İçeriğe geç

Erdoğan’a “Dost” Ama Türkiye’ye Değil

Erdoğan 2 Şubat’ta Neçirvan Barzani’yi Saray’da kabul etti. Görüşme sürprizdi, çünkü Erdoğan’ın o günkü resmi programda böyle bir kabul gözükmüyordu.

Görüşmenin ardından Saray, sadece “Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKYB) Başkanı Neçirvan Barzani’yi kabul etti.” açıklamasını yaparken Barzani medyası, ziyaretin bir gün önce başlayan Kış Kartalı Harekâtı’nın ardından gelmesine dikkat çekip Irak yönetiminin, harekâtta hava sahası ihlal edildiği için Türkiye’yi kınadığını öne sürdü.

Erdoğan-Barzani görüşmesine ilişkin bilgiler bundan ibaretken, Erdoğan’ın ertesi günkü Ukrayna ziyareti dönüşünde beraberindeki gazeteciler, “Irak’tan gelecek gaz, Irak’ın kuzeyinden mi olacak? Neçirvan Barzani ile görüştünüz geçenlerde. Merkezi yönetim değil herhâlde, Kuzey Irak değil mi?” gibi ilginç bir soru yöneltti.

Erdoğan da bir o kadar ilginç olan şu cevabı verdi:

Neçirvan Barzani, Irak’ın kuzeyinde de olsa biz onunla Irak’ın merkezini de konuşabiliriz ve konuştuk. Neçirvan Barzani’yle olan dostluğumuz bizim çok çok farklıdır ve aramızdaki hukuk ileri derecededir. O da bu konuda elinden geleni yapacağını, döner dönmez merkezi yönetimle olsun, ilgililerle olsun konuyu görüşeceğini söyledi. İnşallah Irak doğal gazıyla ilgili de anlaşmalarımızı yapıp, oradan kazan-kazan esasına göre, hem onlar kazanacak hem de biz kazanmış olacağız.”

Öncelikle Erdoğan’ın, dostluğumuz çok çok farklı ve aramızdaki hukuk ileri derecede” sözünden hareketle, Neçirvan Barzani’nin ülkemize ne denli “dost” olduğuna bakalım.

İlk konu elbette ki, bölücü terör örgütü PKK’ya yaklaşımı.

Öcalan Muhabbeti

Açılım-saçılım” süreçlerinde epey rol üstlenen Barzani, örneğin 2009’da gündeme gelen meşhur “Eve dönüş” planını MİT’le birlikte hazırladıklarını belirterek şunları anlattı:

Bunları Türkiye’de köklü bir değişimin başlangıcı, işareti olarak görüyoruz. Şüphesiz ki, bu politikanın başlaması Sayın Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve Sayın Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e çok şey borçlu. Ancak daha uzaktan baktığımızda Türkiye’de bunun sadece hükümetin değil, devletin de politikası olduğunu görüyoruz. Bizce bu, uzun süredir kronikleşmiş bir sorunun çözülmesi için gerçekçi bir politika. Temenni ederiz ki, Türk Milleti’nin de rızasını alacak bir çözüme gidilir… Askerlerin bunun desteklenmesi gerektiği kanaatine vardıklarına inanıyorum. Tümü olmasa dahi asker içinde önemli bir kesim böyle düşünüyor… Bizce askerler artık şu soruyla karşı karşıya; ‘25 yıldır biz askerî tedbirlerle bu sorunu çözmeye çalıştık. Acaba başarılı olabildik mi?’. Bence askerler Türkiye’nin hayırlı geleceği için bu sorunun artık çözülmesi gereken bir sorun olduğunu anladı.”

2015’te bizzat Erdoğan’a, “Öcalan barış için bir şanstır” dedi.

Tüm yaşananlara rağmen 2019’da; “barış sürecinin önünü açacak bir iklimi oluşturup diyaloğu başlatmak için hem Başbakanlığı hem Cumhurbaşkanlığı döneminde Erdoğan’la görüştüğünü, diğer tarafı da barış ve diyaloğun tek gerçekçi yol olduğu konusunda ikna ettiklerini” açıkladıktan sonra “Türkiye’de barış sürecinin yeniden canlandırılmasından” söz edip, “Soruna sadece askeri yöntemle kalıcı çözüm bulunamayacağını ve Öcalan’ın barış görüşmelerinin temel muhataplarından biri olması gerektiğini” vurguladı.

Çok değil, sadece 4 ay önce de “Türkiye ile PKK arasında bir kez daha çözüm süreci canlandırılabilir mi?” şeklindeki soru üzerine aynı görüşleri savunup şunları söyledi:

Çözüm mümkündür. Biz daha önce de Kürdistan bölgesinde bu sorunun barış yoluyla çözülmesi için ciddi adımlar attık. Daha açık ifade edeyim; Kürt meselesi bu ülkelerde hâlâ diri bir meseledir. Kürtlerin yaşadığı ülkeler çerçevesinde barış yoluyla çözüme kavuşturulması gerekiyor. Bu konu göz ardı edilerek çözülemez. Bu konunun üzerinde ciddi bir şekilde durulması gerekiyor. Kürt meselesinin çözümü için Kürdistan bölgesi olarak rol almak için hazır olduğumuzu ifade etmek istiyorum. Herhangi bir ülkeden Kürt meselesinin çözümü için bir talep olursa biz hazırız.”

Barzani’nin Öcalan sevgisi tek yanlı değil, teröristbaşı da ona karşı aynı duyguları taşıyor. Nereden biliyoruz? 2015’te önce Barzani’ye, sonra Kandil’e, ardından İmralı’ya giden Leyla Zana, “Öcalan, Neçirvan Barzani’nin çaba ve gayretlerini yakından takip ediyor. Barış ve çözüm sürecine yönelik desteklerinden dolayı Barzani’yi takdir ediyor. Öcalan, Barzani’nin bu girişimlerini saygı ve övgüyle karşılıyor.” bilgisini verdi. Barzani’nin Basın Sekreteri de; Öcalan’ın, Neçirvan Barzani için, “O çalışkan biridir, onu seviyorum, o beni anlıyor.” ifadelerini kullandığını duyurdu.

Bu muhabbete bir başka örnek; Neçirvan Barzani Başkan seçildiğinde ilk kutlayanlardan birisi PKK’nın üst yapılanması KCK oldu. Uzun mesajda; teröristbaşı Öcalan’ın Neçirvan Barzani hakkındaki düşünceleri de hatırlatılarak, Barzani’ye şu “misyon” biçildi:

Kürdistan federasyonu başkanının, Türkiye başta olmak üzere Kürtlerin birliği ve özgürlüğüne karşı olan güçlere karşı Kürtlerin özgür yaşam iradesini temsil etme sorumluluğu vardır. Kürdistan’ın 4 parçasında yürütülen mücadelenin ortaya çıkardığı gerçekler ve yarattığı bilinçle bu rolün yerine getirileceğine inanıyoruz. Neçirvan Barzani’nin on yıllara dayalı politik birikimi bu rolünü yerine getirmesini sağlayacak düzeye sahiptir. Güney Kürdistan’da önemli kazanımlar elde edilmiştir. Şimdi Güney Kürdistan’da demokratikleşme temelinde siyasi birliği sağlayarak bu kazanımları güvenceye almanın zamanıdır. Kuşkusuz Kürdistan’ın bir parçasındaki kazanımların güvenceye alınmasında tüm Kürdistan parçalarındaki özgürlük mücadelesinin belirleyici rolü bulunmaktadır. Bu açıdan bu demokratik bilinci ve demokratikleşmeyi Kürdistan’ın dört parçasındaki siyasal güçler arasında da sağlamak önemli olmaktadır. Sayın Neçirvan Barzani’nin Kürtlerdeki bu demokratikleşme bilincinin, duruşunun ve yapılanmasının etkili hale gelmesinde üzerine düşen sorumluluğu yerine getirerek, Ortadoğu’nun demokratikleşmesinde Kürtlere rolünü oynatması da başkanlığına yönelik beklentiler içinde olacaktır.”

Sadece KCK değil, PKK’nın sözde parlamentosu Demokratik Toplum Kongresi (DTK) da Barzani’nin başkanlığını, “Dört parça Kürdistan’da ulusal birliğimizin gelişmesine, Kürt halkı ve bölge halklarının barışına, kardeşliğine, demokrasisine ve özgürlüğüne katkı sağlayacağı inancımızı içtenlikle ifade etmek istiyoruz.” sözleriyle kutladı.

O Da Kerkük’ü İstiyor

Barzani’lerle aramızdaki bir diğer önemli konu Kerkük; gözleri, ABD’nin Irak’ı işgalinden beri bu kadim Türkmen kentinde.

Bilindiği gibi, geçtiğimiz 10 Ekim’de Irak’ta seçimler yapıldı. Seçim sürecinde KDP ve Barzani’nin Kerkük’le ilgili sözlerine bakalım.

KDP Seçim Kampanyası Yüksek Meclisi Başkanı Hoşyar Zebari, “Halkımız Kerkük’e geri döndü.” dedi.

KDP Politbüro Sözcüsü Mahmud Muhammed, “Kerkük Kürdistani bir şehirdir.” iddiasında bulundu.

Neçirvan Barzani de, KDP ile Kerkük halkı arasında derin bir bağ olduğunu belirterek, “Bizim davamız Kerkük’ün petrolü için değil. Davamız Kerkük’ün kimliği içindir… Kerkük’ü Kürdistan Bölgesi’nin bir parçası olarak görüyoruz, bu nedenle kentin valisi de Kürt olmalı ve Kerkük halkı ile bütün bileşenlere hizmet etmelidir.” açıklamasını yaptı.

Peki seçimlerden sonra ne oldu? Irak merkezi yönetimi ve Barzani, IŞİD’le mücadele adı altında Peşmergenin Kerkük’e girişinin önünü açtı.

Irak Türkmen Cephesi (ITC) Sözcüsü Muhammed Saman dün Anadolu Ajansı’na yaptığı açıklamada, Kerkük’le ilgili son gelişmeyi aktardı. Saman, TSK’nın Kış Kartalı Harekâtı’ndan sonra PKK’lı teröristlerin, sahte kimliklerle “esnaf ve yatırımcı” kisvesi altında Kerkük’e yerleşmeye başladığını, Türkmenlerin can güvenliğinin tehlikede olduğunu söyledi.

Ez cümle; Erdoğan’la çok farklı dostluğuna” rağmen Barzani’nin, Türkiye’ye pek dost olmadığı ortada.

Bir de, acaba Erdoğan-Barzani arasındaki bu “ileri derecede hukukun” sebeb-i hikmeti nedir?

Geçmişteki “açılım-saçılım” ortaklığı mı, son dönemde dillendirilen Öcalan merkezli yeni bir “çözüm sürecinin” hazırlıkları mı, Barzani’nin Irak merkezi yönetimini Türkiye’ye doğal gaz vermeye ikna etme umudu mu? Veya, tüm bunlarla birlikte, sıra 18 yıldır sümen altında bekletilen çok büyük bir projeye mi geldi?

Bunları da yarın ele alalım.

Müyesser YILDIZ
12 Şubat 2022

Kategori:Uncategorized