İçeriğe geç

İşgâlciler Alacaklarını Misliyle Alıp da mı Gittiler?

İsmailağa Cemaatinin başı Mahmut Ustaosmanoğlu Haziran’da vefat etti. Cenaze törenine katılan Erdoğan, Ustaosmanoğlu için, önderimiz, ümmetin manevi mimarı ifadelerini kullandı. İktidarı destekleyen kimi kalemler de Mahmut Efendi’nin, Patrikhane üzerinden Türkiye’yi kuşatma girişimlerine karşı Türkiye’nin bağımsızlığının korunmasında kilit rol oynadığını yazdı.

Bu konuda en ilginç değerlendirme ise Cübbeli Ahmet olarak bilinen Ahmet Mahmut Ünlü’den geldi. Ustaosmanoğlu’nun cenazesinin Beykoz Çavuşbaşı’na gömülmek istendiğini, bunun “ekümenik proje” olduğunu belirten Ünlü şunları söyledi:

FETÖ bitti, dinlerarası diyalog ve ekümenik projeleri bitmedi! Biz müdâhale etmeseydik, Efendi hazretlerimizin cenâzesini bile Çavuşbaşı’nda defnederek, insanların Fatih’e gelmesini engelleyeceklerdi.”

Erdoğan “Önderinin” İzinde mi?

Anlatılanlar doğruysa; Erdoğan’ın önderi” Mahmut Ustaosmanoğlu, ekümenik proje ile mücadele etmiş. Peki Erdoğan onun izinden gidiyor mu?

Bir kez daha, tane tane anlatalım.

Bizzat Erdoğan’ın, Zafer diye yutturmaya çalıştılar dediği Lozan Antlaşması’na göre Fener Rum Patrikhanesi, siyasi ve idari işlerle uğraşmaması, sadece ülkemizdeki Rum-Ortodoks vatandaşlarımıza dini hizmet vermesi şartıyla İstanbul’da kalmasına izin verilen, Fatih Kaymakamlığı’na bağlı, başındaki ve yönetimindeki kişilerin Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olduğu bir kurum. Ekümenik diye bir kurum ve görev tanımı da yok.

Ancak özellikle AKP iktidarı döneminde, tüm emperyalist güçler Fener Rum Patrikhanesi için ekümenik unvanını kullanmaya başladı. Patrik Bartholomeos bu sıfatla devlet başkanları tarafından ağırlandı, yine tüm kabullerini bu sıfatla yaptı.

Ardından bizatihi AKP’nin kurucularından eski Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, Bartholomeos’un Saray’daki davetlere bile Ekümenik Patrik olarak davet edildiğini öne sürdü.

Çelik’in bu iddiası; Patrik Bartholomeos hakkında geçtiğimiz Aralık’ta yayımlanan bir kitapta yer alan belgelerle doğrulandı.

26 Kasım 2020 tarihli bir davetiye mektubunda Bartholomeos’a, Sayın Ekümenik Patrik I. Bartholomeos, Rum Ortodoksları Patriği” diye hitap edildiği ve o davette masada bulunan isim kartlığında da Ekümenik Patrik ifadesinin yer aldığı ortaya çıktı. Buna ilişkin olarak söz konusu kitapta Bartholomeos’un şu açıklamaları da yer aldı:

Ankara bu unvanı kullanmaya mecbur değildir ama kullanılmasına da engel olmamalı. Belki bunun etkisi altında İbrahim Kalın gibi okumuş insanlar sayesinde bu olgunlaştı. Nitekim Cumhurbaşkanı Erdoğan dedi ki; ‘Bu ekümeniklik meselesi Hıristiyanları ilgilendiren bir konudur.’ Artık bunu söyledikten sonra gözüktü ki, Ankara’nın reaksiyonu bitiyor. Belki bu Venedik Komisyonu’nun tesiri belki daha aydın fikirler sayesinde neticede ‘ekümenik’ diye hitap eden bir davet mektubu geldi bana geçen yıl. Dolmabahçe’de İbrahim Kalın’ın dini liderlere verdiği bir yemekte benim önümde ‘Ekümenik Patrik Bartholomeos’ diye bir not yer almıştı, ilk o oldu. Sonra elimdeki bu mektup geldi. Birkaç hafta Ankara’daydım. İbrahim Kalın ile konuştuk. Teşekkür ettim bu konu için. O da ‘Geç bile kalındı. Daha erken olmalıydı.‘ dedi.”

Yıllar boyunca tüm bu olan bitenler sessizlikle karşılandı; ne yetkililer ne de kurumlar Lozan’ı hatırladı veya hatırlattı.

Nihayetinde geçen 15 Ağustos’ta, Rum-Yunanın “Pontus” olarak gördüğü Trabzon’da bir şey yaşandı. Patrik Bartholomeos, Sümela Manastırı’ndaki ayin için gittiğinde, kendisine “Ekümenik Patrik” yazılı Trabzonspor forması hediye edildi. Buna da sadece Cumhur İttifakı’nın ortağı MHP Lideri Devlet Bahçeli tepki gösterip, bu yürek yaralayıcıtertibin,skandal olmasının ötesinde tahrik, tahrip ve taciz tonu çok yüksek bir meydan okuma olduğunu” söyledi.

Bahçeli’nin ardından Fatih Kaymakamlığı da ilk kez bir açıklama yapıp, “Patrikhanenin ekümenik olduğu iddiasının yasal bir dayanağı bulunmamaktadır.” dedi.

Bahçeli’nin tepkisine ve Kaymakamlığın açıklamasına rağmen ne Patrik’in uyarıldığını ne de o formayı hazırlatanlar hakkında bir işlem yapıldığını duyduk.

Bunlar olmayınca da Fener Rum Patriği Bartholomeos, “Durmak yok, yola devam” dercesine, ziyaretlerini ve kabullerini “Ekümenik” olarak sürdürdü.

Ve bakın iş hangi noktaya vardı.

Konstantinopolis-Yeni Roma Başpiskoposu”

Dün Ortodokoslar için kilise takviminin başlangıcı ve doğal çevreyi koruma günüydü.

İşte Bartholomeos’un bu gün münasebetiyle yayımladığı mesajın başında, Konstantinopolis-Yeni Roma Başpiskoposu ve Ekümenik Patrik, sonunda da Konstantinopolisli Bartholomeos ifadeleri kullanıldı.

Sözkonusu unvanın içeriği bir yana, anlam ve önemi şu:

Evet, Bartholomeos zaten tüm yurtdışı temas ve yazışmalarında böyle adlandırılıyordu. Ancak ilk kez, o mesajın Rumcasının yanı sıra İngilizcesi de Patrikhane’nin internet sitesinde yayımlanıp o ifadelere açık açık yer verildi.

Keza genellikle İstanbul için şehir anlamına gelen City sözcüğü kullanılırken, ilk kez açıkça Konstantinopolis kullanıldı.

Dün 1 Eylül münasetebiyle Patrikhane’de düzenlenen ve Bartholomeos’un yönettiği ayine Yunanistan Dışişleri Bakan Yardımcısı Andreas Katsaniotis’in de katıldığını kaydedip şunu soralım:

Yetkililerimizin, Yunanlı Bakan’ın gelişinden haberi oldu mu veya Patrikhane, Fatih Kaymakamlığı’nı bilgilendirdi mi acaba?”

Bahçeli-Kahraman ve Tarhan Ne Der?

Bakalım, Bartholomeos’a “Ekümenik Patrik” yazılı forma hediye edilmesine tepki gösteren Cumhur İttiakı’nın ortağı Bahçeli, adeta gözümüze sokulan Konstantinopolis-Yeni Roma Başpiskoposu ve Ekümenik Patrik unvanına ne diyecek?

Bir çift söz de, halen Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu üyesi olan eski TBMM Başkanı İsmail Kahraman ile SADAT’a yakınlığıyla bilinen Üsküdar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nevzat Tarhan’a…

Birkaç gün önce Kahraman, şehirlerin kurtuluş yıldönümlerinin kutlanmasına karşı çıkarken, İstanbul’un kurtuluşu 6 Ekim, kim demiş? İzmir’in kurtuluşu 9 Eylül, kim demiş? Ne münasebet. Cihan harbi bitti, müstevliler alacaklarının birkaç kat mislini aldı ve öyle gittiler, çekildiler. Kurşun sıkmadık ki.” dedi.

Nevzat Tarhan ise müzik grubu Athena’yla ilgili, Yunan isimli şarkıcı, içinden ‘kültürel olarak biz yendik’ diyordur.” şeklinde bir paylaşım yaptı.

Şimdi bu beylere soralım:

Müstevliler alacaklarının birkaç kat mislini alıp çekip gittiyse, yukarıda anlattıklarımızın izahı nedir?

Ve Yunanlıların, kültürel” olarak değil, Siyaseten yendik.” deme noktasına çok yaklaştıkları görülmüyor mu?

Müyesser YILDIZ
2 Eylül 2022

Kategori:Uncategorized