İçeriğe geç

BOP’un “Çöl Kraliçesi”nin Tamponu

10 yıldır bir dediklerini iki etmedikleri ABD, AB, NATO, bilumum Soros vakıfları haritalar yayınlayıp: “4 ülkeye dağılmış olan Kürtler dünyanın devletsiz en büyük milletidir.” dedi, gıkları çıkmadı. Şimdi: “Hayali haritalara eyvallah demeyeceğiz.” buyuruyorlar.

1 Mart tezkeresi pazarlıklarında sözümona, “Kürdistan kurulması bizim kırmızı çizgimizdir. Irak’ın bölünmesine razı olamayız.” resti çektiler. ABD’nin de bu kırmızı çizgimizi çok iyi anlayıp, “No Kurdish state” sözü verdiğini gururla açıkladılar. “Barzani Kürdistan”ı kuruldu, petrolünü Akdeniz’e indirdik. Mezhep çatışmaları Irak’ı kan gölüne çevirdi ve Irak’ı kendi ellerimizle üçe böldük.

ABD, Barzani’yi tanımamız karşılığında PKK’yı “ortak düşman” ilân etti. Biz Barzani’yle “KAK” olduk; ama ABD ve Barzani de PKK’yla “ortak dost”luğunu sürdürüp, terör örgütünü siyasallaştırıp, Türkiye’de “devlet içinde devlet” haline getirdi. PKK’ya operasyon hakkımızı bile tekellerine aldılar: “Irak’a girerseniz karşınızda peşmergeleri, peşmerge kılığında ABD askerlerini bulabilirsiniz.” dediler.

Eeee, elin adamı kararlı… Tarih hafızasını hiç kaybetmiyor… En önemlisi de sabırlı oğlu sabırlı!..

Bu da bizim halimiz; Lozan’ın tam 89. yıldönümünde “Büyük Kürdistan”ı gayet normal, sıradan, olağan bir “proje” olarak konuşur olduk… Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni kuran, Lozan’ı imzalayan, Atatürk’ün koltuğunda oturan CHP’de bile”Türk kimliğinin Anayasa’dan çıkarılması” tartışılmaya başlanmışsa kime ne diyeceğiz ki? Ya MHP; “Büyük Kürdistan kuruluyor”muş!.. Bunu on yıllardır çocuklar bile konuşuyor, söylüyor, biliyor. Siz ne yapıyorsunuz, yapacaksınız; onu anlatın. Diyeceğim, sorun elin adamından önce bizde!..

* * *

Gelelim Suriye’deki son planlı-programlı tuzağa…

Başbakan Erdoğan: “Suriye’nin bölünmesini gerçekten arzu etmiyoruz. Bunu Irak için de söyledik. Eğer Suriye bir bölünmeye giderse bu yarın orada bir mezhepler çatışmasını getirebilir.” diyor.

Kendi kendini inkâr eden bir açıklama. “Irak için söylediniz de ne oldu?” derler. Ya “Kuzey Suriye” tanımlaması? Başlı başına Suriye’nin bölünme ilânı değil mi? O yüzden bu beylik lafları bir kalem geçelim.

Peki Dışişleri Bakanı Davutoğlu’nun Suriye’den kaçan General Menaf Tlas’la “iftar” zirvesi, Tlas’ın Esad sonrasının liderliğinin konuşulması? Ateş coğrafyasında “demokratikleşme” aşkına TSK’yı hallaç pamuğuna çevirenlerin, Esad’ı”demokratik” olmadığı için devirmek isteyenlerin Suriyeli bir generalden medet umması ne menem bir politikadır? Bunu da geçelim.

Başbakan Erdoğan, şimdilik PKK’nın “Kuzey Suriye”ye yerleşmesinden rahatsızmış gibi duruyor. Operasyon sinyalleri veriyor.

Bir dakika beyler; ABD’ye sormayacak mısınız, Obama’dan izin istemeyecek misiniz? Anlaşılan “okey” var!.. İyi ama,”Kuzey Irak”a izin vermeyen ABD, hangi dağın kurdu öldü de “Kuzey Suriye”ye: “Yürüyün aslanlarım!” diyecek?

İşin sırrı ya da “taammüden tuzağı” görelim:

Başbakan Erdoğan’a soruluyor: “Sınır bölgesinde olası bir PKK riskine karşı tampon bölge kurma gibi bir alternatif düşünüyor musunuz?”

El cevap: “Güvenli bölge, tampon bölge, kah bizde şu anda oluşmuş olan kamplar… Bütün bunların hepsi alternatiflerin içerisinde. Bunların öncelikleri ise biraz da sürece bağlı. Bu konuyla ilgili Dışişleri, Silahlı Kuvvetler, istihbarat teşkilatlarımız yoğun çalışmanın içindeler ve atılması gereken adımlar, alınması gereken kararlar geldiği anda alınacaktır. Yani istim üzerindeyiz…”

Güya PKK için “gireceğiz”… Gerçekte “tampon bölgeyi”; yani Suriye’nin 36. Paraleli’ni çizeceğiz!..

Niye “güya” diyorum? Anlatayım… ABD Dışişleri Bakanlığı bünyesinde Arap Baharı’nı organize eden bir kadın vardı. İsmi Anne-Marie Slaughter. Arap Baharı başladı; o, bakanlıktan ayrılıp bir üniversiteye geçti. Ama Suriye ile yakından ilgilenmeyi sürdürüyor. Niyeyse ben bu kadını 20. yüzyılın “Çöl Kraliçesi” olarak bilinen İngiliz casusu Gertrude Bell’e benzetiyorum. (Not: 1. Dünya Savaşı sırasında görev yapan Gertrude Bell Türkiye, Mısır, Suriye, Irak, Filistin, İran’ı hallaç pamuğu gibi atan; Arapların, Osmanlı’ya isyanını adım adım izleyen bir kadındı. İzlemekle kalmadı, Mezopotamya Seferberlik Güçleri’ne katılıp Osmanlı’ya karşı mücadele verdi, 1920’de de İngiliz Yüksek Komisyonu’nun Ortadoğu Sekreteri oldu. İngiliz Başbakanı Churchil’in 1921’de kurduğu, Irak sınırlarını çizecek ve buraya yönetici seçecek 40 kişilik komisyonun tek kadın üyesi de Bell’di.)

21. yüzyılın “Çöl kraliçesi” Slaughter 16 Mayıs 2012’de Financial Times’a bir yazı yazıp Suriye’ye dair “olası çözümleri” sıraladı. Tabii Türkiye’den beklentilerden de söz etti ve aynen şu cümleyi kullandı:

“Türkiye sınırında bir tampon bölge mi? Türkiye, Suriye’ye birlik göndermeyi istemiyor…”

O günden bugüne neler oldu?

Uludere’de “35 kaçakçı” öldü. Türkiye birbirine girdi…

Afganistan’da helikopterimiz “düştü”, 12 askerimiz şehit oldu…

Suriye’de jetimiz “vuruldu”, 2 pilotumuz şehit oldu…

Dağlıca’da helikopterimiz “düştü”, 5 askerimiz şehit oldu…

Ve nihayet PKK, Barzani’nin himayesinde “Kuzey Suriye”ye yerleşti…

“Suriye’ye birlik göndermek istemeyenler” acaba tüm bunların sonucunda “ikna” olmuş olabilirler mi?

Silivri, Hasdal, Hadımköy ve Maltepe’ye kucak dolusu sevgiler…

Müyesser YILDIZ

27 Temmuz 2012

Odatv Link: https://odatv4.com/yazar/muyesser-yildiz/bopun-col-kralicesinin-tamponu-2707121200.html

Kategori:Uncategorized