İçeriğe geç

Sinan Ateş İçin Bursa’dan Bir Heyet Gelse!..

36 gün önce Ankara’nın göbeğinde, gündüz gözü, Cuma namazı çıkışında eski Ülkü Ocakları Genel Başkanı Doç. Dr. Sinan Ateş’in öldürülmesi konuşulmaya devam ediyor.

Evet, halen tetikçi bulunamasa da 1 ayda tutuklananların sayısı 18’e yükseldi, ama merak edilen ve dikkat çeken, iktidarın ve ortağı MHP’nin derin sessizliği… Acılı aileden bir başsağlığı mesajının bile esirgenmesi…

Siyasi bir cinayetle karşı karşıya olduğumuz açık ve -görüldüğü üzere- tüm oklar MHP’ye yöneliyor. İktidarın sessizliği de buna bağlanıyor.

Oysaki, cinayet cinayettir… İki çocuk babası, gencecik bir adam katledilmiş; bunun siyaseti mi olur?.. Demek ki oluyormuş!..

“İktidarın sessizliği” dedik, ama güvenlikten birinci dereceden sorumlu olan İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun bu konuda iki kez konuştuğunu kaydedelim.

İlki cinayetten 6 gün sonraydı. Kendiliğinden değil, gazetecilerin sorusu üzerine sadece, “Soruşturma, Ankara Başsavcılığı ve Ankara Emniyet Müdürlüğü koordinasyonunda yürüyor. Burada tetiği çekenin haricindekilerden 2 kişi şu anda aranıyor. 3’tü, 2’ye düştü. Onları da bulacağız ve adalete teslim edeceğiz. Kararlılığımız budur. Bunu sağlayacağız. Buradaki soruşturmanın selameti açısından elbette ki söyleyeceklerim bu kadardır. Ama bir çizgiyi ifade etmem lâzım, sosyal medya dedikoduları ve tezviratlarla adım atmak bir soruşturmayı selamete getirmez. Milletimiz emin olsun; sonuçlar, araştırmalar, soruşturmalar kamuoyu nezdinde bilgilendirilerek yürüyecektir.” dedi. Ancak özellikle cinayetin şüphelilerinden birisinin MHP milletvekilinin evinde gözaltına alınmasıyla ilgili soruya cevap vermekten kaçındı.

Soylu’nun ikinci açıklaması ise 11 Ocak tarihli. O vakitler tutuklu sayısı 13 olmuştu. Türkiye’nin tüm cinayetlerde olduğu gibi bu olayda da titizlikle çalıştığını bildirdi. Sosyal medya üzerinden fail oluşturmaya çalışanlar ve olayı siyaset alanına çekmeye çalışanlar olduğunu vurgulayıp şunları anlattı:

“Devletin görevi, bu işin failini bulup çıkarmaktır. Şu ana kadar da olayın organize edeni yani azmettireni dahil olmak üzere, taşıyıcıları dahil olmak üzere bütün araştırmalar yapıldı. Tutuklanması gerekenler, savcılık, hakim kendi kararıyla beraber bunları tutukladı. Bütün araştırmalar, özel bir ekiple beraber hala yürütülüyor… Şu ana kadar olayın failleriyle ilgili herhangi bir bilinmezlik söz konusu değil. Bir kişimiz var. Onu da birçok yere baskın yaptık, bulmaya çalışıyoruz. Nasıl ötekisini bulup getirip adalete teslim etmişsek bunu da bulacağız, adalete teslim edeceğiz. Bütün bu ifadelerden, bütün bu organizasyondan, bütün hadiseyi de adaletin önüne koymuş olacağız ve bu konudaki gerekli kararlar da ortaya çıkmış olacak.”

“Tek yetkili” Erdoğan hâlâ sessiz… Güvenliğimizden sorumlu olan Soylu’nun cinayete ilişkin değerlendirmeleri de hepi topu bu kadar.

Mardin’deki Cinayet

Bu ayan beyan siyasi cinayet ile şimdilik adi görünümlü Mardin’deki bir cinayeti geçenlerde karşılaştırdım. Kimilerinin anlamadığı bu karşılaştırmayı yapmamın sebebi, tümüyle Devlet’in iki olaya yaklaşımındaki farklılıklardı.

İkinci cinayeti ve olanları kısaca hatırlatacak olursam;

Sinan Ateş cinayetinden 19 gün sonra, 18 Ocak gece yarısı Mardin-Nusaybin karayolunda, Irak’ın kuzeyindeki Duhok’tan Diyarbakır’a giden bir araçta bulunan 5 kişi öldürüldü. Öldürülenlerden ikisinin Duhok’un tanınmış iki din adamı olduğu bildirildi.

Kısa sürede yakalanan 4 şüpheli, cinayeti “soygun” amacıyla gerçekleştirdiklerini söyledi. Tutuklandılar ve dosyaya gizlilik kararı kondu.

Bu arada önce Irak, ardından Barzani yönetiminden tepkiler geldi. Irak Dışişleri Bakanlığı, Türkiye’ye saldırının nedenlerinin ve ayrıntılarının ortaya çıkarılması için Iraklı yetkililerle işbirliği içinde acilen soruşturma başlatma” çağrısında bulundu.

Barzani yönetiminin ise Erbil Başkonsolosu’muzu “Kürdistan Bölgesi İçişleri Bakanlığı”na çağırarak protesto notası verdiği duyuruldu.

Evet, Ankara bu cinayete ilişkin de konuşmadı; ama örneğin şunlar oldu:

Aralarında İl Müftüsü ve Nusaybin İlçe Milli Eğitim Müdürü’nün de bulunduğu 70 sivil toplum örgütü temsilcisi Duhok’a gidip taziye ziyaretinde bulundu.

Bölgedeki çok sayıda parti ve baro saldırıyı kınadı.

Bizzat Erbil Başkonsolosu’muz Mevlüt Yakut da aileleri ziyaret etti. İddialara göre, Başkonsolos Yakut, olayla ilgili 4 kişinin tutuklandığını, ifadelerinin alındığını”, ama “bu ifadelere inanmadıklarını, soruşturmanın ciddiyetle yürütüldüğünü ve hakikati ortaya çıkarmak istediklerini” söylemiş!..

Son olarak da 26 Ocak’ta Neçirvan Barzani sürpriz bir biçimde Ankara’ya gelip Erdoğan’la görüştü. Görüşmeye ilişkin Saray’dan herhangi bir açıklama yapılmazken Barzani, “Kürdistan Bölgesi/Irak ile Türkiye arasındaki bağlar ve bölgesel gelişmeler de dahil olmak üzere acil konuları ele aldık.” dedi. Barzani’nin vurguladığı “acil konular” arasında Mardin’deki cinayet var mıydı; tabii ki, bilmiyoruz.

Erbil’den Heyet Geldi

Mardin cinayeti ile ilgili dikkat çekici son gelişmeyi aktaralım.

Pazartesi günü İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun konukları vardı. Bu konuklar “Kürdistan İslâmi Birlik Partisi-Yekgirtu” Genel Sekreteri Selahaddin Bahaaddin başkanlığında bir heyetti.

Ziyaretin sebeb-i hikmeti de Mardin’de duhoklu 5 vatandaşın katledildiği saldırıydı.

“Kürdistan İslâmi Birlik Partisi” Genel Sekreterliği tarafından yapılan açıklamada, 1 saatten fazla süren görüşme sırasında saldırının ele alındığı ve Selahaddin Bahaaddin’in olayın soruşturulup faillerinin bulunarak tutuklanması konusundaki ilgisinden dolayı Soylu’ya teşekkür ettiği, Soylu’nun da hayatını kaybedenler için başsağlığı dileyip olayla ilgili soruşturmayı takip ettiklerini söylediği bildirildi.

Bu ziyaret vesilesiyle sözkonusu partinin ülkemizde bir temsilciliği bulunduğunu ve temsilciliğini Lokman Baskederi’nin yaptığı “Kürdistan İslâmi Birlik Partisi”nin AKP ile güçlü bağları olduğunu öğrendiğimi belirtip devam edeyim.

Soylu ile görüşmeden sonra Barzani’lerin yayın organı Rudaw’a Ankara’dan bağlanan “Kürdistan İslâmi Birlik Partisi” Temsilcisi Lokman Baskederi şunları anlattı:

“Mardin’de meydana gelen olay Kürdistan halkını derinden etkilediği gibi sayın Genel Başkanımızı da etkiledi. Yekgirtu bu olayın aydınlatılmasına özel önem vermektedir. Bu çerçevede dün Genel Başkanımız ile birlikte Türkiye İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’ya bu olay hakkında bilgi almak ve yine Türkiye emniyetine olayın faillerini hızla yakaladıkları için teşekkür etmek amacıyla ziyarette bulunduk. Ziyaretimizin ikinci amacı ise soruşturmanın derinleştirilmesi, neden öldürdükleri, faillerin neyi amaçladıkları gibi olayın sebeplerinin tüm ayrıntıları ile ortaya çıkarılması talebiydi.”

Baskederi, Bakan Soylu’nun söyledikleriyle ilgili olarak da şu iddialarda bulundu:

“İçişleri Bakanı, Genel başkanımıza Türkiye hükümetinin Kürdistan Bölgesi vatandaşlarının şehit edilmesi olayını büyük bir ciddiyet ve hassasiyetle soruşturduklarını söyledi ve bu yönde emniyet ile yargı kurumlarının çalışmalarının devam ettiğinden bahsetti. Sayın Bakan ayrıca soruşturmada elde edilen bulguların ciddiyetle ele alınacağı konusunda bize söz verdi. Kendilerinin de vardığı kanaat bu olayın basit bir soygun veya para meselesi olmadığı yönündeydi. Ancak olayın nedenleri hakkında fazla bir bilgi veremeyeceklerini, çünkü soruşturmanın devam ettiğini söylediler. İlgili kurumların soruşturmasını tamamlanması ardından net bir sonuca varılacağını kaydettiler.”

Aynı heyet, Irak’ın Ankara Büyükelçisi’ni de ziyaret edip, “Mardin’de yaşanan trajik şehit olayına” ilişkin gösterdiği çabalar için teşekkürlerini bildirirken Büyükelçi, “hukuki bir sonuca ulaşıncaya kadar olayı soruşturmayı görev saydıklarını” vurguladı.

Ankara’nın iki olaydaki tutum farklılığına dikkat çektim; ama özünde şu ana benzerlik var:

Sinan Ateş cinayetinde MHP iktidarın ortağı olduğu için, yani siyaseten susuyor…

Mardin cinayetinde ise gerek Barzanilerin gerekse “Kürdistan İslâmi Birlik Partisi”nin AKP’ye yakınlığı sebebiyle, yani yine “siyaseten” konunun takipçisi oluyor…

Önceki yazımı, “Keşke muhalefet partilerinin de Ankara’ya bir ‘nota’ verme imkânı olsaydı!..” diye bitirmiştim.

Şimdi ise şunu sorayım:

Bursa’dan merhum Sinan Ateş’in ailesi gelse veya bu cinayeti takip eden muhalefet partilerinden bir heyet görüşmek istese İçişleri Bakanı Soylu randevu verir ve de bu cinayetle ilgili vardığı “kanaati” paylaşır mı?!

Müyesser YILDIZ
3 Şubat 202
3

Kategori:Uncategorized