Bilmem takip edebildiniz mi; Trabzon’da bir olay yaşandı.
Olay şu: Restorasyon nedeniyle ziyarete kapalı olan Sümela Manastırı’nda bir DJ, 30 kişilik ekibiyle tanıtım klibi çekmiş. Ekip, çekim aralarında ise elektronik müzik eşliğinde dans etmiş. Birileri de bu anları cep telefonuyla kayda alıp sosyal medyada paylaşmış.
Konunun duyulup kamuoyundan tepkiler geldiği bildirilince de Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın harekete geçtiği, izin olmadan gerçekleştirilen çekimle ilgili soruşturma başlattığı açıklandı. Sonuçta Trabzon’a giden müfettişler, Bakanlığın bilgisi olmadan o dönem İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü’ne vekalet eden müdür yardımcısı ile ilgili vali yardımcısının bu çekime izin verdiğini tespit etti.
“Kamuoyu tepkileri” demişken; sıcağı sıcağına ilk tepki Yunanistan Dışişleri Bakanlığı’ndan geldi. Görüntüleri “saygısızlık” olarak nitelendiren Bakanlık, Türk makamlarını, “Bu tür eylemlerin tekrarlanmasını önlemeye ve UNESCO’nun dünya mirası listesine aday olan manastıra saygı duymaya” çağırdı. Görüntülerin “saldırgan” olduğu ve “Türk makamlarının Dünya Miras Alanlarına yönelik son dönemdeki eylemlerine bir yenisini eklediği” de kaydedildi.
Son cümlede kast edilen, öncelikle tabii ki Ayasofya’nın cami yapılması!..
İade Edilmesi Gerekmez Miydi?
“Ülke elektrik ve doğalgaz zamlarıyla kasıp kavrulurken, ben veya herhangi bir vatandaş Erdoğan ya da ilgili bakana protesto mektubu gönderse, başına ne gelir?” diye sorduktan sonra Sümela Manastırı olayının asıl önemli kısmına gelelim.
Fener Rum Patriği Bartholomeos, konuyla ilgili Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy’a resmen bir “protesto mektubu” gönderdi!..
Bartholomeos kim? Sizin, benim gibi bir Türk vatandaşı.
Bizlerden tek farkı; Lozan’a göre, İstanbul’daki bin 500 Rum’un ruhani lideri olması. Muhatabı da en fazla Fatih Kaymakamı.
Ha, kendisi ve tüm emperyalist güçler onu 300 milyonluk Ortodoks aleminin lideri, “ekümenik” sayıyor – bu da başka. Ancak ülkemiz yöneticileri, fiiliyatta yapmış olsalar bile, henüz bu dayatmayı resmen kabul etmiş, yani Lozan’dan vazgeçmiş değil.
Durum bu olduğuna göre ilk sorularımızı soralım:
Bartholomeos’un, bir bakana “protesto mektubu” göndermesi normal midir? Kimin adına ve hangi sıfatla ülkemizi “protesto” edebilme cüretini göstermiştir? Muhatap Bakan’ın, bu mektubu aldıktan sonra yapması gereken neydi?
Devam edelim.
İlginçtir; iktidarla birlikte “vatan mücadelesi” veren medyası nedense bu olayı görmedi, duymadı, Bartholomeos’a “had bildirmedi”. Sadece Hürriyet Gazetesi’nde şu iki satır yer aldı:
“Ortodoksların ruhani lideri Fener Rum Patriği Bartholomeos, Sümela Manastırı’nda yaşananlarla ilgili Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy’la telefonda görüştü, ayrıca mektup gönderdi. Bartholomeos, mektupta manastırın dini karakterine uygun olmayan şekilde kullanıldığı, Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın manastırın sorumluluğunu üstlenmesi gerektiğini belirtti.”
Görüldüğü üzere Bakan Ersoy mektubu almış kabul etmiş, üstüne bir de Bartholomeos’la telefonla görüşmüş.
Mektuptaki Mesajlar
Peki gayet olağan karşılanan bu mektup, Hürriyet’in aktardığı ifadelerden mi ibaret?
Ne yazık ki, değil.
Birincisi; mektubun altına “ekümenik” unvanı kondu mu konmadı mı, bilmiyoruz; ama Patrikhane’den yapılan açıklamada, “Ekümenik Patrik” ifadesi kullanıldı.
İkincisi; Sümela Manastırı için “Pontus Rumlarının en kutsal bir ibadethanesi” denildi.
Üçüncüsü; Sümela Manastırı’nın Patrikhane’ye bağlı olduğu vurgulandı.
Ve dördüncüsü; birkaç yıl önce Ayasofya müze iken yaşanan bir “saygısızlıktan” söz edilirken, İstanbul yerine Yunanca’da “Konstantinopol”ün kısaltması olarak kullanılan “Poli/Şehir” sözcüğü tercih edildi.
Bir mektupla, kaç kuş vurulduğu ortada!..
Kuzuların Sessizliği
Cumhur İttifakı’nın ortakları AKP’nin ve MHP’nin geçmişte “ekümeniklik” meselesi konusunda neler düşündüğünü aktarmıştık.
Ancak artık sessizler!..
Büyük ihtimalle, bu mektup karşısında da sessiz kalacaklardır.
Aynen ABD’nin yeni Büyükelçisi Jeff Flake’in, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanı Ekrem İmamoğlu’nu ziyaretine tepki gösterirken, Flake’nin gerçekte İmamoğlu’ndan evvel ilk Fener Rum Patrikhanesi’ne gittiğini ve Bartholomeos için “ekümenik” dediğini görmezden gelip gözlerden kaçırmaları gibi.
Tamam, onlar Biden’ın ajandasının ilk sıralarında yer alan bu konunun ABD ile ilişkilere “hâlel” getirmesini istemiyor olabilir; ama muhalefetin sessizliğini neye yormalı?
Çıkıp, “Flake, ilk İmamoğlu’nu ziyaret etmedi ki!.. Siz asıl Patrikhane ziyaretinde ‘ekümenik’ ifadesinin kullanılmasına bakın, bu Lozan’ın çiğnenmesi değil mi?” bile diyemediler.
Acaba muhalefet de Lozan’dan vazgeçti de haberimiz mi yok?!
Müyesser YILDIZ
10 Şubat 2022