İçeriğe geç

Şehit Babasına Dava Açan, Silah Arkadaşını Orduevi’nden Kovanlar Yarbayı da “Terörist” Yapar

Türkiye 3 gündür Şırnak’ta şehit düşen kardeşi Yüzbaşı Ali Alkan’ın cenaze töreninde isyan eden Jandarma Yarbay Mehmet Alkan’ı ve başına gelecekleri konuşuyor.

Öncelikle o cenaze törenine katılan silah arkadaşlarının ağzından Yarbay Alkan’ı çileden çıkaran anı aktarayım:

“Gayet sakin, cenaze namazının kılınmasını bekliyordu. Diğer kardeşleri dahil, ailenin birçok mensubu ikinci, üçüncü sırada saf tutmuştu. AKP’lilerin korumalarıyla gelip, milleti yara yara ön safta durmak için yaptıklarını görünce çileden çıktı.”

İkinci bilgi; Yarbay Alkan’ın “paralelci” olduğu öne sürüldü. Arkadaşları, “Kesinlikle paralel değil” dedikten sonra onu şöyle tarif ettiler:

“Tam bir hukuk ve adalet savaşçısı…”

Yarbay Alkan hakkında soruşturma açılacağı haberlerine gelirsek;

Kardeşinin tabutu başındaki isyanını, “Bu çözüm süreci neydi, ne oldu anlamadık” şeklinde özetleyebiliriz.

Yarbay Alkan şehit kardeşi dahil, hepsini okutmuş, onlara kol-kanat germiş biri. Bir nevi oğlunu kaybetmiş bir baba. Ne yani evlâdının neye kurban gittiğini sorduğu için mi sorgulanacak?

Öyleyse, fiilen emekli Genelkurmay Başkanı Necdet Özel niye sorgulanmadı?

Geçen yıl 30 Ağustos resepsiyonundaki şu sözleri, Yarbay Alkan’ın tepkisinden farklı mıydı veya daha ağır değil miydi?

“Çözüm sürecine ilişkin yol haritasını bilmiyoruz, o çalışmanın içinde yokuz. Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay çalışmanın kamu kuruluşlarına gönderileceğini söylemişti, henüz bir şey gönderilmedi. Görürsek biz de görüşlerimizi söyleriz. Kırmızı çizgiler aşılırsa gereğini yapacağımızı söyledik, gereğini de söyleriz. 30 yıldır bu mücadeleyi biz yürütüyoruz. 10 yıl öncesine göre terörle mücadelede bazı nüanslar var. Hükümet çözüm süreciyle sorunu çözmek istiyor. Şehit anaları, analar ağlamasın diyorlar. Biz de aynı şeyi söylüyoruz. Bölünmemek, bütünlük önemli, bu kırmızı çizgi.”

Ne oldu?

Erdoğan, “Biz bunları Genelkurmay Başkanımızla haftalık olağan toplantımızda görüşürüz” diye geçiştirdi.

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç da, “Detaylı cevabı yeri ve zamanı geldiğinde Sayın Başbakanımız verirler. Ama ben Sayın Genelkurmay Başkanımızın ve komuta kademesindeki subayların kendi görev alanları içerisinde adeta bir devlet projesi halinde yürütülen ve çözüm süreci olarak nitelenen bu olayın içerisinde görevlerini bihakkın yerine getirdiklerini; ne yapıldığı, ne yapılması gerektiği konusunda da hepimizden daha çok bilgiye sahip olduklarını biliyorum” karşılığını verdi, konu kapandı gitti.

-Bu Ülkede Şehit Babasına Dava Açılmadı mı?-

Yarbay Alkan için “yedirmeyiz” kampanyaları başlatıldı ya; Sonuna kadar destekliyorum, ama şunu da hatırlatmadan edemiyorum.

Bu ülkede şehit babasına bile dava açılmadı mı? O şehit babası, ceza 5 yıl ertelense de 1 yıl 2 ay hapse mahkûm edilmedi mi?

Kimdi o şehit babası? 1994’ta Şırnak’ta oğlu Deniz Piyade Astsubay Çavuş Serhat Gencer’i, 2008’de de Bingöl Genç’te yeğeni Üsteğmen Serkan Gencer’i kaybeden Mehmet Gencer.

Ki, Erdoğan 2012 yılında partisinin grup toplantısında Serhat Gencer’in şehit olmadan bir gün önce ailesine yazdığı mektubu okuyup, herkesi ağlatmıştı. Baba Gencer ise bir yandan PKK’yla görüşülüp, öte yandan o mektubun okunmasını hiç “samimi” bulmamıştı.

Şehit babası ne söylemişti de hakkında Erdoğan’a hakaretten dava açılmıştı?

Dönemin Başbakanı Erdoğan’ın Diyarbakır’da Mesut Barzani ve Şivan Perver’le düzenlediği mitingi eleştirip, “Mısır’daki ölen Rabia’ya ve ölen PKK’lılara ağlayan, bugüne kadar hiçbir şehidimize ağlamayanlara ne isim verilir? Bu toplantıdan bir hafta önce Diyarbakır Valilik önündeki yolda Türküm yazan yazı, eskidi diyerek kaldırılmıştı. Toplantı yapılacak Barzani gelecek diye Türk kelimesi kaldırılıyor. Ey Türkler uyanın… Bölücü Kürtlerle iş birliği ve pazarlık yaparak Türklüğü ayaklar altına alan Sayın Başbakanın ayağını oylarınızla öyle bir kaldırın ki, Sayın Başbakan kendisine gelsin. Ama önce Türk olarak sizler kendinize gelin. Başbakanın yapamadığım yapın ve Baydemir’in batırdığı meşe dalını Başbakandan çıkartıp, Baydemir’e ve bölücülere batırın. Türk düşmanı olanlarla, andımızı kaldıran gizli Türk düşmanlarına derslerini verin” demişti.

Mehmet Gencer’in bir de “kına davası” oldu. Geçen yıl Meclis’ten “PKK’yla müzakere” yasası çıktığında, Erdoğan’a 1 kilo kına gönderdiği için, “kamu görevlisine hakaretten” yargılandı.

O zaman da şöyle konuşmuştu:

“Bu yasa ile Hükümeti, TC Devleti’ni terör örgütü PKK ile muhatap etmişlerdir. Terör örgütü PKK’nın şu ana kadar yaptıkları ortadadır. Bugün söyledikleri de ortadadır. Terör örgütü bu zamana kadar hiçbir zaman silah bırakmamıştır. Bizlere göre bırakmayacaktır. Bu yasa çıktığı gün Cemil Bayık, Kandil’de açıklamada bulunmuştur. ‘Biz bağımsızlığımızı kazanana kadar hiçbir zaman kesinlikle silah bırakmayacağız’ demiştir. Sayın Başbakana kına gönderiyorum. Çünkü, kına bizde adettir. Askere gidene yakılır. Damatla geline yakılır. Sevinçli olduğumuz günlerde kına yakarız. Askere giden gençlere kına yakarız. Ben düşünüyorum ki, Sayın Recep Tayyip Erdoğan yapmış olduğu bu başarılı çalışmalarından dolayı sevinçlidir, onun için gönderiyorum… Selahattin Demirtaş, ‘Senin B planın Apo’ya yalvarmaktır, C planın tekrar Apo’ya yalvarmaktır’ diyerek Türkiye Cumhuriyeti’nin Başbakanı ile dalga geçerek, hakaret etmektedir. Tayyip Bey cevap dahi veremeyerek, hakareti kabullenmektedir. Demirtaş’a dava açamayan Tayyip Bey, şehit babalarına hakaret etmediği halde davalar açmaktadır. PKK teroristleri, askeri kışladan içeri girerek bu ülkenin, bu milletin ve bu ordunun namusu olan Türk bayrağını indirerek ayaklar altına atmaktadır. Asker, ‘Açılıma zarar gelecek’ korkusuyla havaya ateş etmektedir. Tayyip beyin açılımı sayesinde Türk bayrağı ayaklar altına alınmıştır.”

Gencer bu davadan beraat ettiği gün bile mileti uyardı. Şu sözleri, bugünlerin habercisi gibiydi:

“Ne yazık ki PKK silah bırakacak masalı anlatılıyor. ‘PKK yurt dışına çıkacak’ masalları ile halkı uyutuyorlar. Çözüm diye halkı kandıranlara Karayılan cevabını vermiştir. Karayılan ‘kesin kararlar alınmadıkça, isteklerimiz yerine getirilmedikçe silah bırakmayız’ demektedir. AKP bu yolda halkı kandırmaktadır. Ben buradan şehit babası olarak halkıma sesleniyorum. Ey millet; merhum Mehmet Akif’in ifadesiyle ‘uyanın artık uyanın’. Eğer bugün susuyorsak, korkup bir kenara siniyorsak, dünü ve yaşananları unutuyorsak, yarın için mücadele etmiyorsak, ülkenin sömürülmesine göz yumuyorsak, ulusal namusumuz ve şerefimizle, bayrağımız ayaklar altına alınırken hiçbir şey olmamış gibi, normal hayatımıza devam ediyorsak, sözün bittiği yerdeyiz. Demek ki bundan sonrası bizim için ölümdür.”

Bir şehit babasına dava açılmasına şaşırdık mı? Nasıl, ne kadar, kaç gün tepki gösterdik?

TSK’ya “Balyoz” indirildiğinde, Genelkurmay’ın sessiz kalmasını eleştiren emekli askerler, hatta eşleri, “TSK’yı itibarsızlaştırdığı ve muvazzaf personelin komutanlarına karşı duyduğu gün hissini zedelediği” gerekçesiyle orduevlerinden kovulmadı mı?

Tepkimiz ne oldu?

-Yarbayın Suçu Ne?-

Yarbay Mehmet Alkan’ın akıbetine gelecek olursak;

Başbakan Ahmet Davutoğlu pek bir ortadan konuştu, “Şu anda büyük bir kahramanlıkla bu yarbayımızın silah arkadaşları al bayrak için çarpışıyor. Bu sözlerin kardeş acısı ile sarfedildiğini düşünüyorum. TSK mensupları en büyük acılara karşı vakar içinde olmalı” sözleriyle de hafiften uyardı.

Jandarma’nın bağlı olduğu İçişleri Bakanı Sebahattin Öztürk, “Kendisine şehit yakını gözüyle bakmak lâzım. O gözle bakınca da anlıyorum. Ancak, üniformalı birinin siyasetle ilgili bu tür açıklamalar yapması da doğru değil” dedi.

Aslolan “açılım”dan sorumlu Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan’ın ipucu dolu şu değerlendirmeleriydi:

– Bu tablo bizi üzdü. Üniforma içindeki bir insanın bunu yapmaması gerekiyordu…

– Şehit cenazelerinde çok büyük acı oluyor. Biz de katılıyoruz. Ağlamak istiyoruz, ama terör örgütünü sevindirmemek için ağlamıyoruz…

– Üniforma ile verilen o görüntü terör örgütü yayınlarında kullanılıyor. Sivil insanlar bile “vatan sağolsun” diyor. Biz de tehdit alıyoruz. Dolayısıyla terörün ekmeğine yağ sürmemesi gerekiyor…

Netice mi?

Şayet olay Yarbay Mehmet Alkan’ın “istifası” ile “tatlı sona” bağlanmaz ise;

“TSK’yı itibarsızlaştırmak, muvazzaf personelin komutanlarına karşı duyduğu güven hissini zedelemek”

Veya “Kamu görevlisine hakaret”,

Hatta, “Halkı askerlikten soğutma”,

Hatta hatta, “terör örgütünün ekmeğine yağ sürme”, yani “örgütün propagandasını” yapma suçlamasıyla yargılanırsa, diğer davalara şaşırmadığımız gibi, herhalde buna da şaşırmayız, değil mi?

Müyesser YILDIZ

25 Ağustos 2015

Odatv Link: https://odatv4.com/yazar/muyesser-yildiz/yarbay-alkan-sorgulanirsa-necdet-ozel-de-sorgulanmali-2508151200.html

Kategori:Uncategorized