2016 hain darbe girişiminden sonra Cumhurbaşkanı Başdanışmanı olarak olarak davet edildim.”
“Hulusi Akar Talebemdi”
“Geçen hafta çıkan bir haberde 15 Temmuz darbe teşebbüsünden 1 ay sonra SADAT heyetinin Genelkurmay Başkanlığı’nı ziyaret ettiği iddia edildi. SADAT’ın Genelkurmay’ı ziyaretini bizzat Cumhurbaşkanı’nın istediği, Genelkurmay Başkanı Akar’ın görüşmeyi uygun bulmayıp Salih Ulusoy’u görevlendirdiği, Ulusoy’un da Karargâh’ta rahatsızlığa yol açmaması için gelen heyetle makamında değil, bahçede görüştüğü iddia edildi. Bunlar doğru mu?” şeklindeki soru üzerine de şunları söyledi:
“SADAT değil ASDER olarak, 17 Ocak 2016 tarihinde, randevu talebimize verdiği cevap olarak, Cumhurbaşkanı’mızı Kısıklı’daki konutunda ziyaret ettik. Ziyaretin ana sebebi, 28 Şubat 1997 sürecinde mağdur edilen bir kısım askerin mağduriyetlerinin giderilmesi için hazırladığımız yasa teklifine destek vermesini temin idi. Heyetimizi kabul ettiler. Teklifimizi ayrıntılı dinlediler. Ayrıca ‘Savunma sanayii hizmet sektörünün oluşturulması’ ile ilgili yasa teklifimizi de arz ettik. Her ikisini de uygun buldular. Cumhurbaşkanı’mız, Başbakan’ımıza ve Genelkurmay Başkanı’mıza meseleyi bildireceğini, bizim de teklifi TBMM kanalı ile Meclis’e intikal ettirmemizin uygun olduğunu bildirdiler. Biz de öyle yaptık. Aradan 2 aya yakın zaman geçtikten sonra, Genelkurmay Başkanı’mızdan ocak ayında istediğimiz randevuya cevap olmak üzere, Genelkurmay Başkanı’mızın yoğunluğu nedeniyle Genelkurmay Başkanlığı Plan Prensipler Başkanı heyetimizi davet etti. Mart 2016 başında bu ziyarete icabet ettik. Bahsettiğiniz haberde ziyaret yeri konusundaki iddia da yanlış. Bizi makamlarının yanındaki toplantı salonunda kabul etti. Sonra da yine askeri protokole tahsis edilen yemek salonunda öğle yemeğine aldı. Sonra, Genelkurmay Başkanı’mız Sayın Hulusi Akar ile de bir hukukumuz vardır. Ben Kara Harp Akademisi’nde öğretim üyesi olarak bulunduğum sırada, Hulusi Paşam akademi eğitimini tamamladı. Kendileri ile öğretmen-talebe ilişkisine dayanan bir hukukumuz da vardır. 15 Temmuz 2016’dan sonra, zannederim 25 Temmuz 2016 tarihinde de Cumhurbaşkanı’mızın daveti üzerine, darbe girişiminin değerlendirilmesi ile ilgili olarak asker hüviyetimiz nedeni ile bir istişare toplantısı gerçekleştirilmiştir.”
Salih Ulusoy’un Son Savunması
Tanrıverdi’nin bu açıklamalarına karşın, Salih Ulusoy’un 27-28 Aralık 2018 tarihlerinde esas hakkında mütalaaya karşı yaptığı savunmasında, o görüşme bir kez daha gündeme geldi. Neler konuşulduğunu SEGBİS çözümlerinden özetleyerek aktaralım:
Ulusoy: Biraz önce sözünü ettiğim şu gözlüklü ihtiyar adam Tanrıverdi, Cumhurbaşkanımızın güvenlik baş danışmanı, emekli Tuğgeneral. Bu komutanımız Genelkurmay’da beni ziyaret ettiği gibi öncesinde sonrasında, çünkü ben onun komuta ettiği tugaya tayin oldum, onun komuta ettiği tugayda görev yaptım. Onun resmini kaldırmışlar tugaydan AK Parti’ye yakın olduğu için. Şimdi bizim resimlerimizi kaldırdılar ya, aynısını ona yapmışlar. Bakın taktikler aynı. Bu adam beni ziyaret etti diye çıkan yazı efendim. ‘Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanlığına getirilen SADAT’ın irticacı yönetim kurulu Başkanı Adnan Tanrıverdi’nin FETÖ’nün TSK’yı hedef alan Ergenekon ve Balyoz kumpaslarına destek verdiği ortaya çıktı.’ Nasıl çıkmış ortaya? SADAT’ın 7 Mart 2016’da Salih Ulusoy ile görüştüğü…
Mahkeme Başkanı: Bunu açıklamıştın ama ilk savunmanda.
Ulusoy: Ama inanmamışsınız.
Mahkeme Başkanı: Ben sana bir şey söylemedim.
Ulusoy: Savcı Bey hepsini, birinci iddianamede ne yazıyorsa almış, koymuş mütalaaya. Ben bunları vallahi anlatmayacaktım.
Başkan: Yemek vermiştiniz, şey yapmıştınız, oturmuştunuz onu anlatın.
Ulusoy: Evet daha sonra yine görüştük. FETÖ ile mücadeleyi de görüştük kendisiyle. Bununla ilgili daha yazılar çıktı onlar da var. 19 Ağustos 2017 Yeni Şafak Hasan Öztürk’ün yazısı, ‘Tanrıverdi’nin tecrübesi FETÖ’nün korkulu rüyasıdır’ diyor. Değil mi? Bu adam ile görüşüyorum. Cumhurbaşkanımız doğru danışman seçmiştir, buna yapılan saldırılar yersizdir… Savcı Serdar Coşkun gökten zembille inmedi. O at izinin it izine karıştığı günlerde yazdığı şeyler doğru değildir efendim… Genelkurmay’ın içerisinde bunların işbirlikçisi var, çünkü ben onu bu bahçedeki binada ağırladım bahçede yemek yedik, bahçede konuştuk. Genelkurmay Karargâhının içerisine girmedim. Bunu dışardan birisi görmüş, rapor etmiş olamaz. Genelkurmay’ın içerisinden biri gördü ve biri rapor etti. Orada bir kumpas var, orada bir ekipleri var bunların.
Salih Ulusoy’un, Adnan Tanrıverdi’nin tanık olarak dinlenmesi talebinin kabul edilmediğini, Avukatının ise, “Tanrıverdi, ‘Darbeci generalle İslâm ordusunu konuşmuş’. Bu haber Tanrıverdi tarafından hiç tekzip edilmedi. Eğer bu bir suç ise en başta Tanrıverdi hakkında işlem başlatılması gerekirdi.” dediğini kaydedelim.
Bu vesileyle, dava sonunda Ulusoy’la ilgili kararı da belirtelim. Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası talebiyle yargılanan ve 4 yıl hapis yatan Ulusoy’a, örgüt üyeliğinden ceza verildi ve kararla birlikte tahliye edildi.
Tanışıklıklar, irtibatlar, ilişkiler ortada; ama iktidarda SADAT’ı ve Tanrıverdi’yi sahiplenmeme hali var. Acaba neden?
Müyesser YILDIZ
19 Mayıs 2022