İçeriğe geç

Başsavcı Adayları AK-Saray’da “Mülakata” Alındı!..

Erdoğan geçen Pazartesi akşamı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na 14. Ceza Dairesi Başkanı Mehmet Akarca’yı atadı. Aslında malumun ilamı gibi bir atamaydı. Lâkin atamanın perde gerisinde öyle şeyler yaşandı ki, “Türk usulü Başkanlık sistemine resmen geçilmiş” dense, yeridir.

Önce bazı hatırlatmalar yapalım. Akarca’nın Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na seçilmesi üzerine, “Twitter fenomeni Fuat Avni bunu da bildi” yorumları yapıldı. Evet Fuat Avni 3 Mart 2015’te Akarca’nın seçileceğini duyurdu.

Ancak ondan çok önce biz 26 Kasım 2014’te Yargıtay’la ilgili bir haberde, “Cumhuriyet Başsavcısı Kim Olacak” ara başlığı altında ismini belirtmeden şunları yazdık:

“Yargıtay’da Mayıs ayında önemli bir seçim daha var; Cumhuriyet Başsavcısı seçilecek. İktidarı destekleyen kalemler şimdiden mevcut Başsavcı Hasan Erbil için kolları sıvarken, kulislerde müstakbel Başsavcının ismi bugünden kesin bir dille telaffuz ediliyor. Halen bir Ceza Dairesi’nin başkanlığını yapan bu ismin, şimdilerde ‘paralel yapıdan’ ayrılmış gözüktüğü ve hem Erdoğan Ailesi’ne, hem Erdoğan’ın çok güvendiği bir işadamına yakın olduğu anlatılıyor.”

Evet daha adaylar bile belirsizken, Erdoğan’ın kimi Başsavcı seçeceği belliydi. Seçimler yapıldı; En fazla oyu Akarca aldı. Onu sırasıyla Mehmet Mutlu, Hamdi Yaver Aktan, Hüsnü Uğurlu izledi. Liste Ak-Saray’a gönderildi. Erdoğan’ın 15 Mayıs’a kadar bu isimlerden birisini seçmesi gerekiyordu.

Fakat Yargıtay tarihinde belki de ilk kez yasal süre geçtiği halde atama yapılmadı. İyi de aylar öncesinden Akarca’nın seçileceği bilindiği halde sorun neydi?

3 Mayıs tarihli yazımızda, “Erdoğan’ın zor seçimlerinden biri olacağa benziyor; Zira bir tarafta ‘Yargıda paralel yapıyla mücadele’, diğer tarafta ‘yakınlıklar ve dengeler’ var. Bakalım hangisi ağır basacak?” diye sorduk.

Erdoğan’ın yakın çevresi gecikmenin sebebini, “Yoğunluktan imzalayamıyor” diye açıkladı. Ancak atamanın yapıldığı 18 Mayıs Pazartesi gecesi öncesinde yaşananlar, Erdoğan’ın gerçekten “zor bir seçim” yaptığını ortaya çıkardı.

Pazartesi günü ne mi oldu?

Erdoğan, Başsavcı adaylarını Ak-Saray’a davet edip, hepsiyle teker teker görüştü, bir anlamda mülakat yaptı. Görüşme sürelerini de verelim; Akarca ve Mutlu’yla 10’ar dakika, Hamdi Yaver Aktan’la 25 dakika, son iki isimle de toplam 15 dakika.

Akarca ve Mutlu’nun daha önce adaylıklarını açıklamadan da Erdoğan’la görüştüğü söylentileri olduğunu vurgulayıp, devam edelim. Erdoğan’ın en uzun görüşmeyi Aktan’la yapması, tercihini ondan yana kullanacağı şeklinde algılandı. Diğer adaylar birbirine, ”geçmiş olsun” derken, Aktan’ı kutladı.

Ancak gece yarısı yapılan atamadan Akarca ismi çıktı.

İddialar o ki; Bazı bakanlar Aktan’ı isterken, AK-Saray ve Adalet Bakanlığı büroksasisi Akarca için bastırmıştı…

Daha önemlisi, “Şems” Ethem Sancak, Akarca için AK-Saray’a defalarca telefon etmişti.

Yargıtay kulislerinde, “Akarca’nın seçilmesine en çok Cemaat sevindi” dendiğini de kaydedip, sadede gelelim:

Tamam ABD’de Başsavcılar dahil, önemli görevlere getirilmesi düşünülen isimler hesaba çekiliyor. Ama Başkan değil, Kongre’deki ilgili komisyon tarafından. Ve bir kişi dahi onay vermese, Başkan o atamayı yapamıyor.

Peki ülkemizde Cumhurbaşkanının, hele de Başsavcılık gibi yargıyla ilgili, bağımsız ve tarafsız olması gereken kritik bir göreve aday olanlarla görüşmesi usülden midir? Acaba daha önceki Cumhurbaşkanları da atamalarda bu yöntemi mi uyguladı? Erdoğan, atadığı/atayacağı rektör veya diğer bürokratları da mülakata alıyor mu?

Yeni Yargıtay Başsavcısı Mehmet Akarca Cuma günü mazbatasını alıp, göreve başladı. Akarca’ya mazbatasını takdim eden Yargıtay 1. Başkan Vekili Abdülkadir İlhan, “Hakimlerin bağımsız olduğunu, hiçbir makamın emir ve talimat veremeyeceğini, tavsiye ve telkinlerde bulunamayacağını” hatırlattı.

Eski Başsavcı Hasan Erbil görevi devrettiği Akarca için, “Görev yapacağı süre içerisinde devletini, milletini zora sokmadan, zarara uğratmadan, birilerini fazlasıyla rahatsız etmeden görev yapacağına ve bunu başarıyla yapacağına yürekten inanıyorum” dedi.

Akarca da, “Bağımsız ve tarafsız yargı kurumunun tüm toplum ve bireyler tarafından benimsenmesinin sağlanması, yargının güvenilirliğinin tesisi için tüm gücüyle çalışma gayreti içinde olacağının bilinmesini” istedi.

Şaka gibi, değil mi?

Neyse ki, ufak bir tesellimiz var; Erdoğan belki de ilk kez “demokrasiye” riayet edip, en çok oy alanı seçti. Rektör seçimleri başta olmak üzere devamının gelmesi dileğiyle; Türk usulü başkanlık sistemi vatana, millete cümleten hayırlı olsun!..

Müyesser YILDIZ

24 Mayıs 2015

Kategori:Uncategorized