Mayıs’tan beri Yunanistan’la; bizim cenahımızda tümüyle “sözel” Atina cenahında ise “icraat” temelli gerilim yaşıyoruz.
Erdoğan sık sık, “Bir gece ansızın gelebiliriz” derken Milli Savunma Bakanlığı’ndaki hava ne; bunu masaya yatıralım.
Yunanistan Başbakanı Miçotakis’in ABD ziyaretinde Türkiye’yi şikâyetiyle başlayan malûm krizin öncesine gidelim. Bakan Hulusi Akar, Yunanlı mevkidaşı Nikolaos Panagiotopoulos ile Brüksel’deki NATO Savunma Bakanları toplantısında görüştüğünde MSB şu açıklamayı yaptı:
“Görüşmede, uluslararası hukukun önemi, diyalog kanallarının açık tutulmasının ve pozitif gündeme odaklanmanın, iyi komşuluk ilişkileri ile ikili ve bölgesel iş birliğine katkısı üzerinde duruldu. Her iki taraf, Güven Arttırıcı Önlemler Toplantısı’nın dördüncüsünün Ankara’da en kısa sürede yapılması konusunda mutabık kaldı.”
Birkaç gün sonra da Bakan Akar, Panagiotopoulos’a neler söylediğini şöyle aktardı:
“‘Ben sizi davet ediyorum. Buyurun gelin. Değilse beni davet edin, ben geleyim’ dedim… ‘Konuları biz kendimiz çözelim’… Güven Artırıcı Önlemler toplantılarının ikisini Atina’da, birini Ankara’da yaptık. Dördüncü toplantı için sıra bizde. Kendilerini bekliyoruz… ‘En kısa zamanda buyurun’ dedik, ‘İstanbul’a siz gelin yahut beni çağırın, ben geleyim Atina’ya.’ Bize henüz dönüş olmadı.”
Bu vesileyle Akar ile Panagiotopoulos’un dost olduğunu, hatta Akar’ın ona “Niko” diye hitap ettiğini öğrendik.
“Niko”dan Tehdit
Kriz sonrasına gelelim.
Haziran başında “Niko”; Türkiye’nin olumsuz bir hareketinde “ağır bedeller ödeyeceğini” iddia ederek, “Diğer tarafın (Türkiye), ordumuzun muazzam seferberliğinin ve acil müdahalemizdeki etkili caydırıcılık potansiyelimizi geçen yazdan bu yana anladığını düşünüyorum… Ordumuz her zaman teyakkuzdadır” dedi ve AB’nin Yunanistan’ı desteklediğini hatırlattı.
Yine “Niko”, geçen ay Meis Adası’na yaptığı ziyarette, Savunma Bakanı Akar’ın 2021’deki “Türkiye’ye 1950 metre mesafede Meis Adası var. Harp Okulu öğrencisinin yüzme standardı 2 bin metre, yani yüzerek giderler.” sözlerine atıfla, Antalya’nın Kaş İlçesi’ni göstererek şöyle konuştu:
“Ne diyorsunuz? Denize atlayıp karşıya yüzerek gidip geleyim mi? Sadece 2 mil, bakalım ne olacak?”
Atina böyle meydan okurken ve Erdoğan bile muhatabımızın Yunanistan değil arkasındaki güçler ABD ile AB olduğu tespitini yaparken Bakan Hulusi Akar’ın tavrına bakalım.
“Niko”nun yüzme açıklamasına, “Aferin… Son zamanlardaki provokatif tavırlarına bakınca yüzmeyi unuttular zannetmiştik. Bu kafayla giderlerse yüzme bilmek işlerine çok yarayacak gibi.” karşılığını verdikten sonra yine “çözüm ve diyalogdan” söz etti. “Kendi aramızda çözebileceğimiz sorunlar konusunda Türkiye’yi sürekli NATO, AB, ABD gibi üçüncü taraflara şikâyet ediyorlar. İkili sorunlarımızı Türkiye-NATO, Türkiye-AB veya Türkiye-ABD sorunu haline getirmeye çalışıyorlar.” dedi. Özetle şunları da kaydetti:
“Anlaşmalara aykırı şekilde gayri askeri statüdeki adaları silahlandırıyorlar… Yayılmacılık yapan kendileri… Silahlanma gayretinde olan kendileri. 1 Ocak’tan beri binden fazla ihlal ve taciz yapan kendileri… Türkiye, tehdit değil, güçlü, güvenilir ve etkin bir müttefiktir. Bizim amacımız barış ve istikrar için Ege’nin bir barış dostluk denizi olması ve tüm zenginliklerin adil paylaşımı. Ancak her türlü haksız hukuksuz girişime sahada ve masada gerekli karşılığı verdik, bundan sonra da vereceğiz.”
Yunanistan’ın son 1.5 aydaki diğer “icraatlarını” aktaralım.
– Gayrı Askeri Statüdeki Middili ve Sisam adalarına ABD’nin gönderdiği zırhlı araçları sevk etti.
– Savunma Bakan Yardımcısı Nikos Hardalias, hem gayri askeri statüdeki hem de Egemenliği Antlaşmalarla Yunanistan’a Devredilmeyen Ada, Adacık ve Kayalıklar (EGAYDAAK) kapsamındaki 10 adada konuşlu askeri birimleri denetledi.
– Tüm donanmasını Ege’de konuşlandırdı.
Ayrıca ABD, sadece Yunanistan’a değil Rum kesimine de desteğini arttırıp silah ambargosunu kaldırdı, Rum ordusunu eğitme kararı alıp onları “kardeş ordu” ilân etti.
Akar’dan “Acil Şifalar” Dileği
Tüm bunlar olurken veya Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun ifadesiyle Yunanistan “zıvanadan” çıkarken Savunma Bakanı Akar, ana başlıklarıyla şunları söyledi:
İZİN VERMEDİK VERMEYECEĞİZ: “Yunanistan’ın her türlü haksız, hukuksuz tutumuna ve eylemine mütekabiliyet kapsamında sahada ve masada gerekli karşılığı bugüne kadar verdik, bundan sonra da vereceğimiz bilinmelidir.”
DİYALOG ÇAĞRISI: “Aklıselim Yunanlara bir kez daha samimi çağrımız; aramızdaki sorunların uluslararası hukuka uygun olarak barışçıl yöntemlerle, iyi komşuluk ilişkileri çerçevesinde ve karşılıklı diyalog yoluyla çözülebilmesi için diyalog masasına gelmesidir… Yunanistan’ın, Türkiye’yi tehdit olarak görmek yerine güvenilir ve etkin bir müttefik ve komşu olarak görmesi hem kendisinin hem bölgenin hem de NATO’nun menfaatine uygun olacaktır.”
LOZAN’DAN ÇIKIYORSUNUZ: “Lozan Antlaşması Madde 12, Paris Barış Konferansı Madde 14, Gayrı Askeri Statü’deki adaların silahlandırılamayacağını söylüyor. Siz bu adaları askeri hale getiremezsiniz. Eğer bunu bu hale getirirsen, anlaşmadan çıkıyorsun demektir.”
2 SENE OLDU GELMEDİLER: “Her şeye rağmen de biz ‘barış, diyalog’ diyoruz… Diplomasiyi sonuna kadar zorlarken sahada da her türlü tedbiri alıyoruz… Biz güven artırıcı önlemler toplantısının dördüncüsü için Yunan heyetini Ankara’ya beklediğimizi söyledik. İki sene oldu. Gelmediler. Sonra çıkıp ‘diyalog’ diyorlar. Nasıl olacak?”
MİTOMANİ HASTALIĞI: “Bazı Yunan siyasiler her fırsatta yalan söylüyor. Türkiye’yi karalamaya çalışıyor. Bu bir hastalık olmuş artık. Bunun tıp literatüründeki karşılığı mitomani. Yalan söyleme hastalığı. Öyle ki yalana kendileri de inanır oldular. Bunlara şifa diliyoruz.”
BİR MİLİMETRE GERİ ADIM YOK: “Hiçbir şekilde ne arazide, ne masada bizim geri adım atmamız, geri kalmamız söz konusu değil. Bir milimetre geri adım atmak yok. Bununla ilgili yapılması gereken ne varsa yapıldı, yapılıyor. Özellikle Deniz ve Hava Kuvvetlerimiz bu konuda açık şekilde talimatlandırıldı.”
“Niko”dan Cevap: Gevezelik
Yunan Savunma Bakanı “Niko”ya dönelim.
– ABD Senatosu Silahlı Hizmetler Komitesi üyelerinin Atina’yı ziyaretinde, uzun uzun Türkiye’nin “tehditlerini” anlatıp Midilli ve Sisam’a gönderdikleri zırhlı araçlarla, “Türkiye’yi tehdit edeceklerini” vurguladı.
– İtalya’daki bir toplantıda, “Türk yayılmacılığından” şikâyet edip, “Türkler sabah Yunanistan’ı tehdit ediyor ve akşam da ağlıyorlar. Çünkü tehditlerine karşı bir ordu gönderdik.” dedi.
– Bir başka açıklamasında; Yunanistan’ı askeri olarak güçlendirmeleri gerektiğini bildirirken Türkiye’yi kastederek, “Gürültülü komşular gevezeliği tercih ediyor. Onlara uymuyoruz, agresif ve düşmanca bir yarışmaya girmiyoruz.” ifadelerini kullandı.
– Nihayetinde, geçen Perşembe yapılan NATO Savunma Bakanları toplantısında Türkiye’yi NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg’e şikâyet etti.
ABD Piyonuyla Tokalaşmanın Dayanılmaz Ağırlığı
NATO toplantısına Savunma Bakanı Akar da katılmıştı. Dolayısıyla “Niko” ile bir araya geldi. Medyamız bu görüşmeyi, “Brüksel’de kritik temas”, “Buzları eriten tokalaşma” başlıklarıyla verdi.
Akar bu buluşmaya ilişkin özetle şu değerlendirmeleri yaptı:
“Biz sorunların uluslararası hukuk, iyi komşuluk ilişkileri, barışçıl yol ve yöntemlerle, diyalogla çözülebileceğini belirtiyoruz. Görüşmede daha sık bir araya gelinmesinin ve iyi komşuluk ilişkileri çerçevesinde diyaloğun artırılmasının önemine vurgu yaptım… Biz NATO içinde iki müttefik ülkeyiz. Problemlerimizi kendimiz çözmeliyiz… Güven Artırıcı Önlemler Toplantısı kapsamında iki defa heyetlerimiz Atina’ya gitti. Yunanistan’ın heyeti bir kez Türkiye’ye geldi. Dördüncü toplantı için Yunanistan heyetini Ankara’ya beklediğimizi dile getirdik. Önümüzdeki günlerde bu tür diyalogların başlamasını umuyoruz… Barış için daima biz bir adım önde olacağız.”
Yunan medyası ise şöyle iddialarda bulundu:
“Akar, Panayiotopulos’u gülümseyerek ve iyi niyetle karşıladı. Buzlar biraz eridi. Akar, adaların silahsızlandırılması konusunu açtı. İki bakan, bu dönemde yapılan askeri tatbikatlarda, tarafların çok dikkatli olmalarında mutabık kaldı… Akar ile Panayiotopulos’un bir araya gelmelerinde, Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın’ın ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan ile İstanbul’daki görüşmesi ve ABD Senatosu’nun Türkiye’ye F-16 satışı ile modernizasyonu ile ilgili şartları kaldırması da etkili oldu.”
İlla “Savaşalım, bir gece ansızın gidelim” demiyoruz; ama, görüldüğü üzere, Yunanistan sadece Mayıs’tan bu yana bile köprünün altından ne sular akıtırken Ankara hâlâ aynı pozisyonda, ayak üstü görüşmelerden medet umar durumda!..
“Ergen” Benzetmesi
Peki Brüksel’deki o görüşmeden sonra ne oldu?
“Niko”nun Genelkurmay Başkanı Konstantinos Floros, Kuşadası’na sadece 2 mil uzaklıktaki Sakız Adası’ndaki kara-deniz birliklerini denetleyip Erdoğan’ın, “Bir gece ansızın gelebiliriz” sözüne, “Tehdidi çok ciddiye alıyoruz ve gerekirse muzaffer olmaya hazırlanıyoruz.” dedi.
Medyamız bu olayı, “Sakız Adası provokasyonu” başlığıyla aktarırken Sözcü Ömer Çelik de dünkü AKP MKYK toplantısından sonra şunları söyledi:
“Normalleşme için adım atan taraf biziz sürekli. Ama burada hazımsızlığın karşı taraftan geldiğini görüyoruz. Yani askerlik sadece bir meslek değil, askerlik bir hayat tarzı. Yunanistan’ın böylesine çocuksu açıklamalar yapan, ergen psikolojisiyle konuşan bir genelkurmay başkanlarının olması Yunanistan’ı kaygılandırmalı. Bizim meselemiz değil, ama nedense bu Savunma Bakanlığı ya da Genelkurmay Başkanlığı makamına getirilenler herhangi bir şekilde dünyadaki bu makamların standardını taşıyacak bir ağırlık üretemiyorlar. Sürekli olarak Yunan iç siyasetinde aşırı sağcılara seslenen bir şov yapma şeklindeki yaklaşımla yollarına devam ediyorlar… Sanki Miçotakis hükümeti, Yunanistan’a özelleştirmeye gelmiş. Sürekli olarak başka ülkelerin eyalet valisi gibi konuşuyor. Yunanistan Genelkurmay Başkanı da bu ülkelerin eyalet komiseri gibi konuşuyor. Halbuki bu meseleler diplomasi yoluyla çözülebilir.”
Bu sözleri duyunca gel de şöyle hayıflanma:
“Keşke bizim de ‘ergen’ bir Genelkurmay Başkanı’mız olsa, ‘şov’ için bile olsa Yunanistan’ın işgâl ettiği adalarımızdan birine gitse veya en azından muhatabına iki kelâm etse!..”
Müyesser YILDIZ
18 Ekim 2022