23 Mayıs’tan bu yana Erdoğan’ın gündeminde, Suriye’ye yeni bir harekât ile Yunanistan’ın ABD-Fransa destekli silah yığınağıyla birlikte giderek cüretlenen Türkiye karşıtı faaliyetleri var. Bu arada 18 Nisan gecesi Irak’ın kuzeyinde başlatılan, çok sayıda şehit verdiğimiz Pençe-Kilit Harekâtı devam ediyor.
Erdoğan’ın, olası Suriye harekâtı ve Yunanistan’la ilgili açıklamalarını özetleyelim.
23 Mayıs’taki Cumhurbaşkanlığı Kabinesi Toplantısı’ndan sonra, “Aradan geçen bunca asra, yaşanan onca hadiseye rağmen bu toprakların hâkimiyetimizde olmasını hâlâ hazmedemeyenler olduğu gerçeğini biz değil, karşımızdakilerin sürekli hatırlattığını” vurguladı… “Küresel ekonominin temellerinden sarsıldığı, küresel güvenlik mimarisinde ciddi çatlakların oluştuğu bir dönemden geçtiğimizi” ve “böyle bir süreçte dahi geçmişten beri Türkiye’nin önünü kesmeyi temel politikaları hâline getirenlerin aynı tutumlarında ısrar ettiğini” söyledi… Ardından sözü Yunanistan’a getirip, “Şu anda 10’a yakın üs var Yunanistan’da. Ve bu üslerle acaba Yunanistan kimi tehdit ediyor? Veya bu üsler Yunanistan’da niye kuruluyor?” sorularını yöneltip Miçotakis’i defterden sildiğini duyurdu… Suriye’ye ilişkin olarak da; “Türk Silahlı Kuvvetlerimiz, istihbaratımız, emniyet güçlerimiz hazırlıklarını tamamlar tamamlamaz inşallah bu operasyonlar başlayacaktır.” dedi.
Bir Gece Ansızın
Bu açıklamalarından bir hafta sonra Azerbaycan ziyaretinden dönüşünde ise; Yunanistan’a, “Bu denli silahlanma şu, bu, vesaire; bu süreci işletenlerle yapılacak bir şey yok. Yapacağımız tek şey var; bize dost olana dostuz, ama bir defa şunu iyi bilsinler ki, bize düşman nazarıyla bakanlarla da biz gereğini yaparız.” uyarısında bulunurken Suriye için şöyle konuştu:
“Nasıl ki, Kuzey Irak’ta PKK’ya ve PKK’nın adeta yavrucuklarına karşı yaptığımız operasyonlar var, aynı durum Suriye için çok daha geçerli, çok daha önemli. Her zaman söylediğim gibi, bir gece ansızın onların da tepelerine ineriz, inmeye de mecburuz. Biz şehitlerimizin bedelini bunlara ödetmeyecek miyiz?.. Bu süreç devam edecek, bırakamayız.”
9 Haziran’daki EFES 2022 tatbikatında da Yunanistan’a şu mesajları verdi:
“Bir kez daha Yunanistan’ı, gayri askerî statüdeki adaları silahlandırmaktan vazgeçmeye, uluslararası anlaşmalara uygun davranmaya davet ediyoruz. Şaka yapmıyorum, ciddi konuşuyorum. Özellikle bu millet kararlıdır ve bu millet bir şey söylerse ardını da takip eder… Yunanistan’ı tıpkı bir asır önce olduğu gibi pişmanlıkla sonuçlanacak hayallerden, söylemlerden ve eylemlerden uzak durması, aklını başına alması konusunda tekrar ikaz ediyoruz. Kendine gel.”
Son olarak 15 Haziran’daki AKP Grubu toplantısında, birilerinin figüranlığını yapan Yunanistan’ın başına geçmişte gelenleri hatırlatıp, “Şayet yanlışta ısrar ederse, bundan sonra gelecek olan da budur.” dedi.
“Atina’nın Başlarını Yıkıldığını Görürler”
Yunanistan’a ilişkin sert ve keskin ifadeler kullanan bir diğer isim Cumhur İttifakı’nın ortağı MHP Lideri Devlet Bahçeli oldu.
Örneğin; Yunanistan’ın, Kıbrıs’ta egemen ve eşitlik temeline dayalı iki devletleri çözümü, “Ya seve seve kabulleneceğini ya da zorlaya zorlaya söke söke bu hedefin gerçekleşeceğini” vurguladı… ABD’nin Yunanistan’da kurduğu 9 askeri üssün milli güvenliğimize tehdit olduğunu söyledi… “ABD’nin Yunanistan’ı maşa olarak kullanıp, Türkiye’yi stratejik meşguliyet uçurumuna çektiği, yeri gelirse de sıcak bir çatışma ortamına itmeye çalıştığı bir vehim, bir şüphe değil, gelişmelerin seyrinden çıkardığımız bir tehdit okumasıdır.” tespitini yaptı… “Sakın hesap hatası yapmayın, ölürsem şehit, kalırsam gaziyim diyen kahramanlar vatan nöbetindedir… Biz buradayız, hiçbir yere de gitmeyeceğiz… Hiç kimse sabrımızı sınamasın, gücümüzü denemeye kalkışmasın. Aksi halde İstanbul’daki köprüleri bombalamayı hayal edenler, yeri gelirse Atina’nın başlarına yıkıldığını, Ege sularının ne kadar serin, ne kadar derin olduğunu ağır bedeller ödeyerek göreceklerdir.” uyarılarında bulundu.
Olası Suriye operasyonuna MHP’nin, bütün varlığıyla destek verdiğini açıklayıp, “Sınırlarımıza paralel şekilde bulunan, bir terör devleti kurmak için mekik dokuyan zehirli yılanların başının koparılması hakkımızdır, hukukumuzdur, haysiyetimizin gereğidir. Teröristler her neredeyse bulunup cezalandırılmalı, burunlarından fitil fitil getirilmeli, yedikleri içtikleri boğazlarına dizilmelidir.” dedi.
27 Mayıs’ta “Ülkücü Şehitleri Anma Günü”nde ise şöyle konuştu:
“Milliyetçi-Ülkücü Hareket ihtiyaç hasıl olursa, karanlık emeller bir kez daha sahneye çıkarsa, bilinmelidir ki, mazisindeki emsalsiz fedakârlıkları tekrarlamaya, Türk Milleti’nin geri dönmeyi düşünmeyen 57’nci Alayı olmaya hazırdır, buna da yeminlidir… Türk Milleti üzerinde kimlerin hain ve hasmane planı varsa, Milliyetçi-Ülkücü Hareketin de onlarla kapanmaz, kapanmayacak hesabı vardır. Ve yeri geldiğinde bu hesap kıran kırana görülecektir.”
Hasılı; özellikle kuzeyde Karadeniz’i yakından ilgilendiren Ukrayna savaşı devam ederken, hem Erdoğan hem Bahçeli, ülkemizin batısı ve güneyinde de sıcak bir sürece girildiği yönünde mesajlar verdi.
“Müjdeye” Bak!..
Ancak durum bu iken; yine Erdoğan, çok dikkat çekici bir karar aldı.
Suriye operasyonunun sinyalini verip, “Artık benim için Miçotakis diye birisi yok.” restini çektiği 23 Mayıs’taki açıklamasında aynen şunları söyledi:
“Bugün sayıları 550 bini bulan yoklama kaçağı, bakaya gençlerimize de bir müjde vermek istiyorum. Yoklama kaçağı gençlerimize bedelli askerlikten faydalanabilme yolunu açıyoruz. Kaçak yılına göre değişen oranlarda bir rakam ilavesiyle askerliğini bedelli yapmak isteyen gençlerimiz askerlik şubelerine başvurabilirler. Bakaya gençlerimizin sıkıntısına çözüm getiren bu uygulamanın hayırlı olmasını diliyorum.”
Erdoğan’ın bu müjdesinden 25 gün sonra, geçtiğimiz Cuma günü iktidar medyası da, Erdoğan’ın talimatı doğrultusunda Milli Savunma Bakanlığı’nın hazırladığı taslağa, AKP’nin kurduğu komisyonda son şeklinin verilerek, “bedelli affına” ilişkin yasa teklifinin hazırladığını duyurdu.
Haberlere göre; en geç bu hafta başında TBMM’ye sunulacak teklifin, Meclis tatile girilmeden hızla yasalaşması sağlanacakmış…
Bakaya, yoklama kaçağı ya da saklı (20 yaşına girdikleri halde isimlerini nüfus kayıtlarına geçirmemiş olanlar) olduğu için bedelli düzenlemeleri kapsamına girmeyen gençler, aftan bir defaya mahsus olmak üzere yararlanacakmış. Bu kişiler, başvurup bedelini ödemek koşuluyla bedelli askerlik yapabilecekmiş. Böylece haklarında devam eden yasal süreçler de sona erecekmiş…
2022 hesabıyla bedelli askerlik 56 bin lirayken, bu affın kapsamına alınanlar kaçak yılına göre 9-10 bin lira daha fazla ödeyecekmiş…
Dövizli askerlik hakkı bulunan yurtdışındaki Türk vatandaşlarından daha önce başvurup ücretini yatırmayan, işlemi yarım kalan yaklaşık 2 bin 100 kişiye daha af getiriliyormuş. Ayrıca ikinci kez dövizli askerlik başvuru hakkı olmayan kişilere de yeni bir fırsat verilecekmiş…
Ve bu düzenlemeden yararlanacakların sayısı Erdoğan’ın söylediği gibi, 550 bin civarında hesaplanmış…
Bir yanda; en yetkili ağızlardan “savaş”, “operasyon” mesajları… Öte yanda 550 bin kişiye bedelli askerlik müjdesi!..
En garibi, bu büyük ve vahim çelişkiyi sorgulayan yok!..
Öyleyse biz sorgulayalım. İhtimaller şöyle:
– Ülkemiz, söylendiği gibi tehdit altında değil…
– Tehditler ciddi; ama önce “ekonomik krize bedelli pansumanı” sonra “güvenlik” deniyor…
– Sadece, “Beka mücadelesi veriyoruz” diyen iktidar değil, muhalefet de bu “müjde”den yararlanacak 550 bin kişiyi kazanma derdinde…
Ez cümle; değişmez kader: zenginimiz bedel verir, askerimiz fakirdendir!..
Müyesser YILDIZ
20 Haziran 2022