Bugün iktidarın üç gazetesi birden Ermenistan Başbakanı Paşinyan’ın bölgeyi karıştıran adımlarını gündeme getirdi.
Sözkonusu haberlerde Paşinyan’ın, Batılı ülkelerin kışkırtmasıyla Rusya’ya meydan okuduğu, Ukrayna’daki savaşın Kafkasya’ya taşınabileceği, “3. Dağlık Karabağ savaşının” kapıda olduğu vurgulanıp, “Erivan’ın ekseni kayıyor mu?”, “Hayırdır Paşinyan?” diye soruluyor.
Bu gelişmeler elbette ülkemizi en başta gardaş Azerbaycan ve Dağlık Karabağ açısından ilgilendiriyor. Ankara’nın bu iki konuda ne denli hassas olduğunu şöyle açıklayalım:
Ermenistan, ülkemize yönelik “soykırım” iftiralarından vazgeçmediği, Doğu Anadolu’muzu “Batı Ermenistan” diye nitelediği, Ağrı Dağı’mızı sembol yaptığı halde AKP iktidarı, bu ülkeyle “normalleşmek” için sadece “Dağlık Karabağ başta olmak üzere işgâl ettiği Azerbaycan topraklarından” çekilmesi şartını koştu.
Bizzat Erdoğan defalarca, “kırmızı çizgimiz budur.” dedi. Öyle ki, Dışişleri Bakanlığı’mızın internet sitesindeki “Ermenistan’la ilişkilerimiz” kısmı da buna göre güncellendi.
Ermenistan’ın yönetimde kim olursa olsun; ABD, Fransa ve Ermeni diasporasının, kimi zaman da Rusya’nın güdümünde özellikle Türkiye’ye karşı tavrı veya “ekseninin” hiç değişmediği defalarca görülmesine rağmen nedense Ankara, aynen Yunanistan’la olduğu gibi, bu ülkeyle de “ön şartsız” görüşüp ilişkileri “normalleştirmek” için hep can attı!..
Onlar Mayın Döşerken Biz Temizledik
Bu arzu ve istek 2021 24 Nisan’ında Biden’ın ilk kez “soykırım” ifadesini kullanması, ardından 14 Haziran’da Erdoğan’la görüşmesiyle iyice depreşti.
Karşılıklı özel temsilciler atandı… Uçak seferleri başladı… Kars sınırındaki mayınların temizliğine geçildi… Mayıs’taki seçimleri kazanan Erdoğan’ın göreve başlama töreninin baş konuklarından birisi Paşinyan oldu. Tabii iktidar medyası bu “açılımları” da coşkuyla karşıladı.
Oysa tüm bu adımlar atılırken, Ermenistan aynı “eksendeydi”!..
Örneğin 2021 sonunda, Dağlık Karabağ’ın kendilerine ait olduğunu ve bu sorunun henüz çözülmediğini savunan, dönemin Ermenistan Cumhurbaşkanı Sarkisyan şunları söyledi:
“Karabağ sorunu tam olarak çözülmeden Türkiye ve Ermenistan yakınlaşmaya başlamıştır. Ermenistan ve Azerbaycan arasında savaş sürerken, Azerbaycan ve Türkiye kardeş millet olduklarını ilân ederken, Türkiye’nin Ermenistan ile ilişkilerini nasıl normalleştirebileceğini biri bana kanıtlayabilir veya açıklayabilir mi?”
Türkiye-Ermenistan ilişkileri konusunda ise açıkça; “Bu denklemde dördüncü bir oyuncu var ve o dördüncü oyuncu Ermeni milleti. Ermeni diasporası, 1915’te Osmanlı İmparatorluğu’nda yaşananın bir ürünüdür: Ermeni Soykırımı’nın. Hiçbir başkan bu insanlar adına, öldürülen ya da hayatta kalan büyükanne ve büyükbabalar adına müzakerelere devam edemez. Dolayısıyla Türkiye ile müzakere etmeden önce Ermenistan devleti ile diasporası arasında diyalog olmalıdır. Ve ne yaptığımız konusunda ortak bir anlayışa ve ortak bir politikaya sahip olmalıyız.” dedi.
Ama ne iktidar ne de medyası oralı oldu. Ermenistan’ın 6 Şubat’taki depremde yardım göndermesiyle muhabbet iyice arttı. Paşinyan’ın bu sıradaki “eksenini” de hatırlatalım. Depremlere insani bir şekilde karşılık vermelerinden sonra Türkiye’yle ilişkiler kurma fırsatının arttığını ve iki ülke sınırının yakında açılmasını umduğunu anlatıp şöyle konuştu:
“Tarihi ve ilgili konuları algılama perspektifleri değişmemiş olsaydı, arama kurtarma ekibi ve insani yardım gönderme kararı almayacaktık.”
Bu sözler adeta malûmun ilânıydı. Demek ki, Ankara’nın, “soykırım” iftirası başta olmak üzere Ermenistan’ın ülkemize yönelik düşmanlıklarına “bakış açısı” değişmiş, sadece Azerbaycan-Dağlık Karabağ meselesi kalmıştı!..
Peki Paşinyan bu şartı kabul etmiş miydi?
ABD’yle bir olup bölgede gerginliği tırmandırmasından sadece 11 gün önce, İtalyan La Repubblica gazetesine yaptığı açıklamasına bakalım.
Ermenistan-Türkiye ilişkilerinin normalleşmesinin Erivan ve Kafkasya için “çok önemli” olduğunu anlatıp, “Bu, Ermenistan için çok önemli bir konu. Ankara ziyaretim sırasında ve Erdoğan ile yaptığım temaslar sonucunda Ermenistan ile ilişkilerin düzeltilmesinin Ankara için de önemli olduğu izlenimini edindim. Bu süreçte hem fırsatlar hem de zorluklar olduğuna inanıyorum.” dedi.
Ardından şunu ekledi:
“Ermenistan-Türkiye ilişkilerini Ermenistan-Azerbaycan ilişkileriyle ilişkilendirmiyoruz, ancak Azerbaycan ve Türkiye ilişkilendirmek istiyor ve sürekli bundan bahsediyor.”
Ermenistan’ın “Kırmızı Kitabı”
Ermenistan veya Paşinyan’ın “eksenine” son bir örnek.
Önsözünü Paşinyan’ın kaleme aldığı ve halen yürürlükte olan Ermenistan’ın 2020 tarihli Milli Güvenlik Strateji Belgesi’nde şu hedefler yer alıyor:
– Dağlık Karabağ’ın kendi kaderini tayin hakkının önkoşulsuz olarak uluslararası düzeyde tanınması.
– “Ermeni soykırımının” uluslararası düzeyde tanınması ve [soykırımın] sonuçlarının üstesinden gelinmesi, ortadan kaldırılması.
En azından Ankara’nın bu “Ulusal Güvenlik Strateji Belgesi”nden haberi vardır herhalde.
Bütün bunlardan sonra soralım; gerçekte “ekseni” kayan kim veya hangi ülkedir?
Ayrıca; bizim de “Kırmızı Kitap” diye bilinen Milli Güvenlik Siyaset Belgemiz vardı. Şayet halen varsa, acaba Ermenistan’la ilişkiler konusunda ne gibi hedefler öngörülüyor?!
Müyesser YILDIZ
15 Eylül 2023