İçeriğe geç

Devleti Yıkıyorlar!..

Sevgili Nihat Genç yaşanan kanlı Ankara, Çankaya, hasılı iktidar savaşları için “Devlet ikiye bölündü” demiş.

Maalesef, devlet ikiye, üçe, beşe, hatta 36’ya bölüneli çok oldu. Şu anda olan ise devletin çatır çatır yıkılmasıdır.

Sevgili Nihat Genç, “Devlet ikilik kaldırmaz, durum çok vahimdir” demiş.

Silivri’de 7 ay neyle suçlandığımızı bilmeden bekledikten sonra 2011 yılı sonunda ilk duruşmamıza çıktığımızda şunları söyledim:

“Sizin hukukunuzu tanımıyorum. Bize bu komployu kuran polisleri bulup, buraya getirmeden savunma yapmayacağım… Devlette çalıştım. Şunu biliyorum; Devlet içinde devlet olmaz. Olursa o devlet yıkılır, herkes de altında kalır.”

Bize kurulan komplo karşısında millet adına müracaat edebileceğim tek mercii vardı. TBMM Başkanı Cemil Çiçek’e bir mektup yazdım. Kimsenin teslim etmeye yanaşmadığı, zar zor ulaştırdığım mektupta dedim ki;

“Devletin içinde bir çete var. Medya, yargı, polis üçgeninde bir çete. Ülkenin ve milletin geleceği için Meclis’te bir araştırma veya soruşturma komisyonu kurup, bu çetenin üzerine gidin.”

Nihayet Silivri’den yazdığım bir yazıda da Başbakan Erdoğan’a, “Bu zihniyet gün gelecek sizi Ergenekon’un 1 numarası yapacak. Koğuşumda yer var, beklerim” uyarısında bulundum.

İşte 2 yıl sonra geldiğimiz nokta.

Doğru, yolsuzluklar boyumuzu aştı. Saadet zinciri bir kırılsa, kanalizasyondan fışkıracaklar boğazımıza dayanacak.

İstanbul’da son yapılan operasyonda yolsuzluk var mı, yok mu bilemem, ama Başbakan Erdoğan’ın “hortumları kestik” sloganın doğru olmadığı gün gibi ortada. Erdoğan’a da epey mesaj var:

“İstanbul polisi İçişleri Bakanına falan bağlı değil… TOKİ’nin örtülü ödenek olduğunu biliyoruz… Sana bir nefes kadar yakınız…”

AKP kulislerinde, “Sana bir nefes kadar yakınız” mesajının hangi sözlerle ifade edildiğini yazmayacağım.

Diyarbakır Mahkemesi’nin Balbay kararını BDP-PKK milletvekillerine uygulamaması… Hakan Şükür’ün istifa golü… Ve İstanbul merkezli yolsuzluk operasyonu…

Sadece Erdoğan, iktidar değil, ülke her cepheden çembere alınıyor.

-Erdoğan’dan ne isteniyor?-

Cumhurbaşkanlığı sevdasından kesinlikle vazgeçmesi… Milletvekillerine 3 dönem kısıtlamasını kaldırması… Yargı ve poliste yapmayı planladığı operasyonlara son vermesi… Beklenen kabine değişikliğinde Davutoğlu başta olmak üzere bazı bakanlara dokunmaması…

Değilse Çin işkencesi sürecek gibi. Ecevit’in başına gelenleri hatırladım nedense!..

“Erdoğan dönmez, pes etmez, direnir” diyorlar. İyi de nasıl?

Yargıda yapmayı planladığı değişiklikler Anayasa Mahkemesi’ne bağlı. Anayasa Mahkemesi’nin, en azından Başkan Haşim Kılıç’ın hangi cephede olduğu belli.

Ya poliste operasyon? Cumhurbaşkanı Gül gönderdiği kararnameleri imzalamadığı için burada da kıpırdayamıyor.

Dahasını anlatayım; İddialara göre, Erdoğan son kabine değişikliğinde 10 bakanın ismini göndermiş. Ancak Cumhurbaşkanı Gül, sadece 4’ünü, o da Erdoğan’a en yakın olan isimlerin değişikliğine onay vermiş, kendisine yakın bakanların değişikliğini ise geri çevirmiş.

Anlatılanlar doğruysa, Erdoğan çoktan “topal ördek” haline getirilmiş demektir.

-Fatih Operasyonu-

Son operasyonda bence en dikkati çekici isim Fatih Belediye Başkanı Mustafa Demir.

İstanbul’un en büyük ilçelerinden Şişli banko CHP’nin. Büyükşehir’i Mustafa Sarıgül’ün alma ihtimali var. Bu operasyondan sonra bir de AKP’nin Fatih gibi bir kaleyi kaybettiğini düşünün.

Bir dostum nicedir, “Türkiye’de üç gül operasyonu yapılıyor” diyordu. Abdullah Gül, Fetullah Gül-en, Mustafa Sarıgül’e atfen. Doğru mu ne?

-Erdoğan’ın Ergenekon’dan Çıkışı-

Yolsuzluk operasyonunu, “Bakın biz ne kadar dürüst bir iktidarız. Kendi evlâdımızın bile gözünün yaşına bakmıyoruz” diye sunmaya başladılar bile. Başka ne söyleyebilirler ki?!.

Çanak-çömlek patlamışken kimi ne kadar inandırırlar bilemem, ama AKP kulislerinde Erdoğan’ın acilen yapması gerekenin şu olduğu konuşuluyor:

“İçişleri ve Adalet Bakanlarını hemen değiştirip, kelle koltukta cemaatle savaşacak isimleri getirirse, bu badireyi atlatır.”

İyi de Çankaya bariyeri dururken, nasıl?

Bunun cevabını kimse bilmiyor.

Son söz; Allah’ın parmağı yok. Garip-gurebanın, tüyü bitmemiş yetimin hakkı, şehitlerin iniltileri, içerde-dışarda çürütülen mazlumların ahı her yeri ve hepsini çatır çatır sallıyor. İnşallah yıkılan devlet-millet değil, sadece zalimler olur.

Silivri, Hasdal, Hadımköy, Maltepe, Sincan, Mamak ve Şirinyer’e kucak dolusu sevgiler

Müyesser YILDIZ

17 Aralık 2013

Odatv Link: https://odatv4.com/yazar/muyesser-yildiz/erdogandan-ne-isteniyor-1812131200.html

Kategori:Uncategorized