İçeriğe geç

Teröristler O Polisi Kaçırırken, Demiş ki!..

Şehitleri bile 1 hafta sonra unutur olmuşuz ki, bölücü terör örgütünün kaçırdığı polisler, işçiler nasıl unutulmasın.

Tam 15 gün oldu. Bölücü teröristler Diyarbakır-Lice arasında 4 yıllık polis memuru 29 yaşındaki Sedat Yabalak’ı eşi ve üç çocuğunun yanında kaçırdı. Aile perişan, her gün ölüyor.

Ankara’dan tek bir ses, yetkililerden tek bir haber yok.

Eşi Burcu Yabalak mecbur kalmış, HDP’den, Mazlum-Der’den yardım istiyor.

“Neden Cumhurbaşkanı, Başbakan, İçişleri Bakanını aramadınız?” diye soracak oldum. Cevabı tokat gibiydi; “Benim mi aramam gerekir?” dedi.

O polis memuru “kimdir, nasıl kaçırıldı, ailesi neler yaşıyor”u anlatmadan önce, dönemin Başbakanı Erdoğan’ın bir konuşmasına atıf yapmak istiyorum.

Mayıs 2014; PKK’nın kaçırdığı çocukların analarının Diyarbakır’da eylem yaptığı günlerdi. Partisinin grup toplantısında, bu ailelerin feryadını duymayan yerli ve yabancı medyayı eleştirdikten sonra şunları söyledi:

“Ey BDP, HDP siz neredeseniz? Hani zaman zaman gidiyorsunuz da anlaşıyorsunuz da alıyorsunuz geliyorsunuz ya…Bu annelerin yavrularını da alıp gelin bakalım, alıp gelin. Bunların da adreslerini gayet iyi biliyorsunuz. Nerede, neyin olduğu gayet iyi biliyorsunuz. Alıp geleceksiniz, alıp gelmediğiniz takdirde bizim de B planımız, C planımız devreye girer.”

Grup çıkışında gazeteciler, “B, C planlarının” operasyon anlamına gelip, gelmediğini sordu. Erdoğan, “Bunun uygulamaları yapıldığı zaman görüleceğini” bildirdi.

O zaman, HDP eşbaşkanı Selahattin Demirtaş’ın Erdoğan’a verdiği cevabı da hatırlatayım; “B planı gidip Öcalan’a yalvarmak, C planı olmadı ikinci defa yalvarmak” dedi.

Ne HDP gidip çocukları getirdi, ne B ve C planları devreye girdi, ne de Demirtaş’ın bu sözlerine cevap veren oldu.

-Devlet Bilmiyor muydu?-

Geçenlerde bir haber çıktı. Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Dairesi Başkanlığı’nın, PKK’nın “eylem” planını deşifre ettiğine ve bunu devletin zirvesine sunduğuna dair.

Emniyet’in tespitlerine göre, Kandil’deki teröristbaşları Cemil Bayık ve Bese Hozat 20-21 Temmuz’da toplantı yapıp, “eylem” planını belirlemişti.

PKK’nın ülke çapında yapmayı tasarladığı eylemler arasında, “Güvenlik birimlerince yapılan tutuklamalara karşılık, Doğu ve Güneydoğu ’da görev yapan devlet memurlarının alıkonulması” da vardı.

-Öcalan’dan Mektup Gelmedikçe-

Polis memuru Sedat Yabalak 27 Temmuz gecesi, yani Kandil’de yapıldığı bildirilen toplantıdan 1 hafta sonra kaçırıldı.

Sedat Yabalak kim; Mersin Bozyazılı… Gazi Üniversitesi Sosyal Bilgiler mezunu. KPSS sınavını kazansa, öğretmen olacaktı. Polisliğe müracaat etti. İlk görev yeri Hatay’dı. 4 yıl çalıştı. Tayini Şanlıurfa’ya çıktı. Eşini çocuklarını alıp, gitti. Ev tuttular. Eşyaları yerleştirdiler. Göreve başlamadan, eşinin Erzurum’daki ailesini ziyaret edip, 10 gün kaldılar.

Dönerken, Diyarbakır-Lice arasında Abalı Karakolu’na çok yakın mesafede teröristler yollarını kesti. Çocukları 13 yaşındaki Eymen Elif, 7 yaşındaki Muhammed ve 1 yaşındaki Zeynep de arabadaydı.

Aile boyu kaçıracaklardı. Eşi Burcu Yabalak teröristlere yalvardı, yakardı… “Bizim suçumuz ne? Kocam sadece görevini yapıyor” dedi.

Minik Zeynep ağlamaya başladı…

Diğer teröristler polis memurunu alıp götürürken, bir terörist Burcu Yabalak’la muhatap oldu. Sadece şunu söyleyip, gitti:

“Öcalan’dan mektup gelmediği sürece bırakmayacağız!..”

-Bir Devlet Bu Kadar Zavallı, Aciz Olabilir mi?-

Burcu Hanım çocuklarını da alıp, Anamur’da oturan eşinin ailesinin yanına gitti. İlk arayan, teselli etmeye çalışanlardan biri, Yıldız Hemşire, Yıldız Namdar’dı. Onun da eşi Bozyazılı’ydı, onun da eşini teröristler 20 yıl önce gözlerinin önünde katletmişti.

Peki aileyi başka arayan soran oldu mu? Sözü Burcu Yabalak’a bırakalım:

“İlk günler birkaç milletvekili aradı. Sonra arayan soran olmadı. Biz Emniyete gidip, ‘haber var mı?’ diye soruyoruz. Emniyet Müdürü de bize ‘Haber var mı?’ diye soruyor. Şanlıurfa Emniyet Müdürü ise hiç aramadı. Sadece lojistik şubeden bazıları arayıp, bir şeye ihtiyacımız olup, olmadığını sordu. Eşim, devletin bir polisi. Bu kadar mı aciz, zavallı olunur? Nasıl ulaşacaklarını, nerede olduğunu benden daha iyi bilirler. Ben yarım aklımla bunu düşünüyorsam, onların daha iyisini düşünmesi, bilmesi gerekmiyor mu? Bir telefon açıp desinler ki, ‘Araştırıyoruz, rahat ol’… Ama halk ne diyor, biliyor musunuz; ‘Bu takas işi, alacaklar-verecekler’ diyor…”

Devlet böyle yapınca, Burcu Yabalak mecburen HDP’lilerin, Mazlum-Der’in kapısını çalmış. HDP Kars Milletvekili Ayhan Bilgen’i aramış, o da ilgilenmiş.

Diyor ki Burcu Yabalak;

“Parti umurumda değil. Eşimin sağ-salim gelmesi için herşeyi yaparım.”

Dönemin Başbakan’ın HDP’ye, “O çocukları alıp, gelin” dediği yerde, Burcu Yabalak’ı kim, nasıl eleştirebilir ki?!.

“Cumhurbaşkanını, Başbakanı, İçişleri Bakanını niye aramadınız?” diye soracak oldum. “Benim mi aramam gerekiyor” cevabı karşısında sustum, kaldım.

“Hergün şehitlerimiz geliyor. Ama eşinin sağ-salim dönme umudu, ihtimali var” diye teselli etmek istedim.

Hepimize bir tokat daha attı:

“Evet, şehitler geliyor. 18 bin lirası olmayan bedel ödüyor. İnşallah biz de bedel ödemeyiz.”

Ey Ankara nerdesin? Şimdiki B, C planın nedir?!.

Müyesser YILDIZ

11 Ağustos 2015

Kategori:Uncategorized