Mısır’daki olayların arkasında İsrail’in olduğunu öne süren Başbakan Erdoğan’a New York’tan ağır bir mektup geldi. Mektubu gönderen İftira ve İnkârla Mücadele Birliği ADL’nin Başkanı Abraham H. Foxman. Hani Gül ve Erdoğan’a 2005’te Cesaret Ödülü veren o meşhur Yahudi Örgütü. Açıklamaları “demagojik ve tehlikeli bulduklarını” bildiren Foxman, Erdoğan’dan kamuoyu önünde sözlerini geri çekmesini istedi.
Erdoğan’ın önünde iki seçenek var:
Ya bu mektubunun gereğini yapıp, özür dileyecek… Ya da o “cesaret ödülünü” ADL’ye iade edecek…
Bu sadece Erdoğan’ın değil, Cumhurbaşkanı Gül’ün de sorunu. Zira Yahudi Cesaret Ödülü’ne ikisi birden lâyık görülmüştü.
ADL’nin bu tepkisi, aslında ABD ve İsrail’in resmi tepkisinden bile önemli. Neden mi? Gül-Erdoğan ikilisinin bu örgütle çok eski ve özel ilişkisi var da ondan. Anlatayım:
ADL Başkanı Foxman, daha AKP kurulmadan, özel olarak RecepTayyip Erdoğan’la görüşmek için İstanbul’a gelir. Gizli tutulan bu görüşmenin perde arkasını Gazeteci Sabahattin Önkibar öğrenir ve 2001’de şunları yazar:
“ABD’li Musevi önder gelmiş gelmesine de, randevusu olmasına rağmen Tayyip Bey’le başlangıçta görüşememiş. Bunun üzerine Foxman’ın Erdoğan ile olan randevusuna aracılık eden kamuoyunun tanıdığı iki isim telaşlanıp, soluğu Abdullah Gül’de almış ve misafirin ehemmiyetini anlatarak,Tayyip Bey’i görüşmeye ikna etmesini istemiş. ADL’nin gücü ve önemini bakanlık günlerinden de bilen Gül, Erdoğan’ı hemen aramış ve Foxman’la görüşmenin önemini anlatmış. Tayyip’ten cevap; ‘Abdullah Bey, bu insanların ehemmiyetini biliyorum, ancak ya buluşma basına sızar ve görüşmemiz duyulursa ben ne yaparım? Hoca’nın taifesi, ruhumu şeytana satmakla itham etmez mi beni?’. Gül’den cevap, ‘Doğru, böyle bir risk var, ama görüşme gizli tutulur. Çok çok duyulursa, yalanlar, kabul etmeyiz. Bu buluşma, dışarıya verilecek mesajlar anlamında fevkalade önemli’. Erdoğan, ‘Evet öyle, ama açıkçası yanlış yorumlanır diye ürküyorum. Adam hâlâ İstanbul’da mı?’. Gül, ‘Evet, haber bekliyor’. Erdoğan, ‘Tamam o zaman görüşelim ama, çok gizli tutmalıyız. Ayrıca merak ediyorum, bu adamlar neden ısrarla görüşmek istiyor’ diyor ve buluşma gerçekleşiyor.”
Foxman-Erdoğan buluşmasında,“Erdoğan’ın radikal İslamcı gruplara ve Yahudilere bakışı”, Türkiye-İsrail savunma işbirliği ve İran’a kadar pek çok hassas konu ele alınır. Foxman, “Erdoğan’ın Ortadoğu ve İsrail’le ilgili görüşlerini” de bir bir not eder.
Merhum Gazeteci Turan Yavuz’a göre, görüşmede tercümanlık yapan ve daha sonra bunu sızdıran Abdullah Gül’dür.
-“Şeref Duyuyorum”-
Erdoğan, devr-i iktidarın 3’üncü yılında İsrail’e gider. 1 ay sonra da ADL, Erdoğan ve Gül’e işte o meşhur ödülü verir. Ödülü Foxman’ın elinden alan Erdoğan, “şeref duyduğunu” ifade ederken, Gül törenin baş izleyicisidir.
-1. Mektuba Verilen Kurbanı-
Aslında bu mektup, Foxman’ın Erdoğan’a gönderdiği üçüncü ağır mektup.
Birincisi, o ödülden 14 ay sonra gelir. Sebebi, İsrail’in Lübnan’a saldırsı üzerine,TBMM İnsan Hakları Komisyonu’nun o zamanki AKP’li Başkanı Mehmet Elkatmış’ın, “İsrail insanlık suçu işliyor, mutlaka cezasını çekecektir” demesi ve Türk-İsrail Parlamentolararası Dostluk Grubu’ndaki AKP’li milletvekillerinin topluca istifasıdır. Foxman şunları yazar:
“Partinizde, İsrail’i şeytan gibi gösterme eğiliminin arttığını üzüntüyle görmekteyiz. ‘İsrail insanlık suçu işliyor, mutlaka cezasını çekecektir’ şeklindeki eleştiriler insaf dışıdır. Sizden, Türk halkına, İsrail’in her ülkenin yapacağı gibi, terörist eylemler karşısında kendini savunma hakkını kullandığını, birçok Müslüman arasında yasal direniş hareketi gibi yanlış algılanan Hizbullah’ın, aslında terör örgütü olduğu konusunda elinizden geleni yapmanızı rica ediyoruz.”
O mektubun sonucu mu?
2007 seçimlerinde, başta Mehmet Elkatmış olmak üzere ABD ve İsrail karşıtı milletvekillerinin büyük bölümü liste dışı bırakılır.
Yıllar sonra Erdoğan, Elkatmış’ı “kamu denetçisi” yaparken (Elkatmış, geçenlerde kamuda türban serbestisi tanınması yönünde görüş bildirdi), Hizbullah konusunda İsrail’le aynı çizgiye geldi. Nasıl mı?
Hizbullah’ın, Esad’dan yana tavır alması üzerine Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ geçenlerde,“Hizbullah’ın adını değiştirmesi, ‘Hizbuşeytan’ yapması lâzım” demedi mi?
-AKP Dövüşmüyor, İsrail’le Safları Sıkılaştırıyor-
AKP-ADL arasındaki ikinci kriz, örgütün sözde “Ermeni soykırım” iftirasını tanıması üzerine yaşanır. Gül, “Kararın bedeli ağır olur” der. Sonrasında Foxman’ın, Erdoğan’a bir “özür mektubu” gönderdiği açıklanır. Ancak mektupta, özür falan yoktur, ADL o kararını da geri almaz.
Tüm bu yaşananlara rağmen Haziran 2008’de ADL Başkanı Foxman, beraberinde bir heyetle Ankara’ya gelip, Başbakan Erdoğan ve Cumhurbaşkanı Gül’le basına kapalı görüşme yapar.
İşte Foxman’dan bir mektup daha gelirken, şu son gelişmeye dikkat:
İktidarı, MGK’sıyla bizimkiler, Suriye’deki katliamlar için anında, “Kimyasal Esad” teşhisini koydu. Peki İsrail ne söyledi?
Suriye’de daha önce de kimyasal silah kullanıldığını belirten İstihbarat ve Stratejik İşler Bakanı Yuval Steinitz, saldırıdan, “Aşırı derecede gaddar Esed rejimini” sorumlu tuttu.
Perde önünde kavga edilirken, perde gerisinde safların sıkılaştırıldığı ortada. Bu durumda Foxman’ın mektubu karşısında Gül ve Erdoğan’ın ne yapacağına dair bir tahminde bulunmaya gerek kalıyor mu?
Silivri, Hasdal, Hadımköy, Maltepe, Sincan, Mamak ve Şirinyer’e kucak dolusu sevgiler
Müyesser YILDIZ
22 Ağustos 2013