İçeriğe geç

Kanal İstanbul ve Montrö Konusunda Onların Fikri Ne?

İktidar medyası, Kanal İstanbul’un Montrö Sözleşmesini tartışmaya açacağı uyarısında bulunanları “Montrö Lobisi” ilân etti.

Düşünebiliyor musunuz; Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin imzaladığı tarihi bir anlaşmaya sahip çıkmak, “Lobicilik” sayılıyor. Ha, Türkiye Cumhuriyeti Devleti yıkıldı, yaptığı anlaşmalar geçersiz kılındı da bizim haberimiz yoksa o başka. Bu gidişle, kuruluş senedimiz Lozan’ı savunanlar da “Lobicilikle” suçlanır mı, suçlanır!..

Neyse ki, Dışişleri Bakanlığı internet sitesinde halen, “Türkiye açısından büyük stratejik, siyasi ve ekonomik önemi haiz bir bölgeyi yakından ilgilendiren Montrö Sözleşmesi, imzalandığı tarihten bu yana ayakta kalabilen nadir çok taraflı anlaşmalardan biridir. Türkiye’nin 82 yılı aşkın bir süredir tam bir tarafsızlık içerisinde ve titizlikle uyguladığı Montrö Sözleşmesi, ülkemizin yanısıra, Karadeniz’e kıyıdaş devletlerin ve üçüncü ülkelerin tümü için makul ve uygulanabilir bir çıkar dengesi oluşturmaktadır” diye yazıyor.

-Akar ve Güler Ne Düşünüyor?

İktidar medyasının tavrının tesadüf olmadığı, ayrıca Kanal İstanbul projesinin sadece bir “Ekonomi” veya “rant” işi değil, doğrudan Montrö’yle ilgili olduğu bizzat Erdoğan’ın Cenevre’de yaptığı açıklamayla ortaya çıktı. Erdoğan, kelimesi kelimesine şunları söyledi:

“Boğazlarda, Montrö’de bize tanınan bir hak yok, istedikleri gibi gelip geçiyorlar. Düşünün, sizin Boğazınızı kullanıyorlar, ama hiçbir şey elde edemiyorsunuz. Öyle bir durum var. Kanal İstanbul ise böyle değil, Süveyş Kanalı’nda ve diğerlerinde oraların nasıl kendilerine ait hakları varsa, biz de bu yatırımı yaptığımız zaman bu tür bir hukukumuz doğacak. Üstelik kaza endişesi de taşımayacaksın. İşin bir de bu güzelliği var.”

Dışişleri Bakanlığı internet sitesindeki ifadelerle, Erdoğan’ın sözleri arasındaki çelişki bir yana; 2008’deki Gürcistan krizinde Montrö’nün önemi tüm çıplaklığıyla ortaya çıkarken Genelkurmay Başkanı olan İlker Başbuğ, dün gece Haber Türk’te Sözleşme’nin değerini ve Kanal İstanbul Projesi’nin Sözleşmeye olumsuz etkilerini tane tane anlattı.

Montrö Sözleşmesi’nin devreden çıkmasını ABD ve NATO’nun istediğini hatırlatan Başbuğ, şu dikkat çekici ifadeleri kullandı:

“Amerika ne ister? Hiçbir kısıtlama olmasın. Büyük gemilerini de geçireyim. Tonaj olmasın, uzun süre kalayım. İşte Montrö bunu engelliyor. Karadeniz’in güvenliği, Karadeniz’e sahildar ülkelere ait bir sorumluluktur. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin, TSK’nın bakış açısı şudur; Montrö çok önemlidir, Lozan’ın yanında bizim kuruluş temel anlaşmalarımızdan birisidir.”

Bunları söyleyen Başbuğ kim? Türkiye Cumhuriyeti’nin 26’ıncı Genelkurmay Başkanı.

İç siyaset meselesi değil, tamamıyla ülkemizin güvenliğiyle ilgili bir konu olduğuna göre, şimdi soralım; Acaba Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin 29’uncu Genelkurmay Başkanı, şimdi de TSK’da tam etkili ve yetkili olan Hulusi Akar veya 30’uncu Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Güler Montrö ve Kanal İstanbul hakkında ne düşünüyor? TSK’nın Montrö’ye bakış açısı da mı değişti?

-Ya MHP ve Bahçeli?-

Erdoğan, Montrö’ye bakış açısını net olarak ortaya koyduğuna göre, hemen her konuda onu destekleyen bir başka cenaha, MHP ve Bahçeli’ye geçip, şunları hatırlatalım.

2011’de Kanal İstanbul’un adı henüz konmadan, bir “Çılgın proje”den söz edildiğinde, Bahçeli şöyle tepki gösterdi:

“Bir çılgın projeden bahsediliyor. Akıllı proje dururken, çılgınlaşmanın ne anlamı var. ‘Çılgın proje’ dediğinin rahmetli DSP Genel Başkanı Bülent Ecevit’in bir projesi olduğu anlaşıldı. Demek ki çılgın proje değil, ama çalınan proje olduğu kesin. Böyle bir projeyle bir günde televizyonlardan sabahtan akşama kadar propaganda ile çılgınlaştırdığınız Türkiye’yi daha da derin çılgınlaştırmanın manası var mı? İşsizlik, yoksulluk, anarşi çıldırtıyor. Böyle durumda, ‘Ne olacak bu Türkiye’nin hali?’ diye düşünmek lazım. Proje istismar meselesi. Kalkıp bir de bunu 22 milyar dolara 10 yıl içinde yapacakmışsınız. Peki 10 yıl bu yoksul vatandaş ne yapacak? Bu parayla çok daha hayırlı işler yapılabilir.”

Birkaç ay sonra projenin adı konduğunda da şöyle konuştu:

“Güya yeni bir kanal açıyorlar, adına da ‘İstanbul Kanalı ve bu bir çılgın proje’ diyorlar. Bu, soygun düzenini çılgınca sürdürecek bir projedir. Daha akılcı bir yol bulabilirsin. İstihdam yaratan, iş yeri sahiplerine, KOBİ’lere atölyelere, fabrika sahiplerine yeni yeni istihdam oluşturabilecek imkanları verebilir ve bir işsize, bir aç insanımıza bir ekmek kapısı bulabilirsin. Bunlara kafa yoracağın yerde, akılcı politikalar üreteceğin yerde, çıldırmış bir toplumu çılgınca projelerle niye kandırıyorsun Sayın Başbakan?”

“Cumhur İttifakı”ndan önce MHP’nin Montrö’ye yaklaşımı mı?

2012’de CHP’nin dönemin Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu hakkında verdiği gensoru görüşmeleri sırasında MHP adına konuşan (Daha sonra AKP’ye geçti) Tuğrul Türkeş, iktidarın dış politikasını ağır bir dille eleştirip, Atatürk dönemindeki başarıları sıralarken, “1936 yılında Montrö Boğazlar Sözleşmesi’yle, ülkemizin İstanbul ve Çanakkale boğazları üzerinden egemenliği yeniden sağlandı” diye vurguladı.

Aralık 2015’te dönemin MHP Teşkilât Başkanı Şefkat Çetin de yaptığı bir yazılı açıklamada, şunları kaydetti:

“En son milli mücadele yıllarında Boğaz’da gördüğümüz yabancı savaş gemileri, yeniden ülkemiz sınırlarına yığılmaktadır. ABD, Fransa, Rusya, İngiltere, Çin ve Almanya gibi ülkeler savaş gemileri ve bombardıman uçaklarıyla adeta yeni bir Haçlı Seferi için etrafımızda hazırlık yapmaktadır. Sanki Birinci Dünya Savaşında İngiliz-Arap ittifakına karşı Osmanlı askerinin kahramanca savunduğu Kudüs’ü kaybetmemiz üzerine, müttefikimiz Almanların dahi İngiliz ve Araplarla birlikte bayram ettiği günler geri gelmiştir. Bölgemizde kim müttefikimiz, kim düşmanımız, hedef ülke neresi birbirine karışmıştır. Rusya ile başlayan uçak krizi, her an soğuk savaştan sıcak savaşa dönebilecek küresel bir kapışmada Türkiye’yi cephe ülkesi haline getirmiş vaziyettedir. AKP hükümeti henüz uçak krizinin ardını toparlayamamışken, füze tehdidini gözümüze sokarak boğazdan geçen Rus gemisi, planlı bir provokasyonla gerginliği tırmandırmayı amaçlamaktadır. Bu tür girişimlerle Montrö Sözleşmesinin tartışılması için kapı aralanmaya çalışıldığı, Türkiye’nin kuruluş senedi Lozan’ı masaya yatırma hazırlıklarının da hemen arkasından getirileceği uyarımızı altını çizerek yapıyoruz.”

8 yıl önce Bahçeli’nin “Kanal İstanbul”, MHP yöneticilerinin de Montrö ile ilgili görüşleri böyleydi. Ya şimdi, özellikle de projeyle bağlantılı olarak Montrö’nün tartışma konusu yapılması hakkında acaba ne düşünüyorlar?

Müyesser YILDIZ

20 Aralık 2019

Odatv Link: https://odatv4.com/yazar/muyesser-yildiz/mhpnin-arsivinden-oyle-seyler-cikti-ki-20121910.html

Kategori:Uncategorized