Yabancı istihbaratçıların bölgede cirit attığını söylemeyen, yazmayan kalmadı. Yabancı ülkelerin yöneticileri Diyarbakır’dan sonra Gaziantep ve Kilis’i yol etti. Ve nihayet en sakin şehirlerimizden Gaziantep de kana bulandı. Şimdilik 8 can kaybı. Yaralı sayısı 50’nin üzerinde deniyor. Hazır olun, ağızlar ve parmaklar yine “Suriye, İran” diyecek.
ABD Büyükelçisi Rikardone sadece 5 gün önce İran’ın Suriye’ye silah verdiğini, Beşar Esad’ın da bu silahları PKK’ya gönderdiğini söylememiş miydi?
Söyledi söylemesine; de hiçbir yetkilimiz Bay Rikardone’ye, PKK’nın İran’daki kolu PJAK’ın ABD tarafından neden terörist örgüt ilân edilmediğini, PKK’nın eline geçen ABD silahları ile ilgili soruşturmanın nasıl kapatıldığını veya Barzani’nin PKK’ya desteğinin neden kesilmediğini hiç sormadı.
Aksine Rikardone’den 2 gün sonra Mekke’de düzenlenen İslam İşbirliği Teşkilatı Zirvesi’ne katılan Cumhurbaşkanı Gül, “Suriye’nin kuzeyinden Türkiye’ye bir tehdit hissedilmesi halinde her türlü operasyonun yapılabileceğini” açıkladı. Suriye’nin PKK’ya silah desteği verdiği iddiasıyla ilgili olarak da: “Suriye’deki rejim belli. Mümkündür.” dedi.
ABD’nin, Barzani’nin PKK desteğine en ufak bir ihtimal(!) vermiyoruz, Irak’ın kuzeyine operasyon için ABD’nin gözünün içine bakıyoruz; ama iş Suriye olunca tereddütsüz karar veriyoruz. Türkiye’ye nasıl bir yol haritası çizildiği o kadar belli ki!..
Bu kadar can kaybı, bu kadar yaralı… TV’ler vur patlasın, çal oynasın; normal yayında. Hey Allah’ım birilerinin vicdanı ne zaman, nasıl ve neden bu kadar köreldi?
Müyesser YILDIZ
20 Ağustos 2012