Dün TBMM’nin ortasında CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na sallanan yumruklar neresinden bakarsanız bakın çok tuhaf bir olay.
Olay anında oradaydım. Yumruklardan sonra Kemal Bey’in gidişini, yüzündeki şoku, şaşkınlığı gördüm.
İki anlamda kelimenin tam anlamıyla facianın eşiğinden dönüldü.
Birincisi; Saldırı tam BDP Grup toplantısının kapısının önünde gerçekleşti. Haliyle herkesin aklına ilk gelen, “Eylemi yapan bir BDP-PKK’lı mı?” oldu. O karmaşa ve kaosta CHP’lilerle, BDP’lilerin birbirine girme ihtimalinin sonuçlarını düşünebiliyor musunuz? Meclis’in ortasında bir “Türk-Kürt savaşı”!..
İkincisi; Meclis’teki büyük güvenlik zaafiyeti içerisinde yumruk ne ki, saldırgan bıçaklı, hatta silahlı olabilirdi.
Kaosu şu tabloyla anlatayım; Kılıçdaroğlu’nun korumaları adeta seyrederken, CHP’li gençler, ardından milletvekilleri saldırganın canına okudu. Neredeyse ellerinde kalacaktı. Meclis polislerinden biri olayların büyümesini engellemek için saldırganın üzerine yattı. Onu da arkadaşı zannedip, evire çevire dövdüler. Meslektaşları tarafından revire götürülen polisi ilk anda saldırgan zannettik, savaştan çıkmış gibiydi.
Saldırganın kimliği kısa sonra ortaya çıktı. İlk ifadesinde, “Alperen Ocaklarına gidip, geldiğini” söylediği duyuldu. “Sabıkalı” olduğu açıklandı. Annesi, “Oğlumu dolduruşa getirdiler” dedi.
Böyle bir tip, Kemal Bey’e niye saldırsın? Üstelik saldırırken, “Vatan haini” diye bağırsın?
CHP’li olsa bir nebze izahı var; Parti politikalarından, belediye başkan adaylarından, seçim sonuçlarından rahatsız olmuştur. Lâkin değil. Ülkede bir “ihanet” varsa, CHP’yle uzaktan yakından ilgisi bulunmayan birinin hesap soracağı ilk adres Kemal Bey midir?
İktidar yanlılarının “dolduruşa” getirdiği biri olsa; Kemal Bey’in Genel Başkanlığından CHP’lilerden çok iktidarın memnun olduğunu biliyoruz. Niye zarar vermek istesinler ki?
Öyleyse ne?
Birileri yine çok kızacak, ama “yumruğun” sonuçlarına bakalım.
CHP uzun bir süredir yutkuna yutkuna patlama noktasına gelmişti.
PKK’yla, Cemaat’le flört iddiaları… Partide, CHP-YCHP-Tuncelili işadamları grubu şeklindeki paralel yapılanma… Politikaları ve adayları, işi BDP’lilere oy istemeye kadar vardıran bu yeni kadroların belirlemesi…
Herşey herkesin gözü önündeydi, ama seçimler öncesinde partiye ihanetle suçlanmamak için adeta “suskunluk” kanunu işletildi. Çaresiz seçim sonuçları beklenecek; Yüzde 30 aşılırsa, eski CHP “mağlubiyeti” kabullenecek, değilse yeni CHP’den hesap sorulacaktı.
CHP, sandıkta “yumruğu” yedi.
Partide uzun süredir kaynayan kazan köpürdü. Kılıçdaroğlu’nun liderliğini sorgulama, kadrosundan hesap sorma, onların tasfiyesini isteme anı geldi.
Dün Meclis’te yüzleşmenin ilk günü olacaktı.
Kemal Bey’e atılan iki yumruk, doğal olarak herşeyi unutturdu.
Kesilen faturalar belki de bir daha hiç çıkmamak üzere çekmecelere kondu.
Niye çıkamaz? En az bir hafta bu olay konuşulur. Sonra gelsin Cumhurbaşkanlığı süreci. Böyle kritik bir zamanda CHP’de bölünme, parçalanma görüntüleri hiç olur mu?
Belki çok sıradan bir olay… Ülke böyle nice meczuplarla dizayn edilmiş olsa da bu belki gerçekten sadece bir meczubun işi…
Ama sadece Kılıçdaroğlu değil, CHP’nin “yumruk” yediği açık.
Her neyse; Kemal Bey’e de CHP’ye de büyük geçmişler olsun!..
Silivri, Hasdal, Hadımköy, Maltepe, Sincan, Mamak ve Şirinyer’e kucak dolusu sevgiler
Müyesser YILDIZ
9 Nisan 2014