İçeriğe geç

Bir Darbeciyi “Öldürdü”… Bir Şüpheliyi “Çocuk” Sahibi Yaptı… Ve O İddianame Savcıya İade Edildi…

Kurban Bayramı tatili süresince, “FETÖ”nün GATA’da yaptığı kumpaslar, örgütten olmayan askerlerin sahte raporlarla nasıl tasfiye edildiği, örgüt mensuplarının ise önünün nasıl açıldığı konuşuldu.

1 yıldır merakla beklenen GATA İddianamesi öyle bir sunulmuştu ki, sanki Savcılığın hazırladığı iddianame kabul edilmiş, dahası hüküm verilmiş gibiydi.

Oysa o manşetler atılırken, Ankara 20. Ağır Ceza Mahkemesi üç ağır gerekçeyle iddianameyi oybirliğiyle Başsavcılığa iade etmiş, İddianamenin arkasında duran Başsavcılık da bir üst mahkemeye, 21 Ağır Ceza Mahkemesi’ne itirazda bulunmuştu.

O itirazın sonucunu aktarmadan önce, iddianameyle ilgili bir detaydan daha söz edelim.

12 Eylül’deki “Türkiye’nin günlerdir konuştuğu iddianame mahkemeden geri döndü” başlıklı yazımızda, Abdullah Gül döneminde Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alay Komutanlığı yapıp, darbeciler arasında yer alan, 15 Temmuz gecesi TRT’de yaralanan ve halen hapiste olan Tanju Poshor için GATA İddianamesinde “öldü” denildiğine dikkat çekmiştik.

Meğer iddianamede başka hatalar da varmış.

2 erkek çocuk sahibi şüpheli doktorlardan birisinin, iddianame sayesinde bir kız çocuğu sahibi olması gibi!..

Şöyle; Aynı isimde, aynı yaşta bir kız çocuğu var ve hem şüpheli doktorlar arasında bulunan gerçek babasıyla ilgili bölümde yer alıyor, hem de bir başka doktorun kızı gözüküyor.

Nasıl mı? Yine kopyala-yapıştır yöntemiyle.

Tabii iddianamenin iade edilmesinin sebebi bunlar değildi.

Mahkeme, şüpheliler arasında GATA’da görevli olmalarından başka örgütsel bağ kurulmadığı, yani “FETÖ örgütlenmesi” konusunda somut delil bulunmadığı, bazı şüpheliler hakkında soruşturma izni alınmadığı ve “sahte” denilen raporların asıllarının dosyaya konmadığı gerekçesiyle iddianameyi iade etmişti.

İtirazın yapıldığı Ankara 21. Ağır Ceza Mahkemesi 10 günlük incelemeden sonra geçen Cuma karararını verdi ve 20. Ağır Ceza Mahkemesi’nin itiraz gerekçelerine katılarak, iddianameyi Başsavcılığa iade etti.

Bundan sonra ne mi olacak? Savcılık, 104 şüpheli hakkında “örgüt” suçundan değil, tek tek bireysel dava açacak.

-15 Yıllık Raporlar Ne Oldu?-

12 Eylül’deki yazımızı, “GATA yıllardır derin bir yaraydı… Tüm uyarılara rağmen önlem alınmadı, seyredildi… 15 Temmuz’dan sonra ise Sağlık Bakanlığı’na devredilerek, burası da ‘halledildi’… ‘FETÖ’nün binlerce can yaktığı GATA’nın iddianamesi böyle olmamalıydı” diye bitirmiştik.

Evet belki GATA “halledildi”, ama soruşturmada gelinen nokta itibarıyla “niyetler” de sorgulanmaya başlandı.

Zira GATA’da sular durulmadı… Çok şeyler konuşuluyor…

– Tüm sahtecilikleri ortaya çıkaracak 15 yıllık Sıhhiye Kurulu raporlarına hiç el atılmadığı,

– TSK’ya alımlarda 2010’dan sonra verilen sağlam veya çürük raporları için Savcılık kararıyla yeniden doktora gidilmesi mecburiyeti konmuşken, sonradan bunun isteğe bağlı hale getirildiği, böylece gerçeğin ortaya çıkarılmasının kişilerin tercihine bırakıldığı,

– Mobil cihazlarla çekilen röntgen filmlerinin arşivlenmediği, film/tomografi arşivlerinin silindiği ve buna ilişkin araştırma yapılmadığı,

– Usulsüz raporlarla TSK’ya sokulan bazı önemli isimlerin yakınlarının ihraç listesinden son anda çıkarıldığı veya ihraç edilen bazı isimlerin sonradan göreve iade edildiği,

– Arşivler GATA’dan Sağlık Bakanlığı’na aktarılırken, başka bir sistem kullanıldığı, bu aktarım sırasında kayıtlarda “kayıp” olup olmadığı gibi.

Özetle, “Niyet GATA’yı dövmek değil, üzüm yemekse”, yapılacak en acil iş Mahkeme’nin de “Dosyada asılları yok” dediği, 15 yıllık raporların koruma altına alınıp, incelenmesi değil midir?

Müyesser YILDIZ

25 Eylül 2017

Kategori:Uncategorized