İçeriğe geç

Askeri Yargıtay’ın 1 Numarası Tuzun Nasıl Koktuğunu Böyle İtiraf Etti!..

Askeri yargıdaki Cemaat yapılanması dillere destan olmuştu, ama kimse inanmıyordu.

Burada görev yapan bir üye Kasım 2014’te “gizli tanık” sıfatıyla Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na ifade verip, dönemin Genelkurmay Adli Müşaviri Muharrem Köse’nin Cemaat’in askeri yargıdaki sorumlusu olduğunu öne sürdü. Gizli tanık ifadesinde, İzmir Casusluk kumpası ile bir önceki Askeri Yargıtay Başkanı Hakim Tuğgeneral Hasan Dengiz, Başsavcı E.O.O ile 10 üyenin nasıl tasfiye edildiğini, Akit Gazetesi’nde yayınlanan haberlerin nasıl yazdırıldığını da anlattı.

Sözkonusu ifadelerin medyaya yansımasından sonra 25 Kasım’da hem Genelkurmay, hem Askeri Yargıtay Genel Sekreterliği, hem de Muharrem Köse’nin Avukatı Sönmez Ahi’den peşpeşe açıklamalar geldi.

Genelkurmay açıklamasında, söz konusu iddiaların daha önce sahte isimli ihbar mektuplarıyla kendilerine ve MSB’ye gönderildiği belirtilerek, bunları yazanların tespiti için Genelkurmay Askeri Savcılığı’na soruşturma emri verildiği bildirildi. Mektupları gönderen kişilerin tespit edildiğini de duyuran Genelkurmay, “Askeri Savcılık’ça yapılan soruşturma sonucunda, ihbar mektuplarını gönderen kişilerden birinin Askeri Yargıtay üyesi, diğerinin ise Askeri Yargıtay’da ’resmi belgede sahtecilik’ suçundan yargılanmakta olan emekli bir askeri hakim olduğu tespit edilmiştir…. Bu kişi ve kişilerin Askeri Yargıtay’da devam eden disiplin ve adli soruşturmaları, yargılamaları etkileme, baskı altına alma maksadıyla Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na başvurarak ’paralel yapı’ iddialarıyla ilgili devam eden soruşturma kapsamında ifade verdikleri düşünülmektedir. Bu kişilerin şahsi menfaatleri doğrultusunda gerçeklerle hiçbir ilgisi olmayan, mesnetsiz iddiaları kendileri hakkında yapılabilecek adli ve idari işlemleri etkisiz kılma ve bu süreçte yer alan tüm personeli itibarsızlaştırma amacına yönelik olarak tekrar tekrar gündeme getirdikleri anlaşılmaktadır. Konu ile ilgili olarak gerekli yargısal süreç başlatılmıştır” dedi.

Askeri Yargıtay Genel Sekreterliği’nin açıklamasında da “Kurumun, Türk yargı sistemi içinde haklı ve saygın bir konuma sahip, yüz yıllık deneyimi bulunan bir kurum olduğu” vurgulanarak, Genelkurmay’ın açıklamasına benzer ifadeler kullanıldı. Ayrıca, “Kurumun üyelerinin asgari yarbay rütbesinde bulunan birinci sınıf askeri hakimler arasından Askeri Yargıtay Genel Kurulunca yapılan seçim sonucunda, boş üye sayısının üç katı kadar belirlenen adaylar arasından Cumhurbaşkanınca seçildiği” hatırlatılarak, “Askeri Yargıtay içindeki paralel yapılanmaya ilişkin söylem ve iddiaların, somut bilgi ve belgeye dayandığı takdirde gerekli yasal işlemlerin derhal başlatılacağı” anlatıldı. Ve “Yargıtay’ın gerek kurumsal saygınlığına, gerekse üyelerinin kişilik haklarına yönelik saldırı niteliğindeki bu iddialarla ilgili yasal başvuru haklarını kullanacağı” bildirildi.

Muharrem Köse’nin Avukatı Sönmez Ahi (o da tutuklu)’nin açıklaması ise ilk olarak Zaman Gazetesi’nde, “Savcılığın, Askeri Yargıtay gizli tanığı şaibeli çıktı” başlığıyla yayınlandı. Askeri Yargıtay üyeleri ve Köse hakkındaki iddialarla ilgili yargısal süreç başlatıldığını belirten Avukat Ahi’nin açıklaması da Genelkurmay’ın “gizli tanık ve bunun niyetine dair tespitleriyle” kelimesi kelimesine aynıydı.

“Gizli tanığın” kimliği bir süre sonra deşifre oldu; Askeri Yargıtay eski üyesi Hakim Albay Yasin Aslan bazı gazetelere verdiği demeçlerde, mevcut Askeri Yargıtay Başkanı Tuğamiral Ahmet Zeki Liman’ı da kastederek şunları söyledi:

“2012’de Çukurambar Mado’da bir toplantı dua ile açıldı. Cep telefonlarımız toplandı. Ortak hareket edilmesi yönünde bir takım kararlar alındı. Bu toplantıya şu anda Askeri Yargıtay’da daire başkanı olan bir isim başkanlık etmişti. Askeri Yargıtay Başkanı da katılmıştı, 11-12 kişiydik… Askeri Yargıtay seçimi öncesi aday listesine girdiğimde, şimdiki Askeri Yargıtay Başkanı Zeki Liman, Daire Başkanı Yavuz Sayalgı ve bazı üyeler beni çağırarak, kendileriyle ortak hareket etmem şartıyla beni destekleyeceklerini söylemişlerdi. Ben de üyeliği çok istediğim için bunu kabul ettim. Üye seçildikten sonra ilk başta bu grup içinde hareket ettim. Ancak cemaatçi olduklarını bilmiyordum. Sonra birkaç toplantılarına katıldım.”

-Başkanın Avukatının Darbe Sonrası Açıklaması-

Konunun esasına geçmeden bir açıklamayı daha hatırlatmam gerekiyor. 12 Temmuz’da yani darbeden 3 gün önce bir gazetede Askeri Yargıtay Başkanı Liman’ın fotoğrafıyla birlikte “Askeri Yargıda Neşter Zamanı”, darbenin ardından da bazı internet sitelerinde, “Şifre Çukurambar… Askeri Yargıdaki FETÖ üssü: Çukurambar” başlıklı haberler yayınlandı.

Avukatı Cahit Polat bu haberlerin tamamına darbeden 6 gün sonra toptan cevap verdi. 2013 yılında Askeri Yargıtay Başkanlığına atanmasından itibaren yazılı ve görsel medyada çeşitli tarihlerde Liman’ı “FETÖ” ile ilişkilendiren haberler yayımlandığını hatırlatan Avukat Polat, özetle şunları söyledi:

“Müvekkilim, hayatının hiçbir döneminde sözü edilen terör örgütünün veya başka bir cemaatin ya da devlete karşı herhangi bir yapılanmanın üyesi veya sempatizanı olmamıştır. Aksi yöndeki isnatlar, kesinlikle doğru değildir ve hiçbir somut bilgi ve belgeye dayanmamaktadır. Müvekkilim görevini, anayasa ve yasalarla verilen mahkemelerin bağımsızlığı ve hakimlik teminatı güvenceleri altında evrensel hukuk kurallarına bağlı kalarak Atatürkçü düşünce sisteminin yol göstericiliğinde, hukukun üstünlüğü, doğruluk, tarafsızlık ve hakka saygı duygusu içinde, kimseden emir ve talimat almadan yerine getirmiş ve yerine getirmeye devam etmektedir.”

Liman’ın Askeri Yargıtay üyeliğinin dönemin Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer tarafından veto edildiğini doğrulayan, ancak veto gerekçesinin, “irtica” olduğu iddiasının gerçeği yansıtmadığını belirten Avukat Polat, “Müvekkilinin Muharrem Köse ile hareket ettiği ve Çukurambar’da askeri yargının yapılandırılmasına yönelik kararlar alınan örgüt toplantılarına katıldığını” da yalanlayıp, asılsız haberlerle ilgili olarak suç duyurusunda bulunulacağını kaydetti.

– Milliyetçi-Muhafakarım… Hükümet Yanlısı Olduğum da Söylendi-

Sezer’in veto ettiği, Cumhurbaşkanı Gül döneminde Askeri Yargıtay üyeliğine seçilen, dönemin Başkanı Hasan Dengiz’in İzmir Casusluk davası yüzünden 1 yıl süresi olmasına rağmen emekliye ayrılmasının ardından 2013 YAŞ’ında terfi eden, Eylül’de Başkanlığa seçilen ve halen bu görevi yürüten Tuğamiral Ahmet Zeki Liman darbeden sonra 1 Ağustos’ta Ankara Cumhuriyet Savcılığı’na tanık sıfatıyla ifade verdi.

İfadesinin başlangıcında, FETÖ olarak tanımlanan yapıyı 17/25 Aralık sürecine kadar dini bir cemaat olarak algıladığını, ancak bu tarihten ve özellikle MİT TIR’larının aranması olayından sonra kendisinde bu yapının bir ihanet şebekesi olduğu kanaatinin hasıl olduğunu anlatan Liman, Askeri Yargıtay’da “FETÖ” üyesi olabileceğini düşündüğü üyelere ilişkin bir soru üzerine şunları anlattı:

“Yapılan seçim süreçlerinde bütün üyeler birlikte çalışıyor, üye adaylıkları ile ilgili olarak birbirleriyle bilgi paylaşıyor ve olumlu bulduğumuz adaylara oy veriyorduk… Askeri Yargıtay’da görev yapan hakimlerin kaynakları çeşitlidir. Kimi benim gibi yedek subay kaynağından, kimi askeri lise sonrası hukuk fakültesi, kimi de harp okulu sonrası kendi adına hukuk fakültesini bitiren adaylardan oluşmaktadır. O dönemlerde askeri lise kaynağından gelen adayların bir bölümünün lise ve üniversite sıralarında Gülen cemaatinin evlerine gitmiş olduklarından söz ediliyordu. Ben kendimi milliyetçi muhafazakar olarak tanımlayabilirim. Hatta üye olduğum dönemde Kara Kuvvetlerinden bazı hakimlerin hakkımda hükümet yanlısı şeklinde nitelendirme yaptığı da kulağıma gelmişti. Bu sebeple, destek olduğum adaylarda hakimlik nitelikleri, uyumları, milli ve manevi değerlerine bağlılıkları ve ahlâki eğilimleri dikkate aldığım hususlardı.”

-Ankesörlü Telefonla Ahlâk ve Mezhep Kontrolü-

Liman ifadesinin devamında da, “Kara Kuvvetleri mensubu adaylarla ilgili olarak seçim dönemlerinde H.Z.’den adaylarla ilgili bilgi sorduğumda, bazı adayların ahlaki eğilimleri ve mezhepleri ile ilgili bazı bilgiler veriyordu. Bunları nereden öğrendiğini sorduğumda, ankesörlü telefonda birilerini arayıp, ondan bilgi aldığını söylüyordu. Israr etmeme rağmen kiminle görüştüğü konusunda bana bilgi vermiyordu. Ben devletin istihbarat kurumlarında tanıdığı olduğunu zannediyordum. 17/25 Aralık sürecinden sonra aynı konuda yani ankesörlü telefonla birilerini aradığına tanık olduğunu AYİM üyesi Hakim Albay K.K da’dan da duymuştum” dedi.

-Muharrem Köse Nasıl Seçildi? Genelkurmay’a Niçin Gitti?-

Liman ifadesinde, Muharrem Köse’nin nasıl seçildiği ve Askeri Yargıtay’ı bırakıp, niçin Genelkurmay’a gittiğine dair şu ilginç bilgileri de verdi:

“2011’de Askeri Yargıtay’da 8 üyelik boşalmıştı. Bununla ilgili seçim yaparken 24 aday belirlememiz gerekiyordu. Aynı dönemde Askeri Yüksek İdare Mahkemesi (AYİM)’de de seçim süreci vardı. Bu seçimler sırasında da gerek AYİM’deki K.K. ve M.U. ile gerekse Askeri Yargıtay’daki üyelerden destekleyeceğimiz adaylar konusunda görüşmeler yapmıştık. K ve M. Albaylar H.Z. ile daha önce birlikte çalışmışlardı. Onlar da samimiydiler. Bu kapsamda Kara Kuvvetleri mensubu önerdikleri adaylara destek verdik. Bu seçimde Muharrem Köse, Y.T.Ç. , Ş.A. , T.Ö. listeye girmiş ve seçilmişlerdi… Muharrem Köse, Askeri Yargıtay’a üye seçildiğinde T.Ö. ile birlikte Başkanlar Kurulu’nca bizim dairede görevlendirildiler. Ancak 1 yıl sonra Genelkurmay Adli Müşaviri Hıfzı Çubuklu’nun tutuklanması nedeniyle yerine atama kararnamesi çıktı. Bu kararnamede Köse’nin atandığını görünce çok şaşırdım. Bana vedaya geldiğinde, üyelik hukukundan feragat etmesinin yanlış olduğunu söylediğimde Askeri Yargıtay’daki işlerin bir hukukçu olarak kendisini tatmin etmediğini, orada devlete daha iyi hizmet etme imkanı bulabileceğini söyledi. Rütbesinin ufak olması nedeniyle Karargâhta rahat çalışamayacağını söylediğimde, o takdirde emekli olabileceğini söylemişti. Bizden ayrıldıktan sonra kendisiyle 4 yıllık süre içinde görev nedeniyle ya da bayram gibi sebeplerle biraraya gelme sayımız 10’u bulmaz.”

Liman’ın ifadesinin bir yerinde, Askeri Yargıtay Başkanlığı seçiminde Muharrem Köse’nin de kendisini desteklediği yönünde haberler geldiğini, ama buna bir anlam veremediğini söylediğini de ekleyelim.

-S……n Davası ve Çukurambar Toplantısı-

Liman, tasfiye edildiği öne sürülen dönemin Askeri Yargıtay Başsavcısı E.O.O. hakkındaki hakaret davası hakkında bilgisi olup olmadığı sorulduğunda ise önce kurumda yaşanan “S……n” davasını şöyle anlattı:

“2012’de İzmir Casusluk davası açıldığında o dönemde Askeri Yargıtay’da bir içtüzük değişikliği nedeniyle birkaç gün süren Genel Kurul yapılmıştı. Genel Kurul’da Başsavcılığı ilgilendiren bir madde görüşülürken Ş.A.’ın sarf ettiği görüşü beğenmeyen o dönemki Askeri Yargıtay Başsavcısı E.O.O. bu görüşe katılmamış ve gerekçesini söylemişti. Ben de Başsavcının görüşüne katılarak, ilgili içtüzük maddesinin onun görüşünü de destekleyecek şekilde değiştirilmesi önerisinde bulundum. Bu önerim Genel Kurul’da oy birliğiyle kabul edildikten sonra başkan toplantıya ara verdi. Üyeler yerinden kalkıp bir kısmı koridora çıkacağı sırada, ben de masanın üzerindeki kitapları toplarken birden ‘S…….n’ şeklinde bir bağırma sesi duydum. Kafamı kaldırdığımda Başsavcının yerinden hiddetle kalkıp kıdemsiz üyelerin bulunduğu kapıya doğru adım attığını ve hemen önünde bulunan daire başkanlarının onu engellediğini gördüm. Sözü kime söylediğini anlamamıştım. Ancak ertesi gün arkadaşlar sözün ‘s…….n gitsin’ şeklinde Ş.A.’a söylendiğini ve koridorda Başsavcının, ‘böyle yetersiz üye seçerlerse, böyle olur’ şeklinde söz söylemeye devam ettiğini söylediler.”

Sonrasını özetleyeyim; Başsavcının özür dilemesi istenir. Özür dilemez. Ş.A. dava açar, Başsavcı mahkûm olur. Temyiz aşamasındayken, konu medyaya yansır. İsmi İzmir Casusluk davasına karıştırılan üyelere göre, bu olayı Askeri Yargıtay’da “cemaatçi” olduğu bilinen 10 üye sızdırmıştır. İşte bunun üzerine meşhur Çukurambar veya Mado toplantısı yapılır. Devamını Başkan Liman’ın ifadesinden okuyalım:

-Toplandık, Ama Kur’an Okunmadı-

“O zaman 4. Daire üyesiydim. Birinci Daire Başkanı Y.S. adı dillendirilen bu 10 üyeyi tatlı yemek için Çukurambar’daki Mado’ya davet ettiğini, benim de kendisiyle birlikte gelip gelemeyeceğimi sordu. Amacının, eğer haberi sözü edilen kişilerden biri medyaya vermişse, bunun yanlış olduğunu, bir daha böyle bir yola tevessül edilmemesi gerektiğini söylemek olduğunu belirtti. Ben de kabul ettim. Akşam yemekten sonra beni evimden aldı, birlikte Mado’ya gittik. Bu sırada tam olarak kimlerin geleceğini bilmiyordum. Mado’da zeminin üstündeki kata çıktık ve hemen merdivenlerin yanındaki masaya oturduk. Yaklaşık 10-12 kişi ayrı ayrı geldiler. Bu sırada bazı arkadaşlar cep telefonlarını bulunduğumuz yerden uzak bir noktaya koydular. Ben böyle bir davranışta bulunmadım. Şu anda katılanların hepsini tam olarak hatırlamıyorum (Yine de 10-12 isim sıralıyor). Öncelikle Y.S. tarafından tatlı siparişi verildi ve medyada çıkan haberden söz ederek, bundan rahatsız olduğunu, böyle yollara tevessül edilmemesi gerektiğini, Askeri Yargıtay’ın kurullarının görevlerini yaptıklarını, medyada çıkan haber nedeniyle kurumda dedikoduya yol açıldığını söyleyerek ikazda bulundu. Bu sırada yakında seçim vardı. H. Z. adaylardan İ.K.’a oy vermesini Y.S.’dan istemişti. Y.S.,’Ben oy vermem, kim isterse versin’ demişti. İ.K. ismi Cemaatle anılan ve 2003 yılından itibaren MSB Askeri Adalet İşeri Başkanlığında meslek yönetim şube müdürlüğü yapmış ve 2012 yılına kadar pek çok askeri hakim alımını gerçekleştirmişti. Bu Mado’daki olaydan önce seçimde kendisine destek olmam için bana gelen İ.K. Askeri Yargıtay’daki abilerinin (bu kapsamda Askeri Yargıtay’da görüştüğü o dönemdeki üyeler H.Z. T.Ö. ve Ş.A.) kendisinin seçilmesi için oylama sırasında oyları aday olmayanlara dağıtacaklarını, kendisinin listeye girmesinden sonra ciddi adaylara oy vereceklerini bana söylemişti. Bunun üzerine ben de kendisine kızarak, dışarıdan dayatma adayların burada ters tepeceğini söylemiştim. Y.S.’nın, ‘Ben İsmail’e oy vermem’ demesi üzerine, ben de İsmail’e söylediğim gibi dışardan dayatma adayların uygun olmadığını, yüksek mahkeme üyeleri olarak adayların niteliklerini ortaya koymak suretiyle istişare edebileceğimizi, diğer yöntemin uygun olmadığını söylemiştim ve bu şekilde Mado’dan ayrıldık. Daha sonraki dönemlerde bu bir araya gelme olayı medyada Cemaat toplantısı şeklinde lanse edildi. Toplantının Kur’an okunarak, dualarla açıldığı söylendi. Kesinlikle söylendiği gibi toplantı söz konusu değildir. Mado’da herkesin gelip geçebileceği bir merdiven başındaki masada yukarıda anlatıldığı şekilde gerçekleşmiştir.”

Başkan Liman’ın ifadesinde, Balyoz’da Bülent Münger başta olmak üzere İstanbul 1. Ordu Askeri Mahkemesi hakimlerinin ortam dinlemesini, darbeden sonra tutuklanan Askeri Yargıtay üyesi T.Ö.’nün yapmış olduğundan şüphelendiği,

Cemaatçi olduğu iddia edilen üyeler hakkında MİT ve Emniyet’ten bilgi istediklerinde, “Bu konuda herhangi bir bilgi yok” cevabının geldiği,

17/25 Aralık sürecinden sonra Askeri Yargıtay’da milliyetçi-muhafazakâr değerlere önem veren üyelerle, “Cemaat sempatizanı denilebilecek” bazı üyelerin birbirlerine karşı mesafe oluşturmaya başladığı gibi çok dikkat çekici detaylar da var.

-Cemaatçi Üyenin Darbeden Önceki Sinkaflı Tehdidi-

Başkan Liman’ın ifadesinden son bir ilginç bölüm daha:

Darbe girişiminden birkaç hafta önce T.Ö.’nün, H.A ve H.G. ile birlikte mesaiye gelirken, yanında bulunan H.A.’ya, önde oturan H.G.’nin duyabileceği bir şekilde, “Biz bitti demeden bitmez. Yakında kimin kimin d……..i herkes görecek” şeklinde sözler söylediğini darbe girişiminden sonra Y.S., A.D. ve Z.Y’ndan duyduğunu belirten Liman, “Z.Y.’nun söylediğine göre, kendisinin sivil Yargıtay ve Danıştay yasası üzerine bir arada bulundukları bir ortamda T.Ö.’ın da duyabileceği şekilde, cemaat mensubu Yargıtay ve Danıştay üyelerinin görevlerine son verileceğine yönelik konuşmasının üzerine buna cevap olarak söylemiş olabilir” dedi.

100 yıllık bir kurumda 3 yılda yaşananlara bakar mısınız? Resmen tuz kokmuş, herkes seyretmiş, hatta yalanlamış, şimdi konuşuyorlar… Tamam “FETÖ” sorumlu ve suçlu da ya susan, seyreden ve dahi en üst perdeden yalanlayanların vebali?!.

Müyesser YILDIZ

31 Ağustos 2016

Kategori:Uncategorized