18’i tutuklu 61 sanklı Ayhan Bora Kaplan suç örgütü davasının bugünkü celsesi, Mahkeme’nin bir sanık avukatını duruşma salonundan çıkarmasıyla başladı.
Ankara 32’nci Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davanın bugünkü 18. celsesinin başlangıcında Mahkeme Başkanı ve Av. Sinan Kocaoğlu arasında tartışma yaşandı. Mahkeme Başkanı, duruşma aralarında avukatlarla sanıkların yakın temasının tespit edildiğini belirterek avukatlara jandarmanın oturduğu bölümü geçmemeleri uyarısında bulundu. Bunun üzerine sanıklardan Barış Kurt’un avukatı Doç. Dr. Sinan Kocaoğlu söz istedi. Ancak söz vermeyen Başkan, konuşmaya devam eden Av. Kocaoğlu’nun duruşma düzenini bozduğu gerekçesiyle salondan çıkarılmasına karar verdi. Av. Kocaoğlu da, “Ben çıktım, senin şey yapmana gerek yok.” diyerek salondan ayrıldı.
Sızıp Kalmasaydım
Bu gergınlikten sonra sanıklar ve avukatlarının beyanlarına geçildi.
Mahfuz Tatar cinayetini işleyen Semih Arslan’ı öldürmekle suçlanan Sercan Keleş, bu suçlamayı reddedip Arslan’ın intihar ettiğini söyledi. Sercan Keleş şöyle konuştu:
“Semih Arslan, Mahfuz Tatar’ı ayaklarından vurmuştu, öldürme kastı yoktu. Öldüğü haberi gelince yıkıldı. O çocuk sessiz çığlık gibi intihar edeceğini bağırdı. Ama anlayamadık. En büyük yanlışım, uyuşturucu alıp sızmamdır. Eğer sızıp kalmasam, onunla konuşsam belki böyle bir şeye kalkışmazdı.”
Savunmalar sürerken Barış Kurt’un söz isteyerek duruşma salonundan çıkarılan avukatı Doç. Dr. Sinan Kocaoğlu adına Başkan’dan özür dilediği görüldü.
Mahfuz Tatar cinayetinden suçlanan Yusuf İzzet Savaş’ın avukatı Zihni Yalçınkaya, Mahfuz Tatar’ın 2016’da öldürüldüğünü, müvekkilinin ise o tarihte cezaevinde olduğunu ve Ankara’ya ilk kez 2017’de geldiğini, sözkonusu dönemde de iddia olunan örgütle herhangi bir irtibatının bulunmadığını anlattı.
Duruşmaya Bora Kaplan’ın beyanlarıyla devam edildi.
Savcının WhatsApp Yazışmalarıyla Savuma
Bora Kaplan’ın avukatlarından Rıdvan Şahin, geçmişte KYOK kararı verilen dosyalarla bu davanın açılmasını “çöpleri karıştırmaya” benzetip soruşturmayı yapan polislere ve savcıya şöyle tepki gösterdi:
“Kolluk fecaati gördük. Meğer işini onuruyla, şerefiyle yapmayan polisler varmış. Olabilir; ama haktan, hukuktan bu kadar uzak bir savcı olabileceğini tahmin etmedik. Bu kumpasın en büyük destekçisi savcıdır. Savcı hukuka, bilgisine, okuluna, diplomasına ihanet etti. Polisler ne ceza almış; derdimiz onlar değil. ‘Allah yardımcıları olsun.’ demek içimden gelmiyor. İki davanın birleşmesini istememizin sebebi, bizimle ilgili tüm deliller, dijitaller o davadan çıktı. O dijitaller gelsin, sizinle ilgili neler söylediklerini görürüz.”
Beyanı sırasında hafızalarda kalması için savcının polislerle WhatsApp yazışmalarını ekrana yansıtan Av. Şahin, polislerin kendi aralarındaki bazı yazışmaları anlatırken de şunları söyledi:
“Bunlardan anladığımız, taraf gördükleri Bora Kaplan değil; ‘suç işleri bakanı’ dedikleri kimse, o. Demek ona güçleri yetmiyor, Bora’ya yetiyor.”
Bora Kaplan’a yöneltilen suçlamalar için, “Roma’yı da Bora Kaplan yaktı.” diyen Av. Rıdvan Şahin, kovuşturmanın genişletilmesine yönelik onlarca talepte bulundu. Av. Şahin’in bu taleplerinin arasında, soruşturma savcısının tanık olarak dinlenmesi de yer aldı.
Savcının Savunması mı İstendi?
Soruşturma savcısı böyle eleştirilirken duruşma arasında sanık avukatlarına, HSK’nın savcıdan savunma istediği, savcının avukatının da mahkemeden duruşma tutanaklarını talep ettiği yönünde bir bilgi geldi.
Duruşmanın öğleden sonraki bölümü, Bora Kaplan’ın koruması olduğu iddia edilen Uğur Pekşen’in avukatı Feyzanur Kışlak’ın beyanı ile başladı. Av. Kışlak, Uğur Pekşen’in koruma değil depo görevlisi olduğunu, Bora Kaplan Esenboğa Havaalanı’nda gözaltına alındığı gün yanında bulunmasının tek sebebinin, Kaplan yurtdışına gittikten sonra arabasını servise götürmek olduğunu kaydederek şunları anlattı:
“Müvekkilim koruma olsa asgari ücretle mi çalışır? Onun gibi depo görevlisi olarak çalısan iki emekli asker var. Onlar hakkında takipsizlik kararı verildi. Bora Kaplan’la havaalanına onlardan birisi gitse o tutuklanacak, müvekkilime takipsizlik verilecekti. Müvekkilim tamamen yanlış zamanda yanlış yerde olduğu için burada.”
Av. Kışlak’tan sonra Bora Kaplan’ın diğer avukatları beyanda bulundu.
Kaplan’ın avukatlarından Tarık Teoman, bu davayla ilgili yeni bir iddianame hazırlanması ve hukuka aykırı deliller çıkarıldıktan sonra yargılamaya devam edilmesi gerektiğini söyledi. Av. Teoman, polislerin yargılandığı davanın sadece iddianamesinin ve duruşma tutanaklarının değil, dijital materyallerinin de getirtilmesini, iki davanın birleştirilmesini, bu olmayacaksa polislerin davasının bekletici sebep yapılmasını istedi.
Av. Teoman, tanıklıktan çekilen gizli tanık Ü5’in gerçek kimliğiyle dinlenmesi, Semih Arslan’ın intihar etmemiş olabileceği yönünde rapor veren bilirkişiye polisten baskı görüp görmediğinin sorulması, dişleri çekildiği iddia edilen Erkan Doğan’a 2016 ve 2023’te birbirinden farklı rapor veren doktorların ifadesinin alınmasını da talep etti.
Jöleli Saçlı Siyah Gözlüklü Polisle Olmaz
Bora Kaplan’ın avukatı Umut Köroğlu da heyete balkondan düşen bir adamın görüntüsünü izlettirdikten sonra Semih Arslan’ın balkonundan atılarak öldürüldüğü iddia edilen evin fotoğraflarını gösterip evde hiçbir boğuşma, Semih Arslan’da da herhangi bir darp emaresi olmadığını anlattı. Av. Köroğlu şöyle devam etti:
“Olay tarihinde Adli Tıp, raporunu vermiş. 7 yıl sonra bu savcı yeniden Adli Tıp’a yazıp, ‘Şu rapora bir daha bakın.’ diyor. Adli Tıp da İstanbul 1. İhtisas Dairesini adres gösteriyor. Ama savcı oraya gideceğine bir bilirkişiye polisle ‘Şöyle bir rapor hazırlasın, tutuklamalar kolaylaşır.’ diye haber gönderiyor. Bilirkişi de istenen raporu veriyor. Niye İstanbul 1. İhtisas Dairesine yazmıyor? Tabi jöleli saçlı, siyah gözlüklü, oraya gidip böyle rapor verin diyemez. Oranın kapısından sokmazlar.”
Bu beyanlarından sonra savcı hakkında suç duyurusunda bulunulmasını isteyen Av. Umut Köroğlu, Mahkeme heyetine hitaben, “Devletin onurlu, şerefli makamında oturuyorsunuz. Bu adam sizinle aynı görevi yapmamalı.” dedi.
Emniyet Müdürü Murat Çelik Neler Söyledi
Av. Umut Köroğlu şu ilginç iddialarda da bulundu:
“Burada Bora Kaplan telefonunun şifresini gireceği zaman o komiser Gökhan, ‘Şifreyi vermez, telefonu bozar.’ dedi. Sen niye telefonunun şifresini vermedin uyanık? Emniyet Müdür Yardımcısı Murat Çelik beni çağırıp, ‘Bora Kaplan telefonunun şifresini versin, onu yöneticilikten düşürüp kimi bürokratları yönetici yapacağız.’ dedi. Hükümete darbeyi geçiyorum. Bunlar paralel bır yapı, ofis kurmuşlar; bunu sormamız gerekmez mi? Ortada bir gerçek var; MİT’e, MSB’ye yazın sorun. Bu adam TRT’nin alınmasında başrol oynadı. Aslan gibi oraya girdi. Yurtdışında manevi oğlu denilen dövüldü, yoğun bakımda kaldı. Bundan Bora Kaplan’ı sorumlu tuttular. Bunların intikamı işte bunlar. Hangi bürokrat kimle hesaplaşacaksa, hangi yargı mensubundan hesap sorulacaksa bizi alet etmeyin.”
Beyanların tamamlanmasından sonra Mahkeme Başkanı, bazı avukatların talepleri alınmadığından duruşmaya Pazartesi devam edecekleri için ayrı ayrı olmasın diye bugün tahliye taleplerini gözden geçirmeyeceklerini söyleyerek celseyi sonlandırdı.
Müyesser YILDIZ
13 Eylül 2024