İçeriğe geç

Suriye PKK’sını “Hazmetmede” Bir Sonraki Aşama Ne?

Geçen hafta Al Monitor gazetesi, yakın zamanda kurulan bir ABD’li şirketin Suriye’deki PKK/YPG ile petrol anlaşması imzaladığını iddia etti.

İddia dedik, ama hem Trump’a çok yakın bir isim olan Cumhuriyetçi Senatör Lindsey Graham hem de ABD Dışişleri Bakanı Pompeo anlaşmayı doğruladı. Pompeo doğrulamakla kalmadı, “Anlaşma düşündüğümüzden daha uzun zaman aldı. Şu anda yürürlüğe koyma aşamasındayız.” deyerek bunun mimarı ve sahibi olduklarını ilan etti.

Al Monitor tarafından yayınlanan bir diğer iddia ise sözkonusu anlaşmayla ilgili olarak ABD’nin Suriye Özel Temsilcisi James Jeffery’nin Ankara’yı bilgilendirdiği, Ankara’nın “olumsuz tepki vermediği” idi.

İşte bu haber Türk medyasına yarım yamalak da olsa yansıyınca Dışişleri Bakanlığı bir açıklama yaptı. Açıklamada böyle bir anlaşma imzalandığı bilgisinin basında yer aldığı belirtildikten sonra ABD’ye şöyle tepki gösterildi:

“ABD’nin uluslararası hukuku hiçe sayan, Suriye’nin toprak bütünlüğüne, birliğine ve egemenliğine kasteden ve terörizmin finansmanı kapsamına giren bu adıma destek vermesini esefle karşılıyoruz.”

Bakanlık PKK/YPG tarafı için de, “PKK/YPG terör örgütü, bu adımla Suriye halkının doğal kaynaklarına el koyarak bölücü gündemini ilerletme emelini açıkça gözler önüne sermiştir.”değerlendirmesini yaptı.

Koca Dışişleri Bakanlığı’nın doğrulatmadan, sadece medya haberine bakarak açıklama yapması vaki değildir, ama yaptı işte.

Ve bundan da anladık ki, ABD-YPG arasındaki o uzun süren hazırlıklardan ve anlaşmanın imzalanmasından haberleri olmamış. Yani James Jeffery’nin Ankara’yı bilgilendirdiği, Ankara’nın “olumsuz tepki vermediği” iddiası doğru değilmiş!..

Bakanlığın açıklamasındaki ayrıntı dikkatinizi çekti mi? Doğrudan ABD değil, şirket suçlandı. Yapılan işlemin terörizmin finansmanı kapsamına girdiği vurgulanırken ABD’ye de sadece bu adıma destek verdiği için esef edildi.

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu başta olmak üzere ilgili bakanlar bir açıklama yaptı mı, göremedim; ama TBMM Başkanı Mustafa Şentop da benzer bir yaklaşım sergiledi. Şentop, Pozantı Kongresi’nin 100. yılı dolayısıyla düzenlenen törende, gazetecilerin konuyla ilgili sorusu üzerine şunları söyledi:

“Bu anlaşma uluslararası hukuka aykırı. Bu topraklardaki bütün milli servetler Suriye halkınındır. Bu anlaşma da geçerli değildir ama ABD gibi bir devletin, terör faaliyetli örgütle işbirliği yapması da çok üzüntü vericidir.”

Farkı fark etmek için bir de bu skandaldan etkilenmeyecek olan İran Dışişleri Bakanlığı’nın açıklamasına bakalım.

İran, “Bu anlaşmanın hukuken bir karşılığı veya geçerliliği yoktur. ABD, Suriye topraklarında yasadışı olarak bulunan işgalci bir güçtür. Bu anlaşma Suriye’nin toprak bütünlüğünü ve ulusal egemenliğini ihlal etmektedir. ABD’nin bu anlaşma ile hedefi, Suriye’ye ait olan doğal zenginlikleri yağmalamaktır.”diyerek, şirketi değil doğrudan ABD’yi suçladı.

Erdoğan’ın Haberi Var Mıydı?

Skandalla ilgili asıl önemli açıklamaya gelirsek; Erdoğan Cuma namazı çıkışında şunları söyledi:

“Bu tabii yeni bir şey değil. Böyle bir felaketi Sayın Trump’a da söyledim, ‘Bu terör örgütlerine buradan böyle kaynak aktarımı yapmanız bizim bölgemizde ciddi sıkıntılara neden olabilir ve bu terör örgütünün ekonomik kaynakları nereden geliyor diye düşünüldüğünde işte kaynak belli, siz bunlara kalkıp Deyrizor’daki petrol kaynaklarından aktarıyorsunuz, bunları güç sahibi yapıyorsunuz.’ Onlar da bunu nereye satıyor, o da enteresan. Böyle bir durum söz konusu. Kendileri de gerekli talimatı vereceklerini filan söylemişlerdi, ama şu ana kadar gelen bu konuda olumlu bir gelişme yok. Takipçisiyiz, takip edeceğiz.”

Bu sözlerden, sözkonusu gelişmelerden Dışişleri değil, ama Erdoğan’ın haberinin olduğu sonucu çıkmıyor mu?

Evet, takipçisiyiz!..

ABD terör örgütüne binlerce TIR silah gönderdi…

Milyonlarca dolarlık bütçe ayırdı…

ABD’li generaller, teröristlere strateji çizdi, eğitim verdi…

Bizzat Trump, teröristbaşına “general” dedi, onun mektubunu Ankara’ya gönderip “birlikte çalışılmasını” istedi…

ABD istediği için Barış Pınarı Harekatı’na ara verildi, “güvenli bölge” sözü yerine getirilmedi…

Bunların tamamı da ya kabullenildiği, ya alışıldığı veya unutulduğu için işte “İkinci Barzanistan”ın kuruluşunda çok önemli olan bu adım atıldı.

Ankara Erdoğan’ın ifadesiyle bu “felaketi” de hazmederse, bir sonraki aşama ne olacak?

Birkaç gündür iktidarı destekleyen Yeni Şafak’ın haberlerine bakıyorum da; maalesef işimiz ve de umudumuz, bölgede PKK’lı teröristlerle çatışmaya giren Arap aşiretlerine kalmış gibi!..

Sincan’dan Silivri’deki Barış Pehlivan’a, Hülya Kılınç’a, Murat Ağırel’e ve açık cezaevindeki tüm dostlara kucak dolusu sevgiler…

Müyesser Yıldız

Sincan Kadın Kapalı Ceza İnfaz Kurumu

G4 Blok

Odatv Link: https://odatv4.com/yazar/muyesser-yildiz/abd-degil-sirket-suclandi-13082023.html

Kategori:Uncategorized