Başbakan Erdoğan, önce Mısır’daki darbe, ardından Sisi’nin Mursi yanlılarına yaptığı kanlı müdahale yüzünden geleni-gideni suçluyor. AB, BM, İslâm İşbirliği Teşkilâtı, Arap ülkeleri, CHP, hepsi payına düşeni en yüksek perdeden alıyor. ABD hariç, Obama’yı alabildiğine kısık sesle eleşiriyor.
AKP Genel Başkan Yardımcısı Salih Kapusuz aynen şöyle konuştu:
“Bu yapılanlar kimin işine yarıyor? Mısır’daki katliamdan Arap ülkeleri de sorumludur. Bazı Arap Ülkeleri darbecilere para ve silah göndererek, batının kirli tezgâhına ortak oldu.”
Batı’ya en anlamlı tepki ise Başbakan Erdoğan’ın oğlu Bilal Erdoğan’dan geldi. Olayların ilk günü twitter hesabından İngilizce mesaj yayınlayan Oğul Erdoğan, “Batı uygarlığı kan ve ‘öteki’ne acı çektirme üzerine kurulmuştur. Bundan dolayı Mısır’da bugün ‘öteki’nin acı çekmesini ve kanının akıtılmasını, neden bu kadar rahat bir şekilde izledikleri açıktır” dedi.
Fatih Erdoğan geçen Cuma Fatih Camii’nde Mısır’da ölenler için gıyabi cenaze namazı da kıldı. Namazda, “Ne darbe, ne demokrasi biz ümmetten ve hilafetten yanayız… Kahrolsun Sisi, Kahrolsun demokrasi, geliyor hilafetin sesi” yazılı pankartlar açıldı.
Oğul Erdoğan’ın söylem ve eylemlerine bakınca, Başbakan Erdoğan’ın artık “Obama’nın sesini özlemekten” vazgeçip, BOP eş başkanlığını bırakacağı umulur mu ki?!.
Arap alemindeki tüm dostları Erdoğan’ı bir bir terkediyor. Biliyoruz, Ürdün Kralı Abdullah’la arası limoni. Ama daha Şubat’ta Birleşik Arap Emirlikleri’ndeydi. Nisan’da da Kuveyt Emiri Ankara’ya geldi, kucaklaştılar.
Suudi Arabistan’ı söylemeye gerek yok. Hem Gül, hem Erdoğan Ankara’da Kral’ın ayağına gidip, hediye ve madalyalar aldı.
Ne oldu? Suudi Arabistan Kralı Abdullah bin Addülaziz, “Suudi Arabistan Krallığı, halkı ve hükümetiyle, Mısırlı kardeşlerinin yanındadır. Arap ve İslâm tarihinin mihenk taşlarından olan Mısır’ı istikrarsızlaştırma çabalarına karşı bir olun. Mısır’ın içişlerine karışarak, fitneyi ateşlemeye çalışanlar karşısında Mısır’la birlikte duruyoruz” demez mi? Ve dahi BAE, Kuveyt ve Bahreyn’den de Kral’ın bu açıklamasını tam destek gelmez mi?
Ya Libya? Sarkozy’nin açıkça, “Haçlı seferi” dediği operasyona destek vermişiz. Erdoğan’a madalya takan Kaddafi’nin parçalanarak, öldürülmesini seyretmişiz. NATO, ABD, İngiltere, Fransa ve İsrail destekli yeni yönetime bavullarla para götürmüş, ama karşılığında oradaki müteahhitlerimizin alacaklarını bile tahsil edememişiz. Ve bu kadar “emek” verdiğimiz Libya bile Mısır’da darbecilere arka çıkıyor.
Herhalde Erdoğan için en öldürücü darbe Filistin’den gelendir. Yıllardır HAMAS’ı, İsrail başta olmak üzere Haçlılara kabul ettirmek, terör örgütleri listesinden çıkarttırmak için neler yaptılar, ne sıkıntılar çektiler.
Ne oldu? Müslüman Kardeşler’le yakın ilişkisine rağmen HAMAS, “Mısır’ın iç işlerinde taraf olmayacağız” deyiverdi.
Dış politikada, “dostluk ve muhabbette” insan bu kadar mı yanılır? Bağırıp, çağırmaktan başka yapacak hiç mi bir şey yok. Mesela Suudi Arabistan madalyalarını da mı iade edemezler?
İsrail, Mavi Marmara’da o kadar vatandaşımızı öldürdüğünde, tüm çağrı ve eleştirilere rağmen “Yahudi Cesaret Ödülü”nü postalamayanlar, hiç Suudi Arabistan madalyalarını iade eder mi?
Ama bunu yapabilecek birisi var. Malum Necdet Özel Paşa Suudi Arabistan’ı ziyaret eden ilk Genelkurmay Başkanımız oldu. Kasım’daki ziyaretinde, kendisine Suudi Arabistan Kralı Abdülaziz Üstün Liyakat Madalyası verildi. Özel Paşa’nın, Ürdün Üstün Jandarma Subayı Madalyası da var.
Acaba Gül ve Erdoğan’ın yapamadığını, o yapar mı?
Sahi, Başbakan Erdoğan’ın “mutlaka gerçekleştireceğim” dediği Gazze ziyareti unutuldu, gitti. ABD’nin yasağını geçtim, HAMAS’ın Mısır duruşundan sonra hâla gitme imkân ve ihtimali kaldı mı?
Silivri, Hasdal, Hadımköy, Maltepe, Sincan, Mamak ve Şirinyer’e kucak dolusu sevgiler
Müyesser YILDIZ
19 Ağustos 2013