Balyoz davasının akıbetini iki asker; Dönemin 1’inci Ordu Komutanlığı Savcısı Bülent Münger ile Baransu’nun bavulundan çıkan sözde belgeleri incelemekle görevlendirilen bilirkişi Pilot Kurmay Binbaşı Ahmet Erdoğan belirledi.
Çünkü Münger’e, “2003 Mart ayında 1’inci Ordu Komutanlığı’nda yapılan plan seminerinde basında (Balyoz adı ile) yer aldığı gibi bir plan hazırlanıp, hazırlanmadığı ve bu seminerle ilgili bilgilerin basına sızdırılmasının araştırılarak, sorumluların tespit edilmesi” görevi verildiği halde O, bilirkişi olarak görevlendirilen Erdoğan’dan, “Bu belgelerin gerçek olduğunu farzederek, bir rapor hazırlamasını” istedi. Erdoğan da, “Deliller gerçekse, bu bir darbe planıdır” şeklinde rapor hazırladı ve dava tümüyle bu rapor üzerinden görüldü.
Balyoz’dan tutuklu 150 civarında asker Münger hakkında, “görevini kötüye kullanma, soruşturmanının gizliliğini ihlâl”, bilirkişi Erdoğan hakkında da “gerçeğe aykırı bilirkişilik yapmaktan” dava açtı.
Münger’le ilgili dava Askeri Yargıtay’da sürüyor, Erdoğan’ın dava dosyası ise meçhûl, daha doğrusu anlaşılmaz bir şekilde Milli Savunma Bakanlığı’na alındı.
-Münger İMKB’na Nasıl Girdi?-
Her iki isimle ilgili önemli bilgiler var, onları paylaşmak istiyorum.
Kasım ayında “Balyoz’la Yıldızı Parlayanlar” başlıklı yazıda, Savcı Münger’in TSK’dan emekli olduktan sonra İstanbul Menkul Kıymetler Borsası’nda çalışmaya başladığı iddiasından söz ettim.(http://www.odatv.com/n.php?n=bu-da-balyozla-yildizi-parlayanlar-0511131200)
Bunun üzerine iki “tekzip” gönderen Münger, İMKB’de çalıştığı iddiasıyla ilgili şu cevapları verdi:
“Emekliliğe ayrılma işlemim dava tarihinden önce olup her hukukçunun emekliliğinden sonra yaptığı mesleğe uygun olarak Avukatlık işi ile uğraşılmaktadır. OYAK, TSK vakıfları, Yönetim Kurulları vs. gibi kurumlarda çalışılmamaktadır.”
“Emekli olduktan sonra Anayasa ile teminat altına alınmış çalışma hürriyetine sahip olduğumuz halde çeşitli düşünceler altında sanki avukatlık dışında başka bir iş yapıyormuşum ve bundan menfaat sağlıyormuşum izlenimi verilerek yine kamuoyunun yönlendirilmesine uğraşılmıştır.”
Yani Münger İMKB’de çalıştığını dolaylı şekilde kabul ediyordu.
Yıllarca askeri hakim ve savcılık yapan birisinin, emekli olur olmaz uzmanlık alanı dışındaki İMKB gibi bir kuruluşun hukuk biriminde müdür yardımcısı olması dikkat çekmez mi?
Bunu geçip, İMKB’ye girişine bakalım:
İMKB’ye başlamasına bir AKP milletvekilinin aracı olması başlı başına ilginç değil mi?
Halen TBMM’de önemli bir görevde bulunan AKP milletvekiline bu iddiayı sordum. İşte kelimesi kelimesine söyledikleri:
“Evet İMKB’ye özgeçmişini gönderdim. Sadece oraya değil, üç yere gönderdim. Kendisi eşimin amcasının oğludur.”
Belki Balyoz davasıyla hiçbir ilgisi yoktur, ama böyle bir bağlantı önemsiz sayılabilir mi?
-Bilirkişiyi Kim Görevlendirdi?-
Balyoz davasından sonra İngiltere’ye gönderilen ve halen bu ülkede görev yapan bilirkişi pilot Kurmay Binbaşı Ahmet Erdoğan’la ilgili davaya geçelim.
Erdoğan hakkında 2 yıl önce Üsküdar Savcılığı’na, “gerçeğe aykırı bilirkişilik” yaptığı iddiasıyla suç duyurusunda bulunuldu. Ancak Savcılık, “Konunun askeri yargı görevi” kapsamında olduğu gerekçesiyle bunu 3. Kolordu Komutanlığı Askeri Savcılığı’na gönderdi. Tüm davacıların ifadesini alan Askeri Savcılık, sonuçta “kovuşturmaya yer yok” kararı verdi.
Bunun üzerine davacı subaylar, Kuzey Deniz Saha Komutanlığı Askeri Mahkemesi’ne itirazda bulundu. Kuzey Deniz Saha Komutanlığı Askeri Mahkemesi 25 Aralık’ta oy birliğiyle “kovuşturmaya yer yok” kararının kaldırılmasını ve “Soruşturma dosyasının 3’üncü Kolordu Komutanlığı Askeri Savcılığına gönderilmesini” kararlaştırdı.
Tutuklu askerler büyük bir umutla Erdoğan hakkında dava açılmasını beklerken, dosyanın Milli Savunma Bakanlığı’na alındığı haberi geldi.
Genelkurmay Başkanlığı’na sordum; “Galiba kanun yararına bozmaya gidilecekmiş” gibi bir bilgi verildi. Ama henüz açılmamış bir davada bunun imkân ve ihtimali yok.
Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz’a sordum; “Herhalde hukuki bir husus vardır, araştırıp, bilgi verelim” dedi, ancak bir bilgi gelmedi.
İki ihtimal var; Ya Ahmet Erdoğan’ı İngiltere’den çağıracaklar onun için inceleme yapılıyor. Ya da davanın açılması geciktiriliyor.
İkinci ihtimal için söylüyorum; “Kumpas”ın üzerine gittiklerini söyleyenler bunu niye yapsın?
İşte burada bilirkişi Ahmet Erdoğan’ı “kimin görevlendirdiği” tartışmaları önem kazanıyor.
Savcı Bülent Münger, “Bilirkişinin ismen görevlendirilmesi tarafımca yapılmamıştır” diyor.
Görevlendirme tartışmalarında ismi geçen ikinci kişi ise dönemin 3. Kolordu Komutanı, şimdinin Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Hulusi Akar. Halen Silivri’de tutuklu dönemin 1. Ordu Komutanı Hasan Iğsız’ın iddiasına göre, “Akademiden 1 yıl önce mezun olmuş Ahmet Erdoğan’ı Akar görevlendirmişti”. Askeri çevreler, Akar’ın bu iddiaya tepki gösterdiğini, “Benim ne ilgim var?” dediğini aktarsa da Hasdal ve Mamak Askeri cezaevlerinde tutuklu subaylar ile Akar arasında geçen konuşmalar var.
3. Kolordu Komutanı iken Hasdal’a giden Hulusi Akar’ın bilirkişiyle ilgili eleştiri ve sorulara, “Ben Ahmet Erdoğan’ı nereden bileyim?” dediği belirtilirken, Yargıtay’ın Balyoz kararını onamasından sonra ziyaret ettiği Mamak’ta aynı konudaki sorulara, “O rapor bir kazaydı. Ahmet Erdoğan iyi bir arkadaşımızdır” cevabını verdiği anlatılıyor.
Tutuklu subaylar, 10 Ocak’ta Askeri Yargıtay’daki duruşmada Münger ve Erdoğan’ın, “kumpasın askeri kanadının üyesi” olduğunu iddia edip, davanın kapsamının genişletilmesini istemiş, Mahkeme heyeti de bu talepleri bir sonraki duruşmada değerlendirmek üzere şu ara kararı vermişti:
“İddianamede şikayetçilerin mağduriyetine dair bir değerlendirme yapılmadığı görülmekle birlikte, şikayetçilerin ısrarla, sanığın iddia konusu eylemleri nedeniyle zarar uğradıklarını öne sürmeleri, sanığa atılı eylemler ile şikayetçilere atılı eylemler arasında ilintili bulunması, iddia konusu eylemlerin yaygın şekilde medyada yer alması karşısında; hak arama hürriyeti ile adil yargılanma ve silahların eşitliği ilkeleri kapsamında suçtan zarar gören kavramının, iddia konusu eylemlerle ilgisi olmak kaydıyla, şikayetçilerin değerlendirmelerini de kapsayacak şekilde geniş yorumlanması gerektiği, dava konusu yargılamada da şikayetçilerin iddiası ile iddia konusu eylemler arasında ilgi bulunduğu sonucuna ulaşıldığından şikayetçilerin katılma istemlerinin uygun olduğuna karar verilmiştir.”
Bu önemli davanın yeni duruşması yarın yapılacak. “Kumpasla ilgili kayda değer bir gelişme olur mu?” derseniz; Mevcut şartlarda çok zor gözüküyor!..
Silivri, Hasdal, Hadımköy, Maltepe, Sincan, Mamak ve Şirinyer’e kucak dolusu sevgiler
Müyesser YILDIZ
6 Mart 2014