İçeriğe geç

Bu Madalyayı Ne Yapacağız?!

Erdoğan’ın, Suriye’ye yeni bir harekât yapılacağı sinyalini vermesinin üzerinden tam 23 gün geçti.

Erdoğan’ın bu sinyaliyle birlikte iktidar medyası da, 7 yıl önce sınırımıza taşınan Süleyman Şah Türbesi’nin eski yerine nakledileceğini müjdeledi.

İktidar Yazarları Kimi Suçluyor?

Süleyman Şah’ın nakli sadece haberlere konu olmadı; bazı yazarlar da bunun anlam ve önemine değindi.

Örneğin iktidarı destekleyen Yeni Şafak’ın yazarlarından birisi, harekâtın gecikmesinin sebebini, “İşin aceleye getirilecek tarafı yok. Bâzıları, bunun bir ‘blöf’ olduğunu ve Türkiye’nin geri adım atmakta olduğunu düşünüyor. Bunun doğru olduğunu düşünmüyorum. Elbette aklı başında her devlet gibi, Türkiye Cumhûriyeti Devleti de askerinin, Mehmetçik’in hayâtının mevzubahis olduğu bu derecedeki kritik bir karârı hem alırken, hem de hayâta geçirirken âzamî titizliği gösterecektir.” sözleriyle açıklarken Süleyman Şah Türbesi’nin naklini şöyle eleştirdi:

Zamanında yapılan hataların bedelini ödediğimiz ortada. Kuzey Sûriye’ye IŞİD’in yerleştiği günlerde yapılması gereken, Türkiye’nin askerî olarak müdahale etmesiydi… Ama maalesef öyle olmadı. Fırsatı kaçırdık. Pısırık bir yol tâkip edildi. Peşmerge’ye eskortluk yapmakla, daha beteri de meşru olarak Türkiye Cumhûriyeti’ne ait olan Süleyman Şah Türbesi ve arazisi de haysiyet kırıcı bir şekilde terk edildi. Türbenin taşınmasının büyük bir kahramanlıkmış, ince bir başarıymış gibi takdim edilmesi de cabası.. Nihayetinde PKK, IŞİD’i kovarak (!) bölgenin hâkimi oldu. Şimdi anlıyoruz ki; IŞİD işgâli, PKK için bir mıntıka temizliğinden başka bir şey değilmiş.”

Bir diğer yazar da dün şunları yazdı:

Suriye’nin kuzeyinde yeni bir operasyon için gün değil saat sayıyoruz… Buradan bir önerim daha olacak. Fırat’ın doğu kıyısındaki Türkiye’nin sınır dışındaki tek vatan toprağı olan Karakozak’taki Şüleyman Şah Saygı Karakolu maalesef PKK elebaşı Öcalan’ın selamladığı ‘Eşme Ruhu’na kurban edilmişti! Süleyman Şah Saygı Karakolu (Türbesi) DEAŞ tehdidi gerekçe gösterilerek 2015 yılının şubatında bir gece ansızın boşaltıldı. Süleyman Şah ve 2 süvarisinin sandukaları Suriye Eşme’sine (YPG/PKK kontrolündeki bölgeye) nakledildi. Bu naklin yanlışlığını zaman içinde anladık. Zaten daha sonra ortaya çıkan bilgiler işin vahametini gösterdi. Amerikalıların Süleyman Şah Türbesi’nin nakledilmesi için Ankara’da tam 7 kez Türk yetkililer ile görüştüğü ortaya çıktı. Yine hatırlarsanız, o dönemde ‘DEAŞ tehdidi var’ denilirken aynı bölgeye MLKP terör örgütünün kamplarının kurulmasının yolu açıldı. YPG/PKK aynı hatta vaziyet aldı. Nakilden sonraysa bölgede Türkiye’nin hiçbir askeri faaliyeti söz konusu olamadı. Anlayacağınız büyük bir illüzyon gösterisi ile büyük bir zokayı hep birlikte yutmuş olduk. Şimdi ceddimiz Süleyman Şah’ın naaşının Karakozak’taki ikinci ebedi istirahatgahına naklinin tam zamanı olduğuna inanıyorum.”

Bu ismin; MHP Lideri Devlet Bahçeli Süleyman Şah’ın eski yerine naklini istediğinde, 10 Eylül 2019’da, kelimesi kelimesine aynı şeyleri yazdığını kaydedip sözkonusu yazılarda geçen “Haysiyet kırıcı bir şekilde terk edildi… Türbenin taşınması büyük bir kahramanlık, ince bir başarıymış gibi takdim edildi… Büyük bir illizyon gösterisi ile büyük bir zokayı hep birlikte yuttuk” ifadeleriyle gerçekte kim/kimlerin suçlandığını anlamak için, naklin gerçekleştiği 21-22 Şubat 2015 öncesi ve sonrasında yaşananları özetle hatırlatalım.

Nakilin Öncesi ve Sonrası

– Mart 2014’te IŞİD, Süleyman Şah Türbesi’ni koruyan askerlerimizin burasını boşaltması için “3 günlük süre” verip, “Aksi takdirde kabri yerle bir ederiz tehdidinde bulundu.

– Erdoğan, Böyle bir yanlışlık olacak olursa, gereği neyse yapılacaktır.” derken Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, “Her türlü tedbir alınmıştır. Şu anda durum orada stabildir, bir hareketlilik görülmüyor.” bilgisini verdi.

– Güvenlik tedbirlerinin arttırıldığı ve bir kriz masası kurulduğu duyuruldu. Nisan’da bölgede ikmal ve personel değişiminde sıkıntılar yaşandığı haberleri Genelkurmay Başkanlığı’nca yalanlanıp, “rutin faaliyetlerin” “emniyetli bir şekilde icra edildiği” bildirildi. Eylül’de de Türbe’nin güvenliğini sağlamak amacıyla bölgeye Bordo Bereliler gönderildi.

– Ekim başında yapılan Bakanlar Kurulu toplantısına dönemin Genelkurmay Başkanı Necdet Özel, Kara Kuvvetleri Komutanı Hulusi Akar, Hava Kuvvetleri Komutanı Akın Öztürk ve Genelkurmay 2. Başkanı Yaşar Güler de katıldı. Süleyman Şah’a yönelik olası bir saldırıda takınılacak tavrın görüşüldüğü, böyle bir saldırının en geç 15 dakika içinde geri püskürtüleceği bilgisinin verildiği kaydedildi.

– 3 Ekim’de Erdoğan Kurban Bayramı namazı çıkışında, Orada bizim şu anda 40 Mehmedimiz var. Onların kılına herhangi bir şeyin gelmesi halinde atacağımız adımlar malumdur.” dedi. Türbenin Komutanıyla görüşen Başbakan Davutoğlu da, hiçbir sıkıntı olmadığını, “gayet iyi olduklarını” söyledi.

Sonra? 21-22 Şubat 2015 gecesi, Başbakan Davutoğlu’nun Genelkurmay Karargâhı’ndan yönettiği “Şah Fırat Operasyonu” ile “Türbe, Saygı Karakolu ve buradaki TSK personelinin güvenliğine yönelik ciddi bir risk olduğu” gerekçesiyle, Eşme’ye nakil gerçekleşti. Davutoğlu, “hiçbir merciden ne izin ne yardım talep edildiği” vurgusunu yaptı.

HDP’lilerin, nakil operasyonunun PYD/YPG’lilerle birlikte gerçekleştirildiğine ilişkin iddialarını geçip diğer ilgililerin açıklamalarına bakalım.

– MHP Lideri Bahçeli, operasyona “Al At, Ah Mat” adını verip, sadece Erdoğan ve Davutoğlu değil, Genelkurmay Başkanı Necdet Özel’e de ağır suçlamalar yöneltti.

– Erdoğan, Bahçeli’ye, Genelkurmay Başkanımıza akla hayale gelmemiş ifadelerle saldıran bu zatın, önce aynaya bir bakması lazım. Sen şu anda Genelkurmay Başkanımızın atılacak tırnağının bir paresi dahi olamazsın.” karşılığını verdi.

– Erdoğan ayrıca yaptığı yazılı bir açıklamayla; sevk ve idaresini bizzat takip ettiği operasyonun, “devletimizin kararı ve uygulamasıyla başarılı bir şekilde tamamlandığını vurguladı.

– Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın da, “Bu operasyonun kararı tamamen Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kendi kararıdır ve kendi imkân ve kabiliyetleriyle hayata geçirilmiş bir operasyondur.” dedi.

Özel’e Madalya Akar’a Takdirname

Şunları da ekleyelim:

“Şah Fırat Operasyonu”ndan 6 ay sonra emekliye ayrılan Genelkurmay Başkanı Necdet Özel’e, Devlet Şeref Madalyası verilmesi kararlaştırıldı. Böylece Özel, bu madalyaya sahip beşinci Genelkurmay Başkanı oldu.

Erdoğan, madalyayı bizzat takıp Özel’i, “Son derece kritik gelişmeleri birlikte yaşadık. Kendisiyle gerçekten uyumlu ve verimli çalışma imkanı buldum.” sözleriyle övdü.

Bu arada Genelkurmay Başkanı Özel de, Türk Milletinin nezdinde yüksek manevi önemi haiz ve aynı zamanda Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin sınırları dışındaki yegâne Türk toprağı olan Süleyman Şah Saygı Karakolu’nun daha emniyetli bir bölgeye taşınması münasebetiyle, dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı Hulusi Akar’a şu ifadelerin yer aldığı bir takdirname verdi:

Kara Kuvvetleri Komutanı olarak; Harekât ile ilgili hususların titiz bir şekilde planlanması, her safhanın adım adım takip edilerek Hv.K.K.lığı ile koordineli icra edilmesi, hedeflenen başarının elde edilmesini sağlamıştır. Bu harekât, Kara Kuvvetleri Birliklerinin her türlü hava ve arazi şartında, gece gündüz koşullarında, yurt içinde ve dışında harekât yapabilme imkân ve kabiliyetini ulusumuza ve uluslararası kamuoyuna bir kez daha göstermiştir. Sizi, icra edilen sınır ötesi harekâttaki başarılarınız, mümtaz komutanlık hasletleriniz, her faaliyette sürekli gelişim sağlayıcı üstün görev anlayışınız ve azminizden dolayı takdir ve tebrik eder, başarılarınızın devamını dilerim.”

İktidar medyası yazarlarının, şimdilerde Süleyman Şah operasyonuna ilişkin kandırılmışız” anlamına da gelen itiraf ve ağır eleştirilerine dönersek; isim vermeden dönemin Başbakanı Ahmet Davutoğlu’nu işaret ediyor olabilirler, ama beraberinde başka kimleri suçladıklarının bilmem farkındalar mı?

Ve de Özel’e takılan o madalya ile Akar’a verilen o takdirnameyi ne yapacağız?!

Müyesser YILDIZ
15 Haziran 2022

Kategori:Uncategorized