İçeriğe geç

Lozan’ı Sadece Yunanistan mı Aşındırıyor?!

Dün, ülkemizin tapu senedi olan Lozan Barış Antlaşması’nın 99. yıldönümüydü.

Bu vesileyle bir mesaj yayımlayan Erdoğan, Türkiye’nin anlaşmanın uygulanmasını titizlikle takip ettiğini vurgularken, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Meclis açılır açılmaz Lozan’ın bayram olmasına ilişkin bir kanun teklifi vereceklerini söyledi.

Öncelikle Erdoğan’ın mesajına bakalım.

Lozan’la kara sınırlarımızın çizildiğini, kapitülasyonların kaldırıldığını, Yunanistan’da kalan Türk azınlığının haklarının güvenceye alındığını, kıyılarımıza yakın Yunan adalarının gayrıaskeri statüsünün teyit edildiğini vurguladıktan sonra şunları anlattı:

Türkiye, imzalanmasından bu yana geçen 99 yılık zaman zarfında Lozan Barış Antlaşması’nın uygulanmasını titizlikle takip etmiştir. Ancak son dönemde özellikle Yunanistan tarafından Türk azınlığın hakları başta olmak üzere Antlaşma’da kayıtlı şartlar yok sayılmakta veya bilinçli bir şekilde aşındırılmaktadır. İyi komşuluk ilişkileri ve Antlaşmaya sadakat ilkesiyle bağdaşmayan bu durumu, ülkemizin kabul etmesi mümkün değildir.”

Tabii bu ifadelerden sonra, Erdoğan’ın geçmişte Lozan aleyhinde yaptığı açıklamalar akla geldi.

2016’da, “1920’de bize Sevr’i gösterdiler, 1923’te Lozan’a razı ettiler. Birileri bize Lozan’ı zafer diye yutturmaya çalıştılar… Lozan kutsal bir metin değildir, elbette tartışacağız. Birinci dünya savaşı, ikinci dünya savaşı, soğuk savaş geride kaldı. Soğuk savaş sonrası kurulan dengeler yıkılıyor. Bizi Lozan’a hapsetmeye çalışıyorlar, kusura bakmayın.” dediği hatırlandı.

Aralık 2017’deki Yunanistan ziyaretinde, Lozan’ın güncellenmesini istediği de unutulmamalı.

O ziyarette Erdoğan’ın, dönemin Yunanistan Cumhurbaşkanı Pavlopulos’la görüşmesinde dile getirdiği şu hususların, Lozan’ın aşındırılması bağlamında altını çizelim:

Batı Trakya’da yaşayan Müslümanlar inandıklarını Lozan’a göre yaşayabiliyorlar mı? Batı Trakya’daki Müslümanlar bugün, kendi seçtikleri başmüftüyle değil atanan bir başmüftüyle yönetilme gayreti var. Türkiye’de patrik, atanan bir patrik değil, seçilen bir patrik. Sensinod meclisi tarafından seçilir, meclis üyelerinin Türk vatandaşı olması gerekir. Sayı azaldığı için, biz patrikin bize verdiği isimleri meclis üyeleri olması için vatandaş yaptık. Patrik’i bu meclisi üyeleri seçmektedir. Ama Yunanistan’da, Batı Trakya’da Müslümanların başmüftüsünü hala oradaki din adamları seçememiştir. Bu nasıl oluyor da Lozan’ın uygulamada olduğunu söylüyoruz. Demek ki, Lozan uygulamada değil. Lozan’ın uygulanabilirliğini bu şekilde ortaya koymamız lâzım. Bunu birçok Yunan başbakanıyla görüşmüşümdür. Batı Trakya’da ayrımcılık söz konusudur. Oradaki halka gerekli destek verilmemektedir. Türkiye’de benim Rum vatandaşlarıma yönelik böyle bir uygulama göremezsiniz. İbadethaneleri konusunda en ufak bir ayrımcılık göremezsiniz. Ancak Batı Trakya’da Türk kelimesini bile hazmedemiyorlar. Bence bizim bir defa bunları aşmamız lâzım. Benim güncellenmesi gerekir dediğim konu, işte bunlardır.”

Lozan’da “Ekümeniklik” Var mı?

Erdoğan’ın 5 yıl önceki o sözlerinden hareketle, bir kez daha İstanbul’daki Fener Rum Patrikhanesi’nin konumuna bakalım.

Bilindiği gibi, Mustafa Kemal Atatürk, gerek savaş yıllarında gerekse daha sonra Fener Rum Patrikhaesi’nin faaliyetlerini takip ettiği için Lozan görüşmeleri sırasında, fesad ve hıyanet ocağı olarak nitelendirdiği bu tehlikeli teşkilâtın yerinin, ülkemiz değil Yunanistan olduğunu söyledi.

Ancak Lozan’daki uzun pazarlıklardan sonra sadece İstanbul’daki Rumların dini meseleleriyle ilgilenmesi şartıyla Patrikhane’nin İstanbul’da kalmasına izin verildi.

Özetle Patrikhane’nin resmi konumu şöyle:

Bir Türk kurumu… Fatih Kaymakamlığı’na bağlıPatrik de bir Türk vatandaşı.

Buna karşın, özellikle AKP iktidarı döneminde fiiliyattaki durumu ne? Defalarca yazdık, kısaca özetleyelim:

Ülkemizde tek bir Rumun olmadığı yerlerde bile metropolitlikler açıyor… Çeşitli ülkelerin kiliselerini yönetip patriklerini atıyor… Çok sayıda yabancı devlet yöneticisi ve diplomatlar tarafından “ekümenik” yani dünyadaki 300 milyon Ortodoksun lideri olarak görülüp ziyaret ediliyor… Yine Patrik Bartholomeos, yabancı ülkelere bir devlet başkanı gibi resmi ziyaretlerde bulunuyor… Ve dahi Konstantinopolis, Yeni Roma’nın Başpiskoposu ve Ekümenik Patrik unvanını kullanıyor.

Ez cümle; sadece Yunanistan değil, ABD başta olmak üzere hemen hemen tüm ülkeler, Patrikhane üzerinden -bırakın aşındırmayı- Lozan’ı çatır çatır çiğniyor.

Peki bunların yapılmasına göz yuman iktidar da Lozan’ın aşınması veya çiğnenmesine cevaz vermiş olmuyor mu?

Buyurun, en çarpıcı örnek; bizzat AKP’nin kurucusu eski Milli Eğitim Bakanı Prof. Hüseyin Çelik, Cumhurbaşkanlığı’ndan şu anda yazılan yazılarda Sayın Bartholomeos’a ‘Ekümenik Patrik’ sıfatıyla yazı yazılıyor… Biz devlet olarak zaten bunu ekümenik olarak kabul ediyoruz.” dedi. Ama bu iddianın üzerinden 1 ay geçtiği halde tek bir yetkili yalanlamadı.

İktidar Medyasının Halleri

Patrikhane konusunda iktidar medyasının halleri de evlere şenlik.

Erdoğan’ın Önderimiz dediği İsmailağa cemaatinin lideri Mahmud Ustaosmanoğlu’nun vefatı üzerine Yeni Şafak’ta yazan eski Emniyet İstihbarat Daire Başkanı Bülent Orakoğlu, bir başka yazar Yusuf Kaplan’a atıfla; “Mahmud Efendi’nin, Patrikhane üzerinden Türkiye’yi kuşatma girişimlerine karşı Türkiye’nin bağımsızlığında kilit rol oynadığını kaydetti.

Orakoğlu’ndan bir gün sonra yine aynı Gazete’de yazan eski AKP Milletvekili Mehmet Metiner ise Kılıçdaroğlu ve Ekrem İmamoğlu’nun Ustaosmanoğlu’nun cenaze törenine katılmamasını eleştirirken, Ölen Ermeni cemaatinin ruhani lideri veya Ortodoks cemaatinin ekümenik ruhani lideri olsaydı Kemal Bey’in tavrı ne olurdu? Veya Ekrem İmamoğlu’nun?” diye sordu. Yani o da Fener Rum Patriğinin ekümenik olduğunu kabul etti!..

Bülent Orakoğlu, 13 Temmuz’da aynı konuda kaleme aldığı ikinci yazısında bu defa da Mahmut Ustaosmanoğlu’nun Ermeni Patrikhanesi’ne karşı mücadele verdiğini öne sürüp, “İmamoğlu’nun ve 6’lı masa liderlerinin Türkiye Ermeniler Patriği’ne verdiği destek nedeni ile taziye mesajı yayınlamadıklarını düşünüyorum. Asıl neden bu olmasına karşın bir taşla iki kuş vurma derdinde olan CHP ve avanesi ile İmamoğlu Mahmut Efendi Hazretleri’nin cenaze töreninin laikliğe aykırı irticai faaliyetlere dönüştüğü yalanı ve kumpasına sarılıyorlar. Asıl amaç Ermeni Patrikhanesi üzerinden Türkiye’nin kuşatılmasını örtmek ve AK Parti iktidarı ve devletin üst düzey yöneticilerini asparagas iddialarla karalamak sanırım.” ifadelerini kullandı.

Oysa, görüldüğü üzere, Türk hukukunu tanımayan ve Türkiye’yi kuşatma faaliyetlerinde bulunan Ermeni Patrikhanesi değil, Fener Rum Patrikhanesi. Durum buyken, Orakoğlu’nun ikinci yazısında Ermeni Patrikhanesi’nin ismini vermesinin sebebi, ya konuyu bilmeyip Patrikhaneleri karıştırması ya da Fener Rum Patrikhanesi’nin hamilerinden bir uyarı gelmesi olsa gerek.

CHP’nin Sessizliği

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun Lozan’a ilişkin açıklamalarıyla bitirelim.

Lozan’ın bayram olması sözüyle birlikte, “Bizler Lozan’ın büyüklüğünü evlatlarımıza, gençlerimize anlatmalıyız… Mandayı reddettik biz. Yok olan bir Osmanlı’nın üzerine; çağdaş, genç bir cumhuriyet kurduk. Bunun senedi Lozan’dır. Lozan’ı ne unutacağız ne unutturacağız.” dedi.

Elbette Lozan’ı unutmamak ve unutturmamak gerekiyor; ancak çiğnenmesine göz yummamak, şu olup bitenleri Meclis ve kamuoyu gündemine getirmek de gerekiyor, değil mi?

Müyesser YILDIZ
25 Temmuz 2022

Kategori:Uncategorized