İçeriğe geç

28 Şubat Davasında Bir Amerikalı Albay

Duruşmanın öğleden sonraki bölümüne girebilmek için salonunun kapısının önünde beklerken, yakasında Türk ve Amerikan bayraklı rozet olan birisini farkettim. Yüzüne baktım, yabancıya benziyordu.

Yanına yaklaştım, kim olduğunu sordum. Adını söyledi, evet bir Amerikalıydı. İsmini tam yazabilmek için kodlamasını istedim. Mükemmel bir Türkçeyle, bizim yaptığımız gibi Türkiye’den yer isimleri vererek kodladı. Adı, Preston Hughes’du.

“Neden buradasınız?” diye sordum. “Arkadaşlarım var, duruşmayı izlemeye geldim” cevabını verdi.

“Arkadaşlarınız kim?” dedim. Saydı; Çevik Bir, Çetin Saner… Çoğunu tanıyormuş.

“Nereden tanıyorsunuz?” dedim. Uzun yıllar Türkiye’de çalıştığını, son olarak Genelkurmay Başkanlığı’nda NATO irtibat subaylığı yaptığını söyledi.

Emekliye ayrılmış. ABD’de Utah’da yaşıyormuş.

Duruşmaya girdik. Gözüm devamlı onun üzerindeydi. Duruşmayı, özellikle Çevik Bir’in savunma ve sorgusunu dikkatle dinledi.

“Hükümeti devirme” suçlamasıyla açılan davada Savcı Kemal Çetin’in türban ve YAŞ kararıyla atılan askerler konusuna odaklanması kadar, soruları yöneltirken kullandığı üslup oldukça dikkat çekiciydi.

Üye Hakim Hakan Oruç’un soruları ve üslubu da adeta ihsas-ı rey gibiydi.

Müşteki Avukatlarından Emrullah Beytar ise Çevik Bir’e yabancı misyon şefleriyle yaptığı öne sürülen konuşmalardan soru yöneltti. Bir konuşmasında, “Türkiye’nin sorunları hakkında bir konferans verilse iyi olur” ifadesini kullandığını belirtip, “Amerika’da Türkiye’nin hangi sorunlarını anlatmayı planlıyordunuz?” diye sordu.

Avukat Beytar’ın atıf yaptığı konuşma, kısa büre önce tanıştığım Preston Hughes’ın adının geçtiği bir konuşmaydı. O yüzden Çevik bir’in cevabına dikkat kesildim. Bir, şunlarısöyledi:

“Bahsettiğiniz Preston Hughes dünya çapında bir tarihçidir. Cumhurbaşkanından ödül almıştır. Onun Amerika’da ülkemiz hakkında konferanslar vermesi, Türkiye’nin kazancıdır.”

Duruşma bitiminde Amerikalı Hughes, tanıdığı 28 Şubat’ın tutuksuz sanıklarıyla sohbet etti, “Önemli olan kendinize iyi bakmanız. Sizi hergün düşünüyorum” dedi.

Bu arada birAvukata, “Duruşmada benimle ilgili bir soru soruldu, tam anlayamadım” sözleriyle ne sorulduğunu ve Çevik Bir’in cevabını İngilizce öğrenmek istedi. Avukat ve ben de konuşmaları aktardık. O da, “Evet ABD’nin birçok yerinde Türkiye’yle ilgili konferanslar verdim. Riskli yerlerde bile” diyerek, konferans olayını doğruladı.

Bakar mısınız, AKP iktidarı döneminde her Allah’ın günü ABD’de Türkiye masaya yatırılırken, 15 yıl öncesinin konferans meselesi yargılanıyor!..

Her neyse, ayrılmadan önce Hughes’a şu son soruyu yönelttim:

“Bu dava hakkında ne düşünüyorsunuz?”

Preston Hughes, “Sadece izleyiciyim. Birşey söylemeyeceğim” karşılığını verdi.

-TSK’nın Rolünü Yazdı-

İlginç bir izleyici ile karşılaştığım açıktı. Hemen kısa bir araştırma yaptım. Türkçe’ye de çevrilen, “Türkiye’nin Demokratikleşme Sürecinde Atatürkçülük- Atatürk, Atatürkçülük and Political Development inTurkey” isimli bir kitap yazmıştı.

Özgeçmişinde şöyle bilgiler vardı:

“Askeri öğrenci, Topçu Müfreze Komutanı, Askeri Ateşe ve NATO İrtibat Subayı olarak Türkiye’de 13 yıl görev yapan Preston Hughes, Türkiye’nin Demokratikleşme Sürecinde Atatürkçülük kitabında, Türkiye’nin demokratikleşme çabasını ve bu süreçte karşılaştığı sorunları, Atatürkçülük kavramının bu süreçte oynadığı rolü yeni, nesnel ve kapsamlı bir bakış açısıyla sunuyor. Utah’da yaşıyor.”

Gazeteci-Yazar Mehmet Ali Kışlalı’nın Hughes hakkında 2-3 Mayıs 2002’de Radikal’de yayınlanan “ABD’li Albay” ve “TSK’yı Anlamayanlara” başlıklı şu yazılarını da buldum:

http://www.radikal.com.tr/haber.php?haberno=36465

http://www.radikal.com.tr/haber.php?haberno=36582

Ve Washington’da Amerikan-Türk Konseyi(ATC) ile Atlantik Konseyi tarafından düzenlenen panele dair Yeni Şafak Gazetesi’nde 29 Ocak 2005’te yayınlanan bir haberde, “ABD, AB Türkiye İçin İkilem” ara başlığıyla verilen Hughes’ın yaptığı şu açıklamaları:

“Amerikan-Türk Konseyi (ATC) Savunma ve Güvenlik İlişkileri Komite Başkanı Preston Hughes, Türkiye için bir yandan Avrupa ile entegrasyon sağlamaya çalışırken, diğer yandan ABD ile yakın bağları korumanın bir ikilem olduğunu savundu. Avrupalıların 50 yıldır güç siyaseti yerine hukuk, ikna ve tek taraflılık yerine çok taraflılığa ağırlık verdiği, buna karşılık ABD’nin aynı dönemde tek taraflı güç kullandığı yönündeki görüşlere işaret eden Hughes, bu perspektif farklılığının Türk dış politikası ve savunma uzmanları için sıkıntı yaratacağını kaydetti. Hughes aynı şekilde Türkiye’nin bazı dış politika önceliklerinin AB tarafından aynı hassasiyetle paylaşılmamasının da sıkıntı yaratabileceğini belirtti. Türk savunma çevrelerinin bir yandan ABD bir yandan AB savunma endüstrisiyle nasıl işbirliği yapacağı sorusunu dile getiren Hughes, örneğin AB’nin Çin’e silah ambargosunu kaldırma kararının AB ile ABD arasında gerginlik yaratacağını hatırlattı ve bu durumda Türkiye’nin de hangi tarafta olacağını seçmek zorunda kalacağını kaydetti. Preston Hughes, ‘Ancak iki ülke, paylaştıkları değerleri ve demokrasi kararlılığını unutmamalı. Ne yaparsak yapalım, köprüleri yakmayalım’ diye konuştu.”

Bir dönemin Karargâhı toptan yargılandığı halde Genelkurmay Başkanlığı tek bir gözlemci dahi göndermemişken, eski NATO irtibat subayı Preston Hughes’ın ABD’den kalkıp gelmesi, “vefa ve silah arkadaşlığı” dersi midir, “Ne yaparsak yapalım, köprüleri yakmayalım” mesajı mıdır, ya da nedir?

Silivri, Hasdal, Hadımköy, Maltepe, Sincan, Mamak ve Şirinyer’e kucak dolusu sevgiler

Müyesser YILDIZ

23 Eylül 2013

Odatv Link: https://odatv4.com/yazar/muyesser-yildiz/amerikali-albayin-orada-ne-isi-vardi-2409131200.html

Kategori:Uncategorized