İktidar “ne istedilerse verdiği”, siyasi uzantısı 80 milletvekiliyle Meclis’e girdiği, “çözüm süreci” de halen buzdolabında beklediği halde bölücü terör örgütü niye azdı, ne yapmaya çalışıyor? Nihai hedefi ne?
Hayır, “Bağımsız Kürdistan” demeyeceğim. Baksanıza Barzani bile, “Kendileri için demokratik yöntemlerle bağımsızlık için koşulların henüz oluşmadığını” söylüyor. Acaba neyi bekliyor?
Emperyalistler yıllar boyunca, “PKK’nın tüm katliamlarına rağmen bir Türk-Kürt savaşı çıkmadı… Şehirlerde PKK terörü yaygınlaşmadı…” diye adeta hayıflandı.
Şimdi artık herkes “iç savaşı, Türk-Kürt savaşını” konuşuyor.
Yıllardır “jandarma dipçiklerini” efsaneleştiren, güvenlik için uygulanan zorunlu göçleri “tehcire” benzetenler, PKK’nın bölge insanına yaptıklarını ağzına almıyor. Cinayet, tehdit, adam kaçırma, yağma, haraç her şey var.
Hani bunlar Kürtlerin temsilcisiydi, Kürtlerin onuru ve özgürlüğü için savaşıyordu!..
Öyleyse halka yapılan bu zulmün sebebi ne?
“Çözüm sürecinin” ne işe yaradığını, devletin en tepesindekiler peşpeşe itiraf etti.
Şehirlere indiler, silah stokladılar, sözde mahkemeler, vergi daireleri kurdular ve vatandaşın tepesine çöktüler.
Bölgenin eski bir milletvekilinin ifadesiyle, “Askere bakma, polise görme, hakime tutuklama” denince, teröristler roketatarlarla, füzelerle, tonlarca patlayıcıyla geldiler.
Devlet seyretti, vatandaş çaresiz teslim oldu!.. MİT Müsteşarının aşiretinin bir bölümü bile PKK’ya katıldı!..
Ama PKK durmadı, zulmünü arttırdı. Canına da malına da göz dikti; “Ya bendensin, ya düşman” dedi!..
Erdoğan şimdi, PKK’nın Kürt kökenli vatandaşlarımızın temsilcisi olmadığını belirtip, bölge halkının direnmesini istiyor. İyi de nasıl ve neyle?..
Bir başka eski milletvekilinin iddiasına göre, 8-10 bin insan İran’a, Irak’ın kuzeyine göçtü. Böyle devam ederse bölgenin üçte ikisinin göçeceğini söyledi.
Eş zamanlı olarak Batı illerinde Kürt kökenli vatandaşlarımıza karşı saldırılar organize ediliyor.
Adeta iki ateş arasında bırakılan bu insanlar nereye gidecek?
Evet, birileri hem “iç savaş”, hem bölge insanının sahipsiz bırakılması, hem de bölgenin insansızlaştırılması, özetle artık “demokratik” değil, kanlı bir “bölünmenin” peşinde.
-Bölgeye Kim Yerleşecek?-
“Emperyalistler İran’ı bölmeden, Türkiye’yi bölmeye teşebbüs etmez. Türkiye onların açık üssü” görüşünü savunuyordum.
BOP’un sahipleri, 8 yıl öncesine kadar İran ile Türkiye arasında imzalanan gaz anlaşmasından bile rahatsız olup, “İran’la her zaman olduğu gibi iş yapmanın zamanı değil” uyarısında bulunuyordu…
BOP Kraliçesi Rice’ın Yardımcısı Nicholas Burns, “Irak, İran ve Suriye’ye komşu olan Türkiye’nin ABD ile bağlantısı çok önemli hale gelecek. Türkiye bizim Geniş Orta Doğu’daki çıkarlarımız için kritik önemde” diyordu…
Emperyalistler bizden PKK ile “barışçıl çözümün” yanısıra, Ermenistan sınırını açmamızı, Dicle-Fırat sularının yönetimini kendilerine devretmemizi istiyordu…
7 Haziran seçimleri üzeri İran’la anlaşma imzaladılar. İran tehlikesini şimdilik “kontrol altına” aldılar…
7 Haziran’dan sonra da İncirlik anlaşması ile bir uçtan diğer uca Türkiye’ye yerleşmeye başladılar. Geçen hafta sonu NATO Genelkurmay Başkanları toplantısı için Türkiye’ye gelen Avrupa Müttefik Kuvvetler Yüksek Komutanı Orgeneral Philip Breedlove, önümüzdeki birkaç ay içinde İncirlik üssünde kapasite artırımına gidilebileceğini açıkladı…
Birkaç gün önce bir konferansta konuşan ABD Savunma İstihbarat Ajansı Koordinatörü Korgeneral Vincent R. Stewart, Irak ve Suriye’nin bir daha eski hâline dönemeyecek şekilde parçalanabileceğini söylerken, CIA Başkanı John Brennan, “Orta Doğu önümüzdeki 10 ilâ 20 yıl içinde büyük bir değişim yaşayacak” dedi.
Artık sadece Irak ve Suriye’nin değil, Türkiye’nin de bölünmesi, Cizre-Sur modeli kalkışmaların yaygınlaşması halinde BM’nin, AB’nin, NATO’nun devreye girmesi ayan beyan konuşuluyor.
Görünen o ki, emperyalistler Türkiye-İran dengesinde strateji değiştirip, “Önce Türkiye, sonra İran” diyor.
Onun için PKK eliyle bölgeyi insansızlaştırmanın, İncirlik’le de bölgeye çöreklenmenin peşindeler!..
Böylece; Ermeni sınırına yerleşecekler… İsrail için en büyük tehdit saydıkları İran’ı hemen dibinden kontrol edecekler… Fırat-Dicle sularına el koyacaklar… Bölgeyi Barzani’yle birleştirecekler…
Oyun ve tehlike, görünenden, sanılandan daha büyük.
O yüzden PKK’yla gerçekten mücadele için yapılması gereken ilk iş, İncirlik anlaşmasının iptal edilmesi;
Bizlerin de Kürt kökenli vatandaşlara karşı sağduyuyu elden bırakmamız, tahrik ve provokasyonlara karşı çok dikkatle olmamız gerekiyor!..
Müyesser YILDIZ
14 Eylül 2015
Odatv Link: https://odatv4.com/yazar/muyesser-yildiz/pkk-aslinda-ne-istiyor-1409151200.html