Sadece sınırlarımız değil, gümrük kapılarımız da delik-deşik… Buna dair Ankara bürokrasi koridorlarında “gizli” tutulmaya çalışılan somut bir olaydan, Çin’den gelip Mersin ve Öncüpınar üzerinden IŞİD’e uzanan bir sevkiyat ve sevkiyat sonrasında yaşananlardan söz ediliyor. Sevkiyatın adı; Alüminyum pasta veya pigment. Bir tür boya hammaddesi, ama MİT’e göre, bu aynı zamanda patlayıcı yapımında kullanılabilen bir madde. İşte bu maddeden sadece bir günde, 25 Haziran 2015’te tam 3 TIR, toplam 144 ton geçirilmiş.
Kimin eli kimin cebinde, anlamak gerçekten çok zor. O yüzden en baştan anlatalım.
Suriye’de iç savaş tetiklendiğinde Ankara, yani Gümrük ve Ticaret Bakanlığı güvenlik için sınır kapılarında bazı tedbirler aldı ve Türk plakalı araçların Suriye’ye geçişlerini yasakladı.
Ancak Bakanlık 15 Kasım 2013’te, “Zaman içerisinde ortaya çıkan gerekliliklerin bölge koşullarına uygun yeni tedbirler almayı gerektirdiği ve Suriye halkının ihtiyaçlarının uzun süredir devam eden olaylar sebebiyle artış gösterdiği” gerekçesiyle Suriye’ye eşya sevkiyatına izin verdi. Kararda, sevkiyatın nasıl yapılacağı da şöyle anlatıldı:
“Güvenlik temelli gümrük uygulamaları sebebiyle Türk plakalalı araçlar ve şoförlerimizin Suriye’ye geçişlerine izin verilmemesi sebebiyle ülkemizden ihraç edilen eşya, gümrük sahalarında veya ara bölgelerde Suriye’den gelen araçlara aktarılmakta ve işlem ise hem ihracatçımıza ve taşıyıcımıza ek maliyet getirmekte, hem de gümrüklerde araç kuyruklarının oluşmasına neden olmaktaydı. Bu itibarla, sahada yaşanan araç kuyruklarının önlenmesi, aktarma işlemlerinin daha hızlı ve güvenli sonuçlanmasını teminen Cilvegözü, Öncüpınar, Akçakale kara hudut kapılarımızda, talep olması durumunda ve sorumluluğun talep sahibine ait olması kaydıyla, aktarma işlemine konu Türk plakalı TIR dorselerinin Suriye plakalı çekicilere takılarak, karşı taraftaki Suriye sınır kapısına götürülmek suretiyle boşaltma işlemlerinin yapılması ve yükünü boşaltan dorselerin yeniden ülkemize getirilmesine izin verilmiştir.”
Karara göre, Artık Suriye’ye “Alüminyum pasta (pigment) ve benzeri eşya” da ihraç edilebilecekti.
-1 Temmuz 2015’te Yasaklandı… Çünkü-
Eski Bakan Hayati Yazıcı döneminde alınan bu karar, sonraki Bakan Nurettin Canikli tarafından 1 Temmuz 2015’te askıya alındı. Yani “Pigment”in Suriye’ye çıkışı yasaklandı.
Neden mi?
İddialara göre, MİT 30 Haziran 2015’te Gümrük ve Ticaret Bakanlığı’na “gizli” damgalı bir yazı gönderdi. Yazıda özetle, piyasadan alımı yasal olan ve toz halinde bulunan Alüminyum Pasta (Pigment) isimli eşyanın aynı zamanda patlayıcı yapımında kullanılabileceği belirtildikten sonra şu bilgi veriliyordu:
“Mersin Serbest Bölgesinden transit olarak her biri 49 ton mazleme taşıyan toplam 3 TIR ile Öncüpınar Gümrük Müdürlüğü’nden Pigment isimli eşyanın 25 Haziran 2015’te Suriye’ye götürüldüğü, bahse konu maddenin satıcının Şanlurfa …….. adresini beyan eden Ahmet Bayaltun isimli şahıs olduğu, söz konusu TIR’ların Suriye/Bab El Selame Sınır kapısını elinde bulunduran muhalifler tarafından malzemenin IŞİD’e gideceği gerekçesiyle durdurulduğu ve Suriye’deki nihai alıcınının tespite çalışıldığı ve Ahmet Bayaltun ile ağabeyi İsmail Bayaltun’un IŞİD yanlısı lojistik/kaçakçılık faaliyetlerinde adı geçtiği…”
İşte bu yazı üzerine Gümrük ve Ticaret Bakanlığı hemen 1 gün sonra 1 Temmuz’da, söz konusu maddenin Suriye’ye açılan hudut kapılarımızdan çıkışına ilişkin gümrük hizmeti verilmemesini kararlaştırdı. Bu karar da 2 Temmuz’da dönemin Gümrükler Genel Müdürü Cenap Aşçı’nın imzasıyla, tüm gümrük ve ticaret bölge müdürlükleriyle Hatay, Kilis, Gaziantep, Şanlıurfa, Mardin ve Şırnak Valiliklerine bildirildi.
Sonrasında MASAK ve MİT’ten, Pigment satıcı olduğu belirtilen isimler hakkında bilgi notu gönderildi.
Ardından Gümrükler Genel Müdürlüğü, MİT’in yazısı ve gelen bilgi notları kapsamında Bakanlıktan “denetim talebi” konulu bir onay istedi.
Bu yazının içeriğinden önce yazan isme dair bir parantez açalım:
Yazıyı hazırlayan daha önce iki kez AKP’den milletvekili aday adayı olan Gümrükler Genel Müdürü Cenap Aşçı’ydı. Aşçı seçim hükümetinin kurulmasından bir gün önce Gümrük Müsteşarı, ertesi gün de Gümrük ve Ticaret Bakanı yapıldı.
Dönemin Genel Müdürü Aşçı’nın “denetim talebini”, Müsteşar Yardımcısı Remzi Akçin, Müsteşar Vekili Neşet Akkoç da imzaladıktan sonra Bakan adına Bakan Yardımcısı Fatih Metin “olur” verdi.
Yazının içeriğine gelince; Şöyle deniliyordu:
“Çin menşeli olan ve her biri 48 ton malzeme taşıyan toplam 3 TIR tarafından 25 Haziran 2015’te Öncüpınar gümrük müdürlüğünden Suriye’ye götürülen Alüminyum Pasta (Pigment) isimli eşyanın; Ahmet Bayaltun ve İbrahim Bayaltun’un ortak sahibi olduğu A…… Ltd. Şirketi’nin, mal ve hizmet alış kaydı bulunmadığı halde Ahmet Bayaltun tarafından para transferi yapılan H…… Gümrük Müşavirlik Hizmetleri Ltd. Şirketi’nin gümrük işlemlerinin Gümrük ve Ticaret Müfettişi marifetiyle incelenmesi ve gerekmesi halinde soruşturulmasının uygun olacağı değerlendirilmektedir. Uygun bulunması halinde onay ve ekinin Rehberlik ve Teftiş Başkanlığına havalesini arz ederim.”
“Ne güzel Bakanlık çok kısa sürede elinden geleni yapmış. İşte mücadele böyle olur” denebilir.
Lâkin, böylesine acil ve önemli “inceleme”nin tam 1.5 ay sonra 19 Ağustos 2015’te başlatıldığına yönelik iddialar bulunduğunu belirttikten sonra bir parantez daha açalım.
-Şanlıurfa’da Gözaltına Alınan Kimdi?
Hatırlanacağı gibi, MİT’in yazısında Ahmet Bayaltun ile ağabeyi İsmail Bayaltun’dan söz edilirken, Gümrük Bakanlığı’nın yazısında ise İsmail Bayaltun’un adı hiç geçmiyor, sadece Ahmet Bayaltun ile şirket ortağı İbrahim Bayaltun hakkında “inceleme” isteniyordu.
Şimdi 10 Temmuz 2015’te Habertürk Gazetesi’nde yayınlanan, “3 İlde IŞİD Operasyonu : 29 Gözaltı” başlıklı bir habere bakalım.
Haberde, Şanlıurfa’da yapılan operasyonda gözaltına alınanlar arasında İsmail Bayaltun’un da bulunduğu belirtilip, şu önemli detay aktarılıyordu:
“Bayaltun soyadı geçtiğimiz ay YPG’nin IŞİD’in elinden aldığı Telabyad’a giden Habertürk muhabirinin karşısına çıkmıştı. YPG Telabyad’a girdiğinde, IŞİD militanları hiç çatışmadan kenti terk etti. Apar topar kenti terk ettikleri, Telabyad Sınır Kapısı’nda bulunan binalardaki görüntülerden anlaşıyordu. Kaçan militanlar kişisel eşyaların yanı sıra çok sayıda belgeyi de arkalarında bırakmıştı. Rakka’dan Telabyad Sınır Kapısı’ndaki görevlilere gönderilen pek çok belgenin yanı sıra Türkiye’den giden kargo paketleri ile Türkçe kitapların fazlalığı dikkat çekiyordu. Kargo paketlerinden biri Konya’dan, Şanlıurfa’ya gönderilmişti. Göndericisi Mahmut Yüksel olan paketin, kargo şirketinin Şanlıurfa Balıklıgöl şubesinden alınacağı yazılıydı. Kayseri’den Şanlıurfa’ya gönderilen ve oradan da Telabyad’a ulaştırılan paketin alıcısı ise Ahmet Bayaltun’du. Dün polisin yaptığı operasyonda gözaltına alınanlar arasında ise Şanlıurfa’da gözaltına alınan İsmail Bayaltun vardı. Kargo paketinin gönderildiği kişi ile IŞİD’e eleman gönderdiği iddiasıyla gözaltına alınan kişinin aynı soyadını taşıyor olması dikkat çekti.”
Bu ilginç “tesadüfle” birlikte Gümrük Bakanlığı’nın “inceleme” kapsamında İsmail Bayaltun isminin bulunmaması daha da dikkat çekici hale gelmiyor mu? Acaba bu isim MİT’in yazısındaki isim mi ve gözaltı sonrasında ne oldu?
-Uzmanlardan Sorular-
Bu bilgi ve iddialardan sonra gümrük uzmanlarının konuyla ilgili görüşlerine geçelim. Şunları sordular:
– 15 Kasım 2013 – 1 Temmuz 2015 arasında ne kadar pigment ithalat ve ihracatı oldu ve kimler veya hangi firmalar tarafından gerçekleştirildi?
– İç savaşın yaşandığı Suriye’de badana-boya acil ihtiyaçlardan mıdır ki, sınır kapısında yığılma gerekçesiyle sevkiyattaki kısıtlamalar kaldırılırken, pigmentin geçişine de izin verildi?
– Böylesine ciddi, terörle ilgili bir konuda Bakanlık neden öncelikle “inceleme” yapılmasını tercih ediyor da ancak “gerekmesi halinde soruşturma” diyor. Hemen soruşturma açılıp, konunun süratle kolluk kuvvetleri ve adli yargıya taşınması gerekmez mi?
– MİT’in yazısında Çin menşeli 3 TIR pigmentin Mersin Serbest Bölgesinden Öncüpınar Gümrüğü’ne gönderildiği açıkça belirtildiği halde bu maddenin Türkiye’ye kim veya hangi firmalan tarafından, nasıl sokulduğu, kimler tarafından ithal edildiği acaba neden incelenmiyor, araştırılmıyor veya soruşturulmuyor?
– Bakanlığın inceleme yazısında, İsmail Bayaltun isminin yer almamasının sebebi ne?
– Ahmet Bayaltun ve İbrahim Bayaltun’un ortak olduğu şirketin mal ve hizmet alış kaydı olmadığı belirtildiğine göre, bu firmanın olmayan gümrük işlemleri nasıl incelenecek?
– Söz konusu madde Suriye sınır kapılarından çıkarılamasa bile başka sınır kapılarından geçirilmediğinin veya bu eşyanın tarifesinin değiştirilmesi ya da farklı gösterilmek suretiyle ihracatının yapılmadığının garantisi var mı?
– Ağustos’ta başlatıldığı belirtilen inceleme tamamlandı mı, ne sonuç çıktı?
Ve uzmanların en can alıcı son sorusu:
– IŞİD tarafından gerçekleştirildiği belirtilen Ankara Garı’ndaki katliamda kullanılan bombalarda da pigment kullanılmış olabilir mi?
Müyesser YILDIZ
25 Ekim 2015